Advertisement
TÜRKİYE EKONOMİSİ ABONE OL

Bloomberg HT Araştırma Müdürü ve Bloomberght.com Genel Yayın Yönetmeni Cüneyt Başaran'ın canlı yayında sorularını yanıtlayan Kemal Derviş, çok ciddi bir yavaşlama sürecine girildiğini ve önümüzdeki 9 ayın zor olacağını söyledi. Krizde Euro Bölgesi'nin merkezi teşkil ettiğini, ancak ABD ve Japonya'nın da zorluk ve yavaşlamaların olduğunu belirtti ve "bu yavaşlama artık gelişmekte olan ülkelere de yansıyor" dedi.

Hiçbir ülkenin "biz etkilenmeyiz diyemeyeceğine" dikkat çeken Kemal Derviş, ancak gelişen ülkelerde yavaşlamanın göreceli olarak daha az olduğunu, küresel yavaşlamanın gelişmekte olan ülkeleri de etkilediğini ifade etti.

Derviş, "ayrışma, büyümenin uzun vadeli eğiliminde" var diyerek,  ancak tüm dünyanın birlikte düşüş ve yükseliş dönemlerinden geçtiğini, yalnızca bazılarının daha az ya da daha çok etkilendiğini hatırlatarak, "bu anlamda ayrışma hem var hem de yok" dedi.

"MERKEZ BANKASI'NIN POLİTİKALARI TEMELDE BAŞARILI"

Merkez Bankası'nın politikalarını temelde başarılı bulan Kemal Derviş, 2007'de de yüksek faiz-düşük kur seviyesinin bozulabileceğini, ancak bu fırsatın kaçırılmış olduğu ifade etti.

"2001'deki krizden önce güven zaten azdı" diyen Merkez Bankası'nın nispeten daha yüksek faiz oranlarına sahip olması sebebiyle, o güvenin tesis edilemediğini" belirtti. "Yüksek faiz, düşük kur" birleşimini hiçbir zaman sevmediğini belirten Derviş, ancak bir dönemde bundan başka seçeneğin olmadığının da altını çizdi.

Derviş sözlerini şöyle sürdürdü:

"O dönemdeki yüksek faizin neticesinde fazla sıcak para ve aşırı değerli bir Türk Lirası oluştu. Bu dengeyi 2007'deki 'mini kriz'de bozabilirdik; bozamadık, bir fırsat kaçmıştı. Sanıyorum şimdi yeni bir denge oturtmaya çalışıyoruz. Daha yarışmacı bir Türk Lirası, daha düşük bir faiz ve büyümeyi, özellikle yerli katma değeri özendiren bir büyüme modeline doğru gitmeye çalışıyoruz. Bence bu da çok önemli ve gerekli bir şey" dedi.

"KUR DEĞİŞİKLİĞİ MÜMKÜN OLDUĞUNCA YUMUŞAK BİR ŞEKİLDE GERÇEKLEŞMELİ"

Ancak Derviş, kur değişikliklerinin çok sert ve ani olmasının da zararlı olduğunu sözlerine ekleyerek, bu değişikliğin mümkün olduğunca yumuşak bir biçimde gerçekleştirmenin gerektiğini söyledi. Derviş, "sanıyorum Merkez Bankası'nın hem Döviz politikaları hem de arada bir döviz satışları bu yumuşak geçişi amaçlıyor" diye konuştu.

Sabancı Üniversitesi Uluslararası Danışma Kurulu Üyesi Derviş, yüksek kurdan korkulmaması gerektiğinin altını çizerek, "aşırı değerli TL'den daha fazla korkarım" dedi. Bu çok sert düşüşlerin, tüm dünyadaki likidite sorunlarından kaynaklandığını vurgulayan Kemal Derviş, bu sebeple 'olağanüstü' bir kur değişikliği görülebileceğini ve bunun biraz yumuşatılmasının gerektiğini söyledi. Aşırı değerli TL'den her zaman daha çok korktuğunun altını çizen Derviş, "uzun vadeli bir büyümenin, istihdamın asıl düşmanı aşırı değerli TL" dedi.

"AŞIRI GELİR YOĞUNLAŞMASININ MAKROEKONOMİK SONUÇLARI KRİZİ YARATTI"

Küresel krizin ana nedenlerinden biri arasında aşırı gelir yoğunlaşmasını sayan Derviş, özellikle ABD'deki aşırı gelir yoğunlaşması olduğunu, bu yoğunlaşmanın güçlü efektif talebi engellediğini savundu.

Derviş, "ortada bir para var, ancak bu bolluk çalışan çoğunluğa yansımıyor. Bu yansımamanın makroekonomik neticelerini görüyoruz" sözleriyle konuyu detaylandırdı.

Avrupa'daki durumu değerlendirirken, piyasa ekonomisinin güçlü ve sağlam bir bankacılık sistemine ihtiyacı olduğunu savunan Derviş, bunun olmamasının sorunları beraberinde getirdiğini belirtti ve "bankacılık sistemini kurtarmak, sorumlu davranmayan bankacıyı kurtarmak demek değildir. Bu ayrıştırmayı iyi yapmak gerekiyor" dedi. Derviş, bankaların millileştirilebileceğini, gerekirse Avrupa'nın da bu tip adımlar da atabileceklerini söyledi.

Avrupa'nın politik karar merciinin olmamasını en büyük sorun olarak değerlendirdi ve "Yunanistan'ın durumu bizim 2001'deki durumumuzdan daha zor" dedi.

"Bağımsız kurulların bağımsız kalması çok önemli" diyen Kemal Derviş, yalnızca kağıt üstünde bağımsızlığın yeterli olmadığını savunarak, bağımsız kurulların günlük siyasetten korkmaması gerektiğini söyledi.