Advertisement
TÜRKİYE EKONOMİSİ ABONE OL

Türkiye’de en son maden facialarıyla birlikte gündeme geldi tütün sektörü.

Yok olan tarım arazileri ve yanlış politikalar sonucu para kazanamadığı için tütün ekmekten vazgeçen köylüler maden ocaklarında hayat mücadelesi veriyordu.

Tütün Eksperleri Derneği önceki gün yayımladığı ‘Tütün Raporu’ ile son yıllarda uygulanan yanlış politikaların tütün sektörüne nasıl yansıdığı net bir şekilde ortaya koydu. Aslında rapor, tarım sektörünün geneline ışık tutacak tespitlerde bulunuyor.

4733  Sayılı Tütün Yasası’nın çıktığı 2002 yılından 2014’e kadarki sürecin kapsamlı olarak ele alındığı raporda, Türkiye’de tütün sektörünün 12 yılda yaşadığı süreç ve geldiği son nokta ibret verici.

Raporda 2002-2014 yılları arası sektör açısından ‘büyük  bir tasfiye  süreci’ olarak nitelendirilirken, 2002’de 405 bin 882 olan tütün üreticisi sayısının 2014 yılı itibarıyla yüzde 600 azalarak 65 bine gerilediği hatırlatılıyor. Yine aynı dönemler için Türkiye’de tütün üretiminin yüzde 200 azalarak 159 bin 521 tondan yaklaşık 68 bin ton civarına gerilediğine dikkat çekiliyor.

Genç neslin tütün tarımının zorluğu ve gelirinin azlığı nedeniyle tütüncülükten  uzaklaştığı belirtilen raporda tütün sektörü, tarım alanında örgütlenme açısından en güçsüz kesim olarak nitelendiriliyor.
Raporda tütün üreticilerinin hane başına ortalama yıllık gelirinin 9 bin 146 TL olduğu vurgulanıyor. Son 5 yılın ortalaması olan söz konusu rakam, aylık olarak hesaplandığında asgari ücret seviyesinin de altında kalıyor.
Raporda, Türkiye’de tütün üreticilerinin sistematik olarak üretimden devre dışı bırakıldığı süreç şu şekilde ifade ediliyor: “Tekel’in tütün piyasalarından çekilmesi ve sigara fabrikalarının satılarak kapatılması sonucu piyasaya tümüyle hakim olan çokuluslu şirketler kendi ürettikleri sigaraların pazar payını artırmak için tamamen yerli tütünden imal edilen sigaraları piyasaya yeterince sunmamaları sonucu Ege, Akdeniz ve Karadeniz Bölgeleri’nde yetişen menşelere duyulan ihtiyaç azalmış, Doğu ve Güneydoğu Bölgeleri’nde yetiştirilen menşelere ise yaprak tütün firmalarının ilgisi kalmamıştır.”

Türkiye’deki tarım alanlarını 30 üretim havzasına bölen ‘Türkiye Tarım Havzaları Üretim ve Destekleme Modeli’nde, bu havzaların 23’ünde tütün üretildiği halde  anılan üretim ve destekleme modelinde tütüne yer verilmediğine dikkat çekilen raporda, hâlihazırda tütün üreticilerine mazot ve gübre destekleri ile toprak  analizi desteği dışında bir destek verilmediğinin altı çiziliyor.

2010’dan bu yana çokuluslu sigara şirketleri ve yaprak tütün firmalarının Ege Tütün İhracatçı Birliği yönetim kurullarında temsil edilerek ‘Tütün Alım¬ Satım Sözleşmesi’nin hazırlanmasında söz sahibi olduğu savunulan raporda, örgütsüz tütün üreticilerinin söz konusu sözleşmelerin hazırlanmasına müdahil olamadığı, çokuluslu sigara şirketlerinin kontrolündeki tedarikçi şirketlerin dikte ettirdiği şartları ve fiyatı kabullenmek zorunda kaldığı belirtiliyor.

Raporda, bu konu ile ilgili dikkat çeken şu örneğe yer veriliyor: 

“2012 ürünü tütünlerin  ülke genelinde ortalama alım fiyatı 11,59 TL/kg iken, 2013 ürünü tütünlerin ortalama alım fiyatı 10,98 TL/kg olarak gerçekleşti. Böylece 1923 – 2002 yılları arasındaki  üreticilerin istediği firmaya tütün satabildiği serbest piyasa ortamı yok edilerek kâr maksimizasyonuna dayalı oligopol piyasa şartları oluştu.”

Raporda ayrıca Türkiye’nin tütün ithalatı ve ihracatına yönelik son rakamlar da dikkat çekici.

Türkiye, 2014 yılında yaklaşık 70 bin ton tütünü 525 milyon dolar karşılığında ihraç  etti. 2002 yılından itibaren Türkiye’de üretilmeye başlanan Amerikan blend sigaralar için 55 bin 800 ton ile başlayan tütün ithalatında ise 2014 yılında rekor kırılarak  yaklaşık 90 bin tona ulaşıp 550 milyon dolar ödendi. Kısacası 2002’den bu yana tütün ithalatındaki artış yüzde 161’e ulaştı.

Türkiye, yıllarca en önemli ihraç kalemlerinden biri olan tütünde 2012 itibariyle bu üstünlüğünü kaybederek tütün ticaretinde net ithalatçı ülke pozisyonuna  geçti.



Raporda yer alan şu tespitler dikkat çekici: “Tekel’in 2008 yılında özelleştirilmesi ve  Tütün Fonu’nun kademeli olarak azaltılması sonucunda Türkiye sigara pazarını  ele geçiren çokuluslu sigara şirketleri, sigara harmanlarında giderek artan miktar  ve oranlarda ithal tütün çeşitlerini kullanarak maliyetlerini düşürmüşler, yükseltilen vergilere rağmen karlılıklarını artırmışlardır. Ülke tütüncülüğümüz ise bu durumdan  üretim ve çiftçi sayısının azalması şeklinde tepki vermiştir. Ülke topraklarında  yetişen yerli tütünlerin sigaralarda kullanımı 2003’te %42,07 iken bu oran 2008’de TEKEL’in sigara biriminin özelleştirilmesinden sonra hızla azalarak  2014 yılı itibarıyla %15’e düşmüştür.”

Tütün sektörüne yönelik önemli noktalara dikkat çekilen raporda üretimin yanı sıra sigara tüketimi ve kaçakçılığa yönelik çok çarpıcı rakam ve tespitler var.

Raporda mevcut tablo ortaya konurken, sorunların aşılması noktasında da çözüm önerileri yer alıyor.

Onları da bir sonraki yazıda ele alacağız.

Bloomberg HT Editörü
İrfan Donat
idonat@bloomberght.com