Erdoğan: Devlet, hiçbir surette milletten esirgenmemeli
-
Başbakan Erdoğan, "Devlet, hiçbir surette milletten esirgenmemelidir" dedi
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Artık milletimiz her türlü vesayetten arınmış bir demokrasi ile yönetimi elinde tutmak istiyor. Egemenlik hakkını milletimiz bir daha kimseye vermek istemiyor. Temel hak ve özgürlükler alanının tamamında söz hakkı sadece milletin olsun istiyor. Devlet, hiçbir surette milletten esirgenmemelidir. Sadece Türkiye'ye ayak bağı olan eski statükoyu değiştirmek yetmez. Yeni perspektifimizin yeni bir statüko inşa etmek olmadığını da işin başında ilan ediyoruz'' dedi.
Erdoğan, partisinin Kızılcahamam'da düzenlenen ve 3 gün süren İstişare ve Değerlendirme Toplantısı'nın bitiminde bir değerlendirme konuşması yaptı.
Toplantının çok yoğun ve yararlı geçtiğine inandığını belirten Başbakan Erdoğan, AK Parti'nin, istişare kültürünü özümsemiş, istişare temeli üzerine bina edilmiş ve istişare etmek suretiyle Türkiye'ye nice başarılar kazandırmış bir parti olduğunu vurguladı.
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, şunları söyledi:
''Parti kimliğimizi meydana getiren her detay, bu istişare kültürünün bir eseridir, bunun bir tezahürüdür. Zira biz milletimiz için, ülkemizi için en iyi, en güzeli, en doğruyu arayan ve buna ulaşmaya çalışan bir hareketiz, böyle bir hareketin mensuplarıyız.
Hani Şeyh Edebali'nin Osman Gazi'ye öğüdü var ya... Ey oğul; güçlü, kuvvetli, akıllı ve kelamlısın ama bunları nerede ve nasıl kullanacağını bilmezsen sabah rüzgarlarında savrulur gidersin. Öfken ve nefsin bir olup aklını mağlup eder. Kişinin gücü, günün birinde tükenir ama bilgi yaşar. Bilginin ışığı, kapalı gözlerden bile içeri sızar, aydınlığa kavuşturur. Gidenin değil, bırakmayanın ardından ağlamalı... Bırakanın da bıraktığı yerden devam etmeli.
Partimizi kurduğumuz andan itibaren daha önce Türkiye'de eşine az rastlanan bir şekilde parti içi demokrasi kanallarının işletilmesi noktasında ilkemizi ortaya koyduk. Düzenli olarak gerçekleştirdiğimiz Merkez Karar Yönetim Kurulu toplantılarımızla, Merkez Yürütme Kurulu toplantılarımızla, Genişletilmiş İl Başkanları toplantılarımızla, İstişare ve Değerlendirme Toplantılarımızla AK Parti sadece Türkiye'de değil, dünya uygulamaları açısından da örnek bir parti içi demokrasi anlayışını göstermiştir.
18. İstişare ve Değerlendirme Toplantımızda da bu anlayışın bir sonucu olarak 3 gün boyunca milletvekillerimizle, kurucu üyelerimizle, MKYK üyelerimizle, kadın ve gençlik kolları başkanlıklarımızla bir arada adeta bir şölen havasında kendimizi yeniledik.''
-Yeni Anayasa-
Başbakan Erdoğan, açılış töreninin ardından, bugün de katılırsa, üç gün boyunca, bazı bakan, genel başkan yardımcısı, grup başkanvekili ve milletvekillerinin kendi alanlarıyla ilgili sunumlar yaptıklarını ve daha sonra da bu alanlarda bütün partililerle birlikte görüş alışverişinde bulunduklarını ifade etti.
