Advertisement

Bütün dünyada merkez bankaları ileriye dönük yönlendirme (forward guidence) konusunu daha sık tartışır oldu. Yaptıkları açıklamalarla, para otoriteleri ekonomik birimlerin beklentilerini yönlendirmeyi ve ileride alabilecekleri tavır hakkında giderek daha uzun dönemli bir perspektif vermeyi amaçlıyor. Bu yolla, ekonomik birimlerin ufkunu genişletmeyi ve yatırım ile tüketim kararlarının daha az belirsiz bir ortamda gerçekleşmesini sağlamaya çalışıyorlar. Başarılı bir ileriye dönük yönlendirme stratejisi fiyat istikrarı içinde ekonomik büyümenin sağlanabileceği ya da hızlandırılabileceği anlamına geliyor.

İleriye dönük yönlendirme stratejisinin başarısı, doğal olarak bu stratejiyi izleyen merkez bankalarının ekonomik birimler gözündeki itibarıyla çok yakından ilgili. Ekonomik birimler para otoritesine güveniyorlarsa, söylediklerine değer verip yatırım ve tüketim kararlarını beklenen yönde alıyor. Bu da merkez bankalarının işini kolaylaştırıyor. Ekonomi, para otoritesinin arzuladığı doğrultuda yön almaya başlıyor. 

FED VE İSVİÇRE BAŞARILI

İleriye dönük yönlendirme stratejisini başarıyla uygulayan merkez bankaları içinde Amerikan Merkez Bankası (FED) öne çıkıyor. Hatırlanacak olursa, yaklaşık iki yıl önce FED politika faizinin düşük kalacağını ve 2014 yılı ortasına kadar politika faizinin artmasının söz konusu olmadığını açıklamıştı. Piyasalar FED’in bu şekilde kendini bağlayıcı bir tavır almasına önce şaşırdı, sonra FED’in söylediklerine genelde güvendi. Amerikan ekonomisinde büyüme hızlandı. Borsa rekorlar kırdı. Daha sonra politika faizinin artırılmayacağı ufku 2015’e kadar genişletildi. İşsizlik oranının yüzde 6.5’in altına gelmeden parasal genişlemenin durdurulmayacağı açıklandı. En son da parasal genişlemenin azaltılmasının tedricen olacağı ve ayda 10 milyar dolarlık parasal genişlemede azaltılmaya gidilebileceği açıklanmıştı (FED’in son kararlarının irdelenmesi pazartesi günkü yazımda.) Bütün bu açıklamalar ekonomik birimlerin beklenti ufkunu genişletici öğelerdi. Çok büyük ölçüde ekonomik birimler de FED’in arzuları doğrultusunda tepki verdi.

İsviçre Merkez Bankası bastığı oranın Euro karşısındaki değerine bir üst sınır koyarak ileriye dönük yönlendirme yaptı. Beklentilerin aksine bu stratejide oldukça başarılı oldu. Benzer bir stratejiyi İngiltere Merkez Bankası (BoE) uygulamaya koydu. BoE de işsizlik oranının belli bir düzeyin altına inmesinin para politikasının yönünü tayin edeceğini açıkladı. Daha az açık bir biçimde Avrupa Merkez Bankası da benzer bir stratejiyi uygulamaya çalışıyor. İkisinin de FED ve İsviçre Merkez Bankası kadar başarılı olduğu söylenemez.

GELİŞMEKTE OLAN ÜLKELER BAŞARISIZ
İleriye dönük yönlendirme konusunda en başarısız merkez bankaları, gelişmekte olan ülkelerde. Bu yönde çaba var, ama başarılı değiller. Başarılı olmamalarının ardında gelişmekte olan ekonomilerin çok oynak olması yatıyor. Bu ülkelerde siyasetin para politikasına karışması da söz konusu. Çoğu zaman ileriye dönük söylediklerini unutup çok sık yön değiştirmek zorunda kalabiliyorlar. Yön değiştirme siyasi baskılardan olabildiği gibi, piyasaların merkez bankalarının duruşuna olan tepkilerden de kaynaklanabiliyor.

Gelişmekte olan ülkelerde para otoritelerinin çok sık yön değiştirmesi doğal olarak itibar sorunu da yaratıyor. Ekonomik birimler, para otoritesinin ileriye dönük söylediklerini o denli dikkate almıyor. İtibar sorunu bir anlamda kendini besleyip merkez bankalarının daha da sık karar değiştirmesi zorunluluğunu yaratabiliyor. İleriye dönük yönlendirme stratejilerinin başarı düzeyine genel olarak bakarsak, “Ekonomi ne denli istikrarlı olursa, ileriye dönük yönlendirme stratejisi de o denli daha başarılı oluyor” demek mümkün. Devam edeceğim.