Advertisement
GÜNCEL / SİYASET ABONE OL

Başbakan Binali Yıldırım, 15 Temmuz'daki darbe girişimine karşın ekonomide olağan dalgalanmalar dışında bir hareket yaşanmadığını belirterek, "Brüksel'de bir havaalanı bombalandı 10 gün havaalanını açamadılar. Biz hemen ilk pazartesi bankalar açık, her şey tıkır tıkır çalışmaya başladı. Milletimiz darbecilere ayar vermekle kalmadı, ekonomiye de ayar verdi. 11 milyar dolar, tık diye parayı, Dövizi bozdurup bankalara yatırdı." dedi.

Yıldırım, "Türkiye İyi Gelecek" konferansında, isabetli bir başlık seçildiğini ve buna dikkati çekmek istediğini belirterek, "Türkiye İyi Gelecek" başlığının bir çok şeyi kapsadığını anlattı.

"Bunun yanı sıra panellerde de 'Türkiye Kazandırır' teması işlenmek suretiyle, Türkiye'nin yakın ve orta vadede, küresel yatırımcılar ve ekonomik faaliyetler için ne kadar önemli bir yer olduğunu kendi başına ifade ediyor." diyen Yıldırım, "Türkiye İyi Gelecek" başlığının, bütün küresel yatırımcılara açık bir davet olduğunu dile getirdi.

Binali Yıldırım, "Türkiye diyor ki; 'Biz sadece bölgenin değil, küresel anlamda da büyümenin merkezindeyiz.' Dünya ekonomisi küçülüyor. Bir kaç yıldan beri bu daralma devam ediyor. Bu sene de dünya küçülmeye devam ediyor. Ancak bu küçülmenin yanı sıra büyümesini sürdüren bir kaç ekonomi var. Onlardan birisi de Türkiye'dir. İlk 5 büyüyen ekonomi arasında Türkiye yine yerini almış vaziyette." diye konuştu.

"Türkiye özel sektörle büyüdü"

Bazılarının, Türkiye'nin bir yandan terörle mücadele ettiğini, güney sınırlarında Suriye'de iç savaş, Irak'ta ve kuzeyde karışıklık olduğunu söylediğini, bunların üstüne de darbe teşebbüsü yaşandığını ve bütün bunlara karşın nasıl büyümeye devam ettiğini sorduğunu anlatan Yıldırım, "Haklı bir soru ancak Türkiye ekonomisinin geçmişten bu yana kazandığı tecrübeleri bilmeyenler bunu anlayamazlar." dedi.

Başbakan Yıldırım, "Türkiye özel sektörle büyüdü. Türkiye'nin yılık 150 milyar dolar yatırımı var. Bunun yüzde 80'i özel sektör marifetiyle yapılıyor. Eskiden kapalı ekonomi vardı, her şey kamu eliyle yapılıyordu." dedi.

Yatırımların gecikmesinin ekonomiye çok anlamlı bir katkısı olmadığı gibi bazen de verimsiz bir yatırıma dönüşebildiğini vurgulayan Yıldırım, bunun için yatırımı bizatihi devletin bütçesinden kamu eliyle yapmak yerine, kamunun bunun organizasyonunu yapması gerektiğini söyledi.

Yıldırım, bakanlığı döneminde havacılıkta model geliştirerek havalimanlarının alt yapısını yenilediklerini, bütçeden para ayırarak yapılması halinde bitirilmemiş olacağını çünkü o kadar ayıracak paranın olmadığını aktardı.

Maliye Bakanının önceliklere göre bütçeyi sıraladığını dile getiren Yıldırım, "Önce maaş ödemelerini yapıyor. Her şey durur, maaş durmaz. Aybaşı gelince memur maaşını bankada görmezse kimyası bozuluyor. Sonra sağlık harcamaları, daha sonra sosyal güvenlik harcamaları. Faiz ödemeleri, şunlar, bunlar hepsini alt alta yazıyor, bakıyor ki masraflar irattan fazla. Ne oldu? Açık. 'Açık var kusura bakmayın yatırımlara para kalmadı'. Yatırımı da vatandaş bekliyor. Çünkü, siyaset yolla, suyla oluyor, yatırımla oluyor." diye konuştu.

"Vatandaş bize güvendi"

Verilen sözlerin tutulmaması durumunda bir daha ki seçimde vatandaşın desteklemeyeceğini dile getiren Yıldırım, 15 yıl sözlerinin geride kalmadığını, verdikleri sözü yapa yapa bugünlere geldiklerini, vatandaşın da kendilerine güvendiğini dile getirdi.

