Advertisement
KÜRESEL PİYASALAR ABONE OL

Fed'in aylık 85 milyar dolarlık tahvil alımlarını azaltacağı sinyalleri özellikle gelişen piyasalarda tedirginlik yaratıyor. Ancak Financial Times gazetesine göre gelişen piyasalardaki ekonomik değişim, artık piyasanın eskiden olduğu kadar sert etkilemesi olasılığını azaltıyor. İngiliz gazetesinde yer alan makale, kısa vadede çalkantılar olsa da, uzun vadeli görünümün gelişen piyasa ekonomilerinin çoğu için aydınlık olduğunu söylüyor.

Amerikan merkez bankasının parasal genişleme desteğini çekeceği spekülasyonu Tayland'dan Türkiye, Güney Afrika ve Brezilya'ya kadar neredeyse gelişen piyasa ülkelerinin tamamında sert satışlara ve fon çıkışına neden oldu. Hint rupisi bu hafta dolar karşısında yüzde 2.5 daha değer kaybetti ve rekor düşüğe geriledi. Endonezya rupisi ise yüzde 3.6 zayıfladı ve ülkenin gösterge hisse senedi endeksi yüzde 9 düştü.

Diğer taraftan tam kapsamlı bir finansal erime olması ihtimali henüz olgunlaşmamış bir görüş olarak algılanıyor. Gazetenin haberine göre birçok gelişmekte olan ülke, kredilerinde, zengin ülkelerin kriz yönetiminden kaynaklanan balonlaşma ile karşı karşıya olsa da, sermaye akışı 1990'lardaki Asya finansal krizinin öncesinde olduğundan daha sağlıklı bir tablo çiziyor. Gelişen piyasalara fon akışının yarısı öz sermaye ve büyük kısmı doğrudan yatırım. Birçok ülkenin yüksek ölçeklerde rezervlere ya da portföydeki akış değişikliğine karşı dalgalı kura sahip olduğuna dikkat çeken Financial Times, yüksek ölçekli cari açığına rağmen Hindistan'ın bile başka sorunları olmasına rağmen tolere edilebilir bir net varlık pozisyonu olduğunu belirtiyor. Öte yandan gazete, Türkiye gibi Avrupa cephesindeki gelişmekte olan ülkelerin durumunun daha kötü olduğunu ileri sürüyor.

Kredi sıkılaşmasının büyümeyi frenleyebileceğini belirten gazete, kalkınma için sırtını krediye dayayan ülkelerde daha sıkıntılı bir durumun olabileceğini söylese de, ekonomilerin temeldeki güçlerinin Fed'in tahvil alımlarını azaltması ve kısa vadeli sonuçlarla sarsılmayacağını savunuyor.

Financial Times, 2000'lerin başlarındaki yüksek büyümenin, makroekonomik dengesizlikler ile desteklendiğinin altını çizerek, bunun batıda balonlaşmaya neden olduğunu ve Çinli fabrikalar ve arz zincirlerini büyüten açgözlü talebi beslediğini ve bu nedenle de daha düşük hızlı büyümenin kötü bir şey olmayabileceğine dikkat çekiyor.