Şu an bütün gözler Avrupa'da. Yunanistan'ın referanduma gideceğini açıklamasından sonra İtalya ve İspanya'nın keyfi iyice kaçtı. Nasıl kaçmasın? Siz 100 milyar euronun üzerinde para akıtın; ancak toplam 7 milyon nüfüsünun yarısı memur olan ve ortalama 5 bin euro aylık maaş alan Yunanistan halkı daha fazla 'reform' yapılmasını istemiyor. Anketlere göre Yunan halkının % 60'ı Avrupa Birliği'nin Yunanistan'dan istediği reformların şu ana kadar yapılan kısmına karşı. Yani Papandreu'nun referandum isteği bir nevi Rus ruleti gibi.

Ancak bugün piyasaları tetikleyen tek konu bu değildi. Sabah saatlerinde Asya'dan gelen 3 haber, bölgedeki ekonomik soğumanın çok ciddi olduğunu gösteriyor. Çin'den gelen son PMI endeksi (satın alma yöneticileri endeksi) 50 seviyesine geriledi. 50 seviyesi önemli. Bunun altına inildiğinde ekonomilerin daralmaya başladığı kabul ediliyor. 9 aydır düşüş trendi olan Çin'in PMI'ı ekonomik soğumanın artık ciddi boyutlara geldiğini söylüyor.

Diğer yandan Tayvan ve Güney Kore'den de benzer soğuma işaretleri geldi. Tayvan'da 2011 ikinci çeyrek büyüme rakamı % 1.4 olarak açıklanırken, Güney Kore'de de ihracat artışı % 9 'lar seviyesinde. Her iki rakam da son 9 ayın en düşüğünde.

Görüldüğü gibi Avrupa'nın kurtarıcı meleği, dünya ekonomilerinin lokomotifi olması beklenen Asya ekonomileri S.O.S veriyor. Bırakın dünyayı kurtarmayı, yakında bölgede bir resesyon kaygısı oluşursa şaşırmamak lazım.

İçeride faiz tarafı hareketli

Bugün gösterge tahvil faizi tekrar %10 seviyesine çıktı. Merkez Bankası'nın 'sıkılaştırma süreci başlamıştır' demesi üzerine Türk Lirası'nda ciddi bir likidite sıkışıklığı süreci başlamış durumda. İMKB repo piyasasından geçen işlem hacimleri 7 milyar TL'lere çıkarken, buradan geçen faiz oranları % 12'lere yükseldi. Dolayısı ile piyasada TL yok; olan da pahalı. Bu durumda ister istemez tahvil piyasasına satış olarak yansıyor.

Gösterge faizin olduğu seviye belki şu an sadece bankaların problemi; ancak Kasım ayında tahvil ihaleleri başladığında  Hazine'nin de problemi olacak.