Advertisement
TÜRKİYE EKONOMİSİ ABONE OL

Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mehmet Büyükekşi, "Euro Bölgesi'ndeki deflasyonun sona ermesi ve küresel talepteki toparlanma ile Euro/Dolar paritesinin bir seviyede normalize olması durumunda ihracatımızda yeniden güçlü artışlar yakalayacağımıza inanıyoruz" değerlendirmesinde bulundu.

Büyükekşi, mart ayı ihracat rakamlarına ilişkin yaptığı yazılı açıklamada, ihracatta yaşanan düşüşte parite etkisi ile tüm dünya ticaretinde dolar bazında yaşanan daralmanın da etkili olduğunu belirterek, 2015 yılının geneli için tahminlerin, dünya ticaretinin yüzde 4 ile yüzde 5 gerileme kaydedebileceği yönünde şekillendiğini kaydetti.

"Capsize Dry Index" küresel taşımacılık endeksinin, son 6 yıldaki en düşük seviyelerine inerek, bu daralmanın devam edebileceğinin sinyalini verdiğini anımsatan Büyükekşi, şunları aktardı:

"Dünyanın büyük ihracatçı ülkelerinin kesinleşen ocak ayı ihracat rakamları da bu etkileri teyit ediyor. Örneğin Almanya'nın ihracatı ocak ayında yüzde 15 düşerken, İngiltere'nin yüzde 20,5, İspanya'nın yüzde 21,3, İtalya'nın yüzde 18,2, Brezilya'nın yüzde 14,5, Hindistan'ın yüzde 11,2, Rusya'nın yüzde 30,5 ve Çin'in ihracatı yüzde 3,3 geriledi. Küresel ihracat ve dış ticaret performansına odaklandığımızda ise 70 büyük ihracatçı ülkenin yayınlanan ocak verilerine göre toplam ihracatı ocak ayında yüzde 8,5 gerilerken, TÜİK'in kesinleşmiş rakamlarına göre Türkiye'nin ihracatı ocak ayında yüzde 0,7, ocak-şubat döneminde ise yüzde 3,4 geriledi. Dolayısıyla Türkiye'nin dünya ticaretinde yaşanan bu daralmadan daha az etkilendiğini, hatta euro bazlı değerlendirdiğimizde AB'de pazar payımızı artırdığımızı görmek, önümüzdeki dönem için motivasyon ve cesaretimizi artıyor. İhracatçılarımız mal ihracatında adet ve kilogramda dolar bazında artışa rağmen birim fiyata bağlı olarak dolar değerinde yaşanan kayıpların önümüzdeki aylarda azalmaya başlamasını ve ihracatımızın 3. çeyrek itibariyle de yeniden artış trendine girmesini bekliyoruz."

- "AB'de pazar payı kazanmamız sevindirici"-

Büyükekşi, yılın ilk 2 ayında AB-28'in dışarıdan gerçekleştirdikleri ithalatın, avro bazında yüzde 5 gerileme kaydederken, Türkiye'nin aynı dönemde bu bölgeye ihracatını yüzde 7,5 arttırdığını ifade ederek, "Amerikan dolarının tüm dünya para birimlerine karşı son 11 yılın en değerli seviyesine ulaştığı ve dünya ticaretinin dolar bazındaki fiyat gerilemelerine bağlı olarak gerileme trendine girdiği bir dönemde AB'de pazar payı kazanmamızı son derece sevindirici bir gelişme olarak görüyoruz" değerlendirmesinde bulundu.

İlk 3 ayda ilk 30 ülkenin ihracattaki payının yüzde 78 olduğunu, bu ülkelerin 13'ünün AB-28 üyesi ülkeler ve bu ülkelerin toplam ihracattaki payının yüzde 41 olduğunu belirterek, dolayısıyla euro/dolar paritesindeki toparlanma ile bu değişime fiyatların uyum sağlaması ve Euro Bölgesi'nde bir süre sonra deflasyonun sona ermesi ile fiyatların bulunduğu seviyeden daha yukarı çıkacağına inandığını kaydetti.

