Advertisement

ABD'nin ekonomi yöneticileri hep "güçlü dolar" isterler. Güçlü doların güçlü devleti simgelediğine inanırlar.
Bu inançlarının temelinin sağlam olmadığını söyleseniz dahi sizi dinlemezler. Bildiklerini okurlar.
Böylesi bir yönetimin içinde çalışıp daha sonra California Berkeley Üniversitesi'ndeki akademik hayatına geri dönen Profesör Christina Romer, güçlü dolar konusunda doğruları görmüş. Doların güçlü ya da zayıf olmasının nedenleri ile sonuçlarını irdelemiş.
Tabu olmuş bazı konuların detaylarına girildiğinde ne derecede yanlış inançların konuyu yönlendirdiği bir kez daha ortaya çıkıyor.

DOLARİN DEĞERİNDE SÖZ SAHİBİ OLMAK
Obama'nın Ekonomik Danışmanlar Konseyi'nin başkanlığını yapan Prof. Romer, dolar kuru konusunda yorumda bulunma görevinin ABD Hazine Bakanı'na ait olmasını eleştiriyor.
Döviz kurunun bir fiyat olduğunu hatırlatarak bunun kimse tarafından kontrol edilemeyeceğini ve değeri hakkında herkesin yorumda bulunabileceğini savunuyor.
Doların arz ve talebinin değerini belirlemesine örnekler veriyor.
Romer'e göre doların arzının artması için ABD vatandaşlarının diğer ülkelerin ürettiği mal, hizmet ve mali kıymet alım taleplerini yükseltmeleri gerekir.
Dolara olan talep ise yabancıların ABD'deki mal, hizmet ve mali kıymet alımına yönelmeleri sonucu artar.
Özetle doların talebi artar, buna karşı arzı daralırsa değer kazanması kaçınılmaz hale gelir. Güçlü dolar ortaya çıkar.
Tersi durumda ise dolar değer yitirir, güçsüzleşir.
Örneğin, 1990'lı yıllarda doların değer kazanmasının altında yatan en önemli etkenin, ABD'nin inovasyon yoluyla bazı yeni ürünleri piyasaya çıkarması olduğunu belirten Romer, hem ABD'liler hem de yabancıların bu ürünleri satın almasının dolara olan talebi artırdığını, buna karşılık arzını daralttığını söylüyor. Bu durumda dolar güçlü hale geliyor.
Bir başka durum 1980'lerde gözleniyor. ABD'nin bütçe açığı giderek artıyor. Faiz oranları yükseliyor. Yüksek faiz, hem ABD vatandaşlarının hem de yabancıların bütçe açığını finanse etmek için çıkarılan tahvillere talebini artırıyor. Dolar değer kazanıyor.

ARZULANAN BİR DURUM MU?
Ne var ki güçlü dolar her zaman arzulanır bir durum değil. Ekonominin bulunduğu durumla ilgili olarak değerlendirme yapılması gerekiyor.
Eğer ekonomi canlıysa, işsizlik oranı düşükse güçlü dolar savunulabilir. ABD vatandaşlarının yaşam standardının yükselmesi nedeniyle yabancı malları daha ucuza satın almaları onların avantajınadır.
Ancak ekonomi durgunluk içindeyse ya da düşük büyüme hızına sahipse bu durumda güçlü doları savunmak gerçekçi olmaz.
Prof. Romer, Çin gerçeğine de vurgu yapıyor. Raminbi'nin değerinin yükseltilmesi yoluyla doların değer kaybetmesini savunan bazı senatörleri de eleştirerek, geçmişte Çinlilerin ABD tahvillerini alarak güçlü dolar döneminin sürmesine yardımcı olduğunun, şimdi ise değeri düşük dolar ve yüksek RMB nedeniyle önemli kayıplarla karşı karşıya kalabileceklerinin altını çiziyor.
Bizde de yetkililerin güçlü TL isteyen söylemleriyle karşılaşıyoruz.
Yukarıdaki analizleri dikkatle okurlarsa ya da güçlenmiş TL'nin Türkiye'de sanayi sektöründe yaptığı olumsuz değişimleri dikkate alırlarsa konuya daha gerçekçi yaklaşabilirler diye düşünüyorum.
Gücün her zaman iyi ve olumlu sonuçlar vermeyeceğinin de gözden ırak tutulmaması gerekir.