Advertisement

Hafta içinde maliye müfettişleri ve hesap uzmanlarından hüzünlü veda mesajları basında yer aldı. Temmuz ayı başında çıkarılan Kanun Hükmünde Kararname ile işlevlerine son verilen ve vergi denetiminin yeni yapılandırması içinde “vergi müfettişi” şeklinde görevlendirilen bu iki Kurul’un kaldırılması beni de hüzünlendirdi. Nasıl hüzünlendirmesin ki: 1879 yılında kurulan Maliye Teftiş Kurulu ile 1945 yılında oluşturulan Hesap Uzmanları Kurulu şimdi yok. Dile kolay. Birinde 132 yıllık, diğerinde ise 66 yıllık geçmişi olan kurumlar bir anda defterden silindi. Buralarda görev yapan binlerce değerli insanın yaşadığı tarih unutulmazlığa itildi.

ENDERUN GELENEĞİ
Bu kurullar zamanında sadece teftiş ya da vergi denetimi yapmak için kurulmadı. Devlete eleman yetiştirmek için Enderun geleneğinin bir devamı olarak sisteme sokuldu. Eleman alırken okullarından en iyi derece ile mezun olmuş, yetenekli ve ileride devleti yönetebilecek nitelikte olanlar objektif kriterlere göre yapılan sınavlarla seçildi. Elit yönetici sınıfının adeta okulları gibi hareket edildi. Sonra devreye Bankalar Yeminli Murakıpları Kurulu girdi. Maliye Bakanlığı bünyesindeki bu üç kurul arasında yaşanan tatlı rekabet kolay unutulmaz. Amaç hep en iyisini yapmak, en iyi elemanı yetiştirmek ve devletin her kademesine bunları yollayıp Osmanlı’nın yönetim anlayışını devam ettirmekti. Müfettişler, hesap uzmanları ve murakıplar arasındaki bu rekabetin bir yansıması da giriş sınavını hangi kurulun önce açacağıydı. Ben Siyasal Bilgiler Fakültesi’ni bitirdikten sonra bu kurullara göre nispeten yeni olan Bankalar Yeminli Murakıpları’na katıldım. Nedeni ilk açılan sınavın Murakıplar Kurulu’nca yapılmasıydı. Sınava 200’ye yakın kişi girdik. Üç kişi kazandık. Birer hafta arayla açılan Müfettişlik ve Hesap Uzmanlığı sınavları ile de o yıl toplam 20 kişi yetiştirilmek üzere alındı. Bu kurullarda “üstat-çırak ilişkisi” temel noktalardan birini oluştururdu. İşi yaparak öğrenirdik. Üstat bildiği her şeyi muavinine öğretirdi. Onun yetişmesi için elinden gelen çabayı gösterirdi. Çoğumuz kendi başımıza yurtdışında eğitim yapma olanağı bulamadığı için bu kurullar adeta bir vaha durumundaydı. Master ve hatta doktora için çeşitli ülkelere gidip ek eğitim alma fırsatları yaratıldı. İşte böylesine kaliteli eleman yetiştiren bu kurullardan başbakanlar, bakanlar, Merkez Bankası Başkanları, müsteşarlar çıktı. Türkiye’nin kaderinde önemli rol aldılar.

DEĞİŞEN KOŞULLAR
Şimdi ise dünya değişti. Bu değişim iki yönlü oldu. Birincisi, küreselleşmede ihtisaslaşmanın önemi giderek arttı. Verginin etkin denetimi, bunun politikalarının oluşturulması ve kaçağının azaltılması koordineli bir yapıyı gerektirdi. İkincisi, Prof. Fukuyama’nın da altını çizdiği gibi dünyada kamu hizmetlerinin yönetimini iyi yetişmiş ve kaliteli bir elit topluluğa bırakmak yerine, siyasetçinin kendi “adamlarını” atama yoluyla oluşturma eğilimi giderek yaygınlaşıyor. Daha az eğitimli, deneyimi kısıtlı, halkla ilişki kurabilen ve kalitesinden çok iktidara yakınlığı fazla bir bürokratik yapı, “Enderun tarzı” yetişmeye tercih ediliyor. İşte bu iki eğilim Maliye Teftiş ve Hesap Uzmanları Kurulları’nı ne yazık ki sistemin dışına attı. Hayırlı olsun, ne diyelim.