Advertisement
GÜNCEL / SİYASET ABONE OL

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Cilvegözü'ndeki patlamayı fırsat olarak görüp, buradan siyasi çıkar arayışına girenlerin bu tavrının, insafla ve vicdanla bağdaşmayacağını belirterek, ''Olayın aydınlığa kavuşmasıyla ilgili olarak sabır ve sağduyuyla bekleyeceğiz. Hadise aydınlatıldığında da hiç tereddütsüz gereken her adımı atacağız'' dedi.

Erdoğan, partisinin TBMM Grubu'nda yaptığı konuşmada, Cilvegözü Gümrük Kapısı'nda meydana gelen patlamada hayatını kaybeden 3'ü Türk, 11 Suriyeli'ye Allah'tan rahmet, yakınlarına başsağlığı,yaralananlara acil şifa, gümrük çalışanlarına, Cilvegözü ve Hataylılara geçmiş olsun diledi.

Her açıdan hassas bir olayla karşı karşıya olduklarını ifade eden Erdoğan, bu gelişmelerin, nedenli haklı olduklarını ortaya koyma açısından da çok önemli olduğunu söyledi.

Cilvegözü'nde Gümrük Kapısı'nın, Suriye'deki çatışmalar nedeniyle insani yardım dışında giriş-çıkışa kapalı olduğunu anımsatan Erdoğan, Cilvegözü ile Suriye Bab-el Hava gümrük kapıları arasındaki tampon bölgede Türkiye ve dünyanın her yerinden gelen insani yardım malzemelerinin, Suriyeliler'e teslim edildiğini anlattı.

Erdoğan, Suriye tarafındaki gümrük kapısı çalışmadığı, denetim yapılmadığı için bomba yüklü aracın, Türkiye'nin gümrük kapısına kadar ulaşabildiğini, infilak ettirildiğini kaydetti.

Olayın meydana geldiği andan itibaren yapılan tüm spekülasyonların, yanlış ve art niyetli olduğunu belirten Erdoğan, Adalet Bakanı Sadullah Ergin, İçişleri Bakanı Muammer Güler, Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı'nın, olayın hemen ardından Hatay'a gittiğini anımsattı.

Erdoğan, ilgili birimlerin, olayın meydana geldiği yerde son derece detaylı şekilde incelemelerini sürdürdüğünü ifade ederek, olayın mahiyeti ortaya çıktığında bakanların ve yetkililerin, gerekli açıklamaları yapacaklarını vurguladı.
Başbakan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Bu patlamayı fırsat olarak görüp, buradan siyasi çıkar arayışına girenlerin bu tavrı da takdir edersiniz ki ne insafla bağdaşır ne de vicdanla bağdaşır. Türkiye ile Suriye arasındaki sınır, yaklaşık yüz yıl önce cetvelle çizilmiş, köyleri, tarlaları, hatta ilçeleri ortadan ikiye ayırmış bir sınırdır. Suriye'de bu kadar yoğun çatışamalar yaşanırken, Türkiye'nin bundan etkilenmemesi maalesef mümkün olamıyor.

Çatışmaların başladığı andan itibaren önlemlerimizi aldık, uyarılarımızı yaptık, müteyakkız bir halde sınırlarımızı koruyoruz. Olayın aydınlığa kavuşmasıyla ilgili olarak sabır ve sağduyuyla bekleyeceğiz. Hadise aydınlatıldığında da hiç tereddütsüz gereken her adımı atacağız.''

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, vazife malullüğü kapsamında şehit olanların çocukları ile anne ve babaları, asayiş ve güvenlik hizmetlerinin yerine getirilmesi sırasında gazi olanların, harp malullerinin, vazife malullerinin, muharip gazilerin çocukları ve anne babalarının da toplu taşıma hizmetlerinden ücretsiz yararlanacağını bildirdi.

