Advertisement
TÜRKİYE EKONOMİSİ ABONE OL

Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, Güney Koreli şirketlerin üst yöneticilerine (CEO), ''Eğer küresel olmak istiyorsanız, güvenli bir liman arıyorsanız geç kalmayın'' çağrısında bulundu.

Bakan Çağlayan, Güney Koreli şirketlerin CEO'larıyla bir araya geldiği toplantının açılışında yaptığı konuşmada, Kore ile Türkiye'yi birbirine bağlayan çok önemli tarihi köprüler olduğunu söyledi.

Türkiye'nin Asya ile Avrupa arasında önemli bir köprü olduğunu belirten Çağlayan, Türkiye'nin hem medeniyetler köprüsü hem enerji koridoru hem de önemli bir lojistik merkez, ciddi manada iş fırsatlarının bulunduğu bir ülke olduğunu kaydetti.

''Batıdan Doğu'ya gelmiş biri olarak, Batı'da işlerin bayağı kötü olduğunu ifade etmek istiyorum'' diyen Çağlayan, Avrupa'da işlerin iyi olmadığını söyledi. ''Avrupa'nın şişirilmiş bir balonun içindeki havayı hapsedebildiği kadar hapsettiğini'' ifade eden Çağlayan, ''ABD'de 2009'da Mortgage piyasasında başlayan krizin tüm dünyanın aklını başına getirdiğini'' belirtti.

Hiçbir ülkenin bu krize hazırlıklı olmadığına işaret eden Çağlayan, ''Şişirilmiş olan balonların birbiri ardına patlamaya başladığını, sarsılmaz, asla erimez denilen buz dağlarının erimeye başladığını, birçok şirketin, birçok finans şirketinin, bankanın adının unutulduğunu, buharlaştığını, uçup gittiğini'' söyledi.

Bakan Çağlayan, fiziksel ekonomiden kazanan Güney Kore ve Türkiye gibi ülkelerin ise bu küresel krizi dünya ile entegre oldukları kadar hissettiğini ifade etti.

Türkiye ekonomisi hakkında bilgi veren Çağlayan, Türkiye'nin toplum borcunun milli gelire oranının yüzde 40 olduğunu, yıl sonunda bu oranın yüzde 40'ın altına ineceğini dile getirdi. Bütçe disiplininden taviz verilmeyeceğini ifade eden Çağlayan, bütçe açıklarının milli gelire oranının da yıl sonunda yüzde 2'ye ineceğini, yıl sonunda büyüme oranının da yüzde 7 olacağını kaydetti.



-''TÜRKİYE, ÖNEMLİ YATIRIM AVANTAJLARI SAĞLAYAN BİR ÜLKE''-



Bakan Çağlayan, önemli yatırım avantajlarını sağlayan Türkiye'nin, önümüzdeki 10 yılda yaklaşık 120 milyar dolar tutarındaki enerji yatırımının, binlerce kilometrelik demir yolunun yapılacağı bir ülke olduğunu söyledi.

Çağlayan, Türkiye'nin 4 saatlik uçuş mesafesinde, 56 ülkenin bulunduğu bir coğrafyaya sahip bulunduğunu belirterek, şöyle devam etti:

''4 saatte isteğiniz malı götürebilirsiniz. Bugün Avrupa üretemez duruma gelmiştir. Türkiye, dinamik bir iç pazara sahip bir ülkedir. Türkiye'de 140 kişiye bir araç düşmektedir. Sizleri Türkiye'ye daha fazla yatırım yapmaya davet ediyorum. Gelin Türkiye'ye, bizim coğrafyamıza komşu ülkelerden sizde faydalanın.

Türkiye, yeni bir yatırım teşvik sisteminin yeniden oluşturulduğu bir dönemle karşı karşıya. Her şeyi ithal eden değil, üreten ve dünyaya satan bir ülke haline gelmek istiyoruz. Türkiye'de yatırım yaptığınız bölgeye göre bedelsiz arsaya bile sahip olabiliyorsunuz, sadece yüzde 2 kurumlar vergisi ödüyorsunuz. Dünyanın hiçbir yerinde yüzde 2'lik bir kurumlar vergisi yoktur.''



-''TÜRKİYE, OTOMOTİV SEKTÖRÜNDE CİDDİ ŞEKİLDE BÜYÜMEK NİYETİNDE''-



Çağlayan, Türkiye'nin otomotiv sektöründe ciddi bir şekilde büyümek niyetinde olduğunun altını çizerek, Türk otomotiv sektörünün hem iç hem dış pazarda çok önemli avantajlara sahip olduğunu belirtti.

''Türkiye, geleceğin Detroit'i olacaktır'' diyen Çağlayan, motor ve aktarma organları yapımına özel destek verileceğini, demir çelik, kimya, uzay havacılık gibi yüksek teknoloji içeren yatırımlarda da Türkiye'nin büyük fırsatlar sağlayacağını bildirdi.



