Advertisement

Ekonomik büyüklüklerin tahmini çok zor bir iş. Gün geçtikçe tahmin metotları gelişse de, tahminlerde hata yapmak gayet normal. Özellikle ekonomik verilerin dönüm noktalarını tahmin etmek daha da zor. Belli bir eğilimi takip eden dönemlerde tahminlerde yapılabilecek hatalar göreli olarak daha az oluyor.
Merkez bankalarının para politikası oluşturmada ihtiyacı olduğu en önemli veri setinden biri belli bir model çerçevesinde çeşitli politika seçenekleri için önemli bazı makro ekonomik verilerin ileriye dönük alabilecekleri değerlerin tahmini. Tahmindeki hata ne kadar az olursa, tahminlere dayanarak uygulamaya konan politika kararlarının arzulanan sonuçları doğurması da o kadar olası olur. Bunun tersi, merkez bankalarını “ne yaptığını bilmiyor“ durumuna düşürebilir.

HATA NEREDE YAPILIYOR?
Ekonomik birimlerin kararlarının çok oynaklık gösterebildiği kriz dönemlerinde ve piyasaların çok oynak olduğu gelişmekte olan ekonomilerde tahminlerdeki hata büyük olabiliyor. Örneğin, 2007 yılından bu yana İngiliz Merkez Bankası’nın tahminlerindeki hata kendilerini de rahatsız edecek boyutlara geldi. Diğer merkez bankalarının da karnesi İngiltere’dekinden çok daha iyi değil.
Türkiye’de de Merkez Bankası’nın enflasyon tahminlerinin çok sağlıklı olduğunu iddia edemeyiz. Son yayınlanan Enflasyon Raporu‘nda Merkez Bankası’nın bu yıl sonu enflasyon tahmininin yüzde 70 olasılıkla yüzde 7.8 ile yüzde 8.8 arasında olduğunu, tahminin orta noktasının yüzde 8.3 olduğunu öğrenmiştik. Bu tahmin dolaylı vergilerdeki artışları, TL’nin değer kaybını ve para politikasının sıkılaştırılmasını da içeriyordu.
İstatistik kuralları gereği tahmin ufku uzadıkça yapılan tahminlerdeki hata payı artar. Bir başka ifadeyle, aynı olasılık aralığında, tahmin ufku uzadıkça, yapılan tahminlerin üst ve alt sınırı arasındaki fark açılır. Dolayısıyla, üç ay sonrası için yapılan tahmin bir yıl sonrası için yapılan tahminden daha sağlıklıdır diyebiliriz.
Gelin görün ki, yıl sonunda enflasyon çift haneli olacak. Yani, yüzde 70 olasılıkla Merkez Bankası’nın yaptığı tahminin üst sınırının oldukça üzerinde bir gerçekleşme söz konusu. Olasılığı yüzde 70 değil de, yüzde 100 kabul etsek, eksi sonsuzla artı sonsuz arasında bir enflasyon tahmini yapabiliriz. Ama bunun hiçbir bilgi değeri olmaz. Üç ay ilerisi için tahminin orta noktasına göre gerçekleşmenin yaklaşık yüzde 30 üzerinde olması tahminlerde beklenecek hatların da ötesinde, bir şeylerin yanlış olduğunu gösteriyor.

BÜYÜK HATALARIN MALİYETİ BÜYÜK OLABİLİR
Ekonomik modelleme yoluyla tahmin üretmek çok teknik olduğu kadar bir sanattır da. Ünlü ekonometri uzmanlarından Ed Leamer “Denklem tahminlerinin yayınlanan değil de, yayınlanmayan sonuçlarını görmek isterim“ derdi. Ekonomik modelleme yoluyla tahmin üretme üzerine yaptığı çalışmalarla Nobel Ödülü alan Lawrence Klein da “hiçbir araştırmacının bilgisayarlardan çıkan rakamları tahmin diye kamuoyu ile paylaşacak kadar saf olmadığını“ söylerdi. Yani, bilgisayar bir rakam verir, ama araştırmacı kendi görüşleri doğrultusunda tahmini yeniler.
Merkez Bankası bu işi nasıl yapıyor, bilmiyoruz. Bilgisayardan çıkan rakamlar mı kullanılıyor, yoksa çıkan rakamlar belli bir görüş doğrultusunda güncelleştirilip de mi kamuoyuna sunuluyor? Hangisi olursa olsun, Merkez Bankası’nın tahminlerini daha sağlıklı yapabilmesi gerekir. Aksi takdirde, ekonomiyi yönlendirebilme kabiliyeti oldukça sınırlı kalır.
Sonuçta, kabul edilebilir sınırı aşan tahmin hataları para politikasının itibarını zedeler. Daha da vahimi, bu çeşit hatalar ekonomik birimleri “Merkez Bankası beklentileri yönetmeye mi çalışıyor yoksa manipüle etmeye mi?“ sorusunu sormaya yönlendirir.