Merkez Bankası piyasaları şaşırttı
-
Merkez Bankası politika faizini 50 baz puan düşürdü, faiz koridorunu daralttı ve döviz satım ihaleleri yapacak
Merkez Bankası Para Politikası Kurulu, politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranını yüzde 6,25'ten yüzde 5,75'e düşürdü.
Gecelik borçlanma faiz oranı da yüzde 1,50'den yüzde 5'e yükseltildi. Buna göre, gecelik borç alma ve verme oranları arasındaki makas 7,5 puandan 4 puana geriledi.
Merkez Bankası Para Politikası Kurulu'nun ''bazı Avrupa ülkelerindeki kamu borcu sorununa ve küresel büyüme görünümüne ilişkin artan endişeleri değerlendirmek üzere'' gerçekleştirdiği ara toplantı sona erdi.
Kurul kararına göre, politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranı yüzde 6,25'ten yüzde 5,75'e düşürüldü.
Gecelik faiz oranlarında da değişiklik yapıldı. Merkez Bankası borçlanma faiz oranı yüzde 1,50'den yüzde 5'e yükseltildi. Borç verme faiz oranı yüzde 9, açık piyasa işlemleri çerçevesinde piyasa yapıcısı bankalara repo işlemleri yoluyla tanınan borçlanma imkanı faiz oranı yüzde 8 düzeyinde sabit tutuldu.Geç Likidite Penceresi uygulaması çerçevesinde de Bankalararası Para Piyasası'nda saat 16.00–17.00 arası gecelik vadede uygulanan Merkez Bankası borçlanma faiz oranı yüzde 0, borç verme faiz oranı yüzde 12 düzeyinde sabit tutuldu.
"Döviz Satım İhaleleri Açılacak"
Merkez Bankası ayrıca piyasaya döviz likiditesi sağlayacağını da duyurdu. banka yarından itibaren, gerek gördüğü günlerde döviz satım ihalesi yapacağını duyurdu. Döviz satım ihaleleride satış tutarı günlük belirlenecek.
Merkez Bankası Para Politikası Kurulu, Avrupa'daki gelişmeleri değerlendirmek üzere gerçekleştirdiği ara toplantıda, politika faizinin düşürülmesi ve faiz koridorunun daraltılmasına yönelik kararlar aldı.
En son 25 Haziran 2006 tarihinde piyasalardaki gelişmeleri masaya yatırmak üzere ara toplantı düzenleyen Para Politikası Kurulu'nun, bugünkü ara toplantısına ilişkin açıklama internet sitesinde yayımlandı.
Buna göre, en son 20 Ocak 2011 tarihinde yüzde 6,50'dan yüzde 6,25 düşürülen bir hafta vadeli repo ihale faiz oranı, yüzde 5,75'e indirildi.
Merkez Bankası gecelik borçlanma faiz oranı yüzde 1,50'den yüzde 5'e yükseltildi. Borç verme faiz oranı yüzde 9, açık piyasa işlemleri çerçevesinde piyasa yapıcısı bankalara repo işlemleri yoluyla tanınan borçlanma imkanı faiz oranı yüzde 8 düzeyinde sabit tutuldu.
"Yurtdışı İktisadi Faaliyette Durgunluk Riski"
Toplantıya ilişkin açıklamada, bazı Avrupa ülkelerindeki kamu borcu sorununa ve küresel büyümeye ilişkin endişelerin giderek güçlendiği ve Temmuz ayı Kurul toplantısında işaret edilen risklerin belirginleştiği kaydedilerek, şu ifadelere yer verildi:
''Bu çerçevede Kurul, kısa vadeli faizlerde oluşabilecek aşağı yönlü oynaklığı azaltmak amacıyla gecelik borçlanma faizini önemli ölçüde artırarak faiz koridorunu daraltmaya karar vermiştir.
Ayrıca, Türk Lirası piyasalarındaki likidite yönetiminin etkinliğini artırmak ve Merkez Bankasınca sağlanan likiditenin sistem içinde daha dengeli dağılmasına katkıda bulunmak amacıyla teknik bir düzenleme yapılmasını uygun görmüştür.
Bunun yanı sıra Kurul, küresel ekonomiye dair giderek artan sorunların yurt içi iktisadi faaliyet üzerinde durgunluğa yol açma riskini azaltmak amacıyla politika faizinde ölçülü bir indirime gitmiştir.
