X
HABERLER

Babacan: Kredi notuna ilişkin Hazine dışındaki açıklamalara ihtiyatla yaklaşılmalı

Başbakan Yardımcısı Babacan, kredi notuna dair Hazine Müsteşarlığı dışındaki açıklamalara ihtiyatlı yaklaşmanın gerektiğini söyledi

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, "Kredi notuyla ilgili Hazine Müsteşarlığımızdan gelecek açıklamaların dışındaki açıklamalara, ihtiyatla yaklaşmakta yarar olduğunu düşünüyorum. Çünkü piyasa üzerinde eksi ya da artı etki hareketlere sebep olabilecek konular" dedi.

Ernst&Young'un Stratejik Büyüme Forumu 2013 Türkiye toplantısı sonrası Babacan, İstanbul Ticaret Üniversitesi'nden Prof. Dr. Kerem Alkin'in moderatörlüğünü yaptığı soru-cevap bölümünde konuştu.

"Türkiye ile IMF ilişkilerinde yeni bir dönem giriliyor. Yeni bir Türkiye konumlanması var. Bu konumlanmayı istikrarlı bir hale nasıl getireceğiz?" şeklindeki soru üzerine Babacan, IMF'nin kuruluşundan bu yana Türkiye'nin bu yapı için olduğunu ve 19 standby anlaşması yapıldığını hatırlattı.

Babacan, "IMF dönem dönem özellikle gelişmekte olan ülkelerdeki aksaklıklara destek veren bir kurumdu. 2008'den sonra artık gelişmiş dediğimiz pek çok ekonomilerde IMF daha aktif rol alıyor. Özellikle krizden sonra IMF'nin dünyadaki üstlendiği rol bir miktar değişti. Gelişmekte olan ülkeler ile gelişmiş ülkelere arasındaki dengenin hızla değişmesi IMF'nin kredilendirme ve kaynak yapısında farklı bir tabloyu oluşturdu" değerlendirmesinde bulundu.

IMF'nin gelişmekte olan bir çok ülkeden kaynak talep ettiğini anımsatan Babacan, gelişmekte olan bir çok ülkenin IMF'ye kaynak sağladığını ve IMF'nin de bu kaynakları gelişmiş ama ağırlıklı sorun yaşayan ülkelerin finansmanında kullandığını belirtti.

Türkiye'nin CDS'lerindeki düşüşe rağmen uluslararası derecelendirme kuruluşlarının kredi notları arasındaki uyumsuzluğun nasıl kapanacağı ve yatırım yapılabilir not artışı beklentileri yönündeki soruya ilişkin olarak Babacan, şu cevabı verdi:

"Kredi derecelendirme kuruluşlarının özellikle 2008-2009 krizinden sonra ciddi bir kredibilite erozyonu oldu. Bu kriz öncesinde çok yüksek not verdikleri şirketler, varlıklar ya da ülkeler kriz döneminde yatırımcıları üzdü. G-20 sürecinde biz artık kredi derecelendirme kuruluşlarına olan bu bağımlılığın nasıl azaltılabileceği ve alternatif hangi mekanizmaların oluşturulabileceğini çalışıyoruz. Bununla ilgili G-20 çalışma grubu var. Ayrıca bu görev Finansal İstikrar Kurulu'na da verildi. Dolayısıyla sadece Türkiye için değil, dünyada da bir problem alanı. Ne ile ikame edileceği çalışılmalı. En önemli risk göstergelerinden birisi olan CDS'ler Türkiye'nin tarihi en düşük seviyelerinde...Türkiye'nin risk primine de baktığınız zaman da Türkiye'nin güvenilirliği çok çok iyi noktada. Risk primi bu kadar düşük olup da kredi notu başka ülke hemen hemen kalmadı. Kredi artışlarının er ya da geç olması gerektiğini düşünüyoruz. Ama zamanlama açısından da bir şey söylemek istemiyoruz."

