X
HABERLER

Babacan: Dünya 2012'de %3.5 büyümeyi bile göremeyebilir

TUSKON toplantısında konuşan Babacan, küresel yavaşlamaya dikkat çekerek, dünyanın bu yıl %3.5 büyümeyi bile göremeyebileceğini, Türkiye'nin gelişen piyasalara fark attığını söyledi

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, zamanında tedbir almanın çok önemli olduğunu belirterek, ''Bu kararları vermek, uygulamak kolay değil. Kısa dönemde rahatsızlık ve hoşnutsuzluk olabilir ama ülkenin uzun vadeli istikrarı için gerçekçi olmak, dengeleri mutlaka dikkatli yürütmek zorundayız'' dedi.

Türkiye İşadamları ve Sanayiciler Konfederasyonu (TUSKON) Başkanlar Kurulu Toplantısında konuşan Babacan, TUSKON'un, Türkiye'nin kalkınma mücadelesine yoğun bir katkıda bulunan Türk girişimcilerinin ve iş adamlarının uluslarası areneda görünürlüğünü artırmak ve yeni iş fırsatları oluşturmak için yoğun bir şekilde çalıştığını söyledi.

Babacan, 2 yıl önce TUSKON'un davetine katıldığında üye sayısının 15 bin olduğunu hatırlatarak, ''Bugün TUSKON 43 bin girişimcimizi temsil etmekte. Bu kadar kısa zamanda böyle geniş bir üye tabanına ulaştığı için TUSKON'u kutluyorum. Üye sayısındaki bu artış Türkiye'nin dinamizminin, insanımızın büyüme arzusunun bir göstergesidir'' diye konuştu.

TUSKON'un yurt dışında açtığı temsilciliklerle Türkiye'nin önemli bir sesi haline geldiğini ifade eden Babacan, şöyle konuştu:

''Sadece ekonomi ile ilgili konularda değil, bir çok siyasi konuda da Türkiye'deki sosyal gelişmeler konusunda ve olup biteni çok daha iyi anlatabilmek açısından da TUSKON çok önemli bir fonksiyonu üstlenmiştir. Dünyanın dört bir tarafında büyükelçiliklerimiz var. Çoğu zaman bir sivil inisiyatifin, bir STK'nın yaptığı çalışmalar çok daha etkili ve sonuç yapıcı oluyor. Bunları yakından görme imkanı buldum. Ticaret Köprüsü Programıyla şimdiye kadar Türk iş dünyasının adını duymadığı coğrafyalara da uzanarak, TUSKON çok önemli açılım zeminini Türk iş dünyasına sağlamıştır.

2008'de Afrika'da sace 12 büyükelçiliğimiz varken bir karar aldık ve Afrika'daki elçilik sayımızı 34 'e çıkartmayı kararlaştırdık. O kararı alırken görüşler aldım. Görüşlerinden en çok istifade ettiğimiz kurumlardan bir tanesi TUSKON oldu. Afrikadaki etkinlikler hangi ülkelerde elçilik açmamız gerektiğine ışık tuttu. Afrika'daki büyükelçilik sayımız 32'ye ulaştı.

Şu anda THY 20'nin üzerinde destinasyona doğrudan uçuyor Afrika'da. THY şuanda 92 ülkeye uçuş yapıyor. Bu 92 sayısı dünyada birinci sırada olmaktır. Bu hem Türkiye'nin yurt dışı açılımın bir sonucu hem de Türk iş dünyasının yurt dışındaki yoğun faaliyetlerinin getirdiği bir sonuç. Aynı zamanda hükümetin ve THY'nin doğru politikalarının bir sonucudur.''

''Hızla daha yeni coğrafyalara açılmamız gerekiyor''

Babacan, geleneksel ihracat pazarlarında artık sıkıntılar olduğuna vurgu yaparak, ''Bunu 2008-2009 krizine kadar çok görmüyorduk. 2002'den beri konuşulan problemler ve riskler sonunda geldi, 2008-2009'da Avrupa başta olmak üzere gelişmiş olan ekonomileri vurdu. İşte Bu nedenledir ki, hızla pazarlarımızı genişletmemiz gerekiyor. Hızla daha yeni coğrafyalara açılmamız gerekiyor'' tavsiyesinde bulundu.

