Advertisement
GÜNCEL / SİYASET ABONE OL

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Siz bakmayın Türkiye'nin sevincine gölge düşürmek isteyen ehliyetsiz, liyakatsiz insanların bir bardak suda kopardıkları fırtınaya... Bakınız, memleket adına, millet adına, ülke adına ne pozitif bir cümle kurabiliyorlar, ne gelecek için bir umut olabiliyorlar. Türkiye'nin onurunu yaralamak pahasına, ülkenin itibarına gölge düşürmek pahasına muhalefet ediyorlar. Ne acıyı, ne sevinci paylaşabiliyorlar'' dedi.

Başbakan Erdoğan, partisinin genel merkezinde AK Parti Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısında yaptığı konuşmada, il başkanlarını daha çok gönül kazanmaya, halkla bütünleşmeye çağırdı.

Gelecek dönemde Türkiye'yi daha çok demokrasi ile taçlandırmak, milletin barış ve huzur özlemini eksiksiz olarak hayata geçirmenin en büyük idealleri olacağını belirten Erdoğan, ''Siz bakmayın Türkiye'nin sevincine gölge düşürmek isteyen ehliyetsiz, liyakatsiz insanların bir bardak suda kopardıkları fırtınaya... Bakınız, memleket adına, millet adına, ülke adına ne pozitif bir cümle kurabiliyorlar, ne gelecek için bir umut olabiliyorlar. Türkiye'nin onurunu yaralamak pahasına, ülkenin itibarına gölge düşürmek pahasına muhalefet ediyorlar. Ne acıyı, ne sevinci paylaşabiliyorlar'' diye konuştu.

''Gözümüzü Türkiye'nin büyük hedeflerinden bir an olsun ayırmayalım'' diyen Erdoğan, ''Dedik ya uzun ince bir yoldayız, gidiyoruz gündüz gece... Gideceğiz gündüz gece... Durmak yol, yola devam'' ifadelerini kullandı.

Yola çıktıkları ilk günden beri milletin aklından ve vicdanından hiç ayrı düşmediklerini, milletin beklentilerine tek bir an bile bigane kalmadıklarını ifade eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Kendimizi bu ülkenin insanlarının dışında, uzağında bir yere de asla ve asla konumlandırmadık. Hiç bir zaman bu ülkenin dertlerine, toplumun taleplerine gözümüzü kapamadık. Kulaklarımızı tıkamadık, tıkamayacağız. Kendimizi kapalı kapılar, aşılmaz duvarlar ardına saklamadık. Millet idaresinin vesayet altına alınmasına asla rıza göstermedik, göstermeyeceğiz. Ülkemizle, milletimizle alakamızı, irtibatımızı kesmedik, kesmeyeceğiz.''

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti'nin bütün Türkiye'nin partisi olduğunu belirterek, ''AK Parti siyasetinin bu ülkenin haritasında giremediği, karşılık bulmadığı, kabul görmediği bir yer yoktur'' dedi.

Erdoğan, parti genel merkezinde Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı'nda yaptığı konuşmada herkesin ramazan ayını kutladı.

Türkiye için hayırlı sonuçlar doğuracağına inandığı, çok başarılı bir seçim döneminin ardından yeni dönemdeki ilk Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı'nı yaptıklarını ifade eden Başbakan Erdoğan, ''AK Parti'nin kuruluşunun 10. yılına üç gün kala Allah'a şükür ki başımız dik, yüzümüz ak, milletin partisi 10 yaşında'' diye konuştu.

Geride bırakılan 10 yılın 9 yılını Türkiye'ye aşkla, heyecanla hizmet ederek geçirdiklerini vurgulayan Başbakan Erdoğan, şunları söyledi:

''14 Ağustos günü kuruluşumuzun 10. yılını bütün milletimizle birlikte kutlayacağız. O gün 81 vilayetimizde halkımızla birlikte iftar edecek, 81 vilayetimizde kuracağımız gönül sofralarında nimeti, bereketi, sevgiyi, merhameti paylaşacağız. Geride bıraktığımız 10 yılda bu ülkede siyaseti büyük bir girdaptan çıkarmakla kalmadık, ülkemize eşsiz başarılar yaşattık. Her girdiğimiz seçimde halkımızla daha çok bütünleştik, daha çok kenetlendik, daha çok büyüdük. Ülkemizle, milletimizle, şehirlerimizle, ekonomimizle dünyadaki saygınlığımızla birlikte büyümeye, yol almaya devam ediyoruz. 12 Haziran seçimlerinde Türkiye, istikrara, demokrasiye, güvene, adalete, kalkınmaya ne kadar sahip çıktığını bir kez daha ortaya koydu. 12 Haziran seçimleri sadece partimiz için değil, Türkiye için, demokrasimiz için çok aydınlık, çok umutlu, çok güzel neticeler ortaya çıkardı.''