Partisinin TBMM Grup toplantısında konuşan Erdoğan, çeşitli kesimlere yönelik müjdeler verdi. Toplu taşımadan ücretsiz yararlanma konusunda farklı uygulamalara işaret eden Erdoğan, dün Bakanlar Kurulu'nda, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin'in hazırladığı sunumu değerlendirdiklerini, müzakeresini yaptıklarını ve yeni düzenleme için karar aldıklarını bildirdi.

Buna göre, vazife malullüğü kapsamında şehit olanların çocukları ile anne babaları, asayiş ve güvenlik hizmetlerinin yerine getirilmesi sırasında gazi olanların, harp malullerinin, vazife malullerinin, muharip gazilerin çocukları anne ve babalarının da artık toplu taşıma hizmetlerinden ücretsiz yararlanacağını bildirdi.

Erdoğan, şöyle devam etti:

''Demir Yolları'nın şehir içi ve şehirler arası, Deniz yollarının şehir içi ve şehirler arası hatlarından, belediyelerin şehir içi toplu taşıma araçlarından bu vatandaşların ücret ödemeden seyahat edebilecekler. Kapsamı sadece bu vatandaşlarımızla sınırlı tutmuyoruz. Engelli kardeşlerimiz aynı şekilde Demir Yolları'nın şehir içi ve şehirler arası, deniz yollarının şehir içi ve şehirler arası hatlarından, belediyelerin şehir içi toplu taşıma araçlarından ücretsiz seyahat edebilecekler. Engelli kardeşlerimiz aynı şekilde, Devlet Demiryolları'nın şehir içi ve şehirler arası hatlarında, deniz yollarının şehir içi ve şehirler arası hatlarında, belediyelerin şehir içi toplu taşıma araçlarında ücretsiz seyahat edebilecekler. Buraya bir farklılık daha getiriyoruz, ağır engelli kardeşlerimizin yanında bir de refakatçi bu hizmetten istifade edebilecek. Bitmedi. Geliyorum yaşlı vatandaşlarımıza... 65 yaş üstü vatandaşlarımız, Devlet Demiryolları'nın şehir içi hatlarında  deniz yollarının şehir içi hatlarında, belediyelerin şehir içi toplu taşıma hatlarında Türkiye genelinde ücretsiz seyahat edebilecek. Yani belediyeler arasındaki farkı ortadan kaldırıyor, tüm Türkiye'de yaşlılarımıza ücretsiz seyahat imkanı getiriyoruz. Saat uygulaması yok, onu kaldırıyoruz. Dileyen, dilediği saatte bu hizmetten yararlanacak. 65 yaş üzeri vatandaşlarımız, Devlet Demiryolları ve deniz yollarının şehirler arası hatlarında ise yüzde 50 indirimle seyahat edebilecekler. Bugüne kadar yüzde 20 gibi bir uygulama vardı, bunu yüzde 50'ye çıkardık. Dostlar, kardeşler, akrabalar, dede ile torun, nine ile torun arasında ulaşım engelini artık kaldırıyor, bu şekilde sevenleri birbiriyle buluşturuyoruz. Bu bizim boynumuzu borcu, sosyal devlet olmanım gereğidir. Bu imkanlar şehitlerimizin yakınları, gazilerimiz ve yakınları, engelli kardeşlerimiz, yaşlı amcalarımız, teyzelerimiz için annelerin ak sütü kadar helal bir uygulamadır. Bu imkanlardan yararlanacaklara hayırlı olmasını diliyorum. Tabii muhalif anlayışlar, zihniyetler yine konuşacaklardır. Değerli kardeşlerim yolcu yolunda gerek. Hiç kafanıza takmayın, biz işimizi biliyoruz. Dünyada, özellikle de Eurozone bölgesinde bu denli sıkıntıların yaşandığı dönemde işte Türkiye'nin uygulamaları bu, onlar bunları yapmıyor. Oralarda bunlar yok. Farkımız burada.''

