Advertisement
TÜRKİYE EKONOMİSİ ABONE OL

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, ''Kamu alacaklarının yeniden yapılandırılmasına dün akşam itibariyle yaklaşık 6 milyon 200 bin kişi başvurmuş. Yapılandırılan borç tutarı da 51 milyar 400 milyonu aşan bir rakam'' dedi.

Babacan, Habertürk kanalında katıldığı programda, kamu alacaklarının yeniden yapılandırılmasına ilişkin bilgi verdi. Babacan, uygulamadan yararlanmak isteyenler için başvuru süresinin 31 Mayıs tarihinde sona ereceğini anımsatarak, yasaya göre yeni bir uzatmanın mümkün görünmediğini söyledi. Babacan, ''Vatandaşlarımızın bir an önce işlemlerini yaptırmasında büyük fayda var. Aksi halde tekrar böyle bir fırsat ve imkanın sunulması kısa vadede pek mümkün görünmüyor'' diye konuştu.

Dün akşam itibariyle sadece merkezi hükümetin topladığı vergiler açısından bakıldığında, 4 milyon 490 bin mükellefin başvurduğunu belirten Babacan, şöyle devam etti:

''Belediyelerin topladığı emlak vergisi gibi, TEDAŞ'ın topladığı elektrik borcu gibi borçlar bu rakamların içinde yok. Sadece Gelir İdaremizin topladığı vergi gelirleri açısından baktığımızda bugüne kadar toplam 4 milyon 490 bin mükellefimiz başvurmuş. Dosya sayısı 5 milyon 199 bin. Çünkü bir mükellefin birden fazla dosyası olabiliyor. Bu pek çok Avrupa ülkesinin nüfusundan daha fazla bir sayıdır. Bu kadar yüksek sayıda vatandaşımızın başvuruyor olması, bir bakıma bir sil baştan yapma konusunda, kayıt dışından kayıt içine geçme konusunda vatandaşlarımızın ne kadar arzulu, istekli olduğunu da bize gösteriyor. Bu oldukça önemli bir sayı. Bu kapsamda yeniden yapılandırılan borç tutarı 30 milyar 580 milyon lira.''

Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) açısından 1 milyon 707 bin vatandaşın yeniden yapılandırmadan yararlanmak için başvurduğunu bildiren Babacan, bu kapsamda yapılandırılan borç tutarının da 20 milyar 882 milyon lira olduğunu söyledi. Babacan, ''Yaklaşık 6 milyon 200 bin kişi başvurmuş. Ama bir kişi hem SGK hem Gelir İdaresine başvurmuş olabilir. Yapılandırılan borç tutarı 51 milyar 400 milyonu aşan bir rakam'' dedi.

Babacan, bu rakamın sadece yeniden yapılandırılan borç tutarını gösterdiğini, henüz devletin kasasına girmiş bir para olmadığını söyledi. Babacan, 2011 bütçesini yaparken, yeniden yapılandırma uygulamasından gelecek rakamı sıfır kabul ettiklerine de vurgu yaptı.



-''2012 VE SONRAKİ YILLARIN BÜTÇESİNİ YAPARKEN DİKKATE ALACAĞIZ''-



''Bu paranın kasaya girmesi durumunda nerelerde kullanılacak?'' sorusu üzerine Babacan, bunların bir kısmının peşin ödeneceğini, bir kısmının da 3 yıla kadar taksitlendirileceğini belirterek, şunları söyledi:

''Ne kadarı peşin ödenecek, ne kadar taksitlendirilecek ortaya çıktıktan sonra, biz oturup bir hesap, kitap yapacağız. Bunu da önümüzdeki 2012 ve daha sonraki yılların bütçesini yaparken kuşkusuz dikkate alacağız. Ancak bu rakamın bir kısmının borçların geri ödenmesinde kullanılacağını, belki bir kısmının da Türkiye'nin üretim kapasitesini,rekabet gücünü yükseltecek bazı alt yapı yatırımlarına yönlendirebileceğimizi şimdiden söyleyebilirim. Ama rakamın ne kadarı nereye henüz kesin karar vermiş değiliz. 2012-2013-2014 yıllarını içeren yeni Orta Vadeli Programı (OVP) yaparken dikkate alabileceğimiz bir rakam olarak önümüzde duracak. OVP'nin maliye politikası çerçevesi ve kamu maliyesi duruşuna göre o kompozisyon değişecektir. Şu an itibariyle daha bu rakamın tek bir kuruşuna dokunmuş değiliz.''

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, yüzde 25 kredi hacmi sınırlamasıyla ilgili, ''Koymuş olduğumuz rakam çok makul, dengeli bir rakam. Bunu fazla zorlamaya ben gerek görmüyorum'' dedi.