-''BELLİ BİR SEÇKİNCİ ELİTİN DEĞİL, MİLLETİN ONAYIDIR BU''-



Erdoğan, toplantıya katılanlara, ''Demokrasi tarihimizin bu büyük başarısının mimarı sizlersiniz. Sizleri bütün teşkilatlarımızı, ana kademelerimizi, kadın ve gençlik kollarımızı bir kez daha yürekten tebrik ediyorum. Ayrımcılık yapmadığınız için, bu memleketin bütün evlatlarını kucakladığınız için, herkesin gönlüne girmeyi başardığınız için sizleri tebrik ediyorum. Siz etnik ayrımcılık yapmadınız, siz mezhepsel ayrımcılık yapmadınız, siz inanç ayrımı yapmadınız, siz yaradılanı yaradandan ötürü sevdiniz, onun için tebrik ediyorum'' diye seslendi.

Türkiye'nin Kasım 2002'den bu yana yönünü çevirdiği istikametin ne kadar doğru olduğunun 12 Haziran seçimleri ile bir kez daha görüldüğünü dile getiren Başbakan Erdoğan, ''AK Parti siyasetinin milletimizin hissiyatı ile ne kadar uyumlu olduğu bir kez daha milletimiz tarafından tescillendi'' diye konuştu. Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:

''Belli bir seçkinci elitin değil, milletin onayıdır bu, milletin tescilidir bu, bu bakımdan bu seçimler çok çok anlamlıydı. AK Parti'nin sadece belli bir azınlığın, belli bir ideolojinin, belli bir bölgenin, belli bir sınıfın, belli bir zümrenin partisi olmadığı, Türkiye'nin partisi olduğu tekrar aşikar bir şekilde tescil edildi. Seçim sonuçlarına göre yeni haritalar çizenler, AK Parti'nin Türkiye'nin ortak değerleri üstünde yükseldiğini artık rahatlıkla anlayabilirler. Siyasi analiz yapanlar, AK Parti siyasetinin milletimizin değişim iradesi istikametinde başarıdan başarıya koştuğunu açık biçimde müşahede edebilirler. Adaylar belli olduğu zaman hep şu ifade kullanıldı; 'Yoksa AK Parti Güneydoğu Anadolu'dan çekiliyor mu?' dediler. 'Bu adaylar Güneydoğu Anadolu Bölgesi'ni yansıtmıyor' dediler. Peki netice ne oldu? Yine Türkiye'nin tüm bölgelerinde AK Parti açık ara birinci parti oldu, ayrı ayrı hepsinde birinci olduk. Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde de açık ara birinci olduk ancak bu seçkinci elit veya bu analizi yapanlar, sözde analistler, bunlar Güneydoğu Anadolu Bölgesi dediğiniz zaman sadece bir ili görüyorlar. Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nin diğer illerini görmüyorlar. Bunlara göre Güneydoğu Anadolu Bölgesi sadece Diyarbakır ama bize göre öyle değil. Gaziantep, Güneydoğu Anadolu Bölgesi değil mi? Şanlıurfa, Güneydoğu Anadolu Bölgesi değil mi? Adıyaman, Güneydoğu Anadolu Bölgesi değil mi? Siirt, Güneydoğu Anadolu Bölgesi değil mi?''

Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nin bütün illerini kucakladıklarını vurgulayan Erdoğan, onun içinde seçim sonuçlarına göre Adıyaman'ın, Gaziantep'in, Şanlıurfa'nın, Siirt'in tablosunun ortada olduğunu belirtti. Başbakan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

''AK Parti, doğudan batıya, güneyden kuzeye bütün Türkiye'nin partisidir. AK Parti bütün Türkiye'yi kucaklayan bir partidir. AK Parti İstanbullu'nun da Diyarbakırlı'nın da Konyalı'nın da İzmirli'nin de Trabzonlu'nun da Batmanlı'nın da partisidir. AK Parti siyasetinin bu ülkenin haritasında giremediği, karşılık bulmadığı, kabul görmediği bir yer yoktur. Bir kez daha görüldü ki AK Parti 7'den 70'e, büyükten küçüğe her yaştan, her bölgeden, her şehirden insanımızın yegane gelecek umududur. İşçisi, köylüsü, esnafı, sanayicisi, doktoru, öğretmeni ile her kesimden insanımız, temsil ettiğimiz değişim siyasetinin arkasındadır.''

