Analiz: Bir trending topic olarak derecelendirme kuruluşları
Son günlerin en sıcak konularından biri, tahmin etmek güç olmadığı üzere derecelendirme (Rating) kuruluşları oldu. Twitter'de bile günün konusu listesine ortalardan giren konu başlığı Justin Bieber'le yarışır hale geliverdi. Genellikle konunun özüne çok uzak yorumların da etkisiyle görüldü ki, ilk alınması gereken mesafe aslında derecelendirmenin ne olduğuyla ilgili.
İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra hızla örülen ekonomik ağlar karşı tarafların birbirleri hakkında bilmek gereksinimini farz kılınca ortaya bazı pratik sorunlar da çıktı. Reel aktörler basitçe iş yaptıkları ortaklarının fabrikalarını ya da tesislerini gezerken finansal enstürman kullanan ya da fazlaca sayıda ülkede yatırım yapması lazım gelen aktörler ise bu pratik çözümü mecburen uygulayamadılar. İş yapılan ülke sayısı çoğaldıkça farklı kültürleri ve inşa ettikleri ekonomileri analiz etmek zorunlu ve sorunlu hale geldi. Bir yandan da yatırım havuzundaki ürünleri çoğaltmak isteyen tasarruf sahipleri ve onları yönetenler tarafından ülke ve şirket tanıma meselesi hasıl olmuştu. Ortaya çıkan tabloda fırça darbelerini vuranlar
genellikle sözü geçen işletme ya da ülkede pozisyonları olan ve doğası gereği çıkarı olan yatırım şirketleri oluyordu. Bu durumda pozisyon almayan ve bir yönelimi olmayan, bağımsız yapılar ihtiyaç haline geldi. Onlardan istenen kısaca, en önemli risklerden biri olan karşı taraf riskini ölçmeleriydi. Farklı amaçlarla da kurulsalar sonra aslen derecelendirme işine giren en büyük üç kurumun tarihleri işin de ciddiyetini ve ihtiyaç kronolojisini gösteriyor.