Advertisement



Bu yıl dördüncüsü düzenlenen Uluslararası Beyaz Et Kongresi'ni takip etmek üzere Antalya'daydık.

Sektörde son dönemde yaşanan birleşme ve satın alma haberleri artınca biz de kongrede biraz nabız yoklamak istedik.

33 ülkeden bini aşkın katılımcının yer aldığı kongrede son gelişmeler değerlendirilirken, sorunlar tartışılıyor ve çözümler üretilmeye çalışılıyor.

19 oturumda toplam 70 bildirinin sunulacağı kongrenin biz sadece ilk günkü bölümüne katılabildik.

Ancak sektör temsilcileriyle yaptığımız sohbetler bize sektörün içinde bulunduğu durum ve geleceğine yönelik fikirler verdi.

Gelin isterseniz kongrede aldığımız notları ve son verilerle beklentileri paylaşalım. Arada da gözlemlerimizi aktaralım.

Gündemde sektördeki birleşme ve satın almalar var.

Hatırlayacağınız üzere yılbaşında Banvit, yüzde 79.48 oranında hissesinin satışı için Brezilya merkezli BRF'nin bağlı ortaklığı olan BRF GmbH ile hisse satış sözleşmesi imzalamıştı. Banvit tarafından KAP'a yapılan açıklamada, daha önce 13 Nisan olarak belirlenen satış işleminin kapanış tarihi 25 Mayıs'a ertelendi.

Şimdi herkes nihai imzayı beklerken bir taraftan da BRF'nin radarına Keskinoğlu'nun yeniden girdiğini konuşuyor. Yeniden diyoruz çünkü bundan yaklaşık 2 yıl önceRusya ile uçak krizinin hemen öncesinde iki tarafın el sıkıştığı haberleri geliyordu. Ama sonrasında beklenen imza atılmadı.

Sektördeki küçük ve orta ölçekli şirketler, dünya devi bir şirketin pazara girmesinin kendileri açısından piyasaya etkisini merak ediyor.

Aslında bu konuyla ilgili ipuçlarını Beyaz Et Sanayicileri ve Damızlıkçıları Birliği Derneği (BESD-BİR) Başkanı Dr. Sait Koca veriyor.

Sektörün kendi içinde uyguladığı entegrasyon modelinin hedefe ulaşmada önemli rol oynadığına dikkat çeken Koca, “Sektördeki entegre firmalar, damızlık,kuluçkahaneyem fabrikası ve kesimhane tesisleri ile güçlü pazarlama organizasyonuna sahip. Üretim zincirindeki halkaların tümü entegrasyonlar tarafından kontrol edilir konumda” diyor.

Peki böyle bir ortamda BRF, küçük ve orta ölçekli işletmeleri pazar dışına mı itecek, yoksa yerli sektörün yıllardır kemikleşmiş hale gelen entegrasyon sistemine uyum mu sağlayacak?

Sektörde bir başka yabancı dev olan CP örneğinde, şirketin kendi iş yapma kültürünü kısmen Türkiye'ye taşırken, Türkiye'deki entegrasyona da uyum sağladığını gördük.

Aslında bu model, Türkiye pazarına giriş yapmaya hazırlanan BRF açısından da iyi okunması gereken bir durum.

Her ne kadar sektörün kendi içinde sorunları olsa da sonuçta entegre firmaların güçlü bir yapıya sahip olduğu biliniyor.

Sonuçta BESD-BİR, bünyesinde 29 üye firma barındırıyor ve bu firmalar Türkiye'nin toplam kanatlı eti ile kuluçkalık yumurta ve civciv üretiminin yaklaşık yüzde 94’ünü karşılıyor.

Sektöre yabancı ilgisini değerlendiren Sait Koca, “Türkiye'de sektör büyüyorsa sancılı büyüyor. Bazı firmalar zaman zaman sıkıntı yaşayabiliyor. Sektörden çıkışlar olabiliyor ya da sıkıntıya düşen firmalar daha uygun fiyatlarla tesisleri satabiliyor. Yabancı yatırımcı cazibesi buradan da oluşmuş olabilir” diyor.

Türkiye'ye gelen yabancı yatırımcının bir süre sonra işinin kolay olmadığını farkettiğini belirten Koca, “Bu işi çok düşük kar marjlarıyla götürüyoruz. Sabancı ve Ülker de bu sektöre girdi ve 'bu kar marjları bizi götürmez' dedi” hatırlatmasında bulundu.

Birleşme ve satın alma noktasında dikkatimizi çeken bir diğer başlık ise hindi pazarıyla ilgili...

Kongrenin açılış konuşmasında Koca, “Türkiye’de hindi eti üretimi düşük seyrediyor ve istikrarsız bir görüntü veriyor. Hindi eti üretimi 2000-2016 yılları arasında 2,2 kat arttı. 2000 yılında 23,3 bin ton olan üretim 2016 yılında 50,5 bin tona çıktı” dedi.

Biz de bu veriler ve yorum sonrası Bolca Hindi’nin Erpiliç tarafından satın alınmasındaki motivasyonu merak ettik doğrusu.

PİLİÇ ETİ İHRACATINDA LİDER BREZİLYA VE ABD

Gelelim sektörün dış pazardaki konumuna...

Dünyada toplam et üretimi 2016 yılında 319 milyon ton seviyesinde gerçekleşti. Bu üretimin 116 milyon tonunu kanatlı eti oluşturuyor ve kanatlının toplam üretimdeki payı yüzde 36,2 seviyesinde.

