Advertisement

Gıda enflasyonunda son dönemde en çok dikkat çeken kalemlerin başında kırmızı et ve yaş meyve sebze ürünleri geliyordu.

Şubat enflasyonunda iki kalemde de fiyatlarda kısmi düşüşler görülse de yeni kabus bu sefer bakliyat tarafında yaşanıyor.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Şubat Ayı Fiyat Gelişmeleri değerlendirmesinde, “Bakliyat fiyatlarındaki artışlar hız kesmeden devam etmiş, bakliyat grubunda son bir yıllık dönemdeki fiyat artışı yüzde 16 seviyesine ulaşmıştır” ifadesi dikkat çekiyor.

Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) verilerine göre son bir yılda nohut yüzde 29, mercimek fiyatları ise yüzde 37 zamlanmış. Söz konusu artış, kırmızı et fiyatlarıyla yarışır düzeyde. Protein açısından kırmızı etin kısmen ikamesi olarak gösterilen baklagiller de artık eskisi kadar ucuz değil.

Aslında bu fiyat artışı yıllardır uygulana(maya)n tarım politikasının bir sonucu. O yüzden çok da şaşırmamak lazım.

Gelin isterseniz ne demek istediğimizi yine TÜİK verileriyle biraz daha açalım.

Bakliyat üretiminde bir dönem net ihracatçı konumda olan Türkiye şimdilerde ithalata mahkum durumda.

1990'lı yıllarda 20,2 milyon dekar araziden 2 milyon tonu aşkın bakliyat üretimi gerçekleştiren Türkiye, üretim tarafında öyle bir noktaya geldi ki artık kendi iç tüketimini karşılayamıyor. 2015 yılına geldiğimizde ekim yapılan arazi miktarı 6,9 milyon dekara gerilerken üretim de 1 milyon 79 bin tona düştü.

Özetle, baklagillerin ekildiği alanlarda son 25 yılda yüzde 66, üretim miktarında ise yüzde 47 gerileme yaşandı.

Daha spesifik olarak bakarsak yeşil mercimek ekim alanı son 25 yılda yüzde 94, kırmızı mercimek yüzde 67, nohut yüzde 60, kuru fasulye%47 daraldı.

Peki bu dönemde azalan tek şey ekilen alan ve üretim mi? Tabiki değil. Yanlış politikalar yüzünden onları eken, biçen ve tüm zahmetini çeken çok sayıda çiftçi de topraktan koptu.

Söz konusu dönemde artan tek şey dekar başına elde edilen verim ancak o da oluşan açığı kapatmaya yetmiyor. 1,1 milyon ton seviyesindeki baklagiller üretimi iç talebe yetersiz geliyor.

Haliyle artan nüfus ve tüketim talebindeki yükselişle birlikte birçok üründe olduğu gibi bakliyat tarafındaki arz-talep dengesizliği de ithalat yolu ile kapatılmaya çalışılıyor.

Son dönemde kurdaki artış birçok ithal üründe olduğu gibi bakliyat ürünlerinin de fiyatlarını olumsuz etkiledi.

Baklagillerde bir dönem kendi kendine yeten, hatta net ihracatçı olan Türkiye, artık kuru fasulyeyi ABD, Kırgızistan, Kanada, Peru, Etiyopya, Mısır, Bangladeş ve Çin'den alıyor... Nohutu Meksika, Hindistan, ABD, Arjantin'den karşılıyor.

Mercimeği Kanada, Avustralya ve ABD gibi ülkelerden tedarik ediyor.

Bezelyeyi Rusya Federasyonu, ABD, Kanada, Macaristan ve Almanya'dan ithal ediyor.

Baklagillerde son 5 yıla baktığımızda 1,25 milyar dolar ihracata karşın 1,5 milyar doları aşan bir ithalat söz konusu. En çok ithal ettiğimiz baklagillerin başında kırmızı mercimek, nohut, kuru fasulye geliyor.

Sadece 2015 yılında baklagiller tarafında ithalata ödediğimiz rakam 371 milyon dolar.

Fasulye, nohut, mercimek ve bezelye, üretim girdisi çok, işçiliği fazla tutan ürünler.

Sektör temsilcileri öncelikle mazot, gübre, ilaç gibi girdilerin maliyetlerini azaltıcı, yerli ve dayanıklı tohum kullanımını teşvik edici tedbirler alınmasını bekliyor.