Yıldırım, şöyle konuştu:

"8 tane seçim yapacaksın, her seferinde üzerine biraz daha koyacak vatandaş. 34 ile başladık, 50 ile iktidarımıza devam ediyoruz. 65. hükümet 100 günü geride bıraktı. Geçmiş 100 güne bakıyoruz. Vallahi başımıza gelmeyen kalmadı. Başımıza gelen pişmiş tavuğun başına gelmez. Ne biçim iş, hepsi bugünü mü beklemiş? Darbeciler de bizi beklemiş. İçeriden dışarıdan şer odakları onlar da var gücüyle yüklendi ama öyle bir millet var ki hepsinin canına okudu. 15 Temmuz, dünya tarihine altın harflerle geçti. Dünyanın hiçbir ülkesinde silaha karşı, uçağa karşı, tanka karşı, topa karşı bedeniyle, göğsüyle siper olarak darbeyi çökerten, darbecilere darbe yapan bir başka millet yok. Bu milletin adı Türk milleti ve bu milletle ne kadar övünsek o kadar az. Bir kez daha milletimiz asaletini göstermiştir. Cümle alem Türk milletinin bağımsızlık, istiklal aşkının ne demek olduğunu 15 Temmuz gecesi bütün dünyaya göstermiştir."

Yıldırım, "dost bilinen bir çok ülkenin şaşkınlık geçirdiğini, bir anlamda suç üstü yakalandıklarını" vurgulayarak, sonrasında durum yavaş yavaş anlaşılınca onların da "demokrasi, insan hakları gibi bir takım bilinen lafları tekrar etmeye başladıklarını", Türkiye'ye gelerek gözleriyle gördüklerini ifade etti.

"Millet ekonomiye de ayar verdi"

Başbakan Yıldırım, şöyle devam etti:

"İşin şakası yok. Adam Meclisi bombalıyor. İnsanların üzerine ateş ediyor. Gözünü kırpmadan masum insanları şehit ediyor. Böylesine bir olayı yaşamış olmamıza rağmen, siz de içindesiniz gördünüz, Türkiye'de ekonomide, normal dalgalanmalar dışında hiçbir değişiklik olmadı. Brüksel'de bir havaalanı bombalandı 10 gün havaalanını açamadılar. Biz hemen ilk pazartesi bankalar açık, her şey tıkır tıkır çalışmaya başladı. Milletimiz darbecilere ayar vermekle kalmadı, ekonomiye de ayar verdi. 11 milyar dolar, tık diye parayı, dövizi bozdurup bankalara yatırdı. Yeter ki vatandaş sıkıntı çekmesin. Öyle bir asil millet arkamızda olduğu müddetçe biz hiç bahanenin arkasına sığınamayız. Daha güzel yapacağız."

Yıldırım, 100 günde darbe ve terör mücadelesini yaparken bir yandan da ekonominin ve yatırımcıların geleceğine yatırım yapıldığını, düzenlemelerin sayısının 150'yi bulduğunu, Meclis'in darbeden sonra ilk salı toplanarak çalışmaya devam ettiğini anlattı.

Meclis'in gündemindeki bütün konuları görüştüğünü ve karara bağladığını dile getiren Yıldırım, yapılan düzenlemelere de değindi.

Yıldırım, ekonomiyle ilgili iş adamları, esnaf, tüccar ve yatırımcıların aralarındaki devletle kavgayı ortadan kaldırdıklarını belirterek, vergi borcu, ödenmemiş sigorta primi ve cezalarda anlaşma sağlandığını kaydederek, şöyle devam etti:

"Yetmedi, stok affı getirdik. Böylece kayıtdışı olmaktan milleti kurtardık. Kasa fazlası, para çekmiş işlememiş, ne yapmış. 'Bunları da beyan et bitsin' dedik. Bırak artık sıkıntılı yaşamayı. Yetmedi, 'İçeride ve dışarıda param var. Vaktiyle biriktirdim.' Maliyeye falan hiç uğrama, götür bankaya yatır. Yeni yatırım mı yapacaksın, inşaat mı yapacaksın, alışveriş mi yapacaksın. Ne yapacaksan yap. Maliye Bakanı, 'Bu kadar para yatıyor, biz de üzerinden sebeplensek' dedi. Dedim, 'Kusura bakma. Ter dökmeden milletin parasına gözünü dikme kardeşim.' Öyle, 'yüzde 1-2 alsak falan' yok kardeşim. Milletin parası millete ait. Yatırıma dönecek. Bir kuruş almadan paranızı dışarıdan içeriden getirin bankaya yatırın. Vergi dairesine falan da hiç haber vermenize gerek yok. Öyle bir meramları da yok. Çünkü bir şey alamayacaklarını bildikleri için ilgilenmezler. Hiçbir vergi soruşturması falan da olmayacak. Garanti ediyorum. Olursa sorumlusu benim."

Yıldırım, kişi başı gelirin artması durumunda terör ve diğer sorunların da azalacağını, böylece kimsenin kimsenin malında gözü olmayacağını belirterek, "Herkese yetecek kadar ekonomimiz büyürse, somun büyürse, rahat paylaşırız. Kavga da olmaz." dedi.

Bunun için çalıştıklarını, bir ülkede güven ve istikrar olmazsa hiçbir şeyin başarılamayacağını dile getiren Yıldırım, Türkiye'nin darbe girişiminden başarıyla çıktığını ve Türkiye için kafalarındaki projeyi uygulamak isteyenlerin "ters köşe" olduğunu söyledi.