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'yi her alanda kıyasıya eleştiren AB'nin, artık terörle muhabbetini de masaya yatırmak, bunun özeleştirisini yapmak ve sorgulamak zorunda olduğunu belirterek, ''Bugün bize, yarın kesinlikle bumerang gibi onlara dönecektir. Bunun altından da kalkamayacaklardır, çünkü iş işten geçmiş olacaktır. Ne 54 yıldır sudan bahanelerle kapıda bekletilmeye ne de teröre gösterilen müsamahaya hiç tahammülümüz kalmadı'' dedi.

Erdoğan, partisinin TBMM Grubu'nda yaptığı konuşmada, geçen haftaki yurt içi ve yurt dışı temasları hakkında bilgi verdi.

Çek Cumhuriyeti, Macaristan ve Slovakya'ya yaptığı ziyaretler nedeniyle geçen hafta grup toplantısını yapamadıklarını anımsatan Erdoğan, 30 Ocak'tan bugüne kadar gerçekleştirdiği temasları anlattı.
Lübnan Başbakan'ını Ankara'da ağırladıklarını ifade eden Erdoğan, ikili ve heyetler arası görüşmelerde, iki ülke arasındaki sorunları ve bölgesel konuları ele aldıklarını anımsattı.

Erdoğan, 31 Ocak'ta valiler toplantısını yaptıklarını, 1 Şubat'ta İstanbul'da gerçekleştirdikleri toplu açılış töreniyle 486 yeni ambülansı ülke genelinde hizmete soktuklarını dile getirdi.

Başbakan Erdoğan, 2002'de 112 kapsamında çalışan ambülans sayısının 617 iken, bugün 81 ilde 2 bin 928'e ulaştığını bildirdi.

Kar, çığ demeden, en ücra yaylaya, mecraya ulaştıklarını vurgulayan Erdoğan, Türkiye'nin şimdi 4 tane deniz ambülansı, 14 helikopteri, 4 jet ambülansının bulunduğunu; yurt içi ve dışında ihtiyaç sahiplerini, en kısa sürede hiçbir engel tanımadan hastanelere taşıdıklarını kaydetti. Erdoğan, şehir içinde ortalama ilk 10 dakikada, şehir dışında ortalama ilk 30 dakikada hastalara ulaşır hale geldiklerini ifade etti.
Erdoğan, gelişmiş ülkelere gittiklerinde, 24 saat siren sesi duyup, insana verilen değeri, önemi görüp, gıpta ederken, şimdi sosyal, büyük devlet olmanın, insanı yaşat ki devlet yaşasın anlayışının gereği olarak artık 24 saat vatandaşın ayağına sağlık hizmeti götürdüklerini söyledi.

Başbakan Erdoğan, eski ve yeni Sağlık Bakanlarına, bu hayırlı hizmeti milletle buluşturduğu için şükranlarını dile getirdi.
Erdoğan, geçen hafta Çek Cumhuriyeti, Macaristan ve Slovakya'daki temaslarına değinerek, bu ülkelerin Cumhurbaşkanı, Meclis Başkanı ve Başbakanları ile görüştüğünü anlattı.

Bölge milletvekilleriyle yaptığı toplantılara da işaret eden Erdoğan, geriye kalan 4 coğrafi bölge milletvekilleriyle de bu toplantıları sürdüreceklerini, daha sonra dönerli şekilde bunlara devam edeceklerini bildirdi.
Erdoğan, geçen hafta sonu İstanbul ve Kayseri'deki temaslarına da değindi. 

-''Saldırıyı yapan çok kısa sürede ortaya çıkarıldı''-

Erdoğan, AB ülkeleri büyükelçileriyle, dün Ankara'da geleneksel hale gelen yemekli toplantı gerçekleştirdiğini, bunun bir çalışma toplantısı olduğunu belirtti.

