Kesin olan bir nokta var ki, özel sektör yatırım yapma iştahını askıya almış durumda. 2011 yılının ilk çeyreğinde, iç talep ve ihracat bağlantılarına bağlı olarak, makine yenilemesi ve ek kapasite yatırımlarına ağırlık veren özel sektör, 2010 yılının birinci çeyreğine göre makine ve teçhizat yatırımlarını yüzde 50 artırmıştı. Bu oran, enflasyondan arındırılmış reel oran. Özel sektör inşaat yatırımlarındaki reel artış ise yüzde 21 düzeyindeydi.
3 aylık gecikme ile açıklanan bu yıla ait birinci çeyrek verilerinde ise, makine yatırımlarındaki reel artış oranı yüzde 0.9, inşaat yatırımlarındaki reel artış oranı ise yüzde 3.1 'e kadar ivme kaybetmiş durumda. Yerleşik hanehalklarının tüketim harcamaları ise, 2011 yılının ilk çeyreğine göre yerinde saymış. Sözün özü, iç talep cephesinde kamu harcamaları özel kesimden daha önemli rol üstlenmiş gözüküyor. Bu durumda, yüzde 600'e yakın artış oranı ile Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın bütçeye aktarılan 8 milyar TL'lik rekor kârı olmasaydı, kamu harcamalarının büyümedeki rolü açısından, sıkıntılı bir bütçe tablosu ile karşı karşıya bırakabilirdi.

KAMU YERİNE ÖZEL SEKTÖR AĞIRLIKLI BÜYÜME
Nitekim, Bakan Mehmet Şimşek de 2012 yılı bütçe performansından memnun olmadığının altını çiziyor ve çok dikkatli olduklarına işaret ediyor. Özellikle, ithalatın büyümeye reel katkısının da ciddi oranda gerilediği dikkate alındığında, 2011 yılı bütçesine gelir bacağında önemli katkı sağlamış olan ithalattan elde edilen gelirler de bu yıl destekleyici bir tabloya işaret etmiyor. 2011 yılının ilk çeyreğinde ithalatın ekonomik büyümeye katkısı reel olarak yüzde 26.9 düzeyindeyken, bu oran 2012 yılının aynı çeyreğinde yüzde 5 gerilemeye dönüşmüş durumda.
Bu durumda, 2012 yılının ilk çeyreğinde kamu harcamaları ve özel sektörün ihracat çabası olmasa, yüzde 3.2'lik büyümeyi yakalamanın mümkün olmadığını anlıyoruz. O halde, ekonomi yönetiminin cari açık ve enflasyon bağlamında, finansal istikrar ve fiyat istikrarına yönelik beklentiler ile büyüme beklentileri arasında hassas dengeyi korumak adına bazı kritik kararları alması gerekecek. Küresel emtia fiyatlarıyla ilgili senaryolar aşağı doğru revize olacak ise ve ABD ile AB ekonomilerindeki büyüme beklentileri sınırlı ölçüde yukarı doğru revize olacak ise, küresel enflasyon riskinin azalması ve küresel resesyon riskiyle, ekonomi yönetiminin özellikle özel sektör yatırım harcamalarının önünü açması gerekebilir. Yani, yılın ikinci yarısında kamu harcamalarının katkısının reel olarak sıfır olduğu ve özel kesim harcamalarının ağırlığının daha da arttığı bir büyüme trendi oluşturmamız gerekiyor.

BİR DAHA VERİLERİ İHMAL ETMEK YOK
Sizlerle geçen cuma günü paylaştığım büyüme tahminlerini, sanayi üretim verileri üzerinden tahmin yöntemiyle hazırlıyorum. Eğer, haziran ayında açıklanan düzeltilmiş sanayi üretim verilerini ihmal etmeyip, yılın ilk çeyreğinde sanayi üretim artışının yüzde 2.77 yerine 2.83 oranında olduğunu hesap edebilseydim, paylaşacağım tahmin aralığı yüzde 2.25-2.80 yerine yüzde 2.30-3.10 olacaktı. Bir daha verileri ihmal etmeyeceğim. Yoksa, tahminlerde mahcup kalabiliriz.

Advertisement