X
HABERLER

Boyner: Cari açık için MB müdahalesi yeterli değil

Boyner, "Rekabetçi kur tartışmasının veya MB müdahalelerinin, cari açık için yeterli önlemler olduğuna inanmıyoruz" dedi

Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Ümit Boyner, ''2000'li yılların başından itibaren Türkiye ciddi bir demokratikleşme atağına kalktı ama bugün geldiğimiz noktada demokratikleşme adına yaşadığımız bir takım krizlerde maalesef geldiğimiz yolun bir arpa boyu kadar olduğunu da itiraf etmek zorundayız'' dedi.

TÜSİAD'ın 2012 yılı programının açıklandığı toplantıda Boyner, Türk basını için kolay olmayan bir dönemden geçildiğini, kendileri için basının açıklığının çok önemli olduğunu kaydetti.

Boyner, demokrasilerde meslek dışı baskılar altında kalmayan ifade özgürlüğü ortamında hareket edebilen araştırma yapabilen basının çok önemli olduğunu vurgulayarak, demokrasilerin en önemli gücün özgün ve tarafsız medya olduğunu, bunu çok önemsediklerini belirtti.

''Ümit ediyoruz ki; Türkiye'de ifade ve basın özgürlüğü aslında ileri demokrasiye yakışacak şekilde ileri derecede gelişir'' diyen Boyner, bu konuda zaman zaman da farklı açıklamalar yaptıklarını, kendilerinin de çeşitli kaygıları olduğunu söyledi.

Boyner, TÜSİAD olarak ilkesel olarak hedeflerinin ve referans aldıkları değerlerin; açık toplum, müreffeh toplum ve demokrat toplum olduğunu dile getirerek, bu üçünün tamamıyla iç içe geçmiş durumda olduğunu, bir toplumda demokrasi olmazsa açık toplum olmasına imkan olmadığını, demokrasi olmazsa o toplumun müreffeh olmasına imkan bulunmadığını, müreffeh olmazsa demokratik olmasının güç olduğunu anlattı.

Boyner, bu nedenle bu üçünün her birinin Türkiye içinde referans olması gerektiğini söyledi.

-2012 programı-

2012 yılı programının üç ana tema üzerinde şekillendiğini belirten Boyner, ''Birincisi sürdürülebilir büyüme için üretkenliğin artırılması, ikinci hem teknik hem demokratik standartlar açısından Avrupa birliği uyumunun derinleşmesi... Biz esasında özünde AB uyumunun, AB hedefi ne kadar uzak görünürse, Türkiye'nin değişimini ve Türkiye'deki reform gücü için çok önemli olduğunu düşünüyoruz. Üçüncüsü de demokratikleşme...'' dedi.

2000'li yılların başından itibaren Türkiye'nin ciddi bir demokratikleşme atağına kalktığını ama bugün gelinen noktada demokratikleşme adına yaşanan bir takım krizlerde ''Maalesef gelinen yolun bir arpa boyu kadar olduğunu'' ifade eden Boyner, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Üç konuyu toparlayan ve bugün özellikle üzerinde çok konuşmayı önemli gördüğümüz hukuk güvenliği konusu var. Hukuk güvenliği hayatımızın her veçhesini etkiliyor. Hukuk güvenliği, adalet, adalet duygusu ve yargı reformu Türkiye için çok önemli... Bu üç konuyu bu perspektiften ele alıyoruz. Sürdürülebilir büyüme için üretkenlik artışı.... Gelişmekte olan ülkelerdeki büyüme oranlarına onların çektiği yabancı yatırımlara baktığımız zaman Türkiye'nin rekabetçi gücü çok önemli hale geliyor.

Biz sürdürülebilir büyüme ve verimlilik çalışmalarımızı artırdığımız sürece rekabet gücümüzü artırabiliriz diye düşünebiliriz. Birincisi de yapısal bir konuma gelmiş olan cari açık meselesi... Sürdürülebilir büyüme için iki tane ön koşul var. Biri makro ekonomik istikrar, bu da para ve maliye politikaları ile sağlanıyor. Para politikalarına baktığımız zaman fiyat istikrarını hedeflemiş bağımsız merkez bankacılığı anlayışı Türkiye için önemli... Geçtiğimiz dönemde özellikle 2001 krizinden sonra yaptığımız yapısal reformlarda bunun çok büyük faydasını gördük.''

-''Dalgalı kur rejimini önemsiyoruz''-

Boyner, dalgalı kur rejimini önemsediklerini ve Türkiye için doğru olduğunu düşündüklerini ifade ederek, ''Sıfır bütçe açığını hedefleyen maliye politikaları Türkiye'nin gündeminde oldu. Burada bizim önemli gördüğümüz sürekli harcama reformu üzerinde çalışan, kamu harcamalarını artan ölçüde etkinlik ve üreten harcamalara yönlendirmek. Bunlar nedir? Altyapı harcamaları, teknoloji, eğitim ve sağlıkla ilgili harcamalarıdır'' diye konuştu.

Mali ve para politikalarının cari açık probleminin çözümü için yetersiz kaldığına işaret eden Boyner, Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde cari açığın yüzde 3-4 oranını üzerine çıktığı zaman farklı bir risk eşiğine atlandığını, Türkiye'nin bugün yüzde 10'luk bir cari açık rakamının olduğunu söyledi.