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Hükümetimiz, önleyici bir yaklaşımla sorunlar kapımızı çalmadan bunları nasıl bertaraf edeceğimizin mücadelesini veriyor. Bu çerçevede önlemlerimizi alıyoruz. Küresel ekonomide yaşanan son gelişmeler orta ve uzun vadede Türkiye'yi bu kez inşallah teğet bile geçmeyecektir'' dedi.

Erdoğan, parti genel merkezinde Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı'nda yaptığı konuşmada Türkiye'nin olumsuz küresel şartlar içerisinde kalkınma iradesini koruduğunu bildirdi. Ülkenin dinamizmi ve istikrarını devam ettirdiğini vurgulayan Erdoğan, şöyle devam etti:

''Bu tablo çok önemli bir tablodur. Ekonomimizin ne kadar dayanıklı hele geldiğinin kırılganlıktan ne kadar uzaklaştığının göstergesidir. Dokuz yıl boyunca elde ettiğimiz kazanımların nasıl kalıcı hale geldiğinin zeminimizin ne kadar güçlendiğinin göstergesidir. Bu gerçeği dile getiren sadece bizler değiliz dünyanın en saygın ekonomi otoriteleri de bunu söylüyor, yetmedi ekonomiye dair her türlü rakam veri ve gösterge de buna işaret ediyor.

Bakınız küresel ekonomik krizin en ağır şekilde seyrettiği 2010 yılında çok kısa bir durgunluğun ardından ekonomimiz hemen kendisini toparlıyor aynı dönemde milli gelirimiz yüzde 8,9 oranında artıyor. Yine 2011 yılının ilk çeyreğinde ekonomimiz yüzde 11 oranında büyüyerek bir rekora imza atıyor. bu oran bizi bu dönem itibarıyla dünyanın en hızlı büyüyen ülkesi yapıyor.

Türkiye krize rağmen, en olumsuz şartlara rağmen büyüme istikrarın sürdürüyor atılımına devam ediyor, dünyada iflaslar yaşanırken OECD ülkeleri içerisinde en yüksek büyüme hızına ulaşan bir Türkiye'den söz ediyorum. Böyle bir süreçte kişi başına geliri 10 bin doların üzerine çıkmış bir Türkiye'den söz ediyorum. Bütün bu olumsuzluklara rağmen enflasyonunu yeniden tek haneli rakamlara düşüren, ihracatını da 130 milyar dolar seviyelerine çıkmaya namzet bir ekonomiden söz ediyorum. Darbağoaza giren ülkeler IMF ile yeni yeni Stand-By anlaşmaları imzalama yarışına girerken biz buna gerek duymuyoruz.''



-''DÜNYANIN GIPTA ETTİĞİ ÜLKE''-



''Çok açık söylüyorum, bugün Türkiye ekonomisi ile dinamizmi ile istikrarı ile dünyanın gıpta ettiği bir ülkedir'' diyen Erdoğan, sağlam kamu maliyesi, güçlü bankacılık sistemi, dünyanın her köşesinde iş kovalayan dinamik, özgüveni yüksek girişimcileri ve canlı iç piyasası ile Türkiye'nin bunu da fazlası ile hak ettiğini bildirdi.

Geleceğe bütün bunları başarmış bir Türkiye'nin özgüveni ile baktıklarını bildiren Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Hedeflerimizi bu özgüvenle ama mutlaka hesabımızı iyi yaparak yere sağlam basarak, dünyada yaşanan bütün bu olumsuzluklara karşı dikkati asla elden bırakmıyor, günü gününe tedbirlerimizi alıyoruz. Kriz psikolojisinin bizi esir almasına izin vermiyoruz, izin vermeyeceğiz. İşte en son dün yine ekonomi kurmaylarımızla bir araya gelerek son gelişmeleri değerlendirme fırsatımız oldu.

Zira milletimizin cebinden çıkan her kuruşunu sorumluluğunu hissediyoruz ama bakıyorsunuz anamuhalefetin lideri ne dese beğenirsiniz; 'Madem ekonomi bu kadar iyi gidiyor, arkası arkasına bu kadar toplantıları niye yapıyorsunuz' diyor, aman Yarabbi, evlere şenlik bir anamuhalefet... Şimdi bu toplantılar yapılmasa o zaman da der ki 'Hükümet nerede, niçin bir araya gelmiyor?' Bu toplantıların yapılması, bunlar gibi dar perspektifte olayları yakalayan bir anlayış değil. Biz şu anda dünyayı mercek altına yatırmak suretiyle bunun bize yansıması ne olur, veya olabilir mi tedbirimizi önceden almak durumundayız ama dedim ya 'bunlar çırak bile olamaz', sıkıntı burada. Bunlar ülke falan yönetemezler.''

