Advertisement

"Para politikası sıkı mı yoksa gevşek mi?" tartışması çok uzun sürer. Bazen tanımlarda anlaşabilmek dahi mümkün olmayabilir. Bu tartışmaya girmeden şu gözlemi yapmak mümkün: Merkez Bankası her gün yaptığı repo ihalesinde bankacılık sistemine vereceği paranın üst sınırını belirliyor. İhalelerde son günlerde bankalardan gelen teklif üst sınırın altında kalıyor. Yani, piyasa Merkez Bankası'nın verebileceğini açıkladığı para kadar para istemiyor. Bu anlamda, piyasada para bol. Halbuki, yılın başlarında piyasanın istediği para Merkez Bankası'nın verebileceğini açıkladığı paranın 4-6 katı olabiliyordu.
Piyasanın Merkez Bankası'nın verebileceğini açıkladığı para kadar para istememesinin bir başka nedeni paranın maliyetinin yüksek olması olabilir. İhalelerde Merkez Bankası'nın kabul edebileceği en düşük faiz daha düşük olsa, bankalardan gelecek talep de daha fazla olabilir. O halde, son günlerde piyasada gözlenen denge, Merkez Bankası'nın repo ihalelerinde kabul edebileceği en düşük faizin düşürülebileceğine ya da Merkez Bankası'nın repo ihalelerinde verebileceği paranın üst sınırını aşağı çekebileceğine işaret ediyor.

BÜYÜMEYE DESTEK
Son açıklanan enflasyon rakamları ve bu rakamların ima ettiği enflasyon eğilimi Merkez Bankası'nın enflasyon açısından elinin 4-5 ay öncesine göre daha rahat olduğunu gösteriyor. Dolayısıyla, dolaylı vergi oranlarında bir artış ya da elektrik, havagazı gibi enerji fiyatlarının artırılması gibi devletten gelebilecek bir sürpriz olmazsa, kısa dönemde Merkez Bankası enflasyon yerine ekonomik büyümeye odaklanabilir. Ekonomik büyüme bir yıl önce yapılan tahminlerin daha da altına gelmiş görünüyor. Merkez Bankası politikalarının ekonomik büyüme üzerinde bir etkisi olduğu varsayımıyla, para politikası yoluyla ekonomik büyümeye destek verilebilir.
Merkez Bankası'nın son söylevleri enflasyon tarafından sorun olmadığı sürece para politikasının ekonomik büyümeye destek vereceği yönünde. O nedenle de, repo ihalelerinde Merkez Bankası'nın vereceği paranın üst sınırını aşağı çekmek yerine ihalelerde kabul edebileceği en düşük faiz oranını aşağı çekmesi söz konusu. Umulan, repo ihalelerinde düşen faizlerin bankaların kaynak maliyetini sınırlı da olsa aşağı çekerek kredi faizlerinin de düşmesi; düşen kredi faizleriyle kredi talebinin canlanması; artan kredilerin ekonomik büyümeye ivme kazandırması.

ASIL FREN DÖVİZDE
Şimdiye kadar para politikası ekonomik büyümeye destek vermiyor muydu? Kısa yanıt: Türk Lirası operasyonları büyüme yönünde işlev görüyordu, ama döviz politikası ekonomik büyüme yanlısı değildi. Merkez Bankası kendi deyimiyle temmuz ayı ile birlikte ayağını frenden çekmişti. Ama, temmuz ayından bu yana ekonomik büyüme hızlanmadı, aksine düştü. Ayağın frenden çekilmesi TL politikasına yönelikti.
Hâlâ da devam eden aynı dönemdeki döviz politikası bankaların döviz borçlanıp Merkez Bankası'nın döviz rezervlerini desteklemesine odaklandı. Yurtdışından kaynak gelebildiği halde, gelen kaynakların Merkez Bankası tarafından emilmesiyle döviz kurlarının göreli olarak yüksek kalması dolaylı olarak desteklenmiş oldu. Ekonomik büyümenin önündeki engel dövizin pahalı olması ve pahalı kalacağı konusunda Merkez Bankası'ndan alınan sinyallerdir. Büyüme konusunda asıl fren de döviz politikasıdır.
Dövizde ayak frenden çekilip döviz kurlarının düşmesine izin verilmediği takdirde, TL bollaşsa da, faizi çok düşük olsa da, ekonomi kıpırdamayabilir. Şimdiye kadar öyle oldu. Söylendiği gibi, yılın son üç ayında kıpırdanmaya başladıysa da şimdilik hareket görünmüyor.