Ergün: "Türkiye'nin resesyona girmesi söz konusu değil"
-
Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, Türkiye'nin bir resesyona girmesinin söz konusu olmadığını söyledi
Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, Türkiye'nin bir resesyona girmesinin bugün itibariyle söz konusu olmadığını, Türkiye'nin hesabını kitabını dünyadaki gelişmeleri de dikkate alarak yaptığını bildirdi.
Ergün, Ekonomi Gazetecileri Derneği üyeleri ile gerçekleştirdiği toplantıda gazetecilerin sorularını yanıtlarken, dünyadaki ekonomik gelişmeler dikkate alındığında Türkiye'de bir durgunluğun yaşanıp yaşanmayacağı sorusunu şöyle yanıtladı:
''Türkiye'nin bir resesyona girmesi bugün itibariyle söz konusu değil. Türkiye, hesabını kitabını dünyadaki bu gelişmeleri de dikkate alarak yapıyor. Geçen Merkez Bankası'nın üst üste aldığı kararlarla ilgili Türkiye'de önemli tartışmalar yapıldı. Sonradan görüldü ki dünyadaki gelişmeler ve Türkiye'nin öncelikleri, bazı kararların proaktif şekilde alınmasına da gerek duyulduğunu gösterdi. Merkez Bankası proaktif bir tavırla attığı adımlarla, Türkiye ekonomisinin bir durgunluğa girmesinin önünde gerektiği zaman önlemleri alabileceği mesajını da verdi. Türkiye ekonomisinin durgunluğa girmesine rıza gösterecek bir yaklaşım içinde olamayız. Tabii ki dünyadaki gelişmeler bizi de kısmi olarak etkileyebilir. Ama o gelişmeleri yakından takip ederek, proaktif şekilde önlemler alınarak eğer çeşitlendirme gerekiyorsa çeşitlendirme, iç pazarda birtakım genişleme imkanları varsa iç pazarın genişletilmesiyle ilgili tedbirler... Yani esnek bir yapıyla Türkiye'nin herhangi bir şekilde ekonomisinde bir sıkıntı yaşamadan, bir durgunluk yaşamadan bu süreci devam ettirmesi daha önemli...''
Son gelişmeler çerçevesinde uluslararası derecelendirme kuruluşlarının Türkiye'yi daha yatırım yapılabilir ülkelerden bir tanesi olarak gördüğünün söylenebileceğini ifade eden Ergün, finans yapısı, mali disiplin, bütçe dengeleri, borçlanması, yatırım ortamındaki iyileştirmeler itibariyle ve petrol, emtia fiyatlarıyla ilgili gelişmelerin Türkiye ekonomisindeki etkilerini de dikkate alarak, Rusya'daki yapıyı mukayese ederek, Rusya'dan Türkiye'ye daha fazla yatırımların kayabileceği mesajlarını verdiklerinin de görüldüğünü söyledi.
Bakan Ergün, ''Dolayısıyla Türkiye açısından önümüzdeki süreç iyi yönetildiği müddetçe herhangi bir endişe verici durumun yaşanacağını bize göstermiyor. Bilakis daha iyi bir performans gösterebileceğini söyleyebiliriz'' dedi.
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, ''Biz Türkiye olarak İsrail'in varlığına, İsrail'in halkına ve Musevilik inancına karşı hiçbir zaman bir tehdit oluşturmadık, oluşturmuyoruz da'' dedi.
Ergün, Ekonomi Gazetecileri Derneği üyeleri ile gerçekleştirdiği toplantıda soruları yanıtlarken, hem Orta Doğu, hem Afrika'da son zamanlarda önemli gelişmeler yaşandığını, bunların siyasi ve askeri nitelikli gelişmeler olduğunu, toplumun kendi iç dinamiklerinden de kaynaklandığını, demokrasi ve özgürlük taleplerinin bir şekilde yansıması olarak da algılanması gerektiğini vurguladı.
Bu taleplerin toplumun istekleri doğrultusunda gelişip olgunlaşması halinde, kısa dönemli ekonomik sıkıntılara yol açsalar bile orta ve uzun dönemde Türkiye ile çok daha yakın ilişkiler içinde olan yapılar meydana geleceği için bu gelişmelerin Türkiye'nin ekonomisi ve siyasi ilişkileri açısından daha iyi bir zeminin oluşacağını gösterdiğini belirten Ergün, söz konusu bölgelerde yönetimlerden ziyade toplumların Türkiye'ye, Türkiye'nin sanayicisine, politikalarına karşı ilgili olduğunun görüldüğünü ifade etti.
-''BİR HUSUMET SÖZ KONUSU DEĞİL''-
İsrail ile ilişkilere dair sorular üzerine de Ergün, şunları kaydetti:
''İsrail'in Orta Doğu'da kendi iç çekişmeleri yüzünden, dini fanatizm yüzünden, ideolojik bakış yüzünden, kendi kendini izole eden zaman zaman politikalar ve tutumlar yüzünden doğru adımlar atamadığını görüyoruz. Kimsenin kendisine yardımcı olmasına, destek vermesine de izin vermeyen bir yapı var. Biz Suriye-İsrail ilişkileri konusunda çok mesafeler almıştık. Artık beşinci tur görüşmeler noktasına gelinmiş, önemli mesafeler alınmışken bir anda İsrail'in kendi içindeki yapı bu gelişmeleri yıkan hareketler içine girdi. İsrail'in bu tutumu da sürdürülebilir değil. Artık dünya da eskisine göre İsrail'in bu tutumunun bölgeye ve dünya barışına zarar veren tutum olarak daha fazla algılıyor ve bunun değişmesi gerekiyor.