Yıldırım, şöyle devam etti:

"Bir kez daha açığa düştüler. Türkiye bütün şartlar altında terörle verdiği amansız mücadeleye, Suriye'de yaşananlar, bölgedeki istikrarsızlıklara rağmen, istikrar ve güven içerisinde büyümeye devam etti. Nereden anlıyoruz? İşte sermaye girişi, ihracat... Son 28 ayın en fazla ihracat artışı olan ayını yaşadık. Hem de yüzde 7 yaklaşık olarak. Hani, 'Avrupa ile ilişkilerimiz limonileşti' falan diyorlar ya. Avrupa ile ihracat artışı normalin üzerinde, yüzde 10'dan fazla. Yüzde 10,5 artış sağlamışız. Demek ki söylenenler başka, olanlar başka. Bizim problemimiz de bu zaten. Olanları keşke olduğu gibi anlatabilsek bir sıkıntı kalmayacak. İletişim konusunda ve Türkiye'deki yaşananları, olayları doğru şeklide anlatmada bir özrümüz olduğu açık. Bunu inkar etmiyoruz. İş yapmaktan propaganda yapmaya vaktimiz kalmıyor. İşin özü bu."

Başbakan Binali Yıldırım, bankacıların piyasanın gerisinde geldiğini belirterek, tersine piyasanın önüne geçmeleri gerektiğini ifade ederek, "Arkadan takip etmek meziyet değil" dedi.

Cepheye geçmek gerektiğini, cephedekilerin zaten onları koruduğunu aktaran Yıldırım, "Vatandaş hepinizi korudu. 15 Temmuz'u vatandaş savuşturmasaydı siz ne yapacaktınız? Paranız da fiyakanız da işe yaramazdı. Onun için vatandaş sizin işinizi gördü. Siz de şimdi vatandaşın işini görün. Nasıl göreceksiniz? Öyle kredileri kısmakla, teminatları 2 yerine 5'e çıkarmakla olmaz. Vatandaşa, millete güvenin. Bu millet sözünün eri bir millet. Ne kadar verdiniz paranız battı?" diye konuştu.

"İflas ertelemeyi sulandırdılar"

Bunları yaparken iş dünyası ve bankalarla konuştuklarını anlatan Başbakan Yıldırım, şunları kaydetti:

"Geçmiş tecrübeleri dikkate aldık. İflas erteleme çıkardık, bunu da hemen sulandırdılar. Şimdi buna da tedbir aldık. Böyle hileli iflas erteleme yok. Bunların belirli usulleri var. Onlar yerine gelmeden, 'Ya piyasa ne olur, ne olmaz. İlerisi pek belli değil. Biz hemen iflas erteleme alalım da ödemelerimiz durduralım. Keyfimize bakalım.' Yok böyle bir şey. İş hayatında bu olur mu? Tezgah sürekli çalışacak. Üreteceğiz. Ticaret yapacağız. Bir saniye bile durmak yok."

Hükümetin icraatlarını özetleyen Yıldırım, devletin yavaş yavaş iş hayatından çekildiğini ifade ederek, şöyle devam etti:

"Eskiden 4 şey diyorduk; Emniyet, adalet, eğitim, sağlık. Şimdi emniyet, adalet tamam. İkisinde özel sektör devreye girmeye başladı. Eğitimde özel okulların oranı yüzde 14'e ulaştı. Sağlık aynı şekilde. Hem devlet hem özel vermeye başladı. Bir süre sonra artık bu iki alan da tamamen serbestleşmiş olacak. Ama emniyet ve adalet devletin asli görevleri arasında olmaya devam edecek. Nasıl demokrasimizi daha çok geliştiririz? Nasıl darbe teşebbüslerini bertaraf ederiz? Bunun yolu devletin elindeki zenginlikleri işin sahibine vermesidir. Millete vereceğiz. İşin sahibi millettir, vatandaştır. Biz ne yapacağız? 'İşler doğru dürüst oluyor mu, bir haksızlık oluyor mu? Vatandaşların arasında kavga var mı yok mu?' buna bakacağız. Diğer işlere karışmamıza lüzum yok. O kendi usulünde, piyasa şartlarında yürüyecek."

