Advertisement

Geçtiğimiz hafta, Nobel ödüllü ünlü ekonomist Muhammed Yunus sessiz sedasız İnsan Kaynakları zirvesinde konuşmak üzere İstanbul'a geldi. Gelmişken Rotary Kulübü'nün davetine de iştirak ederek mikro kredi projesine destek verdi. Yunus'un esas geliş nedeni bu yıl 17'ncisi düzenlenen Avrupa'nın en büyük "İnsan Kaynakları Zirvesi"nde yeniden büyüme konusunda konuşmaktı. Yunus, son zamanlarda zirvelerde konuşmacı olarak çağrılan VIP isimlerin başında geliyor. Cannes'da düzenlenen G-20 zirvesinde iş dünyasının temsil edildiği B-20 yemeğinde IMF Başkanı Christine Lagarde'ın ardından kürsü alarak krize çözüm için fırsat olarak nitelendirdiği "sosyal işletmeler" kavramını dünyanın önde gelen iş liderlerine anlattı. Ardından Davos'ta Dünya Ekonomik Forumu'nda Yunus'u, yine iş dünyası ve fikir liderlerine aynı kavramı anlatırken dinledim.
Yeni bir tarz bankacılık başlatan Yunus, 3'te 2'si bankacılık imkânlarına ulaşamayan dünya nüfusunun, fakir, yoksul kişinin dahi kullanabileceği mikro kredi sistemiyle Nobel ödülünü kazanmıştı. Yunus, mikro kredilerle yakaladığı başarının ardından yeni bir proaktif çözüm yaratmış ve her fırsatta iş dünyası liderlerine sosyal adaletin sağlanması için her şeyin devletten beklenmemesi, şirketlerin de aktif rol alması gerektiğini anlatıyor. Yunus'un bahsettiği "Sosyal işletmeler" kâr dağıtmayan firmalar, sosyal problemleri çözme yoluna gidiyorlar. Sosyal işletmelerde kâr kişisel olarak dağıtılıp alınmıyor ve sosyal sorunların çözümü için kullanılıyor. Örneğin, Bangladeş'te Grameen Bank, Danone ile ortak bir çalışma yaparak mikro gıdaları yoğurtların içine eklemiş ve çocukların yeterli beslenmesini sağlamış. Grameen-Danone ortaklığında, iki firma da buradan bir kâr elde etmiyor. Kendi faaliyetlerini ve masraflarını çıkaracak bir kâr sağlıyor. Yunus, özellikle Yunanistan'da % 1 'in yaptıklarının % 99'a fatura edilmeye çalışılmasını örnek göstererek "Kapitalist sistemi yeniden şekillendirmemiz, tasarlamamız lazım. Sadece tek bir işletme değil, bütün işletmeler işin içine girmeli. Şirketler para kazanmak için kuruluyor ama aynı zamanda işletmelerin başka sorunları da çözmek için uğraşması lazım. Teknolojileri, enerjileri ve güçleri var. Firmaların güçlerini sorunları çözmeye de harcamaları lazım" diyor.
Yunus'tan duyduğuma göre, Türk şirketler sosyal işletme kavramına çok ilgi gösteriyorlar. Okan Üniversitesi bir çalıştay organize ederek sosyal işletmelerin nasıl kurulup nasıl yürütülebileceğine dair çalışmalar yapacakmış. Yunus'a göre, krizler yeni sistemi tasarlamak için fırsat. % 1 zenginler ile % 99 halk arasında bir çatışma var. Nasıl bakarsanız bakın bir ayrım, bir bölünme var. Bazıları sistemden besleniyor ama kitlelerin çoğunluğu sistemin kurbanı. Yunus'un önerisinin geçekleşmesi için işletmelerin kâr etmesi gerekiyor ve kurdukları sosyal işletmenin kârını sosyal hizmete bırakabilmeleri gerekiyor. Bunu da kârlı şirketler yapabilir. Yunus'un sosyal işletmeler kavramı kârlı şirketlerin sosyal sorumluluk projeleri için yeni bir sayfa açıyor. Almanya'nın Frankfurt yakınlarındaki Wisbazen kasabasını, belediye başkanının "sosyal işletme kenti" olarak ilan etmesini, Van için örnek gösteren Yunus, sosyal işletme şehri derken; burada 3 bin tane işletme varsa, her şirketin kendi işlerinin yanında bir sosyal işletme haline dönüşmesinden bahsediyor.