Advertisement

Yarın yılın ilk üç ayında gerçekleşen milli gelir rakamları açıklanacak. Büyük bir olasılıkla, geçen yılın milli gelir tahminleri de güncellenecek. İlk üç aya yönelik tahminler çok geniş bir aralıkta. Milli
gelirin yüzde 3'ün üzerinde büyüdüğünü tahmin edenler de var, yüzde 2'nin altında büyüdüğünü bekleyenler de.
Yılın tümüne yönelik büyüme beklentileri ise daha az değişkenlik gösteriyor. Genelde beklentiler yüzde 4'te yoğunlaşıyor. Büyük bir olasılıkla bunun nedeni tahminin zorluğu ile beklentilerin resmi rakamlarla örtüşmesinden kaynaklanıyor. Halbuki, yılın ilk yarısının büyüme açısından çok parlak geçtiği söylenemez.
Yılın ilk üç ayında Türkiye ekonomisi büyük bir olasılıkla geçen yılın son üç ayından daha hızlı, geçen yılın tümünde gerçekleşen düzeyde büyüdü. Yani, yüzde 2'nin üzerinde büyüdük, ama yüzde 3'ün altında.

YURTDIŞI PİYASALAR
Her ne kadar büyüme tahminleri yılın tümü için yoğunlaşsa da, asıl tahmini zor olan yılın tümüne yönelik büyüme. Bilinmeyen çok fazla. Küresel piyasaların gidişatını tahmin etmek çok zor. Yurtdışındaki gelişmelere göre yurtiçinde ekonomi politikası tepkisinin ne olacağını tahmin etmek kolay değil.
Küresel piyasalar karışık. Gelişmiş ülke ekonomilerindeki gelişmeler karışık. Dünkü yazımda vurgulandığı gibi, Amerikan ekonomisi göreli olarak daha iyi bir performans gösteriyor. Avrupa ve Japonya ekonomileri içim bilinmeyenler çok fazla. Gelişmeler ne yönde olursa olsun, dünyanın belli başlı paralarında nominal para politikası faizleri sıfır ya da sıfıra çok yakın olmaya devam edecek.
Küresel krizin çıktığından bu yana uygulamaya geçen parasal genişlemenin ne yönde gelişeceği ise önemli bir bilinmeyen. Parasal genişlemenin azaltılması ya da durdurulması beklentisi gelişmekte olan piyasalara yabancı sermaye akımını etkiliyor. Türkiye ekonomisi gibi ekonomiler için gelişmekte olan ekonomilere akan yabancı sermayenin miktarı önemli.
Çünkü, ekonomik büyümenin motoru durumundaki yabancı sermaye akımındaki azalma ya da durma bizim gibi ekonomilerin büyümesini yavaşlatabilir ya da durdurabilir.

POLİTİKA TEPKİSİ
Yurtdışındaki gelişmelerden bağımsız olmasa da, yurtiçindeki ekonomi politika tepkisi de yılın tümünde gerçekleşecek ekonomik büyümeyi etkileyecek bir unsur. Bu alanda Merkez Bankası nın tutumu çok önemli. 201 3 yılı için ekonomik büyüme mi öncelikli, yoksa cari işlemler açığını belli bir düzeyde oluşturmak mı?
Geçen yıl bu sorunun yanıtı cari işlemler açığını belli bir düzeye indirmekti. Sonuçta, bir önceki yıl yüzde 9 civarında büyüyen bir ekonomi geçen yıl yüzde 2'nin biraz üzerinde büyüdü. Cari işlemler açığı düştü. Ama, aynı zamanda yurtdışından sermaye akımlarında da bir sorun yoktu. O kadar ki, geçen yıl Türkiye ekonomisine giren net yabancı kaynak ekonominin yüzde 9 büyüdüğü dönem kadardı. Yani, geçen yıl Türkiye ekonomisinin büyümesini yabancı kaynak akışı değil, yurtiçindeki politikalar belirledi.
Bu yıl yabancı kaynak girişleri geçen yıl kadar cömert olmayabilir. En azından bugüne kadar alınan işaretler bu yönde. Dolayısıyla, yurtiçinde politikanın yönünde yılın ikinci yarısında bir değişiklik beklemek çok abartılı olmaz. Siyasi takvim de göz önüne alındığında, bu yıl cari işlemler açığından çok, ekonomik büyüme daha öncelikli hale gelebilir. Büyümeyi finanse edecek dış kaynak gelir mi? Gelmediği takdirde, döviz rezervlerinin bir bölümünü yemeye hazır olmalıyız. Yılın ikinci yarısı döviz rezervi biriktirme