Advertisement

Uluslararası Finans Kurumu'nun (IIF) bahar toplantıları bu yıl Hindistan'ın Delhi kentinde yapılıyor.
Biz bu kenti Yeni Delhi diye bilirdik. Oysa şimdi sadece Delhi diyorlar. "Kalpten" anlamına geliyormuş. Yenisi, eskisi kalmamış. Sadece Delhi olmuş.
Hindistan'a bu benim ilk gelişim. ilginç bir ülke. İleride dünyanın ekonomik devlerinden biri olmaya aday olduğu kuşkusuz.
Toplantılarda konuşan ülkenin belli başlı yöneticilerinden, Hintli bankacılardan ve gözlemlerimden kısa sürede öğrenebildiklerimi sizlerle paylaşmak istedim.
★★★
Hindistan'ın gözünüze hemen çarpan üç temel karakteristiği şöyle:
Birincisi, İngilizce'yi resmi lisan olarak kabul etmeleri hem kendilerine hem de bizlere çok şey katmış. Hiç yabancılık çekmiyorsunuz.
İkincisi İngilizlerin etkisi ve Hindu düşünce tarzı ile oluşturdukları kültür, 1.1 milyar nüfusun demokrasi ile yönetilmesine olanak sağlamış. "Uzlaşma" kültürünü ve demokrasinin kurumsallaşmasını sürekli hissediyorsunuz.
Üçüncüsü nereden bakarsanız bakın fakir bir ülke. Nüfusun üçte biri fakir.
★★★
Hükümet ve ekonomik kadro bu fakirliği yenebilmek için yılda yüzde 9 büyümeyi hedeflemişler. Bunun gerekliliğine inanmışlar.
Şimdi sürekliliğini tartışıyorlar.
"Gerçekleşebilir mi" diye sorduğum soruya genelde "neden olmasın, potansiyel var, kaynak var" diye yanıt veriyorlar. Bu yıl yüzde 8.6 oranında büyüyecekler. Bu amaca yönelik makro ekonomi politika çizimleri de kanımca gerçekçi.
★★★
Düşük enflasyon dillerinden düşürmedikleri bir kavram. Yüksek oranlı büyümeyi düşük enflasyonla özleştirmişler.
Halen yıllık fiyat artışları yüzde 8'lerde. Bunu yüzde 5-7 aralığına çekmek istiyorlar.
Gıda ve özellikle sebze fiyatlarındaki artışlar enflasyonun başlıca nedenini oluşturuyor.
★★★
Diğer bir öncelikleri ise altyapı yatırımlarını süratlendirmek ve yapısal reformlara devam etmek.
İleriki yıllarda da dünyanın en genç nüfusuna sahip ülkesi olacaklarının bilincinde bu yöndeki doğru politikalara yönelmişler.
★★★
Toplantıya katılan ve ülkenin ekonomi politikalarında söz sahibi yöneticilerinin özgeçmişlerine baktım. Bir tanesi hariç hepsi Oxford, Harvard, MIT, Cornell gibi üniversiteleri bitirmiş ya da buralarda doktoralarını yapmış kişilerdi.
Gelmişler, devlet memuru olup bu kademelere kadar yükselmişler. Aralarında özel sektörden devlete geçen yoktu. Kaliteleri, yaklaşımları ve konuşmaları tartışma götürmez şekilde üst düzeydeydi.
★★★
Toplantılarda tartışılan bir başka konu da fakir halka verilen sübvansiyonların yerinde kullanılıp kullanılmadığıydı.
Bütçeden yapılan sübvansiyonlar üç yere odaklanmış. Gıda, benzin ve gübre. Sübvansiyonları 2011'de bu malların kullanıcılarına direk olarak verme yöntemine geçmişler. Bu yolla yoksulluğun ağırlığını azaltmaya çalışıyorlar.
★★★
Her gücün ya da güzelliğin bir zayıf tarafı mutlaka oluyor. Hindistan'ın yumuşak karnı firmalarının yüzde 95'inin bilançolarının olmaması. Kayıt dışılık diz boyu.
Buna karşı "kayıt dışı üretimi işe katarsanız, büyüme yüzde 10'dan aşağıya düşmez" diyenler de var.
★★★
Hindistan'ın eğer yılda yüzde 9 büyüme oranını tutturursa önümüzdeki 10 yılda Çin ile beraber dünyanın bir başka devi olmasına engel yok. 25 yıl sonra ise bu iki ülkenin milli gelirinin ABD'yi geçeceği hesaplanıyor.