Çin'in 1.4 milyarlık nüfusunu doyurma ihtiyacı dünya gıda endüstrisini yeniden şekillendiriyor.

Artan tüketim talebini karşılamak adına, Çin şirketleri tarıma elverişli her toprağı satın alırken, bir yandan da ithalata devam ediyor. 

Çin'in protein ağırlıklı değişen gıda tercihi, yakın gelecekte dünya ticaretini de alışılagelmedik biçimlerde değiştireceğe benziyor.

2001 yılında Dünya Ticaret Organizasyonu'na katıldığında Çin'in et ithalatı ABD'nin sadece yüzde 15'i kadardı. Çin, geçen yıl et ithalatında ABD'nin et ithalatını geride bıraktı.

Çin, 2001 yılında 600 milyon dolarlık et ithalatı gerçekleştirirken ABD'nin et ithalatı 3,9 milyar dolar seviyesindeydi. 2016 yılına geldiğimizde Çin'in et ithalatının toplam değeri 10,3 milyar dolara çıkarken, ABD'ninki 7,9 milyar dolar seviyesinde kaldı.

Son yıllarda yükselen et, domuz eti ve sakatat talebi de Çin'in öncelikli tercihlerini teyit eder nitelikte. Çin, ABD'den özellikle daha fazla donmuş et, domuz eti ve sakatat ithal ediyor.

Tüm bu gelişmeler Çin'de et fiyatlarını da yansımış durumda. 

18'inci yüzyılda Çin'de yemek kitaplarında egzotik tarifler kategorisinde yer alacak kadar nadir tüketilen etin fiyatı, alım gücünün artması ile protein kaynaklı beslenme talebine paralel olarak artıyor.

Çin'de et fiyatları son 5 yılda yaklaşık yüzde 40 arttı.

Uzmanlar, Çin halkının ete olan talebin artması ile birlikte damak tadının batılılaşmaya başladığı görüşünde ama aslında Çin halkının damak tadı birçok yönden dünyanın geri kalanıyla çok da örtüşmüyor.

Uluslararası Ticaret Örgütü'nün verilerine göre, Amerika Birleşik Devletleri'nde sakatat, toplam et ihracatının sadece yüzde 3.6'sını oluştururken Çin'de bu oran 4'te bir oranda.

Çin, sığır eti ve kümes hayvanından çok sakatat ithal ediyor.

Amerika Birleşik Devletleri ve Almanya, Çin'in en büyük et tedarikçilerinin başında geliyor. ABD'de üretilen et ve et ürünlerinin yaklaşık yüzde 70'i, Almanya'da ise yüzde 35'i Çin'e ihraç ediliyor.

İhraç edilen ürünler arasında sakatat ve domuz, koyun, keçi de bulunuyor.