Advertisement

Konu risk hesaplarının içine girmeye, alternatifler çalışılmaya başlandı. Olasılığın kuvvetli risk olarak değerlendirilmeye başlanmasının nedeni, Yunanistan'daki son seçimlerin sonuçları. Seçmenler, AB Komisyonu, Avrupa Merkez Bankası (AMB) ve IMF (Troika) ile yapılan istikrar programını kabul etmiyorlar. Son kamuoyu yoklamaları, haziranda yapılacak seçimlerde radikal solun birinci parti olabileceğini gösteriyor.
Sol fazla oy aldı diye işin buralara gelmesinin nedenini iyi anlamak lazım. Söylemlerine bakarsanız, "radikal sol ittifak"ın Euro'dan çıkmak gibi bir niyeti yok. Sorun, uygulanmakta olan istikrar programını yeniden müzakerede ısrar etmesi. Buna karşılık "Troika" bırakın programı gevşetmeyi, bu yıl sonunda faiz dışı fazla hedefinden yüzde 1 civarında sapma olacağını, ek önlemler alınması gerektiğini ima ediyor.

KAYNAKLAR KESİLMEMELİ

Bugün için, Troika yetkilileri ve başta Almanya olmak üzere AB liderleri programı müzakereden yana değiller. Program uygulanmazsa Yunanistan'ı dışarıdan gelen kaynakları kesmekle tehdit ediyorlar.
Eğer AMB, Yunan Merkez Bankası üzerinden bankalara sağladığı kısa vadeli fonları keserse sonuçları olumlu olmaz. Sürmekte olan bankalardan mevduat çekilişi daha da hızlanmaya başlar. Sorunlar daha da derinleşir ve işler kontrolden çıkabilir.
Aslında Yunanistan Merkez Bankası olaya engel olabilmek için elinden gelen her şeyi yapmaya çalışıyor. Başkanı, ülkenin en büyük dört bankasına, 18 milyar Euro'luk fonlamanın yapılacağını açıkladı. Bu da yetmezse, istenmeyen gelişmeleri engellemek için sınırsız mevduat garantisi getirmek veya bankaları tatil etmek gibi istenmeyen uygulamalar gündeme gelebilir.

ÇIKARSA NE OLUR?

Uzmanlar öncelikle yüzde 30-50 oranında devalüasyon yapılması gerektiği söylüyorlar. Bu tür bir gelişme enflasyonun hızla artmasına neden olacak, ekonomik dengeler sarsılacaktır. Ama devalüasyon tek başına yeterli olmayacak. Arkasından yeniden yapılandırılarak oldukça azaltılan kamu borçlarının ödenmesi için istikrar programına devam edilmesi gerekiyor. Yunanlılar daha kapsamlı bir değişimi kendileri yapmak zorunda kalacaklar.
Bankacılık sektörünü yeniden yapılandırmadan, şirketler kesiminin borç sorununu çözmeden, kısa vadede Yunanistan'a yeni kaynak girişi olmayacaktır. Bu durumda GSYH'nin yüzde 9'larında olan cari açığın yüzde 10'un üzerine çıkacağı kesin. Piyasalardan borçlanma olanakları ne kadar gecikirse sorunları o kadar derinleşecektir.

KİMİ ETKİLER?

Çıkışın ilk ekonomik etkisi alacaklılara olacaktır. Yunanlılar en çok Troika'ya borçlu. Dolayısıyla ilk önce AMB, sonra IMF ve AB ülkeleri alacaklarını tahsil etmekte zorlanacaklar. Özel sektör açısından Avrupa'da en çok Fransız bankaları etkilenecek. Alman bankalarının çok büyük alacakları yokmuş gibi görünüyor. Ancak çıkışın toplam etkisinin 400 milyar ila 1 trilyon Euro arasında olacağı söyleniyor. Az para değil.
Olayın bize direkt etkisi sınırlı olacak. Bununla beraber, Euro/dolar kurunda yaşanacak bir değişim, doların aşırı değerlenmesi sorun yaratır. O zaman yüksek cari açığı olan, reel sektörünün döviz pozisyonu açığı verdiği bir ekonomi için umut, FED'in yeni parasal genişlemesine kalır.
Bence Yunanistan Euro'dan çıkmaz. Çünkü bildiğiniz gibi, parasal birlik ekonomik değil, siyasi bir projedir. Bu bağlamda Yunanistan çıkarsa AB'nin geleceği tartışılmaya başlanacaktır. Belki de, siyasi birlik projesinin sonu olacaktır. Bunu ne Almanlar ne de diğerleri ister. Bu nedenle pazarlıklar yapılır, bir orta yol bulunur, AB yapılanmasında Almanların yetkisi ve etkisi artar, parayı verirler, sorun çözülür. Ama Yunanistan eskisi gibi kalamaz, sosyo-ekonomik dengesi değişir.