Büyükekşi, Fed'in faiz artırımı beklentileri ve bunun sonucunda doların hemen hemen tüm para birimleri karşısında değer kazanmasının, dünya ekonomilerinin en sıcak gündem maddesi olmaya devam ettiğini anlatarak, sözlerine şöyle devam etti:

"ABD ekonomisindeki enflasyon ve istihdam ile ilgili son göstergeler, Fed'in haziran ayında faiz artışı yapacağı yönündeki beklentileri güçlendirmesine rağmen faiz artışının beklenenden daha yavaş olacağını ve daha küçük dilimlerle yapılacağını gösteriyor. Bu gelişme, şüphesiz Türkiye için olduğu kadar avro için de iyi bir haber olarak algılandı. Bunun sonucunda avro/dolar karşısında bir miktar değer kazandı. 2014 ile karşılaştırıldığında euro/dolar paritesinin mart ayında, bir önceki seneye göre yüzde 21,5, bu senenin ilk çeyreğinde ise yüzde 17,6 değer kaybettiğini görüyoruz. İhracatımızda avronun ağırlığı göz önüne alındığında pariteden dolayı ihracatımızın, ocak ayında 800 milyon dolar, şubat ayında 900 milyon dolar, mart ayında ise paritedeki yüzde 22'lik gerileme ile yaklaşık 1,3 milyar dolar negatif yönde etkilendiğini görüyoruz. Gerileyen parite ve tüm bölgelerdeki para birimlerine karşı güçlenen dolar etkisini hissettiriyor ve derinleştiriyor. Halbuki avro bazında bakıldığında AB'ye ihracatımız artmaya devam ediyor. Mart ayında euro bazında AB'ye ihracatımız yüzde 5,3 artarken, ilk 3 ayda ise yüzde 6,5 artış gösterdi."

- İhracatta artış beklentisi-

Büyükekşi, yine AB ülkelerine euro bazında bakıldığında ihracat gelişimini daha çarpıcı olarak görebildiklerini belirterek, ihracatta toplamda yüzde 78'lik payı olan ilk 30 ülke içerisinde 13 ülkenin AB-28 bölgesi ülkeler olduğunu, bu ülkelere avro bazında ilk 3 ayda ortalama yüzde 8'lik ihracat artışı yakaladıklarını kaydetti.

Sene başından itibaren yüzde 18 gerileyen euro/dolar paritesinin bu artışının dolarda yüzde 11 gerilemeye çektiğini ifade eden Büyükekşi, "Bunun haricinde ilk 30 ülke içerisinde sıkıntılar yaşanan Irak, Rusya, Ukrayna, Mısır ve Libya gibi pazarlar haricinde bilhassa dolar fiyatlanan tüm pazarlarda dolar bazında da artış görmek bizi geleceğe dair ümitlendiriyor. Dolayısıyla Avro Bölgesi'ndeki deflasyonun sona ermesi ve küresel talepteki toparlanma ile birlikte euro/dolar paritesinin bir seviyede normalize olması durumunda ihracatımızda yeniden güçlü artışlar yakalayacağımıza inanıyoruz" değerlendirmesinde bulundu.

Büyükekşi, dolar ve euro bazında ana ihracat pazarlarına bakıldığında, Almanya'ya ihracatın ocak-mart döneminde yüzde 15 düşerken, euro bazında ihracatın yüzde 4 arttığını, İtalya'ya ihracatın ocak-mart döneminde yüzde 12 düşerken, euro bazında ihracatın yüzde 7 yükseldiğini, Fransa'ya ihracatın ise aynı dönemde yüzde 14 düşerken, euro bazında ihracatın yüzde 4 arttığını bildirerek, "Euro bazında ihracatımızın artıyor olmasını son derece önemli buluyoruz. Bununla birlikte Avrupa Merkez Bankası parasal genişlemeye giderek, aylık 60 milyar Euro devlet tahvili alımlarına başladı. Bu genişlemenin AB'deki büyüme beklentilerine hız kazandırmasını bekliyoruz. Ayrıca yakın zamanda Avrupa'da fuarlara katılan ve bu fuarlardan oldukça olumlu izlenimlerle dönen ihracatçılarımız da önemli fırsatların olduğu bir dönemden geçtiğimizi işaret ediyor" ifadelerini kullandı.

Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mehmet Büyükekşi, "2014 yılı genelinde bakıldığında, özel yatırımların ekonomik büyümeye 0,1 puanla sınırlı etki yaptığını görüyoruz. Önümüzdeki dönemde büyümeye yatırımın katkısını daha da artırmak ve yatırımları canlandırmak için çaba sarf etmemiz gerektiğine inanıyoruz" değerlendirmesine bulundu.

