X
HABERLER

Otomotiv sektörünün CEO'ları buluştu

Türkiye otomotiv endüstrisinin temsilcileri, Türk otomotiv sektörüne ilişkin değerlendirmelerde bulundu

Ford Otosan Genel Müdürü Haydar Yenigün, kendileri tarafından teşvik paketinin çok güzel ve olumlu olarak karşılandığını belirterek, ''Ama detaylarına indiğimizde bu teşvikin önümüzdeki hedefleri yakalamamız için gerekli alt detaylara sahip olmadığını da yavaş yavaş görmeye başladık'' dedi.

Otomotiv Yetkili Satıcıları Derneği'nin (OYDER) düzenlediği ''Made in Turkey'' paneline Türkiye otomotiv endüstrisinin temsilcileri TOFAŞ Üst Yöneticisi (CEO) Kamil Başaran, Ford Otosan Genel Müdürü Haydar Yenigün, Oyak Renault Genel Müdürü Tarık Tunalıoğlu, Toyota Türkiye Üst Yöneticisi (CEO) Orhan Özer ve Hyundai Assan Yurtiçi Satış, Satış Sonrası ve Pazarlama Genel Müdürü Ümit Karaarslan katılarak, Türk otomotiv sektörüne ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Panelde Ford Otosan Genel Müdürü Haydar Yenigün, Türkiye'de otomotiv sektörünün önünün açılması gerektiğini belirterek, şu anda sektörün önünün pek açık olmadığını savundu.

Sektörde birçok engelle karşılaştıklarını dile getiren Yenigün, ''Tam satışlar artıyor, pat diye ÖTV ile karşılaşıyoruz. Geçen sene ekim ayında bir ÖTV çıktı, yansıması bu yılın ilk aylarında geldi. Hele şu anda segmentler bazında ciddi bir kaymaya neden oldu. Yerli üretilen aracın segmentini daraltıp ithal edilen aracın segmentinin ya da miktarının artmasına neden oldu. Psikolojik olarak piyasada bir yavaşlama oluyor'' diye konuştu.

Yenigün, otomotiv sektörünün ekonomiyi rahatsız etmeyecek şekilde önünün açılması gerektiğine işaret ederek, bunu yapacak otoritelerin belli olduğunu, otoritelerin sektörü iyi dinleyerek, piyasayı iyi yoklayarak bu yolu açmaları gerektiğini vurguladı.

-''Teşvik paketi yeterli değil''-

Yenigün, açıklanan teşvik paketine ilişkin de değerlendirmelerde bulunarak, ''Malum bir teşvik paketi var. Teşvik paketi çok güzel çok olumlu olarak karşılandı hepimiz tarafından ama detaylarına indiğimizde bu teşvikin bizim önümüzdeki az önce belirttiğim hedefleri yakalamamız için gerekli alt detaylara da sahip olmadığını da yavaş yavaş görmeye başladık. İlk anda göremezsiniz. Zaten yasal altyapısını ve teknik detaylarını daha açıklamış değiller. Sadece belli temel noktalarını açıklamışlar. Bekleyeceğiz herhalde'' diye konuştu.

Yerli otomobil konusunda görüşlerini de paylaşan Yenigün, yerli otomobil konusunun çok popülist ve polemiğe çok açık olduğunu söyledi.

Yenigün, bu konudaki bir yanlışı düzeltmek istediğine değinerek, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Yerli otomobil konusu hepimizi yaralıyor. Yerli otomobili 1966 yılından beri çok büyük bir hakkı ile yapıyor Türkiye. Bazı araçlarda beyaz kağıttan başlayan motorun nasıl olması gerektiğini çizen bunu geliştiren, dökümcüsünde döken, işleme tezgahında işleyen, onu komple hale getirip deneyip testlerini yapan bir motor üretim tesisimiz var. Bir tarafta da araç üretim tesislerimiz var. Yüzde 60-70 yerli malzeme kullanım var.

Şimdi doğrusu şu; Türkiye yerli otomobili ilk günden beri hakkıyla yapıyor. Türkiye yerli yan sanayiyi de üretmiş. Bizim neredeyse büyük üretim fabrikalarının hatta onunda ötesinin robotik otomasyonlar, büyük sanayi tesisleri haline gelmiş yan sanayimiz var. Onlar da her şeyi yan sanayi olarak yapıyorlar. Ortada 'tamamen yerli' tanımına uyan da bir şey de yok. Bunu Japonya da yapmıyor biz de yapmıyoruz. Zaten yapılamaz da.''

Yenigün, Türkiye'de şu anda yapılmak istenenin yerli marka olduğuna işaret ederek, şunları kaydetti:

''Yerli markayı nasıl kuracaksınız? Nasıl pazarlayacaksınız? Ekonominin böyle bir şeye ihtiyacı var mı? Bakmak lazım. Karşıt görüş 2023 yılında 500 milyar dolar ihracat hedefi. 4 milyonluk üretim. Bunlara baktığımızda 'yerli marka olması lazım' diyoruz. Ben de katılıyorum. Türkiye'nin birçok yerli markası olması lazım. Ancak bunu otomotivde seçmek bu kadar yayılmış popüler bir üründe yerli markayı seçmiş ve ekonominin artık aracı üretmek değil aracı kaliteli, verimli, güvenli, eğlenceli üretmek... Bunu herkes yapıyor. Bunun üzerine rakiplerden daha avantajlı yapabilmek, bir özellik katmak, bunun üzerine de bunu müşteriye en uygun şekilde ulaşılabilir bir fiyatla satmak... Ekonomik altyapısı doğru hesaplanmamış, 'ben yerli otomobil yapacağım yerli marka istiyorum' diye ortaya çıkmak hiçbir sanayicinin elini altına sokacağı bir taş değil. Öyle olmadığını da herkes biliyor. Olayı popülizmden kurtarmak lazım. Olay Türkiye'de daha fazla sermaye koyup, bu iç sermaye de olabilir dış sermaye de olabilir, daha fazla sermaye getirip daha fazla üretmekten geçiyor.''

