Advertisement

TFF'DE OLAĞANÜSTÜ SEÇİMLİ GENEL KURUL

Neler olduğunu anlamak çok zor. Türk Futbolu'nun başına az zamanda o kadar çok iş geldi ki, bu olayların ne zaman ne şekilde başladığını hatırlamak gerekiyor.

3 Temmuz sabahı, Emniyet ve Savcılık bir operasyon başlattı. Bu operasyonun amacı, uzun zamandan beri teknik takipte olan kişilerin 2011 Nisan Ayında çıkan Sporda şiddeti Önleme yasası kapsamına giren bazı suçları işlediğine dair kanaatlerin oluşması idi. Bu kisiler 14 Şubatta başlayacak duruşmaya kadar zanlı olarak nitelendirilecekler.

Diğer taraftan TFF Disiplin Talimatnamesinin 58. Maddesi, ceza hukukunun "sucun gerçekleşmesi" esasına bakmadan, teşebbüs etmeye bile ağır cezalar getiren bir içeriğe sahip. Yani Mahkeme "bu kişiler teşebbüs düzeyinde kalmışlar, anılan tarihlerde hukuki mesneti olmayan bu davranışlar suça dönüşmemiştir" seklinde karar verse bile, 58. Madde teşebbüsü de cezasız bırakmadığı için zanlılar Türk Ceza Kanunu'na göre ceza almasalar bile, TFF Disiplin Talimatnamesine göre alacaklar. Sadece onlar degil, yoneticisi oldukları kulüpler de.

Tüm bunlari bir kenara koyalım. Bir de Türk Futbolu'nun her kesiminden insanların dosyalarda bulunan telefon görüşmelerinin kamuoyuna sızdırılmış ayrıntılarına baktığımızda ise, TFF'nin nasıl bir kördüğüm ile uğraştığını anlamak mümkün. Biraz önce konuştuğu insanın arkasından, 5 dakika sonra bir telefonda hakaretler yağdıran insanların oldugu bir camiada işler bilinen yada alışılmış usullerde yapılamaz. Medya, siyaset, ekonomi, hukuk ve sermaye piyasalarının adeta yumak haline geldigi futbolu çözmek için bazen hiç alışılmadık davranışlarda bulunmak gerekir. Dolayısıyla ben TFF'nin bu işin başından beri gösterdiği gayreti ve son olarak istifa kararlarını, herkese göre farklı şekilde yorumluyorum.

Dosyalardaki telefon görüşmelerinin tapeleri, sadece futbola ait olan bir davranış tarzını göstermiyor. Biz arkadaşlık ilişkilerimizde, bizlere ağabeylik yapanlara, sevdiklerimize, mesaide olduklarımıza hep bu sekilde davranıyoruz. Sürekli olarak bir yakınımıza karsı bir başka yakınımızın sözleriyle savaş açmayı yeğliyoruz. İnsanlarin yüzüne gülüyor ancak arkalarından kötü işler yapıyoruz. Daha da kötüsü bunlari yapanları da ayıplıyoruz.

Türk Futbolunda olup bitenler, munhasıran ortaya çıkmış gelişmeler değildir. Biz sosyal çevremizi ve işlerimizi nasıl hallediyorsak, Futbolla da öyle ilgilendik. Dolayısıyla bu sonuclar çıktı. Şimdi bunun bilincinde olup yumuşak geçiş isteyenlerle, ne olursa olsun hak edene ceza verilmesini isteyenler de ayni sekilde haklı konumda. Ne yazik ki her iki kesimden pek az kisinin bu talepler arkasında bir rezervi yok.

Kişi kıymetinin bilinmediği yerde fazla durmamalı. Ancak bazen kısa süreli ayrılıklar da, kıymetin bilinmesi icin faydalı olabilir. TFF'nin olağan üstü seçimli genel kurulu icin, olağan üstü bir gelişme olacağını sanmıyorum. Siyasi iradenin onaylamadığı bir isim aday olamayacağına göre, küçük bir kan degisimi ile yola devam edilecektir.