Büyükekşi, mart ayı ihracat rakamlarına ilişkin yaptığı yazılı açıklamada, ihracatçıların bir taraftan AB'deki ekonomik büyümeyi yakından takip ederken, diğer taraftan da dolar ile ihracat yaptıkları ve hızla büyüyen ekonomilerdeki fırsatları mercek altına almaları gerektiğini belirterek, "Örneğin dünyada 2015 büyüme beklentilerinde öne çıkan Türkmenistan, Endonezya, Malezya, Hindistan, Katar, Nijerya gibi ülkelerde yeni fırsatların ortaya çıkabileceğine ve ihracatçılarımızın da bu fırsatlardan en iyi şekilde istifade edeceğine inanıyoruz" ifadelerini kullandı.

Diğer taraftan her çeyrek düzenledikleri eğilim anketlerinde ihracatçıların en gözde pazarı olarak her zaman ilk sıralarda yer alan Rusya'da, en kötü senaryonun geride kaldığına ve bundan sonraki gelişmelerin olumlu yönde olacağına inandıklarını, dolayısıyla Rusya'nın her zaman önemli fırsatlar barındıran bir pazar olma konumunu koruduğunu aktaran Büyükekşi, şunları kaydetti:

"Tüm bu olumlu beklentilere rağmen siyasi risk ve çatışmaların dünya ekonomilerini tehdit etmeye devam ettiğini görüyoruz. Yemen'deki çatışmanın başta Suudi Arabistan olmak üzere, çevre ülkelerdeki petrol üretimini olumsuz etkileyebileceğine yönelik endişeler var. Ancak Yemen krizinin bölgesel bir çatışmaya dönüşme olasılığını da düşük görüyoruz. Suudi Arabistan'ın Yemen'e askeri müdahalesinin sürmesinin petrol fiyatlarında yukarı yönlü bir baskı yaratmadığını izlerken, İran'la batılı devletler arasındaki nükleer anlaşmasına yönelik görüşmeleri de yakından takip ediyoruz. Dolayısıyla 61 bin ihracatçının temsilcisi TİM olarak, gerek parite gerek Rusya, İran, Orta Doğu, Afrika, Arap Yarım Adası'ndaki olası riskleri dikkatle izliyoruz."

- Büyüme rakamları-

Büyükekşi, dün açıklanan büyüme rakamları dikkate alındığında Türkiye ekonomisinin yılın 4. çeyreğinde yüzde 2,6 ve 2014 yılının tamamında yüzde 2,9'luk büyüme rakamına ulaştığını ve üst üste 21 çeyrektir büyümesini sürdürdüğünü anımsatarak, Türkiye'nin bölgesinde gerçekleşen ve yoğunluğunu artarak hissettiren jeopolitik gerginlikler ile AB genelinde yaşanan durgunluk ve gelişmekte olan ülkeleri tehdit eden finansal istikrarsızlıklara rağmen net ihracatın 1,8 puan katkısı ile ortaya konulan yüzde 2,9'lik büyümeyi oldukça başarılı bulduklarını kaydetti.

2014 yılında AB-28 ülkeleri yüzde 1,3, Avro Bölgesi ülkeleri yüzde 0,9 ve Latin Amerika ülkeleri yüzde 1,3 büyürken, Türkiye'nin ortaya koyduğu büyüme rakamının bir başarı olarak değerlendirilmesi gerektiğini anlatan Büyükekşi, "TİM olarak, her ne kadar Türkiye'nin büyüme yükünü çoğunlukla omuzlamaktan büyük gurur duysak da daha canlı bir iç pazar ile Türkiye'nin çift kanatlı büyümesinin, çok daha sağlıklı bir ekonomik yapı tesis edeceğine inanıyoruz. Yakalanan rakamları dünyadaki bu zorlu konjonktürde önemli bir başarı olarak değerlendirmekle birlikte 2014 yılı genelinde bakıldığında, özel yatırımların ekonomik büyümeye 0,1 puanla sınırlı etki yaptığını görüyoruz. Önümüzdeki dönemde büyümeye yatırımın katkısını daha da artırmak ve yatırımları canlandırmak için çaba sarf etmemiz gerektiğine inanıyoruz. Yatırımlar büyümenin sürdürülebilirliği açısından en kritik unsur" ifadelerini kullandı.

Büyükekşi, arz açısından talihsiz bir yıl yaşanması nedeniyle tarımın Türkiye ekonomisinin 2014 gelişim hızını 0,2 puan olumsuz etkilediğine dikkati çekerek, böylece 2013 yılından farklı olarak tarımın büyümeye katkı vermediğini, hızı aşağı çektiğini aktardı.