FETÖ darbe girişiminden sonra bu örgütün mensuplarını bütün alanlardan temizlemek için bir seferberlik başlattıklarını hatırlatan Yıldırım, "Ağırlıklı olarak devlette, devletin her kademesinde, ordusunda, polisinde, yargısında memurlar arasında her yerde var. Belirli standartları, kriterleri dikkate alarak bu temizliği yapıyoruz. Bir de iş hayatı var. İş hayatı hassas. Bakın iş hayatıyla ilgili ölçü şu; Bankacılar iyi dinlesin. 'Acaba çek verdiğim FETÖ'cüyse bana hesap sorarlar mı? Böyle sorular geliyor. Böyle şey olur mu? Ticaret, ekonomi kendi kurallarında gidecek. Oradaki ölçümüz şu; Biz kurumları, şirketleri cezalandıramayız. Onlar insan çalıştırıyor, üretiyor, ekonomiye katkı sağlıyor. Bir adama iş bulmak için 40 takla atıyoruz. Bir de mevcutları mı kaybedeceğiz? Ölçümüz çok net. Hatası olan varsa onu sistemin içinde alıp, gereğini yapacağız ama kurum çalışmaya, üretmeye devam edecek. Siz de kredilendirirken, onlarla çalışırken bunu lütfen göz önünde bulundurun." ifadelerini kullandı.

Yıldırım: Türkiye'ye yatırım yaparsanız, pişman olmazsınız

Başbakan Binali Yıldırım, yabancı yatırımcıları Türkiye'ye yatırım yapmaya çağırarak, "Türkiye'ye yatırım yaparsanız, pişman olmazsınız. Bu ülke hiçbir geleni pişman eden bir ülke değildir. dedi.

Yıldırım, "Türkiye İyi Gelecek" konferansında yaptığı konuşmada, muhalefet partileriyle işlerin iyi gittiğini belirterek, "Şeytan kulağına kurşun. Şu anda birlik, beraberlik iyi. Bazıları bu sistemden çıkmak için gayret ediyorsa da öyle kolay değil." dedi.

İstanbul'da 7 Ağustos'ta milletin karşısına çıkarak "Biriz, beraberiz, birlikte Türkiyeyiz" denildiğini hatırlatan Yıldırım, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Öyle yan çizme yok. Yani 'Oğlum sana diyorum, kızım sen anla' hesabı. Herkes mesajını alsın. Biz sonuna kadar bu birlik, beraberlik meselesinin arkasındayız. Bunu bozan taraf asla olmayacağız. Bozan tarafı da millete şikayet edeceğiz. Ne var kardeşim, siyasetimizi gidelim seçim zamanı meydanda yapalım, memleketin işlerinde neden ayrı gayrı düşünüyoruz. Oturalım anayasayı yapalım, kanunları da çıkaralım. Bakın önerilerini alıyoruz, gereğini de yapıyoruz. Haklı bir talep varsa, makul bir şey varsa tabi ki değerlendireceğiz, 'Biz iktidarız kardeşim, muhalefeti hiç takmayız' diye bir şey yok. Demokrasi uzlaşmak demek, birlikte iş yapmak demek, biz de bunun gayreti içinde olacağız. Bu konuda ülkemizin geleceği, milletin menfaati her şeyin üzerindedir. Eğer siyaset, millete hizmette bir araçsa anlamı var, yoksa ne yapayım ben o siyaseti. Arkasında köprü, yol, fabrika, sağlık hizmeti, eğitim, kalkınma, büyüme yoksa ne olacak siyaset? Olmaz olsun böyle siyaset. Bu anlayışla çalıştık, bu anlayışla çalışmaya devam edeceğiz. Millete sözümüz budur. İşimiz hizmet, gücümüz millet. Bu kadar."

"Ya işinizi güzel yapın, yahut kardeşlerimiz geliyor"

Hükümet olarak iş dünyasının önündeki engelleri kaldırmaya devam ettiklerini, Türkiye'nin cazibesini artıracak, yatırım ortamını iyileştirecek adımları attıklarını vurgulayan Yıldırım, yatırımları daha da artırmak için Kalkınma Bankası'nı canlandıracaklarını, sermayesini artırmaya karar verdiklerini, rolünü ve etkinliğini artıracaklarını söyledi.

İhracatçının finansa erişimini kolaylaştırmak için Eximbank'ı da güçlendirdiklerini ifade eden Yıldırım, "Bankacılar yalnız değilsiniz. Ya işinizi güzel yapın, yahut kardeşleriniz geliyor." dedi.

Başbakan Yıldırım, ihracatçılara yeşil pasaport uygulaması başlattıklarını hatırlatarak, tasarrufu artırmak için bireysel emekliliği otomatik hale getirdiklerini. bu şekilde 10 yılda 90 milyarlık ilave tasarruf oluşacağını öngördüğünü aktardı.

Bankacıların işini kolaylaştırmak için Türkiye Varlık Fonu'nun kurulacağını dile getiren Yıldırım, büyük yatırımların gecikmeden yapılması ve yatırıma döner bütçeden kaynak ayrılmasının mümkün olmadığı hallerde bu fondan kaynak temin edeceğini açıkladı.

Çanakkale 1915 Köprüsü'nün Yüksek Planlama Kurulu kararının imzalandığını hatırlatan Yıldırım, bir gerdanlığın Çanakkale'ye yapılacağını söyledi.