Yenigün, Türkiye'nin geleceğinin sağlam olabilmesi için üretmek gerektiğine işaret ederek, Türkiye'de otomotiv sanayisinde müthiş bir kurulu kapasite bulunduğunu, yıllık 1,5 milyonluk üretim kapasitesinin olduğunu, ancak yıllık üretiminin yaklaşık 1 milyon 200 bin adetler civarında kaldığını, yıllık 300 bin adetlik kapasite kaybının yaşandığını anlattı.

-''Bugün ne vergi çıktı' diye gazetelere bakıyoruz''-

Bunu yapacak yatırımcının ve işgücünün de Türkiye'de bulunduğuna işaret eden Yenigün, ancak otomotiv sektörüne ilişkin sabahleyin kalktıkları zaman ''bugün ne vergi çıktı?'' diye gazetelere baktıklarını kaydetti.

Yenigün, ''Türkiye'de teşvik paketi diyoruz, teşvik paketini hatmettik ama detaylarını okuyorum ama hangi başlıkta olursa olsun otomotive teşvik yok. Bunu bir kenara yazın; otomotive teşvik yok. 1. bölge tarifi var, ama yok. Öbür tarafta 'yüzde 40 katma değer yaratması lazım' diyorlar teşvike girmesi için biz yüzde 40 katma değer yaratan bir durum bilmiyoruz otomotivde. Öyle bir şey yok'' diye konuştu.

-Oyak Renault Genel Müdürü Tarık Tunalıoğlu-

Oyak Renault Genel Müdürü Tarık Tunalıoğlu ise, otomotiv sektörü açısından Türkiye'de bir tek tehdit olduğunu bildirerek, bunun da ömrünü tamamlamış araçların devreden kaldırılması ile ilgili yönetmeliğin yürürlükte olmasına rağmen uygulanmaması olduğunu söyledi.

Tunalıoğlu, bu arabaların hala ekonomik değerlerinin ve kullanımdaki vergi avantajlarının olduğunu dile getirerek, ''Dolayısıyla bunlar bir türlü pazardan çıkamıyorlar. Çıkamadıkları için de aşırı yakıt sarfiyatı ve çevre kirliliği bazıları çok eski model olmasından dolayı emniyetsizlikleri konusu tabii rahatsız edicidir'' dedi.

Türkiye'de üretilen bütün modellerin yerli otomobil sayılacağını dile getiren Tunalıoğlu, aynı zamanda küresel tüm markaların 2010-2013 yılları arasında en az bir modelinin elektrikli olacağını deklare ettiklerini anlattı.

Tarık Tunalıoğlu, şunları kaydetti:

''Elektrikli otomobil çevreci bir çözümdür, bir gerekliliktir ama yerli markanın hayali olmamalıdır. Yerli marka otomobil için grubumuzun hazır olduğu ve gelen teklifleri değerlendireceği işareti en son Cenevre Otomobil Fuarı'nda en üst düzey yönetici tarafından açıklandı. Sayın bakanımız teşvikleri yerli marka için bir işaret fişeği olarak değerlendirmiş, tabii çok heyecanlıyız ve bu bizi mutlu etti. Ama biz o işaret fişeklerinden bir tanesini 2009 yılında gördük, büyük yatırımlara teşvik konusunda.

Daha sonra uygulama konusunda maalesef aynı hızla gidemedik. Şimdi bu teşvik paketinin de kesinleşmesi ile otomotive cash (nakit) girdisi yok. Teşvikte cash şartı yok. Önce üreteceksiniz, sonra kazanacaksınız sonra vergiden düşeceksiniz, böyle uzun bir süreç var. Dolayısıyla zaten mevcut bir şirketinizin olması lazım. O yüzden sıfırdan başlayıp yapmanız zaten zor gibi.''

Teşvik paketinin yerli marka otomobil için öneminin çok büyük olduğuna işaret eden Tunalıoğlu, oradan gelecek desteğin ancak bu işi mümkün kılabileceğini sözlerine ekledi.

HABERİN DEVAMI

İlginizi Çekebilir

Anadolu Efes, Rusya'daki şirketin tek sahibi oluyor 19 Aralık 2023 Salı, 09:35:24 Kızıldeniz'e görev gücü 19 Aralık 2023 Salı, 08:17:00 Wall Street tahvil getirileri tahmininde ayrışıyor 19 Aralık 2023 Salı, 08:15:49 Goldman'dan Fed tahmini 19 Aralık 2023 Salı, 07:42:42 Petrolde Kızıldeniz endişesi 19 Aralık 2023 Salı, 07:26:39 Tedarik zincirinde yeni kriz yolda mı? 19 Aralık 2023 Salı, 08:11:03