Bu hafta Küresel Girişimcilik Haftası. Başlık önemli. Bir ülkenin geleceği hakkında görüş oluşturmak istiyorsanız, diğerlerinin yanı sıra; eğitim, sağlık, adalet, savunma, siyaset ve ekonomi kurumlarına bakın. Ekonomide de girişimcilik ve girişimci yetiştirme alanlarındaki yapılanmaya. Başarılı girişimci, kıt olan sermayenin boşa harcanmasının önüne geçerek ülkesine hizmet eder. Üretir, istihdam yaratır.

TÜRKİYE'DE GİRİŞİMCİLİK NEREDE?
Farklı ülkelerde girişimciliğin geldiği durumu anlamak için yapılan anketlerin gösterdiğine göre, bizde girişimciler için finansman kaynakları var. Ancak diğerlerinin gerisinde. İnsan kaynağı sorunu burada da karşımıza çıkıyor. Rekabet ettiğimiz ülkelere oranla biraz gerilerdeyiz.
Buna karşılık teşvikler konusunda dünyanın en iyileri arasındayız. Mevzuat ve proje bazında sorun yok. Kâğıt üstünde, tahsis edilen para da az değil. Biraz nakit konusunda sıkıntı yaşansa da ilk işe başlayan ve işinde belli bir başarıyı yakalayan girişimciler için aşılması kolay. Sorun arada kalan, işini biraz daha büyütmek isteyen orta ölçekli girişimcilerde. Onlar hem kredi hem de teşvik konularında zorlanıyorlar.
Araştırmalar sevinilecek bir duruma işaret ediyor. Türkiye'de girişimcilik saygı duyulan bir uğraş. Tarihsel olarak bakıldığında olumlu bir gelişme. Düşünsenize, 1900'lü yılların başında ticaretle uğraşan ve azınlıklardan olmayan birinin yurtseverliği sorgulanıyordu. Biraz geç kalınsa da gelinen aşama sevindirici. Artık devlet kapısında iş bulmayı bir meziyet sayan gençler azalıyor.
Ancak, kayıt içine girilirse vergilerden şikâyet var. Girişimciler, özellikle yeni işe başladıklarında yüksek vergi ödemekte diğer ülkelere oranla biraz daha dezavantajlı durumdalar. Önemli bir sorun. Bir an önce kayıt dışılığı azaltıp, şirket kuruluşlarını düzenli takip edip, yeni işe giren başarılı girişimcilere bir süre vergi avantajı sağlamakta, girişimciliği teşvik etmekte yarar var.

GİRİŞİMCİLERİN SIKINTILARI
Yurtdışında yaşayan iki gencin yaptıkları dar kapsamlı bir anketten çıkan sonuçlar da dikkat çekici. Bana en ilginç geleni, aslında çok bildiğimiz bir davranış biçiminin bir kez daha ortaya çıkması. Bu ülkede iş etiğinin temeli "Hallederiz abi" ilkesi. Dolayısıyla, özellikle yeni girişimciler sürecin başlarında, bu davranış şeklini öğrenene kadar "çok tokat yiyorlar".
Ofis ve muhasebeci vb. sabit maliyetleri ile ödemek zorunda kaldıkları dolaylı vergiler (telefon, elektrik vs) diğer ülkelerle karşılaştırıldığında yüksek. Yanı sıra, fikri mülkiyet hakları ve copyrighting konusunda uygulamadaki yetersizlikler nedeniyle, özellikle bilgisayar ve elektronik alanında çalışan küçük şirketlerin çok şikâyeti var. Potansiyel olarak gelecek vaat eden bu alanda, ülkemizde yetişen gençlerin çoğu ülke dışına beyin göçü olarak kaçıyor.
Önemli bir saptama da kredilendirmede. Girişimcilere KOSGEB ve diğer ilgili kuruluşlar başlangıçta yeterli ilgiyi gösteriyorlar. Ancak iş, şirketin büyümesi aşamasına gelince sorunlar başlıyor.
Bankalar proje finansmanı konusunda çok istekli olmadıkları ve ipotekle kredilendirmeye alıştıkları için sıkıntılar başlıyor. Projeleri başarı hikâyesi olan girişimciler, kredi konusunda da yeni bir anlayış ortamı yaratmak için devletten yardım ve teşvik bekliyorlar.
Türkiye'nin gelişen pazarı, parasal kaynaklarındaki genişleme ve teşvikler girişimcilere cesaret veriyor. Ama yine de daha yapılacak çok iş olduğu kesin. Başarı, desteklenecek girişimciler arasındaki ayrımı ideolojik yakınlığa göre değil, projelere göre yapabilmeyi kurumsallaştırmaya bağlı. O tarafta daha alınacak çok yol var.

Advertisement