Advertisement
TÜRKİYE EKONOMİSİ ABONE OL

(A.A) - Merkez Bankası, Para Politikası Kurulunun, 23 Ağustos 2011 tarihli toplantısında, önümüzdeki dönemlerde küresel ekonomideki sorunların daha da derinleşmesi ve yurt içi iktisadi faaliyetteki yavaşlamanın belirginleşmesi halinde bütün politika araçlarının genişletici yönde kullanılmasının söz konusu olabileceğini vurguladığını hatırlatarak, bu doğrultuda, bir ilk adım olarak Türk lirası zorunlu karşılıkların belli bir kısmının Döviz cinsinden de tutulabilmesine imkan sağlanmasının gündeme gelebileceğini bildirdi.

Merkez Bankası yetkilileri bugün Ankara'da düzenlenen toplantıda, banka ekonomistleriyle bir araya geldi. Toplantıda, Araştırma ve Para Politikası Genel Müdürlüğü, Piyasalar Genel Müdürlüğü ile Bankacılık ve Finansal Kuruluşlar Genel Müdürlüğü birer sunum yaptı.

Bankacılık ve Finansal Kuruluşlar Genel Müdürlüğünün sunumunda, toplam kredilerin artış eğiliminin geçmiş dönem ortalamalarının altına indiğine dikkat çekilerek, yılın son çeyreğinden itibaren baz etkisinin ortadan kalkmasıyla beraber kur etkisinden arındırılmış kredi artışının yıllık yüzde 25 seviyesinde gerçekleşeceğinin öngörüldüğü belirtildi.

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulunun (BDDK) son dönemde aldığı tedbirlerin bankanın maliye politikasında sıkı duruş uyguladığı politika bileşimini desteklediği ifade edildi.

Sunumda, Para Politikası Kurulunun 23 Ağustos 2011 tarihli toplantısında, önümüzdeki dönemlerde küresel ekonomideki sorunların daha da derinleşmesi ve yurt içi iktisadi faaliyetteki yavaşlamanın belirginleşmesi halinde bütün politika araçlarının genişletici yönde kullanılmasının söz konusu olabileceğini tekrar vurguladığı hatırlatılarak, ''Bu doğrultuda, bir ilk adım olarak Türk Lirası zorunlu karşılıkların belli bir kısmının döviz cinsinden de tutulabilmesine imkan sağlanması gündeme gelebilecektir'' denildi.

-ARAŞTIRMA VE PARA POLİTİKASI GENEL MÜDÜRLÜĞÜ-

Araştırma ve Para Politikası Genel Müdürlüğünün sunumunda da son dönemde açıklanan verilerin, TCMB'nin küresel büyümenin giderek hız kaybettiği yönündeki tespitini teyit ettiğine dikkat çekildi.

Dış talep zayıf seyrini korurken yurt içi nihai talepte yılın ikinci çeyreğinde başlayan yavaşlama eğiliminin sürdüğü, gerek kredilerde ve yurt içi talepte gözlenen yavaşlama gerekse döviz kuru hareketlerinin iç ve dış talebin dengelenmesine katkıda bulunduğu belirtildi. Bu çerçevede önümüzdeki dönemde cari işlemler dengesinde kayda değer bir iyileşme olacağının tahmin edildiği vurgulandı.

Döviz kuru hareketleri nedeniyle enflasyonun Temmuz Enflasyon Raporunda öngörülen seviyelerin geçici olarak bir miktar üzerinde seyretse de 2012 yıl sonu için enflasyon görünümünün yüzde 5 hedefi ile uyumlu olduğunun değerlendirildiği ifade edildi.

-PİYASALAR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ-

Piyasalar Genel Müdürlüğü'nün sunumunda ise bankacılık sistemi likidite ihtiyacının Ağustos ayında da yüksek düzeyde seyrettiği, günlük olarak düzenlenen bir hafta vadeli repo ihaleleriyle fonlama yapılmaya devam edildiği hatırlatıldı. Bu süre zarfında gecelik faiz oranlarında gözlenen oynaklığın önceki aylara göre sınırlı düzeyde kaldığına işaret edildi.

Yurtdışı yerleşiklerin Devlet İç Borçlanma Senedi stoğu içindeki paylarını koruduklarının gözlendiği kaydedildi.

Mayıs ayı başından itibaren bazı Avrupa ülkelerinde kamu borcunun sürdürülebilirliğine ilişkin artan endişelerle Türkiye'ye yönelik sermaye akımlarının zayıfladığı ve Türk lirasının değer kaybettiğinin gözlendiği, bu çerçevede Merkez Bankası'nın da Mayıs ayı sonundan itibaren döviz alımlarını kademeli olarak azalttığı ve Temmuz ayında döviz alımlarına ara verdiği, Ağustos ayından itibaren de döviz satım ihalelerine başlandığı anımsatıldı.

Reel efektif döviz kuru 2003 yılından bu yana görülen en düşük endeks seviyesine yakınsarken Ağustos 2011 tarihi itibariyle gelişmekte olan ülkelere karşı Mart 2009 tarihinde ulaştığı yakın dönem düşük seviyesinin de yüzde 7,14 altında olduğu bildirildi.