Advertisement
PİYASALAR ABONE OL

Türkiye İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali, söz konusu yazışmaların hiçbirinin bankaları kaynaklı olmadığını, yazışmalarda yer alan ifadelerin hiçbirinin İş Bankası çalışanlarınca beyan edilmediğini, yazışmaların tamamının kendilerinin dışındaki bankaların dahili yada kendi aralarındaki yazışmalardan ibaret olduğunu ifade etti.

Bali, Rekabet Kurulu tarafından 12 banka hakkında yürütülen soruşturma kapsamında yaptığı sözlü savunmada, bir itibar meselesi olan bankacılığın son yıllarda bir yandan çok güçlü bir finansal performans gösterirken diğer yandan da yönetim kalitesini bakımından çok önemli mesafe aldığını belirtti.

İçinde bulunulan global ekonomik kriz koşullarında Türkiye ekonomisinin diğer ülkelerde yaşanmakta olan zorluklardan olumlu yönde ayrışmasında ve bu sorunlardan aynı derece etkilenmiyor olmasında bankacılık sektörünün bu sağlam finansal yapısının ve yönetim kalitesinin büyük rol oynadığını belirten Bali, ''Ancak bunu her ifade ettiğimizde şöyle bir yanlış anlaşılmaya sebebiyet vermek istemiyoruz. Bankacılar olarak bunları bir hukuki imtiyaz ya da muafiyet gerekçesi olarak görmüyoruz. Aksine bu durum bize daha fazla sorumluluk yüklemektedir'' dedi.

Diğer bankaları savunmak gibi bir durumları olmadığını dile getiren Bali, rekabeti bozmak ve bu suretle avantaj elde etmekten ziyade sıklıkla bu tür yanlış anlaşılmalara yol açacak beyanlar söz konusu olduğunu kaydetti.
Kötü bir niyete bağlı olmaksızın mümkün olabilecek bu tür yanlış anlaşılmalara yer vermeyecek bir çalışma düzeni oluşturmak için banka olarak yakın zamanda kapsamlı bir rekabet uyum programından geçtiklerini anlatan Bali, şöyle devam etti:

''Sadece iç konjonktürlerde değil, özellikle zor dönemlerde iş yapma tarzımızı değiştirmemizin bir sonucu olarak kriz dönemlerinde kurumumuzun en öne çıkan vasfı, zora girmiş müşterisinin yapıcı yaklaşımlarla koruması ve bunun kamuoyunda bıraktığı hafıza ve teveccühtür.

Bu soruşturmanın dayandığı dönemde bir örnek vermek gerekirse İş Bankası 10 bini aşkın ticari müşterisinin 1,3 milyar lirasıyı aşan kredilerini ödeme güçlüğüne düştüklerini görerek gayet proaktif ve gönüllü bir politikayla yeniden yapılandırmıştır.

Bu kapsamda özellikle aktif büyüklüğü kredi ve özkaynak itibariyle Türkiye'nin en büyük bankası, mevduatta ise Türkiye'nin en büyük özel bankası sıfatıyla piyasalarda son derece etkin bir rolümüz ve en yüksek pazar paylarımız bulunmasına karşın İş Bankası'nda bu konuda tek bir belge bulunmamış olması ve diğer bankalar nezdinde de bize ait ve bizim tarafımızdan ifade edilen tekbir beyanın bulunmaması tesadüf değildir.''

Bali, kendilerinin öteden beri iş yaparken uygulamalarına ilişkin olarak başka bankalarla konuşma alışkanlığı olmadıklarını da kaydetti.

İş Bankası hakkında iddialar konusunda, çeşitli hususların altını çizen Bali, ''Yazışmaların hiçbiri bankamız kaynaklı değildir. Yazışmalarda yer alan ifadelerin hiçbiri bankamız çalışanlarınca beyan edilmemiştir. Yazışmaların tamamı dışımızdaki bankaların dahili yada kendi aralarındaki yazışmalardır. Bankamız sadece bilgimiz, ilgimiz, kontrolümüz dışındaki kontrolümüz olması da mümkün olmayan yazışmalarda bize atfen ifade edilen hususlarda geçmektedir'' ifadelerini kullandı.

Bali, İş Bankası'nın iddia edildiği gibi rekabet bozucu bir anlaşma dahilinde fiyat veya uygulama değişikliğine gitmediğinin bizzat soruşturma raporunun kendisinde yer aldığını belirterek, ''Aynen okuyorum, ''Her ne kadar söz konusu uzlaşma İş Bankası'nın mevduat faizlerine ilişkin davranışlarının fiilen değiştirmesine yol açmamış olsa da'' ifadesi bizzat raporda yer almaktadır'' dedi.

-Bankalar olarak aynı piyasa göstergelerine tabiyiz-

Bali, faiz değişikliği kararlarının piyasaya uyumlu olarak her finansal aktörün birlikte izlediği ve değerlendirdiği piyasa göstergelerine bağlı olarak uygulandığını kaydederek, ''Dolayısıyla aynı yönetim kararların alınmış olması, kararların uzlaşmayla birlikte alındığı sonucunu doğurmaz. Bankalar olarak aynı piyasa göstergelerine tabiyiz ve gerekeni zamanında yapmış olmazsak hem müşterilerimize hem de hissedarlarımıza karşı sorumluluklarımızın gereği olarak teknik görevlerimizi iyi yapmamış oluruz'' diye konuştu.

Piyasayı etkileyen bir faktörün devreye girdiğinde bütün piyasanın da buna göre kararlarını güncellediğinin altını çizen Bali, ''Rapordaki faiz değişikliğinin olağan dışı piyasa koşulların Lehman Brothers'ın iflası sonrasında küresel krizin yaşandığı bir dönemde finansal sektördeki riskin tavan yaptığı, bir günde 5 puan üzerinde yükselişin yaşandığı 24 Ekim 2008 Cuma gününe denk geliyor'' ifadelerini kullandı.

Bali, hiçbir finansal aktörün böyle bir olgunun dışında kalamayacağının altını çizerek, İş Bankası'nın faiz değişikliği kararlarının faiz oranlarının olağanüstü yükseldiği bu dönemde gerçekleştiğini söyledi.

Faiz değişikliği kararlarının tek ayaklı olmadığını da ifade eden Bali, bu gibi dönemlerde kredi kullanan müşterilerden gelen faiz gelirlerinin de azaldığını kaydetti.