X

27 bin boşanmış çift Yargıtay'dan ceza değil ödül aldı

SGK, çiftler boşandıktan sonra aynı evde yaşıyor diye kadına bağlanan yetim aylığını kestiği gibi hapis cezası istiyordu. Yargıtay, "Boşanmış da olunsa beraber yaşamak suç değil" dedi

Bu köşeden, defalarca boşandığı kocasıyla birlikte yaşayan kadınlara SGK'nın uyguladığı eziyeti haber ve yorum konusu yaptık. En başta belirtelim, SGK sadece boşandığı kocasıyla beraber yaşayan kadınlara eziyet eder ama başka erkeklerle yaşarsa karışmaz. Hatta, hiç evlenmeden hem babasından hem de eski kocasından aylık alıp bir erkekle dost hayatı yaşayana da karışmaz. Sadece arada çocukları olsa da koca çocuklarını görebilmek için eski karısının evine girse (boşanan karı-koca aynı evde birkaç saat beraber otursalar) hemen gidip kadının dul-yetim aylığını keser, yetmez bir de dolandırıcılıktan ceza almalarını ister.
Sosyal Güvenlik Kurumu'nun yöneticileri anlar mı bilmem ama yerel mahkeme SGK'ya ders vermiş. Diyor ki; mahkeme kararıyla boşanan karı-koca isterse yeniden görüşür, isterse aynı evi paylaşır, isterse de aynı yatağa girer, SGK sen buna karışamazsın. Bakalım bu kadar net ve açık mahkeme kararına rağmen SGK'nın üst düzeyi bunu anlayabilecek mi?

7 YIL HAPİS İSTENMİŞTİ
Olaya göre; Rize'de yaşayan F.T.İ. ve M.İ. çiftini, Kalkandere Asliye Hukuk Mahkemesi boşadı. Boşanma kararından sonra F.T.İ.'ye vefat eden babası nedeniyle Sosyal Güvenlik Kurumu'nca yetim maaşı bağlanmıştı. Ancak SGK, çiftin boşanmış olmalarına rağmen aynı evde yaşamaya devam ettiği, amaçlarının yetim maaşını alabilmek olduğu ve bu yüzden "kamu kurumunu dolandırmak" suçunu işledikleri iddiasıyla suç duyurusunda bulunmuştu. Rize Cumhuriyet Başsavcılığı'nca da F.T.İ. ve M.İ. hakkında Türk Ceza Kanunu'nun "nitelikli dolandırıcılık" suçunu düzenleyen 158. maddesine göre 3 yıldan 7 yıla kadar hapis ve en az 13 bin 163 TL para cezası talep edilmişti.

MAHKEME 'SİZE NE' DEDİ
Ceza mahkemesi, iddianameye uymadı ve sanıkların beraatine karar verdi. SGK beraat kararını Yargıtay'da temyiz etti. Yargıtay 15. Ceza Dairesi'nin kararında, dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp yarar sağlaması gerektiği belirtilerek "Bu suçun oluşması için hileli nitelikte birtakım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, mağdurun durumu, fiille olan ilişkisi, kullanılan hilenin şekli, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır" denildi. Dava konusu olayda, sanıkların kesinleşmiş bir mahkeme kararıyla boşandıklarına dikkat çekilerek sanıkların böyle bir kararın varlığına rağmen bir arada yaşayıp yaşamama hususunda özgür iradeleriyle davranabilecekleri belirtildi ve mahkeme kararı onandı.
Karar halen bu konuda davalı olan yaklaşık 27 bin çifti ilgilendiriyor.

HABERİN DEVAMI

Yazarın Diğer Yazıları

Bu tedbirler kazaları azaltmak için yeterli değil 30 Kasım -1 Pazartesi Emeklilik dilekçesi yılbaşından önce mi sonra mı verilmeli? 30 Kasım -1 Pazartesi İşe giriş sağlık raporunu kimler verebilir 30 Kasım -1 Pazartesi Üniversite öğrencisi yetim, çalışmaktan hâlâ korkuyor 30 Kasım -1 Pazartesi Çalıştıkça emekli aylığı düşer, bunu düzeltmezler 30 Kasım -1 Pazartesi