Advertisement

Bu aralarda ekonominin çıpası görevini not artırımı üstlendi. Merkez Bankası’nın değiştirdiği para politikası nedeniyle bekleyişleri yönlendirmek görevi nota bağlanmış bir durumda.
Tabii burada şu soru akla geliyor.
Acaba kredi derecelendirme kuruluşlarının verdikleri ya da değiştirdikleri notlar piyasalarca hâlâ bir anlam ifade ediyor mu? Özellikle küresel kriz sonrası bu kuruluşların azalan kredibilitesine karşın not düzeyi ya da değişimi piyasalarca dikkate alınıyor mu?

NOT DEĞİŞİMİNE TEORİK YAKLAŞIMLAR
Kanımca tüm hata ve yanlışlarına karşın piyasalar kredi derecelendirme kuruluşlarını hala önemsiyorlar.
IMF uzmanlarına göre bu önemseme teorik olarak üç yönden ortaya çıkıyor. (*)

1-“Bilgilendirme hizmeti” teorisine göre not değişimi belirgin bir biçimde piyasalarda reaksiyona neden oluyor. Burada notun düzeyi önemli değil. Değişimi önemli.

2-“Diploma hizmeti” teorisi ise piyasaların bir ülkenin yatırım yapılabilir ülke konumuna yükselmesine ya da bu konumunu kaybetmesine büyük bir tepki verdiğine işaret ediyor.

3-“İzleme ya da denetleme hizmeti” teorisine göre not indirimlerine piyasaların tepkisi çok güçlü oluyor. Kuşkusuz bu tepkilerini olumsuz yönde ve şiddeti yüksek bir biçimde gösteriyorlar.
Bu teorilere göre, Türkiye BB notundan yatırım yapılabilir ülke kategorisi olan BBB notuna yükseldiği takdirde 2 numarada yer alan “Diploma Hizmet Teorisi”ne göre piyasadan olumlu ve güçlü bir tepki alacak.
Tepkinin gücü önce İMKB’deki hisse senetleri fiyatlarında gözlenecek. Daha sonra ise para politikasının tutumuna göre faizlerdeki risk priminin düşmesini de beraberinde getirecek.
Bu nedenle piyasalar halen not artırımını tam olarak fiyatlamamış durumdalar. Bir bekleyiş içindeler.

CDS PRİMLERİ VE NOT DEĞİŞİMİ
Verilen kredilerin ödenmemesi riskine karşı bir sigorta niteliğinde olan Credit Default Swap (CDS) işlemlerinin primleri ile reyting ilişkisi her zaman tartışılan bir konu. Özellikle Türkiye’nin CDS prim düzeyi birçok sorunlu ülkeden daha düşük olmasına karşın kredi notunun hâlâ BB seviyesinde kalması sürekli eleştiri konusu yapılmakta.
Piyasalarda işlem gören CDS primlerinin düzeyi ya da değişiminin kredi notuna etkisini IMF uzmanlarınca hazırlanan grafikten izlemek mümkün.
Buna göre gelişen piyasalara sahip ülkelerde CDS primlerindeki azalışların nota olumlu etkisi oldukça düşük. Buna karşı risk primlerinde artışlar kredi notuna negatif tesir yapıyor.
Dolayısıyla Türkiye’nin CDS primlerinin düşük düzeylere inmesinin notumuzda beklenen olumlu etkisi uzun bir süre minimumda kalıyor. Bu sadece Türkiye’ye özgü bir durum değil.
Bunun istisnası ise yatırım yapılabilir bir ülke konumuna geçilmesi. O zaman etki diploma hizmeti teorisine göre çok güçlü oluyor.
Sanayileşmiş ülkelerde ise risk primlerindeki düşüşler kredi notunu negatif olarak etkiliyor.
Tarihsel verilerden çıkan sonuçlar böyle.

(*) IMF Global Financial Stability Report, 3. Bölüm, Ekim 2010