Şu anda küresel piyasalarda, özellikle gelişmiş ekonomilerde yaşanan bir takım sorunlar olduğunu, sadece son bir haftada değer kaybeden Borsaları dolar karşısında değer kaybeden para birimlerini, artış gösteren risk primlerinin göründüğüne değinen Erdoğan, şöyle devam etti:

''Bütün bu gelişmelerin küresel ekonomi ile entegre olan Türkiye ekonomisine de bazı etkileri olabileceği ihtimalini, tedbir alınmadığı takdirde sıkıntılarla yüzleşmek durumunda kalabileceğimizi kriz işportacılığından medet uman anamuhalefet partisi lideri dışında aklı başında olan herkes bunu tahmin ediyor. Bizim yaptığımız bu toplantılar tamamen bu etkileri minimuma indirerek Türk ekonomisinin büyüme trendinin hız kesmeksizin devam etmesi, milletimizin cebinden tek bir kuruşun dahi boşa gitmemesi içindir. Yapılan istişareleri, Türk ekonomisindeki paniğin bir işareti olarak yansıtmak isteyenler, büyük bir yanılgının içerisinde oldukları kadar aynı zamanda kendi ülkesine ve milletine karşı büyük bir sorumsuzluk örneği sergiliyorlar.

Yapılan istişareler asla bir sebep sonuç veya etki tepki anlayışıyla gerçekleştirilmiyor, tam aksine hükümetimiz önleyici bir yaklaşımla bu sorunlar kapımızı çalmadan nasıl bunları bertaraf edebileceğimizin gayretini, bunun mücadelesini veriyor. Nitekim bu noktada tedbirlerimizi de alıyoruz. Bu çerçevede önümüzdeki dönemde öncelikli olarak üzerinde duracağımız bazı hususları dün kamuoyumuzla paylaştık. İnşallah bunları 2012-2014 dönemini kapsayacak orta vadeli programda da detaylı hale getireceğiz. Buradan bir kere daha altını çizerek ifade ediyorum; 2008'de başlayan krizin Türkiye'yi teğet geçeceğini söylediğimde kriz tellalılığı yapanlar mevcut olmuşlardı. Şimdi onları bir kere daha mahcup edeceğimizi memnuniyetle ifade etmek istiyorum. Küresel ekonomide yaşanan son gelişmeler orta ve uzun vadede Türkiye'yi bu kez inşallah teğet bile geçmeyecektir.''



-''İSRAF ETMEYİN''-



Erdoğan, vatandaşları tutumlu olmaları konusunda da uyararak şunları kaydetti:

''Benim bu noktada milletimden tek bir ricam var, Ramazan ayını da bir imkan bilerek lütfen israftan kaçınalım. Birilerinin dediği gibi 'harcama yapmayalım' falan demiyorum. Tabii ki harcama yapacaksınız, piyasada bu hareketlilikler olacak ama israf etmeyelim. Onun için geçenlerde de söylediğim gibi biz israf etmeyeceğiz. İsraf ekonomisinden yana olmayacağız, biz verim ekonomisinden yana olacağız.

Bunu yaparken diyelim ki önünüze iki tercih çıktı; bir araba, bir de kirada otururken sahibi olmak istediğiniz bir ev. Size diyorum ki arabayı tercih etmeyeceksiniz. Çünkü o sizin için israf olur. Evi alacaksınız, kiradan kurtulasınız. Bir evde otururken lüks bir eve gireyim... Bence bu dönemde lüks bir evi daha buna ilave etme. Sen şu anda oturduğun yerde oturmaya devam et. Çünkü verim ekonomisinin gerekliliği bunu ifade ediyor. Bu adımları attığımız zaman göreceksiniz ki şu süreç çok daha bizler için artı yazacaktır. Aynı şekilde firmalarımızın da verimliliği esas alan, ihracat odaklı bir üretim pazarlama ve satış stratejisi izlemeleri sadece kendi ekonomik büyümeleri açısından değil, Türk ekonomisinin de bu trendini koruması bakımından son derece önemlidir.

Milletimiz müsterih olsun, AK Parti Hükümeti, Türk ekonomisini istikrar ve güven zemini üzerinde ama ileri demokrasi kararlığından da asla taviz vermeden büyütmeye devam edecektir.''