Mart ayına yönelik dış ticaret verileri iç talepte henüz kalıcı bir toparlanmanın gerçekleşmediğini gösteriyor. Ocak ve şubat aylarında iç talepte gözlenen canlanma işaretleri mart ayında kaybolmuş görünüyor. Dolayısıyla, mart ayında ithalat ve dış ticaret açığı beklentilerin oldukça altında gerçekleşti.
Eğilimdeki kırılmanın kalıcı olmama olasılığı yüksek. Nisan ve mayıs aylarında yeniden toparlanma işaretleri gelebilir. Ekonomik büyüme performansı bu yıl geçen yılın son 3 ayından daha iyi, ama beklendiği kadar da iyi olmayabilir. Mart ayındaki performans biraz hayal kırıklığı yarattı.

TÜKETİM ARTIŞI HIZLANDI
Geçen yılın aynı ayına göre, bu yılın mart ayında ihracat yüzde 0.3, ithalat ise yüzde 0.6 düştü. Aynı bazda, yılın ilk 3 ayında ihracat da, ithalat da yüzde 5 arttı. Dış ticaret açığı mart ayında yüzde 1.1 düşerken, ilk 3 ayda yüzde 5.2 arttı.
İç talep gelişmelerinin bir göstergesi olan yatırım ve tüketim malları ithalatı mart ayında farklı bir seyir izledi; düştü. Yatırım malları ithalatı yüzde 12.5 düşerken, tüketim malları ithalatı yüzde 17.7 arttı. İlk 3 ayda ise, yatırım malları ithalatındaki artış yüzde 0.6'da kalırken, tüketim malları ithalatı yüzde 12.1 arttı. Tüketimde artış sürerken, yatırım ortamı hâlâ toparlanabilmiş değil. Tüketimdeki gelişmeler yatırım malları ithalatında beklenen toparlanmanın gerçekleşmemesinin geçici olabileceği izlenimini veriyor.

Grafikte ithalatın alt kalemlerinde bir yıl öncesinin aynı dönemine göre aylık yüzde değişmeler veriliyor. Tüketim malları ithalatındaki son 3 aydır gözlenen tırmanış, grafikten de açıkça görülüyor.

BÜYÜSEK BİR TÜRLÜ BÜYÜMESEK BAŞKA TÜRLÜ
Finansal istikrar adına ekonomik büyümenin yüzde 2'lere düşmesi cari işlemler açığını 80 milyar dolarlardan 50 milyar doların altına çekti. Bu gelişmede yüksek büyüme döneminde ithalatın üzerinde biriken köpüğün (ithalat talebinin öne çekilmesi) de rolü vardı. Ekonomik büyümenin düşme döneminde ise bu köpük eridi. Dolayısıyla, "Ekonomi büyüdüğü halde, cari işlemler açığı düşebiliyor" yönünde bir izlenim oluştu. Bu izlenim çok doğru değil.
Bu yıl ekonomik büyüme yüzde 2'lerde kalsa dahi, cari işlemler açığı artacak. Büyük bir olasılıkla milli gelirin oranı olarak da cari işlemler açığı artacak. Büyümenin hızlanması cari işlemler açığındaki artışı daha da hızlandırabilecek. Türkiye ekonomisinin bu yapısal sorununu kısa dönemli ekonomi politikası önlemleriyle çözemeyiz. Büyümek istiyorsak, sonucuna da katlanmak zorundayız. Yapısal bir sorunu öne çıkarıp uzun süre ekonomik büyümeden feragat etmek ise siyasi açıdan kabul edilebilir bir yaklaşım değil.
Önümüzdeki dönemde siyasi takvim bir hayli kalabalık. Ekonomideki başarının siyasi başarıyı da beraberinde getirdiği çok bilinen bir gerçek. Dolayısıyla, ekonomi politikalarının önümüzdeki dönemde büyümeyi öne çıkaran bir şekilde oluşturulması çok büyük bir olasılık. Söylev ne yönde olursa olsun, maliye ve para politikalarının daha fazla büyüme dostu olması şaşırtıcı olmayacak.
Ekonomik büyüme henüz ivme kazanmadı, ama kazanmasının eli kulağındadır. İvmenin arkasındaki güç, yatırım ve tüketim talebindeki artışların hızlanması olacak. "İhracat yoluyla büyüme" yalnızca ekonomik büyümenin düştüğü ya da ekonominin küçüldüğü dönemlerin olgusu.

Advertisement