Biz Türkiye olarak İsrail'in varlığına, İsrail'in halkına ve Musevilik inancına karşı hiçbir zaman bir tehdit oluşturmadık, oluşturmuyoruz da... İsrail'in varlığına karşı bir husumet, İsrail'in halkına karşı, Musevilik inancına karşı bir husumet söz konusu değil. Türkiye'nin karşı olduğu şey, İsrail hükümetlerinin uygulamış olduğu yanlış politikalardır. Bu politikaların nihayetinde bize de zararı olmuştur. Korsanlıkla insanlarımız hayatını kaybetmiştir. Türkiye'de halktan bir kesim yeryüzünde ilk defa düzenli bir ordunun saldırısına maruz kalmıştır. Bu kabul edilebilir bir şey değil. Buna rağmen biz İsrail devletinin varlığına, İsrail halkının kendisine ve Musevi inancına karşı bir tehdit olarak durmuyoruz. Tam tersine barış olsun, yeryüzünde insanlar barış içinde yaşasın istiyoruz. Bugünkü tutumumuz da budur. Böyle olmaya da devam edecek.''
-''2009'DA 2,5 MİLYAR, 2010'DA 3,5 MİLYAR DOLAR''-
Nihat Ergün, ''One minute olayı''ndan sonra bu İsrail ile ekonomik ilişkiler hangi boyutlarda gelişti diye bakıldığında, siyasi açıdan devletler arası ilişkileri soğutan, savunma anlaşmalarını askıya alan, yavaşlatan, askeri tatbikatlarda birtakım tedbirler geliştirilmesine yol açan tablolar ortaya çıkmış olabileceğini, ancak vatandaşlar arasındaki, tüccarlar, sanayiciler arasındaki ilişkiler açısından bakıldığında ilişkilerin devam ettiğini vurguladı.
İsrail ile ticaret hacmi 2009 yılında 2,5 milyar dolar civarında iken, bunun 2010'da 3,5 milyar dolar olduğuna işaret eden Ergün, ''2010 yılı siyasi gerilimin yüksek olduğu bir zaman... 2011 yılı da siyasi gerilimin yüksek olduğu zaman. 2011 yılında 2,5 milyar doların üzerinde 7 aylık ticaret hacmi var. Demek ki tüccarlar siyasi tartışmaların dışında ilişkilerini, işlerini sürdürüyorlar'' diye konuştu.
Geçtiğimiz yıl gerçekleştirilen 3,5 milyar dolarlık ticaret hacminde 2 milyar 100 milyon dolarlık Türkiye'nin İsrail'e değişik mallar sattığını, 1 milyar 400 milyon dolarlık da İsrail'den mal alındığını kaydeden Ergün, 2011'in ilk 7 ayında da 1 milyar 300 milyon dolarlık Türkiye mal satarken, 1 milyar 200 milyon dolarlık İsrail'in Türkiye'ye mal sattığını söyledi.
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Ergün, ''Yani ticaret hacminde bir gerileme söz konusu değil. Tüccarlar bir şekilde alışverişlerini, sanayiciler işlerini devam ettiriyorlar ama bu siyasi meselenin de çözüme kavuşması için Türkiye'nin bir tavır sergilemesi gerekiyor'' şeklinde konuştu.
-''ASKIYA ALINMASI GERİLEMEYE YOL AÇMAZ''-
Türkiye'nin siyasi tutumunun, savunma sanayi ile ilgili yapılmış bazı anlaşmaların askıya alınmış olmasının Türkiye'nin savunma gücünde veya savunma teknolojisinde herhangi bir gerilemeye yol açacak tablolar olmadığının altını çizen Ergün, bu konudaki çalışmaların başka kaynaklardan, başka kanallardan da devam ettiğini vurguladı.
Bakan Ergün, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''Mesele, İsrail hükümetinin Türkiye'ye karşı yanlış tutumundan vazgeçmesi meselesidir. Türkiye'ye karşı ilk defa bir ülkenin düzenli ordusu saldırmıştır. Buna karşı Türkiye'nin siyasi bir tavır göstermemesi mümkün olabilir mi? O zaman bu taleplerimizi bütün dünyada yüksek sesle dile getirmeye devam edeceğiz. İsrail'in Türkiye'den bu yaptığından dolayı özür dilemesi lazım. İnsanlarımıza vermiş olduğu zarardan dolayı tazminat ödemesi lazım ve Orta Doğu'daki problemin merkezinde olan Filistin meselesinde, Gazze'deki ablukanın kaldırılmasında da adım atması lazım ki bir daha Orta Doğu'da bu tür problemlerin olmayacağı istikamete girilsin. Türkiye, bunları seslendirmeye devam edecek. İsrail'in doğruyu görmesi, artık gittiği bu yolun yanlış olduğunu, kendisine de bölgeye de daha fazla zarar vermeye başladığını görmesi icap eder.''