Advertisement

İngiltere'nin hikayesi ilginç. Hiç de bilinçli olmayan tercihler ile estirilen bir siyasi rüzgar ve oradan oraya savrulan bir ülke.

Kısaca hafıza tazeleyelim. Dönemin başbakanı Cameron, AB ile 3 konuda sıkı müzakere edebilmek ve lokal politikada yerini sağlamlaştırmak için bir oylamaya gitmeyi önerdi. Bunlar mülteciler ve hakları, birlik için yapılan harcamalar ve ülkenin bağımsızca karar almasını sağlayacak mekanizmalar hakkında pazarlıklar olarak özetlenebilir. Oylamada halka tek soru soruldu ve sonucunda AB'den ayrılma kararı çıktı.

Ayrılma seçeneğini işaretleyen çoğunluk ülkenin siyaset sahnesini yıktı. Cameron istifa etti, yerine başbakan olarak May geldi. Brexit olarak anılan oylamanın ardından ulusalcı parti ve diğer çıkış yanlıları sahneden çekildiler ve politikaya adeta 'reset' atıldı. İşte bu ortamda bir Muhafazakar başbakan daha sıkı pazarlık edebilmek ve yerini sağlamlaştırmak için yeniden sandık istedi.


SONUÇLAR BERBAT

Muhafazakar Parti kesinleşmeyen sonuçlara göre mecliste çoğunluğunu kaybederken, 650 sandalyenin sadece 313'üne sahip olabildi. Corbyn liderliğindeki İşçi Partisi ise 261 koltukla hem beklentileri aştı hem de önceki gücüne 31 sandalye fazladan katkı yaptı. İskoç Ulusal Partisi bir başka kaybeden. Meclis başkanından eski genel başkanına kadar birçok önemli ismin parlamentoya giremediği seçimde koltuk sayıları neredeyse yarıya indi. Demokratik Birlik Partisi 10 kişi ile temsil edilme hakkı kazanırken Liberal Demokratlar önceki aritmetiği hemen hemen yakalayıp 12 sandalyedeler.

Liberal Demokratların eski lideri Nick Clegg, Hazine Bakanı Ellison da meclise giremeyenler arasında.

Seçim çıkış anketlerine göre 18-34 yaş arasındaki seçmenlerin yaklaşık %63'ü Corbyn için oy kullanırken 55 yaş üstünde bu oran May lehine %60'a dayanıyor. Brexit için lehte oy kullanıp Birleşik Krallık'ı AB'den çıkarma sürecine sokan da yine bu ikinci gruptu.

May'in güvenlikçi, sosyal yardımlardan kısıp bütçeyi denkleştirme yünündeki söylemi başarılı olmadı. Corby'nin özgürlüklere vurgu yapan ancak ayakları yere basmayan ekonomik programı ise onay aldı.

İngiltere'nin siyasetini analiz etmek için şimdi elimizde yeterince geniş kanıt var. Ancak ortaya çıkan tablo çıkan tabloyu yorumlamak oldukça güç. Daha iyi bir pozisyonda olacağını düşünerek AB'den çıkmak isteyen seçmenin şimdiki mesajı 'bana bunlarla gelmeyin' oldu. Terörün yarattığı güvenlik endişelerine halk prim vermedi ve popülist şekilde 'izolasyon ve güvenlikçi politikalara dönüşü' savunmadı.

Ülkede işsizlik tarihi düşük seviyede ve büyüme hem Avrupa'nın üzerinde hem de krizden bu yana en güçlü yüzdeler yakalanmış durumda. Bu ekonomik verilere rağmen iktidar partisi çoğunluğunu kaybediyor.


DEVAM YOLLARI VE PİYASALAR

Herhangi bir parti çoğunluk için başarılı olamadı. Şimdi tur May'dan başlamak üzere koalisyon kurma çabaları göreceğiz. Bundan önce başbakan istifa edip yerini bir başkasına bırakır mı ona bakmak gerekiyor. Bu parti içinde başarısızlıkta istifa oldukça güçlü bir seçenek. Diğer yandan istifa sonrasında değişecek bir şey de olmayacak. Bu yüzden zayıflamış liderlik ile Tory'ler yollarına devam etmek durumundalar.

İskoçlar'ın bağımsızlık isteği iki şekilde zayıfladı. İlki, neredeyse yarıya inen politik temsil. İkincisi, zayıflamış muhafazakar ile yaşamanın kolaylığı.

Corbyn, iktidara ortak olma arzusunu belli etti ve halktan teveccüh gördü ancak hala muhalefet etmek durumunda. Ta ki May bir hükümet kuramayıp sahneden çekilmeyi kabul edene kadar.

Her şeyi konuşmak mümkün ve anlamlı çıkarımlar için henüz çok erken. Diğer yandan, benim baz senaryom şu:

May azınlık hükümeti kurmamak için DUP ile anlaşır. Liberal Demokratlar ikinci bir Brexit oylaması istedikleri için onlarla anlaşmak güç olur. Sinn Fein kazandığı 7 sandalyeyi her zamanki gibi protesto amaçlı boş bırakacak. Bu da pratikte 323 sandalye ile çoğunluk hükümeti kurulabilir demektir. Muhafazakarlar ve DUP bu sayıyı karşılamaya yeter. Ne var ki oldukça güçsüz bir çoğunluk ve iki partili bir çoğunluk olacakları için artık AB'ye karşı müzakere ederken de bütçe kesintisine giderken de güçlü bir duruş sergileyemezler. 'Hard Brexit' yerine daha yumuşak bir 'soft Brexit' olacağını hayal ediyorum.

74 yılındaki gibi bir tekrar seçim ve sıfır sonuç ihtimali ise bana uzak görünüyor.

Belirsizlik ve siyasi başarısızlık Pound'u baskı altında tutmaya yeter ve faizleri düşük tutmak için de uygun bir bileşim. Hisse senetleri ise bu kokteylden faydalanabilirler. Talep tarafında ise herhangi bir değişiklik öngörmek güç. Bu yüzden ekonomik aktivitenin güçlü şekilde devamından yana oyumu kullanıyorum.

Bitirirken, aklımdaki en önemli soru şu: Bunca belirsizliğe ve seçmenin verdiği karmaşık mesajlara politikacılar sağlıklı bir Brexit süreci ile cevap verebilirler mi? Tahminim hayır. Önümüzdeki 12-24 aylık süreçte Brexit'in yeniden müzakere edilmesinin önü açılmıştır bana göre. Aksi halde, 2 yıllık Brexit kum saati yavaşça işlerken nasıl makul bir çıkış yaşanacak, öngöremiyorum.