İstişare ve Değerlendirme Toplantısı'nın ilk gününde; Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun Türk dış politikası üzerine, Grup Başkanvekili Nurettin Canikli'nin yasama faaliyetleriyle ilgili, Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi Başkanı, Antalya Milletvekili Mevlüt Çavuşoğlu'nun Parlamenter Meclisi'nde yaptığı çalışmalarla ilgili, Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış'ın Avrupa Birliği süreci ve son yayımlanan İlerleme Raporu ile ilgili partililerle gün boyu istişarelerde bulunduklarını belirten Erdoğan, ikinci gün de Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı Ali Babacan'ın Türk ekonomisi ve dünya ekonomisindeki yeri, İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin'in terörle mücadeledeki yeni anlayış, Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay'ın terör meselesi, AK Parti adına yeni Anayasa çalışmalarının koordinasyonundan sorumlu olan Genel Başkan Yardımcısı Ömer Çelik'in de Anayasa süreci ile ilgili partilileri bilgilendirdiklerini söyledi. Erdoğan, aynı zamanda karşılıklı sorular, cevaplar olduğunu dile getirdi.
Bu sabah da kendisinin başkanlığında, bütün Bakanların katılımıyla partililerle genel bir görüşme gerçekleştirdiklerini ve son değerlendirmeleri tamamladıklarını kaydeden Başbakan Erdoğan, 37 partilinin soru yönelttiğini, bu sorulara ilgili bakanların cevapları verdiğini bildirdi. Yazılı olarak verilen sorular olduğunu da hatırlatan Erdoğan, bunların tasnifini bizzat kendisinin yapacağını ve bakanlara ulaştıracağını, bakanların da soruların cevaplarını muhataplarına ileteceklerini ifade etti.
Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:
''Bu aile atmosferi altında bir kez daha gördük ki AK Parti, Türkiye'ye 10 yıl boyunca kazandırdığı başarılara yenilerini eklemek için aynı heyecanla, aynı şevkle 'Durmak yok yola devam' diyor. Ben bir kez daha bütün yol arkadaşlarıma, bütün AK Parti ailesine gösterdikleri bu hassasiyetten, bu Türkiye sevdalarından dolayı teşekkür ediyor, her birinizle ayrı ayrı onur duyduğumu bilmenizi istiyorum.
İstişare toplantımızda da arkadaşlarımızın özenle üzerinde durdukları en önemli gündem maddelerinden biri anayasa oldu. Türkiye'nin bütün meselelerinin düğümlendiği anayasa meselesi 'ileri demokrasi' ve 'güçlü Türkiye' için önümüzdeki en önemli konudur. 'Muasır medeniyet' hedefimizin gerçekleşmesinin yolu yeni bir anayasa ile istikbale yürümektir. Milletin emanetini taşımanın yolu da buradan geçiyor. Milletimizin bu beklentisini karşılamanın tam zamanıdır.
12 Eylül referandumundan çıkan güçlü irade ve 12 Haziran seçimlerinde Türk siyasi tarihinde eşi görülmemiş bir kararlılıkla milletimiz 'Türkiye artık İleri Demokrasiye geçsin' diyor, 'bizi oyalamayın' diyor, 'bunun adımını atın' diyor. Bu mesajı bize veriyor. 'Bu mesaj, tartışılmazdır. Bunun üzerine AK Parti olarak biz herhangi bir önyargı, önkabul, böyle bir şey getiremeyiz. Evet, artık milletimiz her türlü vesayetten arınmış bir demokrasi ile yönetimi elinde tutmak istiyor. Egemenlik hakkını milletimiz bir daha kimseye vermek istemiyor. Temel hak ve özgürlükler alanının tamamında söz hakkı sadece milletin olsun istiyor. Devlet, hiçbir surette milletten esirgenmemelidir. Sadece Türkiye'ye ayak bağı olan eski statükoyu değiştirmek yetmez. Yeni perspektifimizin yeni bir statüko inşa etmek olmadığını da işin başında ilan ediyoruz.''
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Devletimizin şekli henüz belirlenmeden, Cumhuriyetimiz henüz ilan edilmeden kurulan ve İstiklal mücadelemizi yöneten Türkiye Büyük Millet Meclisi, 91 yıllık birikimiyle yeni bir anayasayı yapacak kudrettedir. Yeter ki yüz yüze konuşalım, yeter ki birbirimize ses geçirmez ideolojik duvarların ardından seslenmeyelim, yeter ki bürokratik ideolojilerin refleksiyle ya da marjinal önkabullerle meşruiyet zemininden ayrılmayalım. Millete verdiğimiz sözlerin arkasında duralım ve milletin mutluluğunda hissedar olalım'' dedi.