Başbakan Yıldırım, iki kulesi arasındaki açıklığı 2 bin 23 metre olan köprünün, "dünyada iki kule arasındaki açıklığı en fazla olan köprü" olduğunu ifade ederek, Türkiye'nin bir süreden beri "en"lerle iş yaptığını söyledi. Yavuz Sultan Selim Köprüsü ve Osman Gazi Köprüsü'nden örnekler veren Yıldırım, "Bunlar bir zamanlar hayaldi. 50 senedir konuşulan projeler bunlar. Türkiye'nin nereden nereye geldiğini gösteriyor. Eskiden bu projeleri yabancılar yapardı, biz yanında taşeronluk yapardık. Şimdi bizim firmalar yapıyor, yabancılar alt yüklenicilik yapıyor. Bunu görelim, ülkemizin kabiliyetlerini, nereden nereye geldiğini görelim." diye konuştu.

"Fiyaka olsun diye değil, ihtiyaçtan yaptık"

İstanbul'a dünyanın en büyük havalimanını "fiyaka olsun" diye değil, ihtiyaçtan yaptıklarını vurgulayan Yıldırım, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Biz 2003'te göreve geldiğimizde topu topu 8 milyon vatandaş uçağa biniyordu. Onlar da birbiriyle akraba olmuştu. Herkes birbirini tanıyor, başka kimse binemediği için... 'Merhaba Ahmet bey.' 'Nasılsınız Fatma hanım?' Sabah biniyorlar, akşam beraber dönüyorlar. Şimdi öyle değil. Şimdi 86 milyon vatandaş biniyor uçağa. Sadece iç hatlarda, bir o kadar da dış hatlarda. Biz geldiğimizde iktidara 1 milyon transfer yolcu vardı, şimdi 30 milyon transfer yolcu var Türkiye'de. Türkiye, bir uğrak yeri haline geldi. Doğudan batıya, batıdan doğuya, güneyden kuzeye, kuzeyden güneye gidenler Türkiye'de buluşuyor. Havacılığın merkezi batıdan doğuya doğru gidiyor. 70'li yıllarda ABD, 80'li yıllarda Batı Avrupa, 90'lı yıllarda Orta Avrupa şimdi Türkiye. Biz bunu gördük ve onun için dünyanın en büyük havalimanını yapmaya karar verdik. 150 milyon yolcu."

Başbakan Binali Yıldırım, İstanbul'a 3. havalimanının bütçeyle yapılması durumunda karar verilmesinin 50 yılı bulacağını anlatarak, şunları kaydetti:

"Ondan sonra 'Atı alan Üsküdar'ı geçerdi.' Bu projeyi şöyle tanımlıyorum; bir çukur verdik, çukur, delik deşik bir arazi. Adama dedik ki, 'Sen buraya 30 katrilyonluk yatırım yap. Bize de 80 katrilyon para ver, 25 yıl bitirmek için işletmek için.' Etti 110 katrilyon. 'Sen iyi adamsın, 25 sene sonra havalimanını bize geri ver.' Adamlar 'Peki' dediler, biz de verdik. Bunda ne yanlış var? Bittiği zaman her yıl 1 milyar 50 milyon avro tıkır tıkır parayı alacağız ve Türkiye Varlık Fonu'nun kasasına koyacağız. Sonra bankacılar naz yapsın. Hiç umrumuza gelmez. Bankacılara biraz fazla yüklendik bugün herhalde."

"Bu projeleri yapmak vizyon ister"

Başbakan Binali Yıldırım, esnafın beklediği, taşınırların da teminat gösterilmesine ilişkin kanun tasarısının da Meclis'te olduğunu anımsatarak, "Altından hava geçen, su geçen şeyleri teminat almam" diye bir durumun olmadığını, buğdayın da torna tezgahının da pahalı bir kol saatinin de teminat olarak alınacağını söyledi.

Avrasya Tüneli'nin 20 Aralık'ta açılacağını hatırlatan Yıldırım, tünelin Yenikapı-Haydarpaşa arasının 5,5 kilometre olduğunu kaydetti. Yıldırım, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Yenikapı-Haydarpaşa arası kaç dakika tahmin edin? Hızlı gidenler 3 dakikada yavaş giden benim gibi 5 dakikada Yenikapı'dan Karacahmet'e geçmiş olacak. Oradan dön. Yanlış anlamayın. Yani Karacahmet deyince niye öyle anladınız? Adres tarif ediyoruz. Numune Hastanesi, biraz daha az. Ama sağ salim geçmesini istiyoruz. Bu da mesela yap-işlet-devret projesi. Geçiş 3 dolar, 10 liraya falan geçecek. Yenikapı'dan döneceksin Sirkeci, Eminönü, Salıpazarı, Beşiktaş, Yıldız, köprü karşıya geç Bağlarbaşı, Hasanpaşa, Kadıköy 3 saat, bilemedin trafik zayıfken 1 saatte gidersin. Şimdi 3-5 dakikada geçeceksin. Bu projeleri yapmak vizyon ister. Ülkeye güvenirseniz bunları yaparsınız."

