Advertisement
SEKTÖR HABERLERİ ABONE OL

Sermaye Piyasası Kanunu yeni yılda yüyürlüğe giriyor, büyüme yolunda ilerleyen Türkiye'nin sermaye piyasasını kuvvetlendirmek için ortaya konan kanunun amacı ise şu şekilde açıklanıyor: Sermaye piyasasını; güvenilir, şeffaf, etkin, istikrarlı, adil ve rekabetçi kılarak yatırımcıların hak ve menfaatlerini korumak. Kanunun bu zemini hazırlaması halinde para piyasasından umduğunu bulamayan küçük yatırımcının da kendini güvende hissederek sermaye piyasasında yerini alması bekleniyor. İki bölüm halindeki yazı dizisinde konunun uzmanları kanunun detaylarını, olası getiri ve götürülerini BloombergHT.com Editörü Süheyla Yılmaz'a anlattılar.

Türkiye Sermaye Piyasası Aracı Kuruluşları Birliği TSPAKB Başkanı Attila Köksal, Türk sermaye piyasasının, ekonominin büyüklük olarak oldukça gerisinde olduğunu vurgulayarak “Kanundaki söz konusu değişiklikleri 15 yıldır bekliyorduk. Söz konusu yasa bir çerçeve yasa niteliğinde. Çok kapsamlı görünmesine rağmen birçok uygulamayı ise Sermaye Piyasası Kurulu'nun ikincil düzenlemelerine bırakıyor. Düzenlemeler de ortaya çıktığında daha da netleşecektir.” açıklamasında bulundu.

Yasada göze çarpan unsurlardan birinin aracı kuruluşların sınıflandırılması olduğunu belirten Köksal, “Sınıflandırma ile bazı aracı kurumların, saklama işlemini yapabilirken bazılarının ise yapamayacağı bir yol ayrımınına geleceği görülüyor. Bu da sektörümüz açısından ciddi bir takım sonuçlar doğurabilir.” dedi.  

-”Piyasayı kilitleyecek gelişmelere yer vermemek lazım”

Köksal, şirketlerle ilgili “ortaklıktan çıkma hakkı”na da değinerek “Burada herhangi bir şirket ortağı, şirketin şirket birlşemesi ya da satınalma gibi önemli bir işlem yapması durumunda, genel kurulda itiraz edip şirketten ayrılma ve bu itirazını da şirkete hemen bildirip son 30 günkü hisse senedi fiyatından şirkete satma haklarına sahip. Bunu iyi düşünmemiz lazım. Bu ortak açısından olumlu gibi görünüyor, fakat içinde bulunduğumuz ortamda birçok şirket satınalması ve birleşmesi oluyor. Bunun olası etkilerini de iyi düşünmemiz lazım. Piyasayı kilitleyecek bir takım gelişmelere de yer vermemekte fayda var. Yatırımcıyı da korumak lazım ama şirketleri de zor durumda bırakmamak lazım. Fakat  SPK ile yakın temasta olduğumuzdan karşılıklı görüş alışverişinde bulunacağız, ikincil düzenlemeler de oturacaktır.” açıklamasında bulundu.

Aracı kuruluşlara “Bağımsız üye” gibi bir takım ek tanımlar ve yükler de geldiğini belirten Köksal, “Ama sonuç olarak yasanın artısı eksisinden fazla görünüyor.” yorumunda bulundu.

-”Büyük kudret beraberinde büyük sorumluluk getirir”

Ünlü Portföy Yönetimi Yönetim Kurulu Üyesi Murat Gülkan ise konu ile ilgili SPK'ya bir takım yaptırımlar ile ilgili çok geniş yetkiler verildiğini belirterek “SPK, artık yaptırımı olan çok çok güçlü bir kurum haline geliyor. İstanbul bir finans merkezi olacaksa eğer, bunun böyle olması çok iyi. Buradaki ana düzenleyici kurumun da sözünü dinletebilecek olmaya muktedir olması gerekir. Mesela Londra'da FSA aynı güçlere sahiptir. Dolayısı ile SPK ile ilgili uzun yıllardır manipülasyon tarzı suçlarla ilgili yetersiz kaldığı yönünde eleştirler vardı. Bu iyi bir nokta, kesinlikle çok doğru atılmış bir adım. Yalnız şunu vurgulamak isterim ki bu kadar büyük kudretle beraber büyük sorumluluk da gelir ve buradaki tüm aktörlerin de bunu bu şekilde algılaması gerekir, vicdanların bir kenarına yazılmasında fayda var.” açıklamasında bulundu.