Güneydoğu Asya ve Çin'de çok yoğun bir ekonomik aktivite olduğuna işaret eden Babacan, Malezya'nın bir numaralı ihracat pazarı Amarika iken, artık Çin'in bir numaraya geldiğini vurguladı.

Çin'in, dünyanın en büyük otomobil pazarı haline geldiğini anlatan Babacan, ''Geçen yıl satılan otomobil sayısı 28 milyon. Çin, dünyanın ikinci büyük ekonomisi, Japonya'yı geçti. 2020 de Amerika'yı da geçerek, dünyanın en büyük ekonomisi olma yolunda. Oralarda şimdiden yer tutmak, işbirliği oluşturmak son derece önemli'' dedi.

''Çin ve Güneydoğu Asya ile olan ilişkilerimiz hızlı bir şekilde gelişiyor''

Türkiye'nin Çin ve Güneydoğu Asya ile olan ilişkilerinin hızlı bir şekilde geliştiğini kaydeden Babacan, ''Her ne kadar dış politikada, siyasi alanda anlaşamadığımız konular olsa da, 2010'da Çin Başbakanı'nın ziyareti sırasında ilişkilerimizi stratejik işbirliği seviyesine ulaştırdık. Bu günlerde ekonomik ilişkilerimizi diğer konulardan ayrı tutarak, Çin ile olan ilişkilerimizi götürmeye çalışıyoruz'' değerlendirmesini yaptı.

Babacan, Türkiye'nin geniş petrol kaynakları ve doğal gazı olmadığını anımsatarak, ''Bizim en değerli zenginliğimiz, dünyanın her yerinde iş yapabilen, içinde bulunduğu coğrafyaya kolaylıkla uyum sağlayabilen, risk almaktan korkmayan girişimci bir ruh. Aslında ekonomik yapımıza bakarsak, elin taşıyla elin kuşunu vuruyoruz. Bütün hammaddeyi ithal ediyoruz. Geçen yıl enerji ithalatına ödediğimiz rakam 54 milyar dolar. Tekstil ve benzeri ürünler yapıp dünyanın dört bir tarafına ihraç ediyoruz'' diye konuştu.

''Petrol zengini ülkeler Türkiye'ye gıpta ile bakıyor''

Babacan, petrol zengini pek çok ülkenin ekonomiden sorumlu bakanlarıyla görüştüğünde, hepsinde Türkiye'ye karşı çok ciddi bir gıpta olduğunu belirterek, ''Keşke biz de ekonomimizi çeşitlendirmiş, sanayisiyle, hizmetiyle, turizmiyle komple kalkınan bir ülke olabilseydik, diyorlar'' dedi.

Babacan, 2008-2009 küresel ekonomik krizin henüz bitmediğini vurgulayarak, ''2008- 2009 krizi safhalar değiştirerek devam ediyor. Krizin ilk safhasında problem bankalardaydı. İçinde bulunduğumuz safhada problemler artık devletlere de sirayet etmiş durumda. Krizin ilk safhasında problem yaşayan bankalara devletler destek çıkarken, şuan devletlerin kendi kredibilitesinde, gücünde çok ciddi bir erozyon var'' yorumunda bulundu.

Küresel finansal sistem ya da herhangi bir ülkenin kendi içindeki finannsal sistemin dayandığı en önemli noktanın, o ülkenin devletine ve hazinesine duyulan güven olduğuna dikkati çeken Babacan, ''Herhangi bir sıkıntı olduğunda 'nasılsa devlet burada' deyip bir güvence vardır. Fakat krizin içinde bulunduğumuz safhada o güvence maalesef zayıflamış durumda, özellikle pek çok Avrupa ülkesinde'' dedi.

''Pek çok Avrupa ülkesinde bankacılığın yükü borç stoklarını yükseltti''

Problem yaşayan bankalardan üstlenmek zorunda kalınan risklerin, borçların, sorun yaşayan finans kuruluşlarından devletlerce ödenen maliyetlerin hem bütçe açıklarını hem de kamu borç stoğunu artırdığını vurgulayan Babacan, şunları kaydetti:

''Nasıl bizim 2001 krizinde kamu borç stoğumuz birden sıçradıysa bankacılıktan gelen yükü devlet üstlendiği için, aynı şekilde pek çok Avrupa ülkesinde bankacılığın yükü, borç stoklarını yükseltmiş durumda. Bir de bunun üzerine bir çok Avrupa ülkesinde 'ben daha çok para harcayacağım o şekilde büyüyeceğim' diye 2009'da izledikleri çok yanlış bir uygulama vardı. Onu da eklediğimizde pek çok Avrupa ülkesinin borcunu ödeyip ödeyemeyeceği ciddi şekilde tartışılır hale geldi.