Bu projeleri yaparken eleştirildiklerini dile getiren Yıldırım, "Fatih gemileri karadan denize indirdi mi? Ne zaman? 1453'te. Yıl kaç 2015-2016. Onun torunları, Tayyip Erdoğan ve adamları, denizin altından trenleri, arabaları geçirmiş çok mudur?" dedi.

Öz güvenli olunmasının, ülkeye güvenilmesinin önemine işaret eden Başbakan Yıldırım, konuşmasını şöyle tamamladı:

"Yatırıma devam, çalışmaya devam, üretmeye devam, istihdama devam. Dışarıdan gelen dostlarımız, yabancı misafirlerimiz var. Onlara da şunu söylemek istiyorum. Türkiye'ye yatırım yaparsanız, pişman olmazsınız. Bu ülke hiçbir geleni pişman eden bir ülke değildir. 100 yılını 150 yılını kutlayan burada firmalar var. Firma ismi vermeyelim ama vatandaş onu artık kendi firması olarak görüyor, gözü gibi bakıyor. Eski dönemleri sadece bir nostalji olarak hatırlayalım. Bunun ötesinde eski dönemleri fazla kafaya takıp, moralimizi bozmayalım. Çünkü eski Türkiye artık geride kaldı. Yeni Türkiye hep önüne, ileriye bakıyor ve dünyayı avucunuzun içine getiriyor, bilişim var.

Bugün dünyada her olay, dünyanın neresinde olursa olsun yurdun her köşesinde herkesin haberi oluyor. Göreve geldiğimizde Türkiye'nin sadece Ankara'dan idare edilemeyeceğini söyledim. Millet iradesini Ankara'ya taşırken, devletin verdiği hizmetleri de yurdun her köşesine yaydık, geliştirdik ve büyüdük. Bugün aynı anda birçok saldırıya maruz kalmamızın arkasındaki en büyük sebep; Türkiye'nin hızını kesmektir. 'Türkiye çok fazla gelişmesin, bizim izin verdiğimiz kadar yol alsın, edilgen bir ülke olsun. Bölgesel ve küresel konularda, görüş ortaya koyan, çözümler öneren, inisiyatif alan bir ülke olmasın.' Kavga budur. Bizim kimseyle alıp veremeyeceğimiz bir şey yok, bizim derdimiz bölgede huzurun, barışın, kardeşliğin devam etmesidir. Suriye'de 500 bin insan rekabet uğruna yok oldu, gitti, 15 milyon insan evini barkını terk etti. Buna hakkımız var mı? Ne o? Sen mi olacaksın burada, ben mi olacağım? Bırakın bu kavgayı, bırakın bu insanları rahat bırakın. Ama Türkiye bu hesapların içine hiç girmedi, kucak açtık, evimizi, aşımızı paylaştık. Biz bize yakışanı yaptık ve bundan sonra yapmaya devam edeceğiz."

Yıldırım: Operasyonlardan taviz yok

Başbakan Binali Yıldırım, terörün istismar alanını ortadan kaldırmakta kararlı olduklarını belirterek, "Onun için bir kere yurdun her köşesinde vatandaşımız hiç can mal korkusu yaşamayıncaya kadar ve terör örgütlerinin, teröristlerin güvenlik kuvvetlerine, sivil vatandaşlarına karşı tehdit olmasını önleyinceye kadar bu operasyonlardan taviz yok." dedi.

Yıldırım, "Türkiye İyi Gelecek" konferansında yaptığı konuşmada, gerçek ekonomiye, üretime daha fazla yoğunlaşılması gerektiğini, kaynakların alın terine ve akıl terine ayrılması gerektiğini dile getirerek, para piyasalarının finans sektörü için ilanihaye sürdürülebilir alanlar olmadığını söyledi.

"Yatırım, yatırım, yatırım... Gerçek ekonomi" diyen Yıldırım, bunun için yatırımcıların önündeki sorunları birer birer kaldırdıklarını ifade etti.

Bundan sonra detaylara daha çok yoğunlaşmayı istediklerini dile getiren Yıldırım, konuşmasına şöyle devam etti:

"Pazar günü Diyarbakır'dayız. Bütün bu ekibi bekliyoruz. Diyarbakır'da büyük bir program başlatıyoruz. Önce terörün istismar alanını ortadan kaldıracağız. Buna kararlıyız. Onun için bir kere yurdun her köşesinde vatandaşımız hiç can mal korkusu yaşamayıncaya kadar ve terör örgütlerinin, teröristlerin güvenlik kuvvetlerine, sivil vatandaşlarına karşı tehdit olmasını önleyinceye kadar bu operasyonlardan taviz yok. Buradaki ölçü çok net. Bölgede yaşayan Kürt vatandaşlarımızın en büyük sorunu; PKK terör örgütüdür. Aslında terör örgütünün Kürtler diye bir sorunu yok. Tek sorun Kürtlerin PKK sorunu. Ne yapacağız? Vatandaşlarımızla aramızdaki bu teröristleri ortadan kaldıracağız. Sorun varsa muhatabı vatandaşın kendisidir. Terör örgütü veya onun uzantısı aracı olamaz. Asla bunu kabul etmiyoruz. Çünkü Diyarbakır'da da 15 Temmuz gecesi Türk bayrağıyla vatandaş sokaktaydı, İstanbul'da da Kırklareli'de de Sinop'ta Hatay'da da herkes sokaklardaydı. Hiç kimse farklı düşünmedi. Çünkü orada partiler gitti, siyasi görüşler ortadan kalktı, teferruatlar yok oldu çünkü 'Mesele memleket meselesi' dedik, millet yollara düştü, 'Gerisi teferruat' dedi. İşte siyasi partiler bir araya geldik. Sağolsun partilerimiz destek verdi. 'Sizin yanınızdayız' dedi aynı gece. CHP, MHP, diğerleri... Daha sonra demokrasi nöbetlerinde geldiler, iştirak ettiler. Birbirimizle görüştük. 7 Ağustos'ta dünyaya, Türkiye'de birliğin, beraberliğin, kardeşliğin muhteşem fotoğrafını verdik."

Darbe girişiminin ardından birilerinin Türkiye'nin "Suriye, Mısır, Libya gibi olacağını umduğunu" aktaran Yıldırım, "Hey gidi zavallılar. Siz bu milleti tanımadınız. Bu millet öyle bir millet ki, en zor şartlarda bağımsızlığına, geleceğine sahip çıkan bir millettir. Tarih boyunca hep böyle olmuştur. Çünkü bağımsızlık bizim karakterimizdir. Esaret altına girmeyen iki ulustan birisi bizim ulusumuz, bizim milletimizdir. Onun için böyle bir milleti bizim arkamızda olduğu sürece evelallah hiçbir zaman yolda kalmayız." diye konuştu.

Yıldırım, yatırımların teşviki konusunda pek çok adım atıldığını vurguladı.

Tarım

Başbakan Yıldırım, Türkiye için de stratejik sektörlerden birisinin tarım olduğunu aktardı. Havza sistemine geçileceğini ifade eden Yıldırım, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Herkes her aklına gelen şeyi her yerde ekmeyecek. Bir yıl patates moda oluyor, herkes patates ekiyor, patates fiyatları iyice dibe vuruyor, herkes zarar ediyor. 'Devlet nerede, gelsin destek versin...' Bunun yerine iklim şartlarına, coğrafi şartlara bağlı olarak 170 havza belirlenecek, bu havzalarda hangi ürünlerin, hangi dönemlerde ekileceğine karar verilecek ve buna göre hem ürün para edecek, eken de mutlu olacak hem de ülkeye katma değer sağlayacak."

Hayvancılığa değinen Yıldırım, "Hayvancılıkta eksiğimizi, açığımızı ithal edilerek değil, damızlık üzerinde kendi hayvan varlığımızı artıracağız. Bunlar da tabii ki zaman alacak işler." diye konuştu.

Tarımda doğrudan sahibine destek vereceklerini kaydeden Yıldırım, "Vatandaş öyle istiyor. İki sefer vereceğiz. Bir ekim zamanı bir de biçim zamanı. Bütün destekleri biriktirip iki kalemde vereceğiz. Hiç değilse bir işine yarasın. Çünkü ciddi bir para veriyoruz ama maalesef beklenen sonucu alamıyoruz." ifadelerini kullandı.

Kamuda tasarruf

Kamuda tasarruf konusunda önemli kararlar aldıklarını kaydeden Yıldırım, "Kamunun masraflarını ne kadar azaltırsak, oradan artacak daha fazla ekonomiye kaynak olarak yatırıma aktarmış olacağız. Kamu maliyesindeki sıkı duruşumuzu sürdüreceğiz. Bütçe açığı 2002 yılında yüzde 11 civarındayken şimdi 1,3 belki 1,5 olur, belli olmaz. Çünkü beklenmedik şeyler oldu." dedi.

Bir dinleyicinin "Olmaz" şeklinde araya girmesi üzerine Yıldırım, "Olabilir de. Yüzde 11 nere 1,3 olmuş, 1,5 olmuş ne olacak. Varsın olsun. Büyüyen ekonomide bütçe açığından korkma. Yeter ki öngörülebilir bir büyüme olsun. Çarçur etme parayı. Nereye verdik, yatırıma verdik, ekonomiye verdik. Lüks tüketime verirsen o zaman büyüme o bütçe açığının kalitesi yok demektir. Onun için verimli alanlarda açılalım ama yüzme bilmiyorsak fazla da açılmayalım o da ayrı bir mesele." diye konuştu.