Erdoğan, partisinin Kızılcahamam'da düzenlenen ve 3 gün süren İstişare ve Değerlendirme Toplantısı'nın bitiminde bir değerlendirme konuşması yaptı. Yaptığı konuşmada yeni Anayasa çalışmaları konusunda değerlendirmelerde bulunan Başbakan Erdoğan, Türk Milletinin, hür iradesiyle egemenlik hakkını kayıtsız, şartsız kullanma yetkisini Türkiye Büyük Millet Meclisine verdiğini ifade etti.
Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:
''Meclisimiz, milletten aldığı bu yetkinin hakkını en doğru şekilde verecektir. Birinin veya bazı marjinal grupların söyledikleri mi doğru, yoksa bu Parlamentonun genelinin söylediği mi doğru? Eğer demokrasiyi konuşuyorsak, burada kalkıp da biz birinin, birilerinin veya azınlıkların çoğunluğa tahakkümüne evet diyemeyiz ama azınlığın hukukunu korumanın da idraki içinde olduğumuzu özellikle ifade etmek isterim.
Devletimizin şekli henüz belirlenmeden, Cumhuriyetimiz henüz ilan edilmeden kurulan ve İstiklal mücadelemizi yöneten Türkiye Büyük Millet Meclisi, 91 yıllık birikimiyle yeni bir anayasayı yapacak güçtedir, kudrettedir. Yeter ki yüz yüze konuşalım, yeter ki birbirimize ses geçirmez ideolojik duvarların ardından seslenmeyelim, yeter ki bürokratik ideolojilerin refleksiyle ya da marjinal önkabullerle meşruiyet zemininden ayrılmayalım. Millete verdiğimiz sözlerin arkasında duralım ve milletin mutluluğunda hissedar olalım. Mesele budur. Bunu yapalım.
Millet egemenliğinin tam olarak tahakkuk etmesinin olmazsa olmaz şartı, sağlam bir temel üzerinde insanı ve toplumu esas alan, bütün kurumları hukuk zeminine çeken yeni bir anayasadır. Bakınız, mevcut Anayasaya göre devletimizin kurumları var, bir de Anayasal kurumlar var. Anayasal kurumların devletin üzerinde birer devlet görüntüsü vermesi, yıllarca bu ülkeye, bu millete büyük bedeller ödetmiştir.
Vatandaşı yok sayan, vatandaşlık aidiyetini yaralayan bir anayasa ile bulunduğumuz noktadan ileriye gidemeyiz. Eski vehimleri terk edelim ve bütün vatandaşlarımızın Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne aidiyetlerini perçinleyelim. İki temel ilkeyi artık tam olarak hayata geçirelim. 'Adalet mülkün temelidir' sözü, artık sadece mahkeme duvarlarında kalmasın. Unutmayalım ki buradaki mülk, devlettir. Devlet ise milletindir, millete aittir. Bunun için diyoruz ki: Yeni bir anayasa ile her vatandaşımızın hukukunu güvenceye almak zorundayız. Bunun için diyoruz ki bu ülkede kimse ama kimse 'kiracı' değildir, herkes ev sahibidir ve bu devletin sahibidir. İstiyoruz ki 'Hakimiyet Kayıtsız Şartsız Milletindir' ilkesi de artık sadece TBMM Genelkurul salonunu süsleyen bir cümle olmasın. Millet, egemenlik hakkını kendi eliyle kullansın ve korusun.''
-''Bu ülkede yaşayan 74 milyon canın emaneti bizim omuzlarımızdadır''-
AK Parti ailesinin; Türkiye'yi hak ettiği aydınlık yarınlara, milletin hayali olan mutlu ve müreffeh geleceğe taşıma azmiyle, sevdasıyla yola çıkan bir siyasetin temsilcileri, bir büyük ailenin mensupları olduğunu vurgulayan Başbakan Erdoğan, dertlerinin milletin derdi, sevinçlerinin de yediden yetmişe bütün milletin sevinci olduğunu dile getirdi.
