Advertisement

Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch, Türkiye’nin not görünümünü ‘’Pozitif’’ten ‘’Durağan’’a çevirdi. Gerek hükümetten gerekse piyasalardan çok sert tepkiler aldı. Tek tük haklı olduğunu söyleyenler olsa da, büyük çoğunluk, Türkiye’ye bir haksızlık yapıldığı kanaatinde. Özellikle Avrupa’da krize giren, borçlarını ödeyip ödeyemeyeceği tartışmalı olan çok sayıda ülkenin notundan daha düşük nota sahip olmamız eleştirilerin haklı olduğunu gösteriyor.

Yıllardır Türkiye’nin kredi notunu hak etmediği yerde tutan kredi derecelendirme kuruluşları son krizde dahi oldukça sağlıklı ekonomiye, güçlü ve sağlam mali sisteme, hiçbir ülkede olmadığı kadar iyi bütçeye sahip olduğumuzu görmüyorlar. Tüm ekonomiler küçülürken bizim yüksek oranda büyüdüğümüzü pas geçiyorlar. Yüksek büyümeden kaynaklanan cari açığın bir sorun olarak görüldüğü, bunun için acil tedbirlere başvurulduğu, kısa zaman içinde cari açığın tehlikeli noktalardan uzaklaştırılacağı, son ay yükselen enflasyondaki artışın geçici olduğunu bu not kuruluşları görmezden gelince herkesin aklına komplo teorileri geliyor ki, çok da haksız sayılmazlar. Kredi derecelendirme kuruluşları, veri akışının sağlıklı ve zamanında yapılamadığı dönemlerde, borç verenler açısından son derece önemliydi. Ama günümüzde her ülkenin, her şirketin, her kuruluşun bilgilerine son derece kolay, maliyetsiz ve anında ulaşmak mümkün.

Ayrıca bu bilgileri değerlendirecek yetkinliğe sahip çok sayıda kişi ve kuruluş var artık. Bu nedenle borç verenler açısından, borç alanların yeterliklerinin bağımsız bir kuruluş tarafından analiz edilmesi eskisi kadar pek elzem değil. Üstüne üstlük artık piyasalar o kadar gelişti ve o kadar birbirine entegre oldu ki, en objektif değerlendirme alanı piyasalar oldu. Özellikle ülkeler için risk primini ölçen CDS’lerin fiyatlamaları her şeyi ortaya koyuyor. Tüm bu nedenlerle, aslında kredi derecelendirme kuruluşlarına ihtiyaç kalmamış durumda. Kredi derecelendirme kuruluşları 2008 yılında başlayan dünya ekonomik krizinde ciddi suçlamalarla karşılaştılar. Hatta krizin nedenleri arasında bu kuruluşların çok önemli katkısı olduğu dahi söylendi. ABD ve AB’de bu kuruluşların yapılarının yeniden ele alınması, çalışma esaslarının iyileştirilmesi ve sorumluluklarının gözden geçirilmesi çalışmaları başlatılmış durumda. Kredi derecelendirme kuruluşları 2008 krizinde bozulan imajlarını düzeltebilmek için bu sefer her ülkeye saldırmaya, notlarını hızla düşürmeye başladı. Hatırlanacağı üzere, ABD’ye de saldırmışlardı. Ancak şimdi asıl alanları Avrupa ve sırayla her ülkenin notunu indiriyorlar.

En son geçen hafta içinde Portekiz, Macaristan ve Belçika notları düşürüldü. Almanya belki zor ama bu not indirim furyası Fransa’ya kadar uzanacak herhalde. Bu kuruluşların yaptıkları analizler sonucunda yaptıkları not indirimleri bir yana, bu çalışmalarında gerekli hassasiyetleri gösterip göstermedikleri de tartışmalı. Fransa’da yaşanan son olay ciddiyetsizliğe bir örnekti. Bizde de benzer söylentiler her zaman olmuştur. En başta bu tür not açıklamalarından yabancı yatırımcıların önceden haberdar oldukları hep konuşulur. Not artırımı açıklandığında yabancıların Vob’ta çok yüklü long pozisyonda oldukları, not indirimi yapıldığında kısa pozisyon tuttukları ve bunun tesadüf olmadığı söylenir. Ayrıca, daha önce de gündeme gelmişti: Bizim yetkili kuruluşlarımız piyasayı ilgilendiren açıklamaları hep piyasalar kapandıktan sonra yaptıkları halde, kredi derecelendirme kuruluşları gün içinde not açıklıyorlar. En azından bunu halledebilsek de yatırımcılara biraz dahi olsa bir düşünme zamanı bıraksak iyi olacak.