Advertisement

Anadolu Ajansı'nın yeni portalı "Finans Haberleri Terminali''nin canlı toplantılar dizisi AA Finans Masası'nda, ekonomideki gündem başlıklarına ilişkin kritik önemdeki konuk TCMB Başkanı Doç. Dr. Erdem Başçı'ydı. Başçı'nın mesajları, 2013 yılı açısından, Merkez Bankası'nın 'fiyat istikrarı' ve 'finansal istikrar'ı birlikte gözeten bir para politikası modellemesin-de 'sanatsal becerisini' daha da artıracak bir süreç içerisine gireceğine işaret etti.

KURLARIN DÜZEYİNE HASSASİYET DEVAM EDECEK
Son dönemde, ekonomi-politik düzlemde, ekonomik sorunlar ve krizlerle, iktidarların siyasi gücü arasında ilişkiyi, korelasyonu sorguluyorum. ABD ekonomisinde görevdeki bir başkanı, Beyaz Saray ekibini ve kabinesini eğer zorlamak istiyorsanız, Amerikan ekonomisinde işsizliğin ciddi boyutlara gelmesi ve/veya benzin fiyatlarının kontrolden çıkması iktidarı zorlamak isteyenlerin işini kolaylaştırır. Kıta Avrupası'nda bu işi fiyat istikrarının bozulması, enflasyonun yükselmesi ile yakalayabilirsiniz. Bulunduğumuz Avrasya coğrafyasında, Türkiye ve çevresindeki ülkelerde ise, iktidarı zorlayacak en kritik başlık döviz kurlarındaki ağır dalgalanmadır.
Türkiye ve çevresindeki ülkeler açısından bunun temel gerekçesi, söz konusu ülkelerin geçmişlerinde ağır siyasi ve ekonomik bunalımlar yaşamış oldukları gerçeğinden kaynaklanıyor. Ağır boyutlardaki siyasi belirsizlik ve istikrarsızlıklarla birlikte yaşanan ciddi ekonomik krizler, Türkiye ve çevresindeki ülkelerde yerel para birimine duyulan güveni defalarca yıktı, geçti. Bu nedenle, coğrafyamız ülkelerinde 'Dolarizasyon' bir gerçektir.
Kayıt dışılığın da yaygın olduğu ekonomiler olmamız açısından, gariptir ki, ekonominin iyi gidip gitmediği, döviz kurlarının seyrine göre ölçülmektedir. Döviz kurları normal seyrediyorsa, ekonomide sanki her şey iyi gitmektedir. Kurlar yükseliyor ise, sanki her şey kötüye gitmektedir. Son 7-8 yıl içinde Türkiye'nin, Türk iş dünyasının, halkımızın bu algıyı değiştireceği önemli bir süreç yakaladık. Ancak, toplumsal hafızayı, son 30-40 yılın kötü anılarını, döviz kurlarındaki yüksek oynaklıktan kaynaklanan kayıpları unutturmak kolay olmuyor. Bu nedenle, Türkiye 'Dolarizasyon' olarak tanımlanabilecek psikolojik hastalıktan kurtulma şansı artmış, ancak bu hastalığı henüz tam olarak atlatamamış bir ekonomidir.

EKSEN KAYMADAN BECERİSİNİ YÜKSELTECEK
Böyle bir tablo içerisinde, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Üst Yönetimi'nin, ana görevi fiyat istikrarı ve küresel kriz sürecindeki ikincil görevi 'finansal istikrar' birlikte gözetecek bir para politikası modellemesini, elindeki araç seçeneklerini daha da çoğaltarak, araçların etkinliğini daha da artırarak sürdürmesi gerekecek.
Bu öyle bir hassas ve 'sanatsal beceri' gerektiren bir süreç ki, kurların düzeyi, sepet kurun düzeyi ve tartılı efektif reel kur endeksi üzerinden sürdürülecek bir analiz ve para politikası uygulaması, ne enflasyon, ne de cari açık üzerinde olumsuz etkisi gözlenmeyecek bir dengeyi yakalamak zorunda. Bu nedenle, 2013 için büyümeyi yumuşak bir toparlanma ile yüzde 4'e çekecek, kredi hacmindeki artışı toparlayacak bir faiz düzeyi ile cari açık ve enflasyonu azdırmayacak bir döviz kuru düzeyinin güzel bir harmonisinin yakalanması gerekiyor. TCMB bu 'sanatsal beceri'yi gösterdikçe, orta ve uzun vadeli faiz oranları da aşağı gelecektir.