Babacan, Habertürk kanalında katıldığı programda soruları yanıtladı. Babacan, 31 Mayıs'ta Bankalar Birliğinin Genel Kurul toplantısı olduğunu, bankaların burada yüzde 25 kredi hacminin esnetilmesiyle ilgili talepte bulunacağının belirtilerek, ''Bankalara vereceğiniz cevap belli mi?'' sorusu üzerine, önce bankaları dinlemek istediklerini ifade etti. Babacan, şöyle devam etti:

''Bankalarımızla oturup bir konuşmamız lazım, tam talepleri nedir? Fakat bizim kısa vadedeki cari açık sorunumuzla alakalı kredinin türü çok fark etmiyor. Ancak uzun vadede hesapları yaptığınızda yani yatırımın ileride getireceği diyelim ki ihracat gelirini de dikkate aldığınızda daha farklı hesaplar ortaya çıkabiliyor. Ama bizim şu anda sorunumuz kısa vadeli hemen önümüzde duran bir sorun. Yani bu konuda biz çok uzun vadeye bakıp, 'Şimdi cari açığımız varsın iyice artsın, daha sonra nasıl olsa bu toparlanır' diyecek bir lükse sahip değiliz. Bu yıl cari açık konusunda çok dikkatli olmamız ve almış olduğumuz kararlardan asla taviz vermememiz gereken bir yıl.''

Babacan, koymuş oldukları yüzde 25 artış rakamının çok yüksek bir artış olduğunu ifade ederek, pek çok ülkede hemen hemen kredi hacmi artışı olmadığını, bazı ülkelerde ise bu rakamın yüzde 1, 3 ve 5 civarında seyrettiğini söyledi. Babacan, ''Burada bizim koymuş olduğumuz rakam çok makul, dengeli bir rakam. Bunu fazla zorlamaya ben gerek görmüyorum. Önemli olan Türkiye'nin makro ekonomik dengeleridir'' diye konuştu.

''Yüzde 25 sabit mi kalacak?'' sorusuna Babacan, ''Bankalarımız böyle çok sürpriz çok yeni bir icat, yeni bir buluş gibi çok farklı bir şeyle gelmezlerse genel yüzde 25 oranından bizim herhangi bir şekilde vazgeçmemiz, bir geri adımımız söz konusu olmayacak'' yanıtını verdi.



-BANKALARIN ALDIĞI İŞLEM ÜCRETİ-



Başbakan Yardımcısı Babacan, bankaların aldığı işlem ücretlerine ilişkin de, hangi sektör olursa olsun rekabetin iyi işlemesi halinde herhangi bir kurumun müşterisinden keyfi bir şekilde istediği bir ücreti almasının mümkün olmadığını söyledi.

İlk aşamada bununla ilgili bir genel düzenleme yapmak yerine BDDK'nın web sitesinde bankaların işlem ücretleriyle ilgili fiyat listesinin konulduğunu kaydeden Babacan, ''Devlet isterse, 'Kardeşim havale ücretini şundan daha fazla alamazsın ya da şu kadardan fazla yüzde alamazsın' diyebilir. İstediğinde kanun da çıkarır. Bizim ilk aşamada tedbir olarak uygulamaya koyduğumuz şudur. BDDK kendi web sitesinde bankaların bu tür ücretleriyle ilgili tüm fiyat listesini yayımlıyor'' dedi.

Uygulamayı bir süre deneyeceklerini söyleyen Babacan, ''Bu süre içerisinde vatandaşlarımızın tepkisine bakacağız. Bankalarımız ne yapıyorlar? Genel trendde, alışkanlıklarda bir değişiklik var mı, yok mu? Eğer bu da işe yaramazsa ileride başka türlü tedbirlerde olabilir'' diye konuştu.

Babacan, reel faizler bu kadar düştükten sonra bankaların karlılıklarında ve bilançolarının yapısında sıkıntılar olmaya başladığını, bankaların buradan doğan kaybı işlem ücretleriyle telafi etmeye çalıştıklarını ifade etti.



-''DEVLETİN ELİNDE HER ZAMAN BÖYLE BİR OPSİYON VAR KUŞKUSUZ''-



Babacan, ''Vatandaştan olumlu tepki alamazsak biz devlet olarak bu ücretlere bir sınırlama koyabiliriz'' şeklinde bir uyarı olup olmadığı sorusu üzerine, şunları söyledi:

''Devletin elinde her zaman böyle bir opsiyon var kuşkusuz. Yani bu BDDK'nın yetkisindeyse ve yapabileceği şeyler varsa, yapar. BDDK, 'Beni aşıyor' derse, bir kanun çıkarırız. Böyle bir kanunda meclisten çok hızlı geçer. Orada en ufak bir problem olmaz. Ancak şu da var, bizim bankalarımızın bilançosunun sağlamlığını da dikkate almamız lazım. Hem karlılığının iyi, hem sermayesinin güçlü olması gerekiyor. Eğer atacağımız adımlar bankaların sermayesini zayıflatıcı sonuçlar getirirse ona da dikkat etmemiz lazım. Burada bir denge kurmak lazım.''

Babacan, ''Böyle bir sınırlama zayıflatabilir mi?'' sorusuna karşılık da, ''Yapılış tarzına bağlı. Bir de ne kadar sert yaptığınıza bağlı. Olabilir'' yanıtını verdi.

Babacan, istihdamla ilgili bir soru üzerine de işgücü piyasasının çok katı olduğunu belirterek, işsizlik rakamlarına değindi.