Advertisement

Türkiye ile Rusya arasındaki domates krizi epeyce gündemimizi meşgul etti.

Ambargo kalkıyor, kalkacak, kalktı derken nihayet sorun kısmen çözüldü.

Kısmen dememizin nedeni ihracatın 1 Kasım itibariyle 'şimdilik' 3 firma ve 50 bin ton ile sınırlı tutulması.

Aslında Rusya'nın Türkiye'den domates almak üzere anlaştığı firma sayısı 4 idi ancak bir tanesinin üretici firma olmaması nedeniyle sayı 3'e düşürülmüş.

Çünkü Rusya artık ihracatçı firmalarla değil, aracısız şekilde üretici firmalarla iş yapmak istiyor.

Bu bilgiyi bize Sera Yatırımcıları ve Üreticileri Birliği Başkanı Müslüm Yanmaz, Tarım-Analiz programında verdi.

Yanmaz, 50 bin ton domates sınırlamasının ise Kasım-Aralık ayları için geçerli olduğunun altını çizerek, söz konusu 3 firmanın bu talebi karşılamasının üretim kapasitesi açısından mümkün olmadığını savunuyor.

Yanmaz'a göre bu 3 firma Kasım-Aralık dönemi için toplamda en fazla 2 bin ton domates üretebilecek kapasitede.

İşte bu yüzden Rus heyetler Türkiye'nin farklı bölgelerindeki seralara ziyaretlerde bulunarak diğer firmalarla da anlaşmak için zemin yokluyor. Seralarda üretim şartlarına ve yöntemine bakarak iyi tarım uygulamaları ile üretim yapan üreticilerle çalışmayı yeğeliyor.

Arılı sistemde üretim yapan, ilaç kullanmayan, iyi tarım uygulamalarına yönelik sertifikalara sahip seralarda incelemelerde bulunan Rus heyetlerin sonrasında diğer şirketleri de akredite edeceğini ifade eden Yanmaz, şu an 3 olan sayısının yakın zamanda en az 50 olacağını öngörüyor.

Türkiye'den Rusya'ya domates ihracatının Kasım'da başlayıp Haziran ayına kadar sürdüğünü hatırlatan Yanmaz, bu süreçte talebin 50 bin ton ile sınırlı kalmayacağı görüşünde.

Hatırlarsanız uçak krizi öncesi Rusya'ya yaklaşık 400-450 bin ton domates ihracatı gerçekleştiren Türkiye, 275 milyon ila 300 milyon dolar arası döviz elde ediyordu.

Rusya ile ilgili son gelişmeler ve beklentiler bu yönde.

Şimdi gelelim asıl konumuza...

TÜRKİYE DOMATESTEN HAKETTİĞİNİ KAZANIYOR MU?

Türkiye, domates gibi bir üründen hak ettiği kazancı sağlayabiliyor mu?

Cevap tıpkı ihraç edilen bir çok tarım ürününde olduğu gibi 'hayır'.

Bugün TÜİK verilerine göre Türkiye'de yıllık domates üretimi 12,6 milyon ton seviyesinde. Ancak sektör temsilcilerine göre bu rakam abartılı.

Ama biz yine de resmi veri olduğu için bu rakamları baz almak durumundayız.

12,6 milyon ton üretimin 8,5 milyon tonu sofralık, 4 milyon tonu da salçalık.

Toplam üretimin 3,6 milyon tonu örtü altı üretim. Bu da toplam üretimin yaklaşık yüzde 30'una denk geliyor.

FAO'nun rakamlarına göre domates, dünyada en fazla yetiştirilen ve ihracatı yapılan yaş sebze. Türkiye ise bu rakamlarla domates üretiminde dünya dördüncüsü.

Domatesi 'kırmızı altın' olarak niteleyen SERA-BİR Başkanı Müslüm Yanmaz, “Türkiye domates üretiminde dünya dördüncüsü ama ihracatta en altlardayız” diyor.

Yanmaz, domates ihracatında en üst sıralarda yer alan Hollanda'dan çarpıcı bir örnek veriyor.

Türkiye'nin dörtte biri oranında seraya sahip Hollanda'nın ihraç ettiği domatesin tamamını üretecek kapasiteye sahip olmadığını belirten Yanmaz, “Hollanda ne yapıyor? Tunus'tan, Fas'tan, İspanya'dan Türkiye'den ürünleri ithal ediyor, paketliyor ve Körfez ülkelerine gönderiyor” diyor.

Peki biz neden burnumuzun dibindeki Körfez ülkelerine domates göndermek noktasında Hollanda ile rekabet edemiyoruz?

Bunun temelde 2 nedeni var.