"Hükümetinize güvenin"

Başbakan Binali Yıldırım, Türkiye'nin kaynaklarına güvenilmesi gerektiğini vurgulayarak, şöyle devam etti:

"Güvenmiyorsunuz demiyorum daha fazla güvenin. Hükümetinize güvenin. Sonuna kadar arkanızdayız. Durmak yok, yola devam. Biliyoruz ki siz ürettikçe, siz Türkiye'ye değer kattıkça biz rahat edeceğiz. Siyaset rahatlayacak. Onun için desteklemeye devam edeceğiz. Doğru işlerde, doğru kararlarda hep yanınızda olacağız ama işinize de burnumuzu sokmayacağız. Kendiniz hesap edeceksiniz, yapacaksınız, biz sadece bir ufuk çiziyoruz, bir hedef koyuyoruz. O hedefin detaylarını siz çalışacaksınız el birliğiyle gerçekleştirmek için gayret edeceğiz. Yapacağımız bu. Hepimizin alanı belli. Sorumluluk sizde."

Eğitimde 17 milyon öğrencinin ders başı yapacağını aktaran Yıldırım, öğrenciler için Allah'tan zihin açıklığı vermesini diledi.

Yıldırım, Kurban Bayramı'nın 9 gün tatil olacağını, bunun da iç turizmde hareketlenmeyi sağlamaya başladığını aktardı.

Turizmin bu yıl malum sebepler nedeniyle kötü başladığını ancak gittikçe iyileşmenin olduğunu, 2017 yılının çok daha iyi olacağına inandığını, bunun tedbirlerini de şimdiden aldıklarını söyledi.

Türkiye'nin bütün bu zorluklara rağmen 3 milyon sığınmacıyı 5 yıldır misafir ettiğini dile getiren Yıldırım, şunları kaydetti:

"Geçici kimlik kartı verdik, iş hayatına katılımlarını sağladık, sağlık hizmeti veriyoruz, eğitim hizmeti veriyoruz. Avrupa Birliği 3 milyar avro para verecek burnumuzdan getiriyor. Ne biçim iş kardeşim... Biz harcamışız 15 milyar dolar. Bütün dünyanın verdiği şu ana kadar 515 milyon dolar. Ondan sonra da 'Bize işte 3 mülteci gönderin, üniversite mezunu olsun, yaşı 30'u geçmesin, mali problemi olmasın, başkasının desteğine ihtiyaç duymasın.' Bu ne kepazelik. Böyle yük paylaşımı olur mu? Konuştular mı mangalda kül bırakmıyorlar. Hadi uygulama... Biz şükredelim Avrupa'daki bürokrasi, Avrupa'daki mevzuat bize 10 basar. Bir fon ayıracaklar. O daire bu daire, o müdürlük dolaş dolaş 3 sene sonra konuşmaya başlıyorsun, yavaş yavaş olacak gibi bir hisse kapılıyorsun."

"Dostlarımızın uyanmasını istiyoruz"

Terörle birlikte uyuşturucuyla da mücadele edildiğini vurgulayan Yıldırım, "Geçen Diyarbakır, Siirt, Batman üçgeninde yakalanan, elde edilen şeylere bakıyorum, 70 milyon Hint keneviri, 40 ton esrar. Parasal değeri 4 milyar lira... Avrupalılar bu terörist gruplara çok öyle müsamaha gösteriyorlar aslında. En büyük tehlike bu terör gruplarının onlara. Niye? Uyuşturucular oralara gidiyor. Avrupa'daki gençleri zehirliyor. Canlı bomba olarak onlara dönüyor. Onun için bu mücadeleyi biz sadece kendi ülkemizin güvenliği, geleceği için yapmıyoruz, Avrupa'nın da güvenliği için yapıyoruz. O yüzden Suriye'de olsun, Irak'ta olsun terörle mücadelede dostlarımızın artık uyanmasını istiyoruz. İkircikli davranışlardan vazgeçmesini bekliyoruz." diye konuştu.

TSK

Başbakan Binali Yıldırım, 15 Temmuz darbe girişiminden sonra OHAL ve devlette yeniden yapılanma reformlarının da birer birer devreye girdiğini hatırlatarak, Jandarma ve Sahil Güvenliğin İçişleri Bakanlığı'na bağlanması gibi birçok reformun hayata geçirildiğini aktardı.

Yıldırım, Silahlı Kuvvetler'de çok kapsamlı bir reform yapıldığını belirterek, şunları kaydetti:

"Bu zaten yapmaya çalıştığı, üzerinde çalıştığı bir projeydi nihayet gerçekleşti. Bu reformlarla Silahlı Kuvvetler daha çok harekat, harbe hazırlık, asli konularına vakit ayıracak, daha dinamik bir yapıya kavuşmuş olacak. Diğer tali işler Milli Savunma Bakanlığı'na geçecek. Milli Savunma Bakanlığı subay yetiştirecek, astsubay yetiştirecek, fabrikalarda tank, top imal ettirecek, tersanelerde gemi yaptıracak, mühimmat fabrikalarda tüfek, fişek neyse bu tip işleri halledecek. Askerler de harbe hazırlık, vatan savunması gibi konulara kafa yoracaklar, böylece gelişmiş ordulardaki bir yapıyı Türkiye de sağlamış olacak."

AA