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, şöyle konuştu:
''Batıdan doğuya, kuzeyden güneye Türkiye'nin meselesi bizim meselemizdir. Bu sebeple bu salonu dolduran mümtaz topluluğun sayısı fiziki imkanlarla sınırlı olsa da inanıyorum ki milletimizin her bir ferdi, ruhuyla, kalbiyle, umut ve heyecanlarıyla burada bizimle birliktedir. Sadece Ankara değil, İstanbul değil; Kars da Muğla da Ordu da Sivas da Tekirdağ da Şırnak da Kilis de bütün beklentileri, bütün umutları ve hayalleriyle buradadır. Çünkü AK Parti, sadece batının ya da doğunun değil, sadece güneyin ya da kuzeyin değil, sadece kıyının, kumsalın, köşenin değil, 780 bin kilometrekarelik bu büyük vatanın her bir karışının partisidir.
AK Parti, sadece Türkiye'nin partisi değil, dünyanın partisidir. Mogadişu'dan Saraybosna'ya, Şam'dan Üsküp'e, Sana'dan Bişkek'e, Abu Dabi'den İslamabad'a, Gazze'den Bingazi'ye, Priştina'dan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ne dünyanın neresinde bir mazlum varsa AK Parti onun yanı başındadır. Biz böyle bir partiyiz. Türkiye'deki seçim sonuçları sadece 81 vilayetimizde değil, kalbi kırık olan uçsuz bucaksız bir coğrafyada yüz milyonlarca insan tarafından coşkuyla takip edilmiştir. İnanıyorum ki AK Parti'ye gönül veren herkes, bu büyük sorumluluğu ruhunun derinliklerinde hissediyor. Öyle olmasaydı bu kadar geniş bir coğrafya ile gönül köprüleri kuramazdık. AK Parti, birlikten, bütünlükten yana olduğu için, ufkunu geniş tuttuğu için milletimiz tarafından coşkuyla sahiplenmiştir. Bu gerçek 12 Haziran'da bir kere daha ortaya çıkmış, AK Parti bu ülkenin her şehrinden, her bölgesinden, her köşesinden oy almış, destek almış, teveccüh görmüştür. Her yaş grubundan, her gelir grubundan, her inanç grubundan tüm insanımızın ortak umudu, ortak coşkusu ve heyecanı olmuştur. Dolayısıyla her vekil arkadaşım sadece bölgesinin değil, bir uçtan bir uca bütün Türkiye'nin milletvekilidir. Kendimizi, kendinizi öyle görüyoruz.
Bu ülkede yaşayan 74 milyon canın emaneti ayrım yapmaksızın bizim omuzlarımızdadır. Bu emaneti taşımak kolay değildir. Çünkü burada sevda var. Bu yük, ağır bir yüktür. Ancak bu büyük mesuliyet, dirayetle yerine getirebilenler için başka hiçbir şeyle kıyas edilemeyecek bir onur kaynağıdır. 9 yıllık iktidar dönemimizde milletimiz artan bir teveccühle bize bu bahtiyarlığı fazlasıyla yaşattı. Biz de gece gündüz demeden çalışarak onların beklentilerini karşılamanın, hayallerini gerçeğe dönüştürmenin gayreti içinde olduk. Allah'a hamdolsun ki mahcup olmadık. Milletimizin umutlarını, hayallerini kırmadık. Yine milletimizin büyük desteği ve fedakarlığıyla Türkiye'yi girdiği karanlık girdaplardan el birliğiyle çıkardık, bugünlerden çok daha parlak bir geleceğin eşiğine getirdik.''
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Bu ülkenin altına senelerce korku tünelleri kazan köstebek zihniyetlere avukatlık yapanlar, dosya işportacılığı yaparak siyasi ikballerini teminat altına alamayacaklarının farkında olsunlar'' dedi.
Erdoğan, partisinin Kızılcahamam'da düzenlenen ve 3 gün süren İstişare ve Değerlendirme Toplantısı'nın bitiminde yaptığı değerlendirme konuşmasında, bulunduğu her ortamda, yaptığı her konuşmada Türkiye'nin ne kadar heyecan verici bir geleceğe doğru yürümekte olduğuna vurgu yaptığını hatırlattı.
Bunun ''geçmişte pek çok örneği görüldüğü gibi siyaset gündeminin boşluklarını doldurmak üzere ortaya atılmış hesapsız, dayanaksız sözler olmadığını'' belirten Erdoğan, geleceğe dair umutlarının açık, net ve somut bir zemine dayandığını kaydetti.