AB konusunun, hafta içinde yoğun şekilde ülke gündeminde olduğunu ifade eden Erdoğan, ''Gerek 3 Avrupa ülkesine yaptığımız resmi ziyareti, gerek büyükelçilerle yaptığımız toplantı, gerekse küresel finans krizinin Avrupa ülkelerindeki etkisi, AB konusunu bir kez daha gündemimizin ilk sıralarına taşıdı. Ancak AB konusunu, geçen hafta gündemin ilk sıralarına taşıyan tatsız bir hadise yaşadık. 1 Şubat'ta üzerinde bomba düzeneği yerleştirmiş bir terörist, ABD Büyükelçiliği'nin kapısında düzeneği patlatarak, özel güvenlik görevlisini maalesef şehit etti. O anda orada bulunan bir gazeteci kardeşimiz Didem Tuncay, bu olayda yaralandı. Saldırıda hayatını kaybeden şehidimiz Mustafa Akarsu kardeşime bir kez daha Allah'tan niyaz ediyor, ailesine başsağlıği diliyorum. Hızla iyileşmekte olan Didem Tuncay kardeşimize de bir kez daha geçmiş olsun, acil şifa temennilerimi iletiyorum'' diye konuştu.
Erdoğan, emniyet ve istihbarat birimlerinin hassas şekilde çalışmaları sonucunda, saldırı yapan kişi ve arkasındaki örgütün, çok kısa sürede ortaya çıkarıldığını kaydetti.

Erdoğan, saldırganın 2001'de hastalığı gerekçesiyle tahliye edildiğini, Türkiye'den AB ülkelerine geçtiğini, AB ülkelerindeki temasları sonucunda talep edilmesine rağmen verilmediğini, elini kolunu sallayarak serbestçe dolaştığını, AB ülkelerinden tekrar Türkiye'ye geçerek saldırıyı gerçekleştirdiğinin ortaya çıkarıldığını söyledi.

-''Bu muhabbet daha ne kadar devam edecek?''-

Gerek ziyaret ettiği AB ülkeleri, gerekse yurt içinde bu vesileyle AB'ye yöneltiği soruyu yineleyen Erdoğan, ''Yahu, bu muhabbet nedir? Avrupa ülkeleri ile terör, teröristler arasındaki bu muhabbet, bunun bunun anlamı nedir? Bunu bize bir açıklayın, bir ifade edin. Acaba bu muhabbet daha ne kadar devam edecek?'' diye sordu. 
Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Bir taraftan bu örgütü, terör örgütü olarak ilan edeceksin ama terör örgütü olarak ilan ettiğin bu örgüte karşı herhangi bir yaptırım uygulamayacaksın. Acaba, Avrupa ülkelerinde dernek, vakıf, kültür merkezi, gazete, dergi, televizyon adı altında Türkiye'ye yönelik bu kalleşçe saldırılara daha ne kadar göz yumacaksınız? Katillerin ellerini kollarını sallayarak dolaşmasına, terör örgütlerinin dilediği gibi haraç toplamasına, finansman sağlamasına daha ne kadar müsamaha edeceksiniz? Bunları belgeleriyle önlerine koyduğumuzda, bize ne diyorlar biliyor musunuz; özgürlük, hukuk, demokrasi. Bu nasıl özgürlük anlayışıdır ki Türkiye'de kalleşçe masum insanları katletmeyi mazur görüyor? Bu nasıl bir hukuk anlayışıdır ki katillere kol kanat gerebiliyor? Bu nasıl demokrasi ki üzerine bomba düzeneği bağlayıp, kalabalıkların ortasında patlatmaya göz yumabiliyor?

