Advertisement

En büyük ihraç pazarımız Avrupa ile uzunca bir süredir, TIR geçiş izni sorunu yaşıyoruz. Gümrük Birliği mevzuatına aykırı olmakla birlikte, AB ülkeleri "tarifedışı engel" oluşturmak üzere, ülke sınırları içinden geçen TIR'lara kota uyguluyorlar.

Bir süredir, Türk TIR'ları Macaristan'ın kota sınırı aşıldığı için Türkiye gümrüklerinde bekliyorlar. Milyonlarca dolarlık ihraç ürünü de doğal olarak alıcısıyla ya buluşamıyor ya da zamanında buluşamadığı için Türk ihracatçısı "telafi edici tazminat" ödemek zorunda kalıyor.

Aşağıdaki haritayı lütfen dikkatle inceleyiniz, sonra yazıyı okumaya devam edebilirsiniz:

Harita üzerinden gidersek; İstanbul'dan Almanya, İtalya veya Fransa'ya yola çıkan bir Türk TIR'ı, Bulgaristan'ı rahat geçiyor, çünkü kota yüksek. Macaristan ve Slovenya'da kotaya takılıyor. Çünkü, bu ülkelerin Türkiye'ye tanıdığı TIR geçiş kotası ihracat kapasitemizin çok çok altında. Türk TIR'ları bu yolu kullanmak yerine daha uzun ve kotaları nispeten daha yüksek olan Romanya ve Polonya güzergahını kullanabilir ama bu yol maliyeti önemli ölçüde artırıyor. Almanya'ya bir geniş yay çizerek gidebiliyorsunuz. Fransa'ya biraz daha geniş yay; size komik gelebilir ama İtalya'ya ise neredeyse bir daire çizerek gidiyorsunuz.

Daha doğrusu gidemiyorsunuz.

Neden derseniz, Türk TIR'larına uygulanan kotayı "fırsata geçiren" Romanya, Sırbistan, Arnavutluk, Çekya, Polonya, Bulgaristan, Rusya, Slovakya, Letonya, Makedonya, Yunanistan, Beyaz Rusya ve hatta Almanya TIR'ları "boş" olarak Türkiye'ye gelip, "dolu" olarak gidiyorlar. Türkiye, boş olarak gelen bu yabancı TIR'lardan "navlun ücreti" de almadığı için, boş gelen yabancı TIR'ların dolu yükle dönmeleri bile taşımayı "kârlı" tutmaya yetiyor.

Bir rakam verelim hemen:

2018 yılında Türkiye'ye yukarda saydığımız ülkelerden boş olarak gelip yükle dönen yabancı TIR sayısı 98 bin 700 adet. Bu sayı 2019 yılının ilk 7 ayında geçen yılın aynı dönemine göre de %55 artmış durumda. Yani her geçen yıl, daha fazla yabancı TIR Türkiye'ye boş olarak gelip, dolu olarak dönüyor. Neden? Çünkü, Türkiye "şahane" bir pazar, yabancı TIR'lar için.  Türkiye'ye gelen yabancı TIR'lar içinde Türk TIR'larına "sıfır" kota yani "tam yasak" uygulayan Çekya da var, onu da hatırlatalım bu arada.

Şimdi bir  hesap yapalım kabaca: Türkiye, sınırlarından içeri giren yabancı TIR'lardan TIR başına 2500-3000 Euro navlun alsa, yılda 250-300 milyon euro gelir elde edecek.

Şimdi iki hesabı altalta yazıp, sonucu verelim:

1)Türk TIR'ları Avrupa ülkelerinin uyguladığı kota ve navlun bedelleri yüzünden mahpus kalırken, Türkiye ihracatı yerinde sayıyor.

2)Yabancı TIR'lara navlun salmadığımız için de ilaveten yılda 250-300 milyon Euro para kaybediyoruz.

3)TIR filomuz işsiz kalıyor

4)İhracat konusunda rakiplerimiz karşısında "rekabet edemez" hale geliyoruz.

Şimdi, "bu konunun sorumlusu kim?" diye sorabilirsiniz.

Başta TİM(Türkiye İhracatçılar Birliği)

Sonra, DEİK(Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu)

Daha sonra Ulaştırma Bakanlığı

Ve elbette Ticaret Bakanlığı

 

...Yıllardır süregelen bu açmaza herhangi bir çözüm üretmek için harekete geçmeli ve tek tek Avrupa ülkeleri ile "kota" görüşmeleri yapmalıdır.

ilk görüşmeyi de en büyük engeli çıkaran Macaristan'ın Başbakanı -Türkiye dostu- Viktor Orban'la yapmalıyız.

Ama bunu yapmak yerine ne yapıyoruz?

Bürokrasimiz gerçekten şahane bir çözüm bulmuş: Macaristan'a yıllık 36 bin adetlik kotayı artırması için müzakere başlatmak yerine, 36 bin kotayı 12'ye(bir yılda 12 ay var ya...) bölerek, aylık kota yaratıyor. Aylık kota bitince de, "kotamız bitti, bir sonraki ayın kotasını bekleyin" diye duyuru yapıyor. İyi mi?

Bilmem anlatabildik mi, Türkiye'nin ihracatını kimler engelliyor?

 

*Bu grafik Dünya Gazetesi'nden alınmıştır