Dünya tavuk eti üretiminde ABDÇin ve Brezilya açık ara önde. Bu üç ülke dünya üretiminin yüzde 41,7 sini gerçekleştiriyor. Piliç eti ihracatında, Brezilya ve ABD hakim konumlarını sürdürüyor.

Türkiye ise piliç eti üretiminde sekizinci sırada yer alıyor.

2014 yılında dünya piliç eti ticaretinden yüzde 3,4 lük paya ulaşan Türkiye, son iki yılda kayba uğrayarak 2016 itibariyle söz konusu pastadan yüzde 2,6 pay alıyor. Bu gerilemede 2015'te yaşanan kuş gribi ve bölgesel anlamda yaşanan sorunlar ile jepolitik krizlerin de etkisi oldu.

2016 yılında ihracat miktar olarak yüzde 6,2 seviyesinde, parasal değer olarak ise yüzde 17,9 azaldı. Geçen yıl kanatlı eti ve ürünleri ihracatı 387 milyon dolar seviyesinde gerçekleşti.

Peki 2017 beklentileri ne yönde derseniz, onun cevabını da Dr. Sait Koca veriyor.

Sektör 2017’de miktarsal bazda yüzde 10, değer açısından da yaklaşık yüzde 15’lik bir büyüme öngörüyor.

Türkiye, dünya piliç eti ticaretinde beşinci sırada yer alıyor.

Sektör, her ne kadar 66 ülkeye ihracat gerçekleştirse de ihracatın yarıdan fazlası tek ülkeye yapılıyor. O da Irak. O yüzden alternatif ihracat pazar sayısı fazla gibi gözükse de pay açısından homojen bir dağılım söz konusu değil. Bu da tıpkı geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi Irak pazarında yaşanan herhangi bir sıkıntı ya da sorunun sektörün çok kolay yara almasına veya zarar görmesine sebep olabiliyor.

Sanırız bunun farkında olan sektör temsilcileri ağız birliği etmişcesine mevcut pazarları büyütürken, yeni pazarlara girme çalışmalarına odaklandıklarını dile getiriyor.

O pazarlardan birisi de yılda 1.3 milyon ton piliç eti ithal eden Suudi Arabistan.

Türkiye’nin Suudi Arabistan’a piliç eti ihracatı deyim yerindeyse devede kulak (Yaklaşık 10-15 bin ton seviyesinde) ama sektör temsilcilerini bu sefer Brezilya’nın pastasından pay almak konusunda kararlı gördük.

Koca, Asya pazarında yaşadıkları bir sıkıntıya da dikkat çekti.

Sattığımız tavuk ayaklarının büyük kısmı Çin’e gidiyor ama Çin ile ticaret yapamıyoruz” diyen Koca, “Çin ile ikili anlaşma olmadığı için doğrudan satış yok. Aracılar ve ilave nakliye nedeniyle 2016 yılında Türkiye’nin ekonomik kaybı 14 milyon dolar” diyor. Bahsedilen rakam size küçük gelmesin, zira Çin'de potansiyelin çok büyük olduğu konusunda herkes hem fikir.

SEKTÖR AB'DEN UMUDUNU KESMİŞ

BESD-BİR Başkanı Koca, 20 yılı aşkın süredir hedef pazar olarak gördükleri ve özellikle 2003'ten itibaren yoğun çaba sarf ettikleri Avrupa Birliği’nin (AB) ihracatla ilgili yasal izinleri bir türlü tamamlamadığından yakındı.

AB'nin ithalat yaptığı ülkelerle Türkiye karşılaştırıldığında; onlardan geri olmadıklarının altını çizen Koca, “Hatta bazılarından çok daha iyi olduğumuzu biliyoruz. Buna rağmen AB'nin kapılarını bize kapalı tutmasını siyasi olarak yorumluyoruz. AB'nin bu yanlış siyasi tutumunu değiştireceğine ilişkin umudumuz kalmadı” diyor.

SEKTÖRÜN ÇÖZÜM BEKLEYEN SORUNLARI

Sektörün en önemli ve maliyetli girdisi yem.

Karma yem sektörü, hammadde ihtiyacının yüzde 40'ından fazlasını ithal ediyor.

Yem hammaddesi temininde yaşanacak her sorunun, hedeften büyük oranda sapmaya, aynı zamanda maliyetlerin artmasına neden olacağını kaydeden Koca, “İhracatta rekabetçi olmamız da zorlaşıyor. Önerimiz, karma yem hammadde konusunun Tarım Bakanlığı koordinasyonunda ilgili kuruluşlar ve karma yem üreticilerinin katılacağı bir çalıştayda tartışılması, üretim ve ithalat politikalarının belirlenmesi ve uygulanması”diyor.

Koca, çoğu zaman ithalatla ilgili alınan kararlarda geç kalındığını ve yarar sağlanamadığını belirtiyor.

Yemde ciddi oranda dışa bağımlı olan sektör açısından kurda yaşanan yükselişler de tedirginlik yaratıyor.

Kongre'nin ilk gününde sektör temsilcileriyle ayaküstü sohbetlerimizde ortak olarak dile getirilen bir diğer sorun ise AB ile uyum adı altında mevzuat değişimi ve yeni uygulama kararları alınırken bürokrasinin kendilerinden kopuk şekilde bir yol izlediği konusu.

Bunu da sektör adına paylaşalım istedik.

Özetin özeti, toplamda yaklaşık 4-4,5 milyar dolarlık bir ekonomik büyüklüğe sahip olan kanatlı sektörü açısından önümüzdeki dönemin hem iç pazar hem de ihracat tarafında hareketli geçeceğini düşünüyoruz.

İrfan Donat

Bloomberg HT Tarım Editörü

idonat@bloomberght.com