X
HABERLER

Fed'in sıkılaştırması gelişen ülkeleri nasıl etkiler?

Harvard Ünivesitesi profesörlerinden Frankel, ABD'de faiz artırımlarının gelişen ülke ekonomilerini nasıl etkileyeceğini değerlendirdi

Harvard Ünivesitesi'nde Kennedy School of Government profesörlerinden ve daha önce ABD Başkanı Barack Obama'nın eski Ekonomik Danışmanlar Konseyi üyesi Jeffrey Frankel, Fed'in para politikasını sıkılaştırmasının gelişen ülke ekonomilerine olası etkisini project-syndicate.org'a değerlendirdi.

Frenkel'in değerlendirmesi şöyle;

Fed'in çok uzun zamandır beklenen ve geniş bir yelpaze tarafından tahmin edilen, kısa vadeli faizlerin artırılmasına yaklaşması ile birlikte, birçok kişi gelişen piyasaların bundan nasıl etkileneceğini soruyor. Gerçekten de bu soru en azından, dönemin Fed Başkanı Ben Bernanke'nin parasal genişlemenin "azaltılmaya" başlanacağını duyurduğu ve bunun da uzun vadeli ABD faizlerinin yükselerek gelişen ülkelere giren sermayenin geri dönmesine yol açtığı Mayıs 2013'ten bu yana sorulmakta.

IMF İdari direktörü Christine Lagarde'ın bize hatırlattığı üzere, bu korku, Fed'in politika sıkılaştırmasının gelişen ülkelerde finansal krizleri tetklediği, özellikle 1982 ve 1994'teki önceki bölümlerin bir tekrarı. Eğer Fed bu yıl faizleri artırmaya karar verirse, hangi gelişen piyasalar sermaye akışının tersine dönmesine en fazla duyarlı?

Kuşkusuz gelişen piyasalar, yalnızca kısa vadeli ABD faizleri değil, aynı zamanda örneğin volatilite endeksi VIX tarafından ölçülen diğer finansal riskleri de içeren küresel piyasa koşullarına yüksek oranda duyarlı. Düşük ABD faizleri ve sakin küresel finansal piyasalardan da destek bulan sermaye girişleri bolluğu, bu koşullar tersine döndüğünde, ansızın sona erebilir.

1990'ların sonunda Doğu Asya'da ve diğer bölgelerdeki döviz kuru krizinin sona ermesinin ardından, gelişen piyasa hükümetleri, bazı önemli derlseri aldı. beş reform özellikle önemliydi; daha esnek kurlar, daha büyük çaplı döviz rezervleri, daha düşük konjonktür yanlısı maliye politikası, daha güçlü cari denge ve dolar ya da diğer dövizler cinsinden daha az borç.

Gelişmekte olan ülkelerin hepsi olmasa da büyük bölümü, bu arzu edilen reformları uygulama konusunda adımlar attı. Bu ülkelerin yaptığı seçimler, 2008-2009 küresel finansal kriz sırasında teste tabi oldu. Bu gibi reformları uygulamaya koyan ülkeler, ortalamada, krizden daha az olumsuz etkilendi. Reformları uygulamayanlar, özellikle orta Avrupa'daki orta gelirli ülkeler ve kıtanın çevresinde yer alan ülkeler, en fazla darbeyi alma eğiliminde olan ülkeler oldu.

Özellikle, 2001 sonrasında, birçok gelişen ülke, sermaye giriş dönemlerini büyük çaplı mali ve cari işlemler açıklarını kapatmak için kullanma şeklindeki tarihi alışkanlığından vaz geçti. Azalan borçlar ve artan rezervlerin bir sonucu olarak, bu ülkelerin kredibilitesi 2003-2007 büyüme döneminde iyileşti. 2008'de, bu ülkeler, daha geniş çaplı bütçe açıklarına izin vererek ve bunun sonucu 2009'daki daralmanın etkisini azaltarak, finansal krize tepki verme konusunda yeterli derecede güçlü pozisyondaydı. Şili reformlar konusunda yıldızdı, ancak Bostwana, çin, Costa Rica, Malezya, Filipinler ve Güney Kore'nin de aralarında bulunduğu diğer ülkeler de konjonktürle aynı yöndeki maliye politikalarını uygulamaktan kaçınabildiler.

HABERİN DEVAMI

İlginizi Çekebilir

Oyak Çimento'da birleşme tamamlandı 06 Ocak 2024 Cumartesi, 14:30:11 Netflix, oyunlara uygulama içi satın alım ve reklam ekleyecek 06 Ocak 2024 Cumartesi, 13:17:09 "BIST 30'da 11 şirketin net karbon nötr hedefi yok" 06 Ocak 2024 Cumartesi, 12:51:57 7 başlıkla geçen hafta 06 Ocak 2024 Cumartesi, 11:15:17 Ekonomi ve siyaset gündemi - 6 Ocak 2024 06 Ocak 2024 Cumartesi, 09:26:22 Resmi Gazete'de bugün (06.01.2024) 06 Ocak 2024 Cumartesi, 00:34:31