Kurul, önümüzdeki dönemde gelişmelerin yakından izlenmesi ve gerek duyulması halinde uygun görülecek araç ve yöntemlerle piyasaya döviz likiditesi sağlanması konusunda mutabık kalmıştır.''
Açıklamada, her türlü yeni verinin ve haberin, Kurul'un geleceğe yönelik politika duruşunu değiştirmesine neden olabileceği önemle vurgulandı.
Para Politikası Kurulu Toplantı Özeti, 5 iş günü içinde yayımlanacak.
"Repo İhalelerinde Değişiklik"
Merkez Bankası, yarından itibaren her bir kuruluşun repo ihalelerinde verebileceği toplam teklif tutarının, ilan edilen ihale tutarının en fazla yüzde 20'si ile sınırlandırılmasına karar verdi.
Merkez Bankasının internet sitesinden yapılan duyuruda, Merkez Bankası'nın temel fonlama aracı olan bir hafta vadeli repo ihalelerinin 20 Mayıs 2010 tarihinden itibaren miktar ihalesi yöntemi ile yapıldığı, ihalelere ilişkin hususların 20 Mayıs 2010 tarih 2010-25 sayılı basın duyurusuyla kamuoyuyla paylaşıldığı anımsatıldı. Buna göre mevcut durumda her bir kuruluşun en fazla ilan edilen ihale tutarı kadar teklif verebildiği, gelen tekliflerin toplamının ilan edilen ihale tutarından az veya eşit olması durumunda tekliflerin hepsinin kazandığı kaydedildi.
Açıklamada, gelen tekliflerin toplamının ilan edilen ihale tutarını aşması durumunda, ihale tutarının kuruluşlara, ihale tutarının toplam teklif tutarına oranı ile her bir kuruluşun toplam teklifinin çarpılması yoluyla dağıtıldığı belirtildi.
Aktif olarak kullanılmaya başlanan zorunlu karşılık oranlarının arttırılmasının 2011 yılında Türk lirası piyasasındaki likidite koşullarının belirgin bir şekilde daralmasına neden olduğu ifade edilen açıklamada, bu gelişmeyle birlikte repo ihalelerinde, kuruluşların zaman zaman ihtiyaçlarının üzerinde teklif vermeye basladıklarının gözlendiği kaydedildi. Örneğin miktar ihalesine geçilen 20 Mayıs 2010 tarihinden itibaren yıl sonuna kadar geçen dönemde toplam teklif miktarının ihalede verilen miktara oranının ortalama 3,3 iken, 2011 yılında bugüne kadar gerçekleşen işlemler için söz konusu oranın 7,5 olarak gerçekleştiğine işaret edilen açıklamada, buna karşın, zorunlu karşılık oranlarındaki artış nedeniyle piyasadaki likidite miktarının önemli ölçüde daraldığı 15 Nisan 2011 tarihinden bu yana yaşanan dönemde repo ihalelerinde herhangi bir kuruluşun borçlanma tutarının ihale tutarının yüzde 17'sini geçmediği hatırlatıldı.
Açıklamada, şöyle denildi:
''Bu çerçevede her tür piyasa gelişmesi yakından takip edilerek kuruluşların ihtiyaçları oranında teklif vermelerini sağlamak suretiyle likidite yönetiminin etkinliğini artırmak ve Merkez Bankasınca sağlanan likiditenin sistem içinde daha dengeli dağılmasına katkıda bulunmak amacıyla, 5 Ağustos 2011 tarihinden itibaren her bir kuruluşun ihalelere verebileceği toplam teklif tutarının, ilan edilen ihale tutarının en fazla yüzde 20'si ile sınırlandırılmasına karar verilmiştir. Örneğin, ihale tutarının 10 milyar Türk lirası olarak ilan edildiği bir günde her bir kuruluş ihaleye en fazla 2 milyar Türk lirası teklif verebilecektir. Bu örnekte; ihaleye gelen toplam teklif tutarının 16 milyar Türk lirası olduğunun varsayıldığı durumda, kuruluşun kazandığı tutar 1,25 milyar Türk lirası olacaktır.