-''KARTVİZİTİMİ VERİYORUM, BANA 24 SAAT ULAŞABİLİRSİNİZ''-



Bakan Çağlayan, toplantıya katılan CEO'lara kartvizitini dağıttırarak, kartvizitte şahsi mailinin de yer aldığını söyledi. ''24 saat bana ulaşma imkanına sahip olacaksınız. Beni 24 saat bulabilirsiniz, saat farkına aldanmayın ben o saatte belki Japonya'da belki ABD'de olabilirim'' diyen Çağlayan, Güney Kore ile çok ciddi işbirliği olabileceğine inandığını söyledi.

''Eğer küresel olmak istiyorsanız, güvenli bir liman arıyorsanız, geç kalmayın'' çağrısında bulunan Çağlayan, rekabetin giderek zorlaştığını, daha fazla agresif bir hala geldiğini ve yarının bugünden daha zor olacağını ifade etti.

Çağlayan, toplantıda, CEO'lara bir fıkra anlatarak şunları söyledi:

''Uçak kazasında 2 kişi hayatta kalmıştır. Kurtulanların biri Amerikalı, diğeri Japon'dur. Ben buraya modifiye edeceğim, ABD'li ve Güney Koreli olarak. Kazazedeler, şoku atlatınca vahşi bir kaplanın geldiğini görürler. Güney Koreli ayakkabısını giyer ve bağlarını bağlar. Amerikalı bunu izler ve şaşırır. Sonra Güney Koreli'ye der ki; Sen vahşi kaplandan daha mı hızlı koşarsın? Güney Koreli de; Evet ben vahşi bir kaplandan daha hızlı koşamayacağımı biliyorum ama şu anda senden daha hızlı koşacağımı biliyorum.

Vahşi kaplan geliyor, bir an önce dünyadaki rekabetten etkilenmemek için küresel işbirlikleri çok önemli. Küresel krizin çözümü de küresel işbirlikleridir.''



-BAKAN ÇAĞLAYAN'IN BİR ARAYA GELDİĞİ CEO'LAR-



Bakan Çağlayan'ın bir araya geldiği CEO'ların temsil ettiği şirketler şöyle:

-Samsung Electronics

-Hyundai Motor

-Korea Elektric Power

-Samsung CT

-GS Engineering

-Posco Engineering

-SK Engineering

-Hyundai Rotem

Öte yandan Bakan Çağlayan, bir Türk iş adamının sahip olduğu Pasha Restoran'da iftar açtı ve ardından mutfağı gezerek çalışanlarla sohbet edip, fotoğraf çektirdi.

Anadolu Ajansı'na da değerlendirmelerde bulunan Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, altın ve döviz fiyatlarındaki yükselişin dünya piyasalarındaki gelişmelerden kaynaklanan, arz ve talebe bağlı konjonktürel gelişmeler olduğunu bildirdi.

Çağlayan, ''Türkiye bir dünya ülkesi, büyük bir küresel oyuncu ve etkilenmeler olacaktır. Ama bunlar Türkiye'yi sıkıntıya sokacak etkilenmeler değil. Çok majör değil, minör kabul edilebilecek etkilenmelerdir'' dedi.

Bakan Çağlayan, AA muhabirinin piyasalardaki son gelişmelere yönelik sorularını yanıtlarken, içinde bulunulan koşullarda altın ve Döviz fiyatlarının oynadığını, şu anda dünyanın içinde bulunduğu şartların kolay şartlar olmadığını kaydetti.

Dünyanın 2009 yılında tanıştığı küresel krizin uluslararası arenada bütün ülkelerin birbirini etkileyebildiği ve küresel oyuncuların hepsinin bundan etkilendiğini gösterdiğini ifade eden Çağlayan, Londra başta olmak üzere metal, stok ve emtia Borsalarında ciddi oynaklıkların yaşandığına işaret etti.

Bakan Çağlayan, altının ons fiyatının 1800 doların üstüne çıktığını, tüm bunların dünyanın içinde bulunduğu zor günlerin birer göstergesi olduğuna dikkat çekerek, ''Bunlar doğaldır. Borsalar düşecek, şirketler değer kaybedecek, altın gibi ürünler öne çıkacak'' diye konuştu.

''Uluslararası piyasalarda yaşananların Türkiye'ye nasıl bir yansıması olur'' şeklindeki soru üzerine de Çağlayan, Türkiye'nin bir dünya ülkesi ve büyük bir küresel oyuncu olduğunun altını çizdi. Türkiye'nin 239 gümrük bölgesine, 20 binden fazla ürün ihracatı gerçekleştirdiğini, uluslararası alanda hisse senetlerinin, bonolarının bulunduğunu, uzun vadeli borçlanmalar gerçekleştirdiğini kaydetti.