2015 yılı için güven ve beklentilerin iyi yönetilmesi gerektiğini vurgulayan Büyükekşi, şunları ifade etti:

"Tarımda olumsuz etkiler biterse 2015 yılında global gelişmeler de göz önüne alındığında Türkiye makul bir şekilde büyümeye devam edecektir. Bununla birlikte 21. Yüzyılda bilgi ve teknoloji rekabetinde olmayan bir ülkenin, küresel ekonomide söz sahibi olmasının çok zor olduğundan hareketle yaklaşan seçim dönemi sonrası 4 yıllık seçimsiz bir dönemin yaratacağı istikrar ortamına ve fırsatlara odaklanmamız gerekiyor. Senenin ikinci yarısından itibaren topyekun bir yaklaşımla, ülkemizin ekonomisini inovasyon ve Ar-Ge ile dönüştürerek ihracatın katkısının daha anlamlı olduğu yüksek büyüme oranlarını yakalamamız gerektiğini düşünüyoruz. Tüm ihracatçı camiamızın beklentisinin de bu yönde olduğunu biliyoruz.

Diğer taraftan geçtiğimiz ay içerisinde Fitch'in Türkiye notunu değiştirmemesini son derece olumlu karşıladık. Fitch, düşen petrol fiyatlarının enflasyon ve cari açığın iyileşmesine katkıda bulunduğunun altını çizerken, jeopolitik risklerin ihracatımıza olan yansımalarını hatırlattı. Son derece kritik bir konjonktürden geçerken, Türkiye'nin olumlu görünümünün teyit edilmesi, önümüzdeki dönemin daha iyi olacağının işaretlerini veriyor."

- "İnovaLİG'in başvurularını almaya başladık"-

Büyükekşi, TİM olarak geçen ay Türkiye İnovasyon Haftası 2015 yılı etkinliklerini başlattıklarını, bu sene 4. yılına giren etkinliği, geçen yıldan bu yana Anadolu'da da düzenlemeye başladıklarını hatırlatarak, Ekonomi Bakanlığı koordinatörlüğünde, TİM ve Ege İhracatçı Birlikleri iş birliğinde düzenledikleri Türkiye İnovasyon Haftası İzmir Etkinliği ziyaretçi sayısının 9 bini aştığını kaydetti.

12 Ar-Ge Merkezi, 8 üniversite, 2 teknopark ve 2 bilim merkezinin etkinliklere katılım sağladığını ifade eden Büyükekşi, şunları bildirdi:

"400'ün üzerinde girişimci ile iş dünyasının önde gelen isimleri bir araya geldi. İlk kez İzmir'e özel düzenlediğimiz iki günlük workshop süresince 30 tasarımcı 'kent mobilyası' tasarladı. 'Nesnelerin İnterneti'nin isim babası Kevin Ashton'dan İnovasyon Haftası'nın partner ülkesi İsviçre'den katılan küratör Michel Hueter'e kadar farklı disiplinlerdeki inovasyon uzmanları, inovasyon iklimini Türkiye'ye nasıl yerleştireceğimizi anlattı. TİM'in öncülüğünde gerçekleştirilen 2023 Ulusal İnovasyon Stratejisi makro dokümanı Başbakan Yardımcımız Ali Babacan ve ilgili 4 bakanımızla paylaşıldı ve görüşleri alındı. Mikro ölçekte 26 sektöre yönelik inovasyon yol haritalarımız da tamamlandı. Sektörel yol haritaları ile birlikte nihai revizyonlar yapılarak çalışmamız son halini alacak. Bu çalışmanın inovasyon konusunda ülkemize yeni bir ufuk kazandıracağına ve tüm sektörlerimizin küresel trendlere daha kolay uyum sağlaması için yönlendirici bir rol üstleneceğine inanıyoruz."

Büyükekşi, diğer taraftan Türkiye'nin ilk inovasyon geliştirme programı olan ve bu sene ikincisini düzenledikleri İnovaLİG'in 2015 başvurularını almaya başladıklarını belirterek, "www.inovalig.com" internet sitesinden inovasyonda atılım yapmak isteyen tüm firmaları, İnovaLİG'e kayıt olmaya ve Avrupa Şampiyonası'nda yarışmaya davet etti.

AA