Avrupa'da kararlar alındı, fakat uygulama konusunda hala pek çok aksaklığın olduğunu görüyoruz. 17 ülke tek bir para birimi kullanırken, 17 ülkenin ayrı ayrı maliye politikası izlemesi, ayrı ayrı bütçe dengeleri kurması sürdürülebilir bir yapı değil.''

''Hem AB'de hem ABD'de para basarak bir çözüm üretme çabası var''

Babacan, 25 ülkenin altına imza attığı mali kuralın işleyişine değinerek, Avrupa ve Amerika'da çok ciddi bir açık ve borç yükü oluştuğunu, kamu borç stoğunun mili gelire oranının yüzde 100'ü aştığını anımsattı.

Bu yükün tamamen merkez bankalarının karşılıksız bastığı para ile finanse edildiğinin altını çizen Babacan, ''Şu anda Amerika'nın para birimi dolar dünyada hala itibar görüyor. İlerde ne olacağının garantisi yok. Ülkeler dolara itibar ettiği sürece belki bu çarkı döndürebilirler. Bu kadar karşılıksız para basılıyor da, ilerde bu acaba ne olacak diye bir soru işareti gelirse, işte o zaman ciddi bir değer kaybı tüm dünyanın istikrarını ciddi bir şekilde riske sokabilir'' uyarısında bulundu.

''Avrupa'da bir çok ülke yangın yerine döndü''

Şuan çarkın döndüğünü ama ilerde ne olacağının çok açık olmadığını söyleyen Babacan, şunları söyledi:

''Seçimlerden sonra ABD hükümetin çok ciddi adımlar atması gerekiyor. Borç sürekli arttığı ve borcu borçla ödedikleri için bir tıkanma olabilecek. Bunlar hayra alamet şeyler değil. Önümüzdeki dönemde Amerikan ekonomisi dünyada çok tartışılacak, piyasa projektörleri o taraf çevirecek. Sonuçta hem AB'de hem ABD'de para basarak bir çözüm üretme çabası var.

Para basarak bu açığı kapatayım düşüncesini Türkiye'de yaşadık, bu yürümüyor. Ülke krizlerle karşı karşıya kalıyor. Mali disiplin çok önem taşıyacak önümüzdeki dönemde. Avrupa'da bir çok ülke bir yangın yerine döndü. Ciddi sosyal krizin içine düşmüş durumda bu ülkeler.

Zamanında iyiyken, istikrar varken zor kararlar almak çok önemli. Kolay değildir, kongre haftamız ve 2013-2014-2015 seçim yıllarımız, biz bazı fiyat ayarlamaları zorunda kaldık. Başbakanımızın bu konudaki yorumu çok manidardır; 'Komşularımız gibi battıktan sonra mı bu adımları atsaydık?' dedi.

Zamanında tedbir çok önemli. Bu kararları vermek, uygulamak kolay değil. Kısa dönemde rahatsızlık ve hoşnutsuzluk olabilir ama ülkenin uzun vadeli istikrarı için gerçekçi olmak zorundayız, dengeleri mutlaka dikkatli yürütmek zorundayız.''

HABERİN DEVAMI

İlginizi Çekebilir

Resmi Gazete'de bugün (30.12.2023) 30 Aralık 2023 Cumartesi, 01:41:50 Turkcell bazı iştiraklerinin satışı için hisse devir sözleşmesi imzaladı 30 Aralık 2023 Cumartesi, 01:11:47 Arjantin Devlet Başkanı Milei’den BRICS kararı 30 Aralık 2023 Cumartesi, 01:08:14 SPK yeniden değerlemeye tabi tutarları güncelledi 30 Aralık 2023 Cumartesi, 00:53:47 Tütün mamulleri ve alkollü içki satış belgelerinde yeni tarife 29 Aralık 2023 Cuma, 21:41:42 Avrupa borsalarında 2021’den beri en iyi yıllık performans 29 Aralık 2023 Cuma, 20:55:36