İlki, Hollanda'da sera domatesi nisan ayının başında çıkıyor ve kasım ayında sonlanıyor. Yani Hollanda seralarında yazlık domates üretiyor.

Türkiye ise ağırlıklı olarak kışlık domates üretiyor.

Kasım ayı itibariyle Hollanda'nın ürünü bitiyor. Bu saatten sonra biz Körfez ülkelerine ihracat yapabiliriz ama istediğimiz şekilde yapamıyoruz.

Yanmaz, burada da ikinci nedenin devreye girdiğini söylüyor.

Körfez ülkelerine karayolu kapandığı ve denizyolu mümkün olmadığı için tek alternatifin hava kargo olduğunu belirten Yanmaz, “Havayolunda da domates fiyatından daha yüksek bir navlun fiyatı karşımıza çıkıyor. Hollanda devleti bunu yüzde 50 sübvanse ediyor. Körfez ülkelerinin bir kısmına yönelik hava kargoda Türkiye'nin de desteği var ama bizim ihracat yapabileceğimiz Birleşik Arap Emirlikleri ile ilgili söz konusu destek maalesef Ekonomi Bakanlığı tarafından listeye alınmadı. Hollanda ile bu alanda rekabet edebilmemiz için navlun fiyatlarında desteklenmemiz lazım” diyor.

Yanmaz, domates ihraç fiyatlarına da dikkat çekiyor.

Yanmaz, “Hollanda domatesin kilogramını 1,2 dolardan ithal ediyor ve 2 dolardan ihraç ediyor. Fas, domatesi 1 dolardan, Ürdün ise 87 sentten satarken, Türkiye domatesi ortalama 60 sentten ihraç ediyor” bilgisini veriyor.

Peki biz neden bu kadar ucuza satıyoruz?

Müslüm Yanmaz'a göre bunun bir kaç nedeni var.

Kaliteli üretim şartlarını oluşturmamız lazım” diyen Yanmaz, Türkiye'nin bu ortamı sağlayamadığını belirtiyor. Yani kaliteli, verimli ve maliyeti düşük bir üretim modelinden uzağız.

Yanmaz'a göre çiftçi bazında geçimlik tarım yaparak bu işi sürdürmeye çalışıyoruz ve tüm bu nedenler yüzünden domatesi 60 sentten ihraç ediyoruz.

SERA-BİR olarak domatesi yaklaşık 1-1,5 dolardan ihraç ettiklerini belirten Yanmaz, “Ama bu satış fiyatı Türkiye'nin yüzde 1-2'si kadar” diyor.

MEKSİKA 2,1 MİLYAR DOLAR KAZANIYOR

Ülkelerin domates ihracat rakamlarına baktığımızda Meksika'nın 2,1 milyar dolarlık net ihracat ile toplam domates ihracatının dörtte birini tek başına yaptığını görüyoruz (İhracatının yarısını ABD'ye gerçekleştiriyor).

Hollanda 1,4 milyar dolarlık net ihracat ile ikinci, İspanya ise 950 milyon dolarlık ihracat ile üçüncü sırada yer alıyor.

2016 itibariyle küresel domates ihracatının 8,4 milyar doları bulduğu bir ortamda Türkiye 240 milyon dolarlık ihracat rakamına sahip.

Üretimde dördüncüyüz ama ihracatta 10'uncu sırada yer alıyoruz. Yani tıpkı fındıkta olduğu gibi işin hamallığını bizim üreticimiz yaparken kaymağını başka ülkelerin şirketleri yiyor.

DOMATESTE KATMA DEĞERLİ ÜRETİM

Aklımıza takılan bir başka soru....

Domates üretiminde dünya dördüncüsü olan Türkiye'nin neden küresel bir ketçap markası yok?

Aslında bunun cevabı bir çok tarımsal üründe olduğu gibi domateste de yeterli seviyede katma değer yaratamamak ve markalaşamamaktan geçiyor.

Biz domatesi genelde sadece yaş olarak düşünüyoruz. Domatesin kurusu, suyu, püresi, sosu, salçası, reçeli, turşusu akla gelecek bir çok farklı şekilde tüketimi mevcut.

Ve işte katma değer de burada yatıyor.

Bugün domates ve türevlerinin ihracatını gerçekleştiren markaların menşeine baktığımızda karşımıza ABD'li, Çinli, İngiliz, İtalyan şirketler çıkıyor.

Aslında konumuz domates olsa da bir çok üründe benzer durum söz konusu.

Domatesten çıkaracağımız çok dersler var.

İrfan Donat

Bloomberg HT Tarım Editörü

idonat@bloomberght.com