Bağımsız üye olsun da...
Türkiye'deki şirketlerin yüzde 99'u aile şirketidir. Patron babadır. Çoluk çocuk ve akrabalar kurumun yönetiminde söz sahibidirler. İşlerine karışılmasını istemezler. "Ne dersem o olur" vizyonuna sahiptirler.
Bu şekilde oluşan şirket yapıları, yönetim kurullarına dışarıdan atananları vitrin olarak kullanmayı yeğler. Ayda ya da üç ayda bir yapılan toplantılarda karar verir gibi görünen bu kişiler, kamuoyuna yönetimin içinde bağımsız üye olduğu şeklinde imaj da verirler.
İstisnaları olmakla birlikte benim gözlediğim Türk özel sektörünün yönetim yapısı böyledir. Dolayısıyla, başka nedenlerin de katkısıyla Türkiye'nin kurumsal yönetişim açısından dünyada arka sıralarda yer alması bir tesadüf değildir.