Şu anda yarıdan fazlası Almanya'da olmak üzere 408 terör suçlusuyla ilgili iade talebimiz, tamamen sudan bahanelerle reddedilmiş durumdadır. Bir kaç örnek vereceğim: 1998'de Denizli Tavas'ta, bir grup terörist gasp eylemi yapıyor, ardından 2 eve zorla girip, güvenlik güçleriyle çatışıyor. Bu çatışmada bir erimiz şehit oluyor, astsubayımız ağır yaralanıyor. Teröristlerden biri Avrupa'da tespit ediliyor, tutuklanıyor ama Almanya'nın girişimiyle bu terörist serbest bırakılıyor, özgürce dolaşıyor. Teröristin 7 yaşında oğlu olduğu, mağdur olduğunu ifade edip, bununla kamuoyu oluşturup, bu azılı, eli kanlı canileri bağırlarına basıyorlar. 2011'de Şırnak'ta bir dershaneye bomba yerleştiren bir başka şahıs, AB ülkesinde tespit ediliyor, iadesi isteniyor ama bu ülkenin interpolü yazılarımıza cevap verme zahmetine bile katlanmıyor. İstanbul'da silahlı soygunlar gerçekleştiren bir terör örgütü mensubu, kırmızı bültenle aranıyor, nerede olduğu, ne yaptığı biliniyor, iadesi isteniyor ama cevap yok. Paris'te öldürülen terörist de kırmızı bültenle aranıyordu. Defalarca çeşitli AB ülkelerinden iadesi talep edildi ama yazılarımıza cevap dahil verilmedi.

Bizi her alanda kıyasıya eleştiren AB, artık terörle bu muhabbetini de masaya yatırmak, bunun özeleştirisini yapmak, bunu sorgulamak zorundadır. Bugün bize, yarın kesinlikle bumerang gibi onlara dönecektir. Bunun altından da kalkamayacaklardır, çünkü iş işten geçmiş olacaktır.

AB büyükelçilerine de ifade ettim. Biz Türkiye olarak üyelik için başvurduğumuz günden beri Türkiye'yi eleştiriyor, kriterleri karşılamıyor olmakla hep bizi itham ettiler. 1959'dan beri yaşanan demokrasiye yönelik müdahalelerdeki dış dinamikleri kimse konuşmuyor. Terörle mücadeleden kaynaklanan kasıtlı ya kayıtsız ve kasıtsız çeşitli yanlışları dillerine dolayanlar, teröre verdikleri desteği, teröre gösterdiği müsamahayı hiç konuşmuyorlar. Bizim buna tahammülümüz kalmamıştır. Ne 54 yıldır sudan bahanelerle kapıda bekletilmeye ne de teröre gösterilen müsamahaya hiç tahammülümüz kalmadı. Şu anda siyasi engellemeler kalksa biz 12 ayda 10 faslı, 18 ayda 15 faslı açabilecek durumdayız. AB engel çıkarıyor diye biz yerimizde saymıyoruz. Türkiye olarak tüm kurumlarımız, AB standartlarında, hatta standardın da üzerindedir. Reformlarımızı, düzenlemelerimizi kararlılıkla yerine getiriyoruz. Çünkü nerede, neyin olduğunu gayet iyi biliyoruz. Buna göre adımlarımızı atıyoruz. Bizim istikametimiz bellidir, çok ama çok nettir. Bin yıldır olduğu gibi biz doğudan batıya akmaya devam ederiz. Mecramızın önüne engel çıkarsa mecra değiştirir, ama istikamet değiştirmeden yolumuzda kararlılıkla yürürüz. ''

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, yurt dışında hükümeti eleştirmek isterken Türkiye'yi kötülediğini belirterek, ''Biz CHP Genel Başkanı'nın kendi ülkesini kötülemesine üzülmüyoruz. Türkiye'nin Anamuhalefet Partisi'nin, yurt içinde olduğu kadar yurt dışında da alay konusu olmasını içimize sindiremiyoruz'' dedi.

Erdoğan, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, yurt dışında, Türkiye'ye karşı karalama ve iftira kampanyası yürüttüğünü söyledi. Erