Advertisement

Türkiye'de tarım sektörüne yönelik sorunların altında yatan temel nedenleri zaman zaman sıralıyoruz.

Yıllardır biriken sorunlar hem üreticiyi hem de tüketiciyi mağdur ediyor. Birgün kırmızı et fiyatları, diğer gün çiğ süt krizini konuşurken bir bakıyorsunuz üretimin diğer kollarında sorunlar patlak vermiş.

Krizlerin çözümünde en büyük silah niteliğindeki devlet kurumları ise çoğu zaman fonksiyonlarını yerine getiremiyor ya da aksiyon alamıyordu.

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik göreve geldikten sonra bu alanda biraz daha kalıcı çözüme yönelik somut kararlar almak ve adımlar atmak yönünde işaretler verdi.

Bakan Çelik, piyasadaki arz-talep dengesini sağlamak ve fiyat istikrarını sağlamak adına başta Et ve Süt Kurumu (ESK) olmak üzere Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO), Tarım Kredi Kooperatifleri, Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü'nü (TİGEM) daha fonksiyonel hale getirmeye çalışıyor. Tarımsal birliklerin işleyişinde de bir takım yeni düzenlemeler gündemde.

Tabii bu kurumların yıllardır kemikleşmiş bir yapısı ve bakış açısı var. Bunu, bugünden yarına kırmak ya da düzeltmek gözüktüğü kadar kolay olmayabilir ama biz çabaları olumlu görüyoruz.

Zaten bu alandaki ilk işaretler Çelik'in göreve gelmesiyle bakanlık bünyesinde müdür ve bürokrat düzeyinde gerçekleştirdiği köklü kadro değişimi ile kendini gösterdi.

Sonrasında ise adımlar yavaş yavaş atılmaya başlandı.

Ne demek istediğimizi isterseniz kurumlar üzerinden son dönemde yaşanan gelişmelerle biraz daha açalım.

ESK DAHA AKTİF ROL ÜSTLENECEK

Kırmızı et fiyatlarındaki yüksek seyir ve çiğ süt fiyatlarında üreticileri mağdur eden fiyat politikası gözleri her zaman olduğu gibi ESK'ya çevirdi. Daha önceki krizlerde beklenen hamleleri zamanında yapamayan ESK'ye yeni dönemde yeni roller biçildi. Çiğ süt fiyatlarını olması gereken seviyeye getirmek için ESK, süt alımı ve bunun süt tozuna dönüştürülmesi adına piyasaya müdahale etti. Kurum, gerektiği dönemlerde müdahale etmeyi sürdürecek. Böylece kurum gerektiği durumlarda piyasada dengeleyici bir rol alacak.

Yine kırmızı et tarafında kasaplara karkas et satımı ve et ithalatı ile gündeme gelen ESK, yurtdışından canlı hayvan getirilmesi noktasında da görev üstlenecek. Canlı hayvanın yurtdışından besi amaçlı getirilmesi konusunda görevi ESK'ya vermeyi düşündüklerini açıklayan Bakan Çelik, “Ülke içindeki talepler ESK tarafından alınacak ve canlı hayvan ülkemize getirilmiş olunacak” dedi.

Kısacası ESK hem et hem de süt tarafında regülasyon aracı olarak piyasada eskiye göre daha aktif yer alacak.

TMO REGÜLASYONU SAĞLAYACAK

Tarımsal ürünlerin alımına, piyasalarda fiyatların belirlenmesine katkı sunması hedefiyle kurulan TMO'ya yönelik de dönem dönem eleştiriler geliyordu. Özellikle lisanslı depoculuğun aktif olmaması ve ürün ihtisas Borsalarının kurulamaması sistemin işlemesini engelliyordu. Yeni dönemde lisanslı depoculuk ve ürün ihtisas borsası kurulmasına yönelik hazırlıklar başladı. TMO depoculuk faaliyetinden çıkacak ve piyasada regülatör görevi üstlenecek. Deyim yerindeyse piyasada oyun kurucu bir misyon üstlenecek.