Likiditede öngörülemeyen nedenlerle sıkışıklık ortaya çıkması halinde açılabilecek olan bir hafta vadeli gün içi repo ihalelerinde, söz konusu yüzde 20'lik sınırlama geçerli olmayıp, kuruluşların gönderebilecekleri teklif miktarı ilan edilen ihale miktarı ile sınırlı olmaya devam edecektir. Miktar ihalesine ilişkin mevcut diğer kurallar geçerliğini koruyacaktır.''
Açıklamada, Merkez Bankasının bu güne kadar olduğu gibi bundan sonra da her türlü piyasa koşulunda piyasanın ihtiyacı olan likiditeyi sağlamaya, kuruluşlar arasında likiditenin dengeli bir şekilde dağılmasına gereken özeni göstermeye devam edeceği bildirildi.
"Merkez Bankası Enflasyonla Mücadeleyi İkinci Plana Attı"
Bloomberg HT'ye değerlendirmelerde bulunan Unicredit Ekonomisti Güldem Atabay, Merkez Bankası'nın sadece faiz koridorunu daraltmasını beklediklerini, bu nedenle, politika faizinin indirilmesinin sürpriz olduğunu söyledi. Atabay, Merkez Bankası'nın resesyonu ciddi bir risk olarak gördüğünü ve enflasyonu ikinci plana atmış gibi göründüğünü kaydetti. Atabay, "Merkez Bankası kriz olmadan önce tedbirleri uygulamaya koydu. Çekirdek enflasyonda biraz hareketlenme var. Ancak Merkez Bankası bu denli bir faiz indirimi yapınca, endişesinin enflasyon olmadığını gösterdi. Merkez Bankası enflasyonla değil, resesyonla mücadele etmeyi seçti. Avrupa'nın nereye gideceği belli değil. Merkez Bankası, bu yüzden, önlemlerini şimdiden aldı. Cari açık ve enflasyon ikinci planda kaldı. Testi kırılmadan önlem alındı. Yurtdışı kaynaklı krize hazırlık yapıldı" yorumunda bulundu.
"Merkez Bankası Politika Duruşunda Değişikliğe Gidiyor"
Finansbank Baş Ekonomisti İnan Demir ise, "Merkez Bankası'nın gecelik borçlanma ve politika faizini indirmesini bekliyorduk. Merkez Bankası son dönemde sürpriz kararlar alıyordu. Bu nedenle sürpriz durumu azaldı. Politika faizinin düşürülmesinden dolayı TL değer kaybetti. Ancak Merkez Bankası'nın faiz koridorunu daraltması orta vadede TL'yi destekler. Bu kararlar, Merkez Bankası'nın politika duruşunda daha uzun vadeli bir değişikliğe gittiği şeklinde değerlendirilmeli. Merkez Bankası artık 'düşük politika faizi, düşük zorunlu karşılık, daha dar faiz koridoru' duruşuna doğru gidiyor. Politika faizi ile piyasa faizi arasındaki farkın tersine döndüğünü görebiliriz. Zorunlu karşılıklar ne şekilde değişecek, bu takip edilmeli. Merkez Bankası yavaş ekonomik konjonktüre göre tedbir aldı" dedi.
"Beklenmeyen Bir Hareket Oldu"
Osmanlı Poertföy Genel Müdürü Murat Salar, Merkez Bankası2nın bu kararlarının beklenmedik bir hareket olduğunu söyledi. Salar, "Daha önce, piyasa ve Merkez Bankası faizleri arasındaki farkın kapatılması ve buna bağlı olarak faiz artırımının işaret edilmesi bekleniyordu. Bu nedenle, faiz indirimi piyasada hoş karşılanan bir hareket oalrak akrşılanmadı. Bununla kalınmayacak ve munzam akrşılıklarda da hareket olacak. Bu kararlar kurda da volatilite yarattığı için biraz istenilen bir hareket değil. Başka politikalar uygulanarak volatilitenin azaltılmaya çalışılacağını göreceğiz" değerlendirmesinde bulundu. Salar, alınan kararların sonuçlarının görülmesinin bekleneceğini, Merkez Bankası'nın elinde daha fazla veri olduğunu ve değerlendirme yapmak için biraz daha zaman olduğunu sözlerine ekledi.
"Merkez Bankası Büyüme Tarafı İçin Endişeli"
Bloomberg HT'ye Merkez Bankası'nın bugünkü kararlarını değerlendiren Garanti Yatırım Stratejisti Tufan Cömert, faizin yüzde 5.75'e indirilmesinin TL için negatif olduğunu, ancak faiz koridorunun daraltılmasının TL'yi cazip kılacağını söyledi. Cömert, "Merkez Bankası büyüme tarafı için endişeli. TL'nin değer kaybetmesi ikinci planda" dedi.