Üreticiye kilo başına verilen destekler daha da artırılabilir. Belki de en önemlisi 6,9 milyon dekara düşen ekim alanlarının tekrar artırılması içinçalışmalar başlatılabilir. Bu konuda sektörün önerileri yukarıda sıraladıklarımızdan çok daha fazla.

Ancak görünen şu ki böyle giderse baklagillerde ithalatçı durumdan kurtulmamız oldukça zor.

Hatırlayacağınız üzere Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Organizasyonu (FAO) 2016 yılını 'Uluslararası Bakliyat Yılı' ilan etti.. Dünya bu konuda farkındalığı

Bakalım bu yıl üretimin artırılmasına yönelik bu alanda ek teşvik politikaları görebilecek miyiz?

Yoksa TCMB'nin mercimek ve nohuttaki rahatsızlığı devam edecek mi?

KANADA'NIN BAŞARI HİKAYESİ

Konu bakliyat olunca Kanada ile ilgili başarı hikayesinden bahsetmeden geçemedik. Çünkü baklagiller üretiminde 1990'lı yıllar hem Türkiye hem de Kanada açısından kırılma noktası niteliğinde.  

O yüzden, dünyanın en büyük bakliyat ihracatçısı konumunda bulunan Kanada'nın son 30 yılda baklagiller üretimi tarafında izlediği politika dikkat çekici.

Kanada attığı stratejik adımlarla 30 yıl önce dünya bakliyat üretiminde 29'uncu sırada iken bugün Hindistan'dan sonra ikinci sıraya yükselmiş durumda. Dünya bakliyat ürünleri ihracatında da ilk sırada yer alıyor.

Peki bu dönüşüm nasıl gerçekleşti?

Kanada'da beslenme alışkanlığının daha sağlıklı ürünlere evrilmesiyle birlikte 1980'li yıllarda bakliyat sektörüne ilgi arttı. Ancak tek neden bu değil... Kanada açısından en önemli ihracat kalemlerinden olan buğday pazarındaki pastanın daralması Kanada'yı alternatif ürünler üretmeye yöneltti.

Ama tüm bu dönüşüm sürecinde başarının anahtarı Kanada'nın üretim-tüketim ve ihracat politikasını oluştururken özel sektör-üniversite-kamu arasında yarattığı sinerji. Bu ürünlerde araştırma çalışmalarına büyük kaynaklar aktararak altyapıyı oluşturan Kanada, elde edilen bulguları üretime aktarıp üretim ve dışsatımlarını artırdı.

Bu konuyu Kanada Büyükelçisi John Holmes verdiği bir röportajda şöyle anlatıyor: “Özel sektör temsilcileri, araştırmalar gerçekleştirmek amacıyla üniversiteler ile yoğun işbirliğinde bulundu. Örneğin yetiştirmek için en ideal mercimek türlerinin neler olduğu, bu türlerin farklı toprak türlerinde nasıl yetiştirileceği gibi konularda çalışıldı. Bu sayede çiftçiler üretim miktarlarını hızlı bir şekilde artırma imkanı buldu. Bir diğer önemli etken ise pazarlama stratejileri. Kanada bu kapsamda bir çok çalışanını pazar analizleri yapmak üzere dünyanın her bölgesine gönderdi. Böylece hangi pazarlarda, hangi pazarlama stratejilerinin izleneceği belirlendi. Bu adım Kanada bakliyat sektörü temsilcileri açısından pazarın genişlemesini sağladı.”

Hemen hatırlatalım.. Türkiye kırmızı mercimek dahil bakliyat ithalatının çok önemli bir bölümünü Kanada'dan ithal ediyor ve Kanada, kırmızı mercimeği son 10-15 yıldır üretmeye başladı.

Kısacası Kanada, dünya pazarlarındaki boşluğu gördü ve buna odaklanarak çalışmalar yaptı. Çok ciddi üretim artışı sağladı ve gelinen son nokta şu: Kanada, kırmızı ve yeşil mercimekte, barbunyada Türkiye'nin baş tedarikçilerinden birisi konumunda.

Her iki ülkenin de baklagiller tarafında izlediği politikalardan çıkarılacak çok ders var...

İrfan Donat

Bloomberg HT Editörü

idonat@bloomberght.com