Advertisement
GÜNCEL / SİYASET ABONE OL

Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, İslami finansın şu an Türkiye'de yüzde 5'lik pazar payına sahip olduğunu belirterek, "2023 yılında en az bu payın yüzde 15'lere ulaşmasını hedefliyoruz. Türkiye'yi İslami finans alanında önemli bir merkez haline getirmek istiyoruz." dedi.

Şimşek, Hasan Kalyoncu Üniversitesinde (HKÜ) düzenlenen "İslami Muhasebe ve Finans Konferansı"nın açılışında, İslami finansın yeni bir alan olduğunu söyledi.

Geçen yıl G20 başkanlıkları döneminde konunun gündeme getirildiğini anımsatan Şimşek, bu alanda yapılacak çok çalışma olduğunu söyledi.

İslami finans alanının hızla büyüdüğünü, hükümetin bu konuda önemli hedefleri bulunduğunu dile getiren Şimşek, önemli destekler sağlayarak bu alanı geliştirmeyi arzuladıklarını kaydetti.

Kısa zamanda İslami finans sisteminin gelişme hızının artacağına inandığını ifade eden Şimşek, "Dar anlamda katılım bankacılığı olarak nitelendirilen İslami finans, şu an Türkiye'de yüzde 5'lik pazar payına sahip. 2023 yılında en az bu payın yüzde 15'lere ulaşmasının hedefliyoruz. Sektörün tüm konularına çalıştık ve görevlendirmeler yaptık. Türkiye'yi İslami finans alanında önemli bir merkez haline getirmek istiyoruz. O yüzden bugün yapılan akademik çalışmalar da çok önemlidir." şeklinde konuştu.

Devlet olarak katılım bankalarının yaygınlaşmasını istediklerini anlatan Şimşek, sadece özel bankaların değil kamu bankalarının da bu alanda daha fazla hizmet geliştirmesi gerektiğini kaydetti.

"Küreselleşmeye karşı kaygılar var"

Dünya ekonomisinin zor bir dönemden geçtiğine işaret eden Şimşek, küresel kriz öncesinde küresel ekonominin yaklaşık yüzde 5 büyüdüğünü, şimdilerde ise bu oranın yüzde 3 civarına gerilediğini anımsattı. Söz konusu daralmanın uzun vadeli ortalamanın altında kaldığını aktaran Şimşek, şöyle devam etti:

"Peki niye küresel ekonomi bu kadar yavaşladı? Küresel ekonomi neden toparlanamadı? Çünkü dünya ticaretinde yavaşlama var. Küresel ticaret, dünya ekonomisinin yarısı kadar büyüyemiyor. Çünkü dünyada küresel kriz sonrasında küreselleşmeye karşı bir başkaldırı var. Son dönemlerde küreselleşmeye yönelik kaygılar var. Küreselleşmeyle beraber göç, şu anda önemli bir sorun. Milyonlarca insan göçmen durumunda. Buna terör gibi diğer tüm konular da eklendiğine dünya reformlar getirmek yerine korumacılığı sağlayarak ekonomiyi rahatlatmaya çalışıyor ama bu da küresel ekonomiyi olumsuz etkiliyor."

"Dünyanın reform yapması lazım"

Şimşek, geçen yıl Türkiye'nin G20 zirvesi dönem başkanlığı yaptığını hatırlatarak, bu dönemdeki ana gündem maddelerinin kapsayıcılık, yatırım ve uygulama olduğunu anlattı.

Dünyanın bugün yaşadığı sorunları çözebilmesi için reformlar yapması gerektiğini vurgulayan Şimşek, şöyle konuştu:

"Dünyanın daha başka sorunlara girmemesi için tek yolu var; o da reform. G20 dönem başkanlığımızdaki özetimiz şöyleydi; kapsayıcılık. Yani dünya krizden çıkacaksa daha adil paylaşım yapmalı. İkinci önceliğimiz yatırımdı. Çünkü dünyanın yatırıma ihtiyacı var. Şu an imkanı olanlar yatırım yapmıyor, olmayanlar da zaten yapamıyor. 3. başlığımız ise uygulama. Yani reformları konuşmayı bırakın, harekete geçin. Son 2-3 yıldır gelişmekte olan ülkelerden yabancı sermaye çıkmış. Çünkü siyasi belirsizlik var. Avrupa oturmuş kara kara düşünüyor, yolumuza nasıl devam edeceğiz diye. Birleşmiş Avrupa Devletini mi kuracağız, yoksa İngiltere gibi kaygıları dikkate alıp ona göre mi hareket edeceğiz düşüncesi var. Ne yapılacağını bilemiyorlar. Oysa ki reform her şeyi çözer."

"Dünyanın İslami finansa, hoşgörüye ihtiyacı var"

Yakın dönemde ABD'nin yanı sıra İtalya, Almanya ve Fransa gibi birçok Avrupa ülkesinde seçimlerin olacağını hatırlatan Şimşek, bu seçimlerin ve öncesinin iyi izlenmesi gerektiğini söyledi.

Genel anlamda aşırı sağın zemin kazandığını dile getiren Şimşek, "Merkez zemin kaybediyor. İslam ve göçmen karşıtı, küreselleşmeyle ticaretin serbestleşmesine yönelik ciddi tepkiler var. Bazı yerlerde aşırı sol, bazı yerlerde aşırı sağ yükseliyor. Bugün dünyanın karşı karşıya olduğu sorunlardan bir tanesi gelir dağılımındaki adaletsizliktir. Yani dünya az da olsa büyüyor ama bunun paylaşımında adaletsizlikler var. Dünyadaki 62 kişinin serveti 3,62 milyar kişinin servetine bedeldir. Dünya nüfusu yaşlanıyor. Peki böyle bir dünyanın neye ihtiyacı var? İslami finansa, hoşgörüye ihtiyacı var. Birlikte yaşamaya kültürüne ihtiyacı var. İslami finans da aç gözlülük kısmen törpüleniyor. Çünkü kar zarar ortaklığı var. Mesela borç meselesi biraz daha yönetilebilir hale geliyor. Aslında İslamın temellerinden birisi adalettir. Paylaşım ve zekat da oradan geliyor. Mal mülke bakış açısının değişmesi sorunların büyük çoğunu yönetilebilir hale getiriyor."

Dünyanın çoğu sorununa çözüm üretilebileceğini, bunun da reform ve felsefe anlamında farklı bakış açılarıyla gerçekleştirilebileceğini belirten Şimşek, şöyle devam etti:

"Fakat gelin görün ki İslam dünyası, büyük resimde en perişan bölgeyi oluşturuyor. Ortadoğu'nun haline bakın, etnik ve mezhep eksenli çatışmalar almış başını gitmiş. Oysaki bu bölgelerin daha fazla demokrasi, hak ve özgürlüğe, daha toleranslı topluma ihtiyacı var. Bunlar beraberinde istikrar, huzur ve refah getirir. Bizim ülke olarak yakın coğrafyadaki gelişmelere bakış açımız bu. Sorunları kavga ederek değil, kardeşlik hukukuyla daha çok özgürlük ekseninde çözebiliriz. Bunları çözersek mezhep eksenli yeni yeni küçük devletçikler yerine, ilelebet sürecek çatışmalar yerine, bütün bölgede bir zamanlar AB'nin başardığı gibi barış ve refah havzası oluşur. Bu noktada da yine inancımızın temellerine gitmemiz gerekir."

 

AA