Advertisement

Büyüme ile inşaat sektörü arasında sanayileşmiş ülkeler kadar olmasa bile yakın bir ilişki var.
Yapılan araştırmalar 1994-2010 yıllarını kapsayan dönemde yıllık ortalama olarak büyüme yüzde 4.1 oranında, inşaat sektörü ise yüzde 4.4 oranında artmış. Esneklik katsayısı 1.1 oluyor.
Son yıllarda ise konut sektöründe gözlenen ve banka kredileriyle desteklenen hızlı büyüme bu ilişkiyi de artırmış durumda.
İnşaat sektörünün Gayrisafi Yurtiçi Hasıla içindeki payı ise kendisine girdi sağlayan imalat sektörü de dikkate alındığında yüzde 10-12 arasında bir düzeye oturuyor. Önümüzdeki yıllarda bu oranın artacağı bekleniyor.
Bu durumda büyümenin 1/5'inin inşaat sektöründen kaynaklanacağı hesaplanıyor.
Öte yandan istihdam içindeki payı 2010 yılı verilerine göre yüzde 8.5 düzeyinde. Eylül 2010 ile 2011 döneminde 388 bin kişiye yeni iş olanağı sağlamış. Bunun büyük çoğunluğu niteliksiz gençlerin istihdamı şeklinde.
2010 yılında yurtdışından kazanıp Türkiye'ye getirdiği döviz ise 3.2 milyar dolar.
Sektörün bir özelliği de ekonominin daraldığı zamanlarda kendisinin de bu eğilimi göstermesi. Zaten büyüme esnekliği olan 1.1 katsayısı da buna işaret ediyor.

2012 YILI BEKLEYİŞLERİ
Bu yıl için Türkiye'nin büyüme performansına ilişkin beklentiler pek olumlu değil. Son günlerde finans piyasalarında yaşanan türbülansı da bunun ayak izleri şeklinde anlamak gerekiyor. Artan ve daha da artacağı beklenen faiz oranlarının konut talebini düşüreceği kesin. Sektör de bu bekleyiş içinde.
Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı Derneği (GYODER) Yönetim Kurulu Başkanı Işık Gökkaya ile 2012 yılını gözden geçirdik. Gökkaya da inşaat sektöründe konut kredilerindeki azalmaya paralel olarak bir daralma olacağını belirtti.
"Ancak" dedi, "2012 yılında Mütekabiliyet Yasası çıkarsa ve kentsel dönüşüm projesinin uygulanmasına başlanırsa sektörün büyümeye katkısı artar".
Buna ek olarak yabancıların ticari gayrimenkul taleplerinin yönü de önemli. Eğer Avrupa'da ve bizde çalkantılar durursa bu talepte de bir kıpırdanma gözleneceğini beklemek gerekir.
İnşaat sektörünün zorluklarla karşılaşacağı bir yıla girdiğimiz anlaşılıyor.

***

Macaristan'da işler karışık

Macar Başbakanı Viktor Orban'ın göreve başladığı Nisan 2010'dan bu yana finans kesimiyle yıldızı bir türlü barışmadı.
Bankacılık kesiminin ağır bir dış borç yükü altında kalmasının çözüm yollarını başka yerlerde aradı. Ancak AB'deki abileri buna izin vermediler. Kendisine IMF ile anlaşma yolunu gösterdiler.
Başbakan Orban bu baskılara bir süre dayandı. Ancak fazla sabredemedi. Hiç sevmediği Macar Merkez Bankası'na saldırarak mücadelesine tekrar başladı. Geçen yılın son günlerinde bankanın bağımsızlığını yok eden bir yasayı
parlamentosundan geçirdi.
Bu girişim tatillerinden yeni dönen IMF ve Avrupa Birliği yetkilileri yanında piyasa oyuncularını da kızdırdı. Hırslarını Macar Florini'nden aldılar. Bir iki gün içinde Macaristan döviz krizi içine düştü. Parası süratle değer yitirmeye başladı.
Şimdi gözler Başbakan Orban'ın 11 Ocak'ta IMF Başkanı ile yapacağı toplantıya çevrildi.
Orban "En iyi şartlarla bir standby anlaşması imzalarım " derken, piyasalar "Söz ile uslanmayanın hakkı kötektir" yaklaşımı içindeler.
Bakalım bu işin sonu nereye varacak.