"Merkez Bankası ile Piyasanın Algısı Arasında Fark Var"
ING Bank Baş Ekonomisti Sengül Dağdeviren, "Piyasa ile Merkez Bankası algısı arasındaki fark açık. Merkez Bankası enflasyondan ziyade büyümeden endişeli. Piyasa uzun zamandır Merkez Bankası'nı anlamakta zorlanıyor. Banka'nın daha fazla şeyler yapması gerekebilir. Durgunluk riskini önemsiyor." dedi. Dağdeviren, TL'nin istirarının konuşulduğu bu ortamda, Merkez Bankası'nın son kararlarının kafaları karıştırdığını ve bu kararların TL'nin istikrarıyla biraz çeliştiğini kaydederek, "Cari açık için riskli bir karar. Merkez Bankası, çekirdek enflasyonun yükseldiğini söylüyor. Bu nedenle, Merkez Bankası önümüzdeki günlerde daha yüksek enflasyonu göz almış görünüyor" değerlendirmesinde bulundu.
"Çok Erken Alınmış Bir Karar"
JP Morgan Başekonomisti Yarkın Cebeci de kararın şok edici olduğunu belirterek, Merkez Bankası'nın 2 hafta önceki kararında bir değişiklik yapmadığını hatırlattı. Cebeci, Merkez Bankası'yla 1 hafta önce yapılan toplantıda da bankanın yalnızca iç iktisadi faaliyetlerin durgunluk sürecine girmesi halinde genişleme politikasına gidileceğini söylemiş olduğuna dikkat çekti ve bu kadar ani karar gerektirecek olan bir bilinmeyen bulunduğunu ifade etti.
Merkez Bankası'nın erken davranarak büyük bir risk almış olduğunu vurgulayan Cebeci, yurtdışından kaynaklanabilecek tehditlerin henüz o kadar ciddi boyutta olmadığını, bu sebeple yurtdışı kaynaklı enflasyonu şimdi konuşmanın gerekmediğini belirtti.
JP Morgan Başekonomisti Cebeci, "sorun, Merkez Bankası'nın faiz indirimlerine çok erken başlaması ve finansal bozulmalara çok erken odaklanmış olunması" dedi.
Cebeci, döviz piyasalarının bu karardan ciddi bir şekilde etkileneceğini öngördü.
"Karar Döviz Kurunu Etkileyecektir; Bu da Türkiye'nin Risklerini Artırır"
Türkiye Ekonomi Bankası Stratejisti Erkin Işık da kararı sürpriz olarak karşıladı ve "gerçekten resesyona gidiliyorsa ve veriler sanılandan daha fazla yavaşlamaya işaret ediyorsa MB'nın kararında daha fazla haklılık payı görülebilir" dedi.
Yarkın Cebeci gibi kararın erken alındığını ifade eden Erkin Işık, "Merkez Bankası'nın bu kararıyla bir risk alındı" yorumunu yaptı.
Işık, dövizin düşmesinin de Türkiye'nin risklerini artıracağına dikkat çekti.
"PPK, Kararıyla Kısa Vadeli parayı Caydırmış Oldu"
Dün Bloomberg HT'de Yönetim Katı programına katılmış olan Denizbank Genel Müdürü Hakan Ateş, politika faiziyle enflasyon arasındaki negatif farkın daha da açılmış olduğunu belirterek, PPK'nın, kararıyla kısa vadeli parayı caydırmış olduğunu söyledi.
Ateş dün Merkez Bankası'nın ani toplantı kararını açıklamasının ardından TCMB'nin politika faizlerini ya da munzam karşılıkları düşürme anlamında bir adım atabileceğini söylemiş; bankaların tercihinin munzam karşılıkların azaltılması yönünde olacağını belirtmişti.
Ateş, sepet kurun ise 2.10'un üzerine çıkacağını sanmadığını belirtti.
Merkez Bankası'nın kararının ardından Dolar/TL kuru 1.7279 seviyesine çıkarken, sepet kur da 2.0929'a yükseldi. Gösterge tahvilin bileşik faizi ise yüzde 8.62 oldu.