Ümit Boyner, sözlerini şunları kaydetti:

''Cari açığın yapısına da baktığımız zaman mal ticareti dengesi açığını daha yüksek olduğunu gördüğümüz için temelde bunun bir mal ticaret dengesi sorunu da olduğunu söyleyebiliriz. Burada zaman zaman rekabetçi kur tartışmaları gündeme geliyor. Merkez Bankası müdahaleleri yeterli mi yetersiz mi? Bu tartışmalar yapılıyor. Açıkçası biz rekabetçi kur tartışmasının veya Merkez Bankası müdahalelerinin, cari açığın sorun olmaktan çıkması için yeterli önlemler olduğuna kesinlikle inanmıyoruz. Bu noktada mal ticareti ve ticaret dengemize odaklanmalıyız diye düşünüyoruz.

Türkiye'nin hep gündemde olan iç tasarruf sorunu var. burada memleket içi tasarrufların finansal sisteme yönlendirilmesi ve bir anlamda finansal derinleşmenin özelleştirilmesi konuları var. bunlar bu yıl ki çalışma programımızda önemli bir yer tutuyor. TÜSİAD olarak sıklıkla mikro yapısal reformlar gündemine dönmek istiyorum, bunlar inovasyon kapasitesiyle rekabet hukukuyla kayıt dışıyla mücadeleden enerji piyasalarının reorganizasyonuna kadar çeşitli alanları kapsıyor.''

Kendileri için, üretkenlik temelli büyümenin iki ana değişkeni olduğunu bildiren Boyner, ''Birincisi inovasyon kapasitesi. Türkiye'nin önümüzdeki dönemde en öncelikli olarak gündeme alması gereken konulardan biri. İnovasyon kapasitesi dediğimiz zaman teknoloji yaratma, yenilikçi buluş geliştirebilme ve teknolojiyi kullanabilmekten bahsediyoruz. İkincisi de eğitim konusu bizim 2012 çalışma programımızda ağırlıklı bir yer tutuyor. Eğitim kapsamı içeriği niteliği ve eğitimcinin eğitimi bizim çalışma programımızda yer tutacak'' diye konuştu.

Boyner, Sanayi Strateji Belgesini önemsediklerini, yürürlüğe girmesi için bir takvimlendirmesi olduğunu ve bunu takip edeceklerini belirtti.

Türk Ticaret Kanunu'nun ve Borçlar Kanunu'nun temmuz ayından itibaren yürürlüğe girmesini beklediklerini dile getiren Boyner, TTK'nın ve Borçlar Kanununu iş dünyasına yeni bir yaşam biçiminin hem şeffaflık açısından hem yönetişim kültürü açısından bir reform olduğunu düşündüklerini kaydetti.

-Yeni teşvik sistemi-

Ümit Boyner yeni teşvik programını da önemsediklerini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Bizim teşvik olarak gördüğümüz sektörel teşviklerden veya sübjektif olarak belli sektörlere verilen teşviklerden çok, yatay anlamda tüm sektörlerimizde büyük yatırımları, alt yapıyı geliştirecek, hem maddi alt yapı, hem de beşeri alt yapılardan bahsediyorum. Büyük yatırımları inovasyon ve teknolojiyi, bölgesel kümelenmeleri destekleyecek bir teşvik programı beklentisi içindeyiz.

Türkiye'de 2001 krizinden sonra yapısal reformlarda çok ciddi yer tutan bağımsız düzenleyici kurumlar bizim gündemimizde her zaman yer alıyor. Bu çalışmaları izlemeye devam edeceğiz. bu kurumlarla ilgili bu yıl çok temel bir rapor hazırlıklarımız arasında.''

Ümit Boyner, dünyada 2008'de yaşanan krizden sonra bir tehlike ile karşı karşıya olunduğunu ifade ederek, şunları kaydetti:

''Avro bölgesinin yaşadığı sıkıntılar bizi şöyle bir noktaya getirdi. Sadece Türkiye değil global anlamda böyle bir tehlikeden bahsediyorum. Demokratik standartlardan refah için vazgeçme eğilimi... Yani daha merkeziyetçi bir devlet, daha kalitesiz bir demokrasi. Hindistan ve Çin hep örnek olarak önümüze sunuluyor. Türkiye için Avrupa'nın Çin'i olsun. Özellikle AB krizi gündeme getirilerek, demokratik standartlar çok mu önemli? Refah ve istikrar sürdüğü ölçüde, soruları ile daha sık karşılaşır olduk. Biz bunun nafile bir tartışma olduğunu düşünüyoruz. Belki geçici bir süre refahın, size getirdiği rehavete kapılabilirsiniz ama o sırada çok önemli ve zorluklarla elde edilmiş demokratik standartları geri getirmeniz çok zor olabilir.

Hindistan bir kast sistemidir, gelir farklılıklarının olduğu. Çin, keza otoriter, gayet merkezi bir sistem. Bunlar Türkiye için hedef olamaz. Türkiye'nin yeri orta halli orta demokrasili bir ülke olmak değildir. Biz Türkiye'nin ekonomik büyüklüğü kadar kişi başına gelir artışı oranında da dünyanın sayılı ülkelerinin arasına girmesi gerektiğini, ve gelir arklılıklarının da daha adil bir şekilde gerektiğini düşünüyoruz.''

HABERİN DEVAMI

İlginizi Çekebilir

Spot piyasada elektrik fiyatları (16.12.2023) 16 Aralık 2023 Cumartesi, 16:02:43 İlaç fiyatlarına yüzde 25 zam 16 Aralık 2023 Cumartesi, 12:53:26 Hangi yatırım aracı ne kazandırdı? 16 Aralık 2023 Cumartesi, 11:29:34 Küresel piyasalarda gözler BoJ ve ABD büyüme verisine çevrildi 16 Aralık 2023 Cumartesi, 11:25:58 AMB/Nagel: Faiz indirimini konuşmak için çok erken 16 Aralık 2023 Cumartesi, 11:10:44 7 başlıkla geçen hafta 16 Aralık 2023 Cumartesi, 10:36:11