Erdoğan, şunları söyledi:
''Milletimizle birlikte çok büyük zorluklara göğüs gererek elde ettiğimiz kazanımları, gelecek için hedef olarak koyduğumuz ve bunu bir teminat olarak gördüğümüzü de çok açık, net ortaya koymamız gerekiyor. İstişare ve değerlendirme toplantımızın açılışında da ifade ettim. 2002 yılında devraldığımız Türkiye her haliyle iflas etmiş bir Türkiye idi. Her unsuruyla dibe vurmuş bir haldeydi. Bu koca ülke adeta bir dağın tepesinden derin çukurlara yuvarlanıyordu. Milletimizle birlikte kolları sıvayıp harekete geçtik, adeta tırnağımızla kazıya kazıya yeniden o tepeye tırmanmaya başladık. Yanlışları doğrularla değiştirdikçe yavaş yavaş kendimize geldik, gücümüzü topladık ve nihayet düze çıkmayı başardık. Eğer aynı kararlılık içinde çalışıp çabalamaya devam eder, huzurumuzu ve istikrarımızı koruyabilirsek, biliyoruz ki bundan sonrası evelallah çok daha kolay olur. Çünkü artık kartopu değiliz, artık bir çığız ve bu çığ artık büyüye büyüye yoluna devam edecek.
Biz ülkemize, biz milletimize her zaman inandık, bugün de inanıyoruz, yarın da Allah'ın izniyle inanmaya devam edeceğiz. Bizim inandığımız Türkiye kendini sınırları içine kapatılmış, boş vehimlerin elinde esir bırakılacak bir ülke değildir. Bu ülkeyi yönetmeye talip olanların bu gerçeği çok iyi kavraması, bu şuura sahip olması lazım, gerekir. Biz Karadeniz'e uzandığımız zaman, o yeşilleri gördüğümüzde Allah'a hamd ediyoruz. Biz doğuya uzandığımız zaman, ovaları gördüğümüzde Allah'a hamd ediyoruz. Her bir yanında farklı güzelliklerin olduğu bu ülke bizimdir, 74 milyonundur. Bunun hakkını vermeye mecburuz ve bunu muasır medeniyetler seviyesinin üstüne çıkarmaya, ilk 10'a bunu yükseltmeye mecburuz. Bu kadro burada.
Etliye sütlüye karışmayanlar, hudutların ötesinde olan bitenlerle ilgilenmeyenler bu ülkenin hakkını veremeyen, Türkiye'nin ufkunu göremeyenlerdir. Onlar kendi vehimlerinden inşa ettikleri dünyayı gerçek zannediyorlar. Milletimizin çok iyi bildiği bir gerçeği buradan onlara bir kere daha hatırlatıyorum. Türkiye tarihiyle, insanlarıyla, kaynaklarıyla, henüz tamamı harekete geçirilmemiş veya geçirilememiş potansiyeliyle büyük bir ülkedir. Bölgesinde lider, dünyada ağırlığı ve itibarı tartışılmaz olan bir ülkedir.''
-''Köhne zihniyetler göremiyorlar''-
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin bu konumunun Almanya'da, Güney Afrika'da, Endonezya'da, Amerika'da, Avustralya'da, Brezilya'da yaşayanlar tarafından bilindiğini, ama ''bu ülkedeki bazı köhne zihniyetlerin bu gerçeği göremediğini'' ifade etti.
Erdoğan, şunları kaydetti:
''Ama bakınız, Türkiye büyüdükçe, onlar küçülüyor. Ülkemizin itibarı yükseldikçe, onların başı yere düşüyor. Halkın umudu büyüdükçe, onlar bunalıma giriyor. Küçük düşünüyor, milletimizle aralarındaki duvarı aşamıyorlar. Asabileşiyor, zaman zaman saldırgan hale geliyorlar. Bakınız, açık söylüyorum: Bu ülkenin altına senelerce korku tünelleri kazan köstebek zihniyetlere avukatlık yapanlar, dosya işportacılığı yaparak siyasi ikballerini teminat altına alamayacaklarının farkında olsunlar. Allah'a şükür ki, attıkları taş her defasında kendi başlarına düşüyor, yine düşecek. Kendi üstlerini, başlarını temizlemeden sağa sola attıkları çamur yine kendi duvarlarına yapışacak.''