Advertisement

Baştan söyleyeyim, zor. Türk Lirası uzun yıllar ‘carry trade’ denilen ve yurt dışındaki fon yöneticilerinin çok sık kullandığı bir işlemin vazgeçilmez para birimiydi. Nedir carry trade? Düşük faizli (muhtemelen riski az olduğu için düşük faiz ödeyen) kurların açığa satılıp buradan elde edilen likidite ile daha yüksek faizli (yine muhtemelen riskli olduğu için  yüksek faiz ödemek zorunda kalan) kurlara yatırım yapılması. Bu tür işlemler aslında riskli ülkelere yatırım yapılması ve alınan riske karşı yüksek getiri elde edilmesi şeklinde özetlenebilir.

Uzun yıllar Türk Lirası, yukarıdaki bu denklemde yüksek faiz vermek zorunda kalan riskli ülkeler kategorisinde yer aldı. Yani New York’taki fon yöneticisi dolar satıp, Tokyo’daki yen satıp TL almak suretiyle Türk Lirası’nın verdiği yüksek faizi (açığa sattığı kurun maliyetini ödedikten sonra) kar olarak cebine attı. Tabii burada en büyük sorun, müzik bittiğinde oturacak sandalye kaldığından emin olmak. Yani zaten riskli olduğu bilinen bu ülkelerde işler sarpa sarmadan o kuru tekrar geri satıp yen-dolar-euro, ana para birimi neyse ona geri dönmek. Aksi takdirde eldeki sermayeden de olarak zarar etmek de bu tür işlemlerde göz ardı edilmemesi gereken bir risk unsurudur. Bu sebeple de bu işlemleri piyasalarda profesyoneller yapar.

Şimdi bu olayda artık TL, para yatırılan bir kur olma özelliğini kaybediyor. Yani TL diyor ki; 'Ben artık riskli ülkeler grubunda değilim. Bakınız risk primlerim (CDS) Avrupa’da birçok ülkeden daha iyi ya da bütçe açığım Maastricht Kriterlerini bile kıskandıracak kadar az. Bu sebeple artık verdiğim faizi düşürüyorum ve ‘carry trade’ ile gelecek olan sıcak para gelmese de olur.' Bu noktada artık TL’ye gelecek para kısa vadeli sadece faize duyarlı gelen para değil ama uzun vadeli sermaye yatırımı  şeklinde olması bekleniyor ya da ümit ediliyor.
 
Kağıt üstünde her şey son derece anlaşılabilir. Ancak kalkıp size birisi ülke notunuz en düşükteyken ve yüzde 7'ye yaklaşan bir cari açık ile mücadele ederken yüzde 7,75 veren Rus Rublesi, yüzde 11,25 faiz veren Brezilya Real’i varken size para yatırmam derse, o zaman kurda yaşanabilecek değer kayıplarını soğukkanlılıkla karşılamanız ve endişelenmeden ‘baz senaryonuzu’ uygulamanız lazım. Piyasanın en sevmediği olay ise verilebilecek olan karışık sinyaller olacaktır.