Böyle bir ortamda ihracatının yüzde 57'sini Avrupa'ya yapan Türkiye'nin de Avrupa'da yaşanan talep ve pazar daralmasından etkilenmesinin kaçınılmaz olduğuna işaret eden Çağlayan, şöyle devam etti:

''Ama bunlar Türkiye'yi sıkıntıya sokacak etkiler değil. Bunlar çok majör değil, minör olarak kabul edilebilecek etkilenmelerdir. Biz o piyasalarda oluşacak kayıplarımızı telafi etmek için buralardayız. Hem yeni pazarlar, hem pazara girişte önemli çalışmalar yapmak için buradayız. Bir taraftan Türkiye'ye ihtiyaç duyduğumuz alanlarda yatırımcı çekerken, diğer taraftan da buralardaki ihracat kabiliyetimizi, kapasitemizi ortaya koymaya çalışıyoruz.

Yapmış olduğumuz çalışmayla gördük ki Türkiye, bugün mevcut yapısıyla ihracatını en az yüzde 20 daha artıracak kapasiteye sahip.''



-''TÜRKİYE HER YIL ORTALAMA YÜZDE 7 BÜYÜMELİ''-



Bakan Çağlayan, ''altın ve dövizde yaşanan fiyat artışının Türkiye'nin hedeflerine ve cari açığına etkisi ne olur'' şeklindeki soru üzerine de Türkiye'nin bu yıl yüzde 7 civarında büyüyeceğini bildirdi.

''Bu konuda durmak yok, yola devam'' diyen Çağlayan, Türkiye'nin mutlaka her yıl ortalama yüzde 7 büyümesi gerektiğini söyledi.



-''DALGALANMALAR KAÇINILMAZ, OLACAKTIR''-



Türkiye'de serbest dalgalı bir kur rejimi bulunduğunu belirten Bakan Çağlayan, bu dalgalanmaların kaçınılmaz olduğunu kaydetti. Çağlayan, cari açığın da emtia fiyatlarının ve enerji fiyatlarının yükselmesi halinde artabileceğini belirtti.



-''HANS'IN İSTİHDAMINI GERÇEKLEŞTİRECEK KADAR AŞIRI İTHALAT YAPTIK''-



TL'nin değer kaybetmesi ve doların değer kazanmasının ithalatı frenleyici bir etki olarak ortaya çıkacağını kaydeden Çağlayan, TL'nin aşırı değerlenmesi sonucu Türkiye'nin geçmişte sıkıntılar yaşadığını ve geçen yıl TL'nin aşırı değer kazandığı ortamda ciddi bir lüks tüketim patlaması yaşandığını söyledi.

Bakan Zafer Çağlayan, özellikle otomotiv sektöründe ''Almanya'daki Hans adlı işçinin istihdamını gerçekleştirecek kadar aşırı bir ithalat yapıldığını'' kaydederek, şöyle devam etti:

''TL'nin değer kaybetmesi aslında Türkiye'nin ithalatında lüks ürünlerin tüketimini önleyici bir unsur olarak ortaya çıkacaktır. Şu an itibariyle baktığımızda cari açığın önümüzdeki aylarda giderek volümü düşecek, yoğunluğu daha azalacak bir yapıya dönecek. Türkiye için önemlidir ama bir risk unsuru değildir. Bunun özellikle altını çizmek istiyorum.

Bu konuda gerek Ekonomi Koordinasyon Kurulu (EKK), gerekse Başbakan Erdoğan'ın başkanlığında yapılan Ekonomi Değerlendirme toplantısında yapmış olduğumuz çalışmayı arz ettim. Girdi Tedarik Sistemi ile cari açığa yönelik hangi alanlarda nasıl yatırım yapılması konusunda, neler yapacağımız tek tek ifade ettim. Bu konuyla ilgili Sayın Başbakanımızın da desteği tamdır. Başbakanımız zaten yapılan toplantılardan sonra gerekli açıklamaları yaptı.

Türkiye'de bir panik havası, korku havası yoktur. Biz dünyanın birçok ülkesinden çok daha rahat konumdayız, ne yaptığımızı, ne yapacağımızı biliyoruz. Gelişmelere karşı hassas ve duyarlıyız. Bu hassasiyetimiz tabii gelişmeleri izleme yönündedir. Ama Türkiye'nin durumunun kaya gibi sağlam olduğunu tekrar ifade ediyorum. Burada gizli, bilinmeyen bir şey yok, gerek rezervlerimiz, gerek enflasyon, gerek faiz yapımız, gerek borçlarımız ve bütçe açıklarımız bunun en büyük göstergesi. Siyasi istikrar derseniz, çok büyük bir siyasi istikrara sahibiz. Bu konuda, son derece güçlü ve 9 yıl Türkiye'yi başarılı bir şekilde yönetmiş olan bir hükümet iş başında. Başbakanımızın ifade ettiği gibi çıraklık ve kalfalık dönemini geride bırakmış, ustalık döneminde bir yapıya sahibiz.''