TİGEM'DE DAMIZLIK VARLIĞI ARTIRILACAK

TİGEM her ne kadar stratejik bir kurum olsa da bugüne kadar bunun hakkını tam olarak veremedi. Türkiye'nin hayvan ve bitkisel materyali noktasında bugün konuştuğumuz sorunların çözümünde kilit rol üstlenebilecek bir kurum olan TİGEM yeni dönemde damızlık hayvan ve tohum üretimine daha fazla odaklanacak. Türkiye'nin farklı bölgelerindeki 15 işletme ve arazileri daha etkin kullanılacak. Orta vadede Türkiye'nin ihtiyaç duyduğu hayvan varlığına ulaşılması için altyapıyı oluşturarak üretici veya besiciye hayvanları daha uygun şartlarda verebilen bir mekanizma işler hale getirilecek. Böylece TİGEM'de şu an 13 bin civarında olan damızlık varlığı önümüzdeki dönemde 100 bin seviyesinin üzerine çıkarılması planlanıyor. Hedef, ithalat yerine hayvan varlığını içeride artırarak hem spekülasyonların önüne geçmek hem de fiyatları dengelemek.

TARIM KREDİ'DE TASFİYELER VE BİRLEŞMELER

36 bin yerleşim yerinde faaliyet yürüten Tarım Kredi Kooperatifleri sektörün kronik sorunu haline gelen girdi maliyetleri konusuna çözüm sunabilecek kilit önemde.

Çiftçiler son 13 yılda Tarım Kredi'den 38 milyar lira kredi kullanmış durumda. Bu kredilerin yüzde 67'si ayni olarak gerçekleşti. Kredi hacmi 6,5 milyar liraya yükselen Tarım Kredi Koopretaifleri tarımsal kredilerde en büyük ikinci kuruluş konumunda.

Ancak Tarım Kredi Kooperatifleri'nin de işleyişinde bir takım reformlar yapılacak. Tarım Kredi'nin bünyesinde iştirak olarak 13 şirket bulunuyor, alt şirket olarak ifade edilen şirket sayısı da 13 civarında. Bunların arasında rekabetçi olamayan, kârlılık sorunu yaşayan, birleşmesi uygun bulunanlar tek tek ele alınacak.

Şirket sayısında ciddi bir azalma olacağını vurgulayan Bakan Çelik, "Şu anda verimsiz şirketlerin tasfiyesi yoluna gidilmesi kararı alındı" dedi.

Girdi maliyetleri konusunda da kurum yeni uygulamalara geçecek. Damızlık, tohum, ilaç ve gübre gibi üreticilerin doğrudan kullandığı girdilerde maliyetlerin düşürülmesinde Tarım Kredi devreye girecek. Böylece üreticiler bu ürünlere daha uygun şartlarda erişebilecek.

Bakan Çelik, üreticilerin mahsullerinin daha az aracı ile tüketiciye ulaşması konusunda da Tarım Kredi'nin gelecek dönem daha aktif görev yapacağını, regülasyon görevini yerine getireceğini belirtiyor.

Tarım Kredi tarafından en fazla ses getiren adım ise maaşlar konusunda atıldı. Bakan Çelik, genel müdürden başlamak üzere kurumdaki ücretlerde yüzde 70'e kadar varan kesintiye gidileceğini açıkladı. Böylece Tarım Kredi'de huzur hakkı gibi yan gelirlerle 100 bin liraya varan Genel Müdür ücreti, 25-30 bin liraya, Tarım Kredi şirketlerindeki genel müdür ücretleri de 50-60 bin liradan 15-20 bin liraya indirilecek. Birden fazla şirkette yönetim kurulu veya denetleme kurulu gibi görevler söz konusu olduğunda da ilgili üye sadece birisinden ücret alabilecek.

Aslına bakarsanız yukarıda bahsedilen yeni adımlar hali hazırda söz konusu kurumların zaten yapması gerekenlerdi ancak bugüne kadar bu fonksiyonlarını yerine getiremiyorlardı.

Bu kurumları daha işlevsel hale getirerek piyasanın regülasyonu açısından etkin kullanma kararı alan Bakan Çelik, söz konusu hamlelerle piyasada fırsatçılara ve monopol/oligopol yapıya bürünen sektör oyuncularına karşı da manevra alanını genişletmiş olacak.

Teoride kulağa hoş gelen ve umut veren bu politikaların pratiğe ne kadar geçirilebileceğini hep beraber yakından izleyerek göreceğiz.

Peki bu adımlar sorunların kalıcı olarak çözümü noktasında tek başına yeterli mi? Tabii ki değil. Ancak bir yerden başlandığını görmek umut verici.

Kurumlar tarafındaki reformların ötesinde tarımın genelinde hâlâ orta ve uzun vadeli politikaların eksikliği hissediliyor. Ona da sıranın gelmesini umuyoruz.

İrfan Donat

Bloomberg HT Editörü

idonat@bloomberght.com