-”Şirket sahipleri aracı kurumlar kadar hatalı”

İMKB 100 Endeksi bu yıl rekor üstüne rekor kırıyor.  Fakat ilk defa halka arz olan şirketler ise hayalkırıklığı yaratırken, zararlı çıkan ise küçük yatırımcı oldu. Bu sürecin ardından aracı kuruluşlar ise  durumu incelemek için bir çalışma grubu oluşturdu. Köksal, çalışma grubunun aldığı yolu ise, “Son iki yılda 50 küsür halka arz oldu ve maalesef bunların önemli bir kısmı başarısız performans sergiledi. Bazı şirketler de piyasa performansı iyi olmamasına rağmen iyi büyüyorlar ve halka arzın da faydasını görüyorlar. Ama bizim görüşümüz, sektör olarak yeterince iyi bir uygulama yapamadık. Bu hatalardan dersler çıkardık ve prensiplerimizi yeniden gözden geçirdik. Örneğin, 'Şirketleri halka açarken nelere dikkat edelim, Şirket değerlemelerini nasıl yapalım? Halka arz yöntemini nasıl belirleyelim? Şirket sahiplerini nasıl değerlendirelim?' gibi.” diye açıkladı.

Sadece aracı kurulumların değil, şirket sahiplerinin de mutlaka bir takım kuusurları olduğunu söyleyen Köksal, “Söz konusu şirketler beklenen performansı göstermedi. Borsanın iki yılda yüzde 50'ye yakın artış gösterdiğini ve halka açılan 50 tane şirketin 40 tanesinin yüzde 30 ve üzerinde kayıplar yarattığını düşünürsek demek ki burada bizler ve şirket sahipleri bir hata yapmışız demektir. Bunun bedelini ödeyen yatırımcı olamaz, olmamalı.” eleştisinde bulundu.

-”Hiçbir kanun hiçbir yatırımcıyı hiçbir yere taşıyamaz”

Köksal, Sermaye Piyasası Kanunu'nun küçük yatırımcıyı çekmeye yetmeyeceğini şu sözlerle belirtti: “ Hiçbir kanun hiçbir yatırımcıyı hiçbir yere taşıyamaz. Yatırımcıyı bir yere taşıyacak olan yine kendisidir. Biz aracı kuruluşlar olarak bu görevin bizde olması gerektiğini düşünüyoruz. Bu yüzden de Sermaye Piyasası Kurulu ile Borsa istanbul ile Kurumsal Yatırımcılar Derneği gibi yatırımcılara hizmet vermeye çalışan derneklerle “Yatırımcı Eğitimi Seferberliği” başlattık. Bu seferberliğin ivmesinin arttığını göreeceksiniz. Burada amaç yatırımcıyı eğitmek, bilinçlendirmek.”

“En büyük sıkıntının yatırımcıyı tasaruf konusunda bilinçlendirmek olduğunu vurgulayan Köksal, “20 – 25 yıl gibi bir süreçte sürekli yüzde 50 – 60 - 80 gibi enflasyon ile birlikte yaşadık. Bu süreçteki kişilerin normal dünya standartlarında yatırım yapma şansı pek mümkün değil. Öyle bir alışkanlık ile günümüze geldiler ki... Hep korkarak, kısarak, kısa vadeli düşünerek, 1 ay vadeli mevduat, repo, altın, Döviz gibi enstrumanlarla ve oradan oraya kaçmaya çalışarak, korunmaya çalışarak. aslında çok daha riskli işlemler yapıyorlar. Faizlerin düşmüş olduğu ortamda maalesef yatırımcıların iyi getiri sağlama oranları son derece düşük. Dolayısı ile  bizim onları eğiterek yavaş yavaş daha farklı yatırım araçlarına yönlendirmemiz gerekiyor. Sadece hisse senetleri değil; sermaye piyasası araçları, bono, tahvil, altın... Yani tüm bu yatırım araçları içinde kişinin bu kendine uygun portföyü nasıl oluşturabileceğini onlara öğretmemiz lazım.” dedi.

-"Düşük faiz portföy yönetim şirketlerini öne çıkaracak"

İş Portföy Genel Müdür Yardımcısı Tevfik Eraslan ise konuyla ilgili “Portföy yönetimini tercih edenlerin sayısında artış var. ama biz esas artışın bu düşük faiz ortamının kalıcı olduğu görüşü pekiştiği zaman olacağını tahmin ediyoruz. Eğer 2013'ün ilk yarısında da benzer bir faiz oranı ile devam edilecek olursa portföy yönetim şirketleri ile çalışma isteğinin öne çıkacağına inanıyorum.” yorumunda bulundu.

-”Güçlü sermaye piyasasını oluşturmak en temel problem”

Güçlü sermaye piyasasını oluşturmanın en temel problem olduğunu söyleyen Köksal, “Son 3 – 5 senedir yol alıyoruz. Reel faizler makul seviyelere düştü. Yabancı yatırmcının ilgisi arttı ve birçok kurum sermaye piyasasını geliştirmek için ahenkle çalışıyor. İlk defa son 3 – 5 yıldır Ankara'dan sermaye piyasasını geliştirmek yönünde sinyaller geliyor. Daha önce hiçbir hükümetten böyle bir sinyal, böyle bir çaba gelmemişti.  Sayın Babacan'ın liderliğinde İstanbul Finans Merkezi çatısı altında bir çaba var. Bizler de bu çabaya elimizden gelen desteği verip, geçmişteki yaptığımız hataları tekrarlamamalıyız.” açıklamasında bulundu.

İlgili haber için tıklayınız...