-''VATANDAŞIMIZIN ENDİŞESİ YOK''-



Bakan Zafer Çağlayan, vatandaşların zaten bir endişesi olmadığını belirterek, şöyle konuştu:

''Vatandaşımıza harcama konusunda söyleyeceğim, herkes kendi bütçesine göre davranmak zorundadır, bizim vatandaşımız da zaten bunun bilincinde. Vatandaşımız zaten çok iyi biliyor ki bugün bir şahsın bütçesi, bir ailenin bütçesi, bir şirketin bütçesi ile devlet bütçesinin tam olarak birbirinden farkı yoktur. Geliriniz kadar harcama yapacaksınız. Arpa eken, arpa biçer. Dolayısıyla şirketlerimizin, vatandaşlarımızın geliri hangi para birimiyse borçlanmaları da o para birimiyle yapması bu işin, ekonominin temel kuralıdır.''

Türk ekonomisinin geçmişle mukayese edilemeyecek kadar iyi parametrelere sahip olduğunu kaydeden Çağlayan, ABD başta olmak üzere, Avrupa ülkelerinin şu andaki temel sorununun kamu borçlarının milli gelirlerinin ciddi manada üstünde olması olduğunu söyledi.

Çağlayan, sıkıntının bir diğer nedeninin de yüksek bütçe açıkları ve siyasi istikrarsızlık olduğunu belirterek, bu noktada Türkiye'nin mali disipline ve bütçe disiplinine vermiş olduğu önemin ortaya çıktığını kaydetti. 2001 krizinde Türkiye'nin elinin çok zayıf olduğunu, kamu iç ve dış borcunun milli gelirin yüzde 75'i seviyesinde bulunduğunu, bütçe açıklarının çift haneli rakamlar olduğunu, Merkez Bankasının 23-24 milyar dolar rezervi olduğunu ve ciddi bir siyasi istikrarsızlık olduğunu hatırlatan Çağlayan, bugüne gelindiğinde devir alınan kötü figürlerin hepsinde ciddi iyileşmeler sağlandığını söyledi.



-''KAMU BORÇLARININ MİLLİ GELİRE ORANI, TÜRKİYE'NİN RAHATLIĞI''-



Bakan Çağlayan, kamu borçlarının milli gelirin yüzde 40'ı seviyesinde bulunmasının Türkiye'nin rahatlığı olduğunun altını çizerek, 2011 yılı bütçe açığı hedefinin yüzde 2 olduğunu, Merkez Bankası'nda şu anda 100 milyar dolara yakın döviz ve altın rezervi bulunduğunu, IMF'ye (Uluslararası Para Fonu) 4,5 milyar dolar borcun kaldığını ve Türkiye'nin uluslararası alanda ilk çeyrekte rekor büyümeyi yakalamış dinamik bir ülke olduğunu, enflasyonun ve faizlerin düştüğünü anlattı.



-BAKAN YARDIMCILIĞI-



Bakan yardımcılığına ilişkin soru üzerine de Zafer Çağlayan, bu konuda belli bir noktaya gelmiş durumda olduklarını bildirdi. ABD seyahati sonrasında kararnamenin hazırlanarak gönderileceğini kaydeden Çağlayan, şöyle devam etti:

''Ben de tercihlerimi aşağı yukarı belirlemiş durumdayım. Ama daha önce basında çıkan isimler tamamıyla yazar arkadaşlarımızın kendi haberleridir. O şahısların hiç alakası yoktur bu konuyla.

Bakan yardımcılığı pozisyonu siyasi bir yardımcılıktır. Dolayısıyla son derece önemli olacaktır, bakanlarımız üzerindeki bir çok yükü bu arkadaşlarımız alacaktır. Hem milletvekillerimizin taleplerinin karşılanması, onların talepleri ile ciddi muhatap olunması noktasında, hem de vatandaşın ve seçmenlerin taleplerinin takip edilmesi ve değerlendirilmesi anlamında bir yapıda olacaktır. Siyasi boyutu, siyasi fonksiyonu daha fazla önde olacak. Ben de bu çerçevede değerlendiriyorum. Döndükten sonraki hafta bizim kararnamemiz de imzaya gidecek. İsimleri tabii Sayın Başbakanımızla istişare ediyoruz ve bundan sonra netlik kazanıyor. Sayın Başbakanımızla istişarem var, kendileriyle konu üzerinde görüşüyoruz.''