-"Er yada geç not artışlarının gelmesini gerektiğini düşünüyoruz"-

Başbakan Yardımcısı Babacan, kredi derecelendirme kuruluşlarıyla ilgili Türkiye'nin muhatap kuruluşun Hazine Müsteşarlığının olduğunu anımsatarak, "Başka kuruluşlarımızın direkt teması yoktur. Kredi notuyla ilgili Hazine Müsteşarlığımızdan gelecek açıklamaların dışındaki açıklamalara ihtiyatla yaklaşmakta yarar olduğunu düşünüyorum. Çünkü piyasa üzerinde eksi ya da artı etki hareketlere sebep olabilecek konular. Dolayısıyla ihtiyatlı yaklaşılması gerekiyor. Zamanlama konusunda henüz bir şey söylemek doğru değil. Er yada geç not artışlarının gelmesini gerektiğini düşünüyoruz" diye konuştu.

Zaten 2009'dan bu yana pek çok kredi derecelendirme kuruluşunun Türkiye'nin notunu defalarca artırdığını ifade eden Babacan, "Bunun ötesinde notları da hak ettiğimizi düşünüyoruz. Doğruları yapmaya devam ediyoruz. Bu kuruluşlar da belli bir mesafeden bizleri takip ediyorlar ama geriden geliyorlar" değerlendirmesini yaptı.

-"Merkez bankalarının likidite operasyonları fırsat penceresidir"-

"Küresel krizin fazla uzamasından kaynaklanan bir vurdum duymazlık riski olduğunu ve bunun sizde bir endişeye sebep olduğunu gözlemledim. Böyle bir durumun ekonomik gribal enfeksiyone sebep olur mu?" sorusu üzerine Babacan, şu cevabı verdi:

"Dünyada yaşananlar için gribal enfeksiyon tabiri çok hafif bir tabir. Çok daha derin ve büyük problemler var. Problemlerin köküne henüz inilmiş değil. Burada gelişmiş pek çok ülkede yapısal düzenlemelere ihtiyaç var. Bu yapısal reformlar gecikiyor ve yapıldığı zaman da gereği kadar güçlü olarak maalesef göremiyoruz pek çok ülkede. Pek çok gelişmiş ülkede kamunun finanse edilmesi için merkez bankaları para basıyor. Büyük finans kuruluşlarının batmaması için merkez bankaları para basıyor ve özellikle bir yıldır yapılan likidite operasyonları pek çok ülkede faizleri düşürdü.
Fakat faizlerin düşmesi güven ortamından değil merkez bankalarının sağladığı bol miktarda ucuz finansmanla oldu.

Dolayısıyla ABD ve AB için söylüyorum, bu düşük faiz ortamında aldanıp işler düzeldi, demek ki bundan sonra büyüme gelecek rahatladık demek çok büyük hata olur. Merkez bankalarının olağanüstü operasyonlarının sağlamış olduğu sadece bir fırsat penceresidir. Başı ve sonu olan bir süreçtir. İlelebet devam etmesi de mümkün değildir. Dolayısıyla bir çok ülkede hükümetlerin bu fırsat pencerelerini iyi kullanıp aslı yapılması gerekenler konusuna odaklanmaları gerekmektedir."

Babacan, ekonomide başarını özünde güven olduğunu ve bunun da öngörülebilirlikten geçtiğini söyledi.

HABERİN DEVAMI

İlginizi Çekebilir

Köprü ve otoyol ücretlerine zam yapıldı 01 Ocak 2024 Pazartesi, 00:36:34 İthalat denetimine ilişkin tebliğler Resmi Gazete‘de 31 Aralık 2023 Pazar, 16:40:14 Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Resmi Gazete’de 31 Aralık 2023 Pazar, 14:26:32 Şimşek: 2024, yıllık enflasyonda düşüşün başladığı yıl olacak 31 Aralık 2023 Pazar, 12:08:41 Çin’de imalat sektörü aktivitesi 6 ayın en düşük seviyesinde 31 Aralık 2023 Pazar, 11:50:19 2024’te ekonominin iki yüzü 31 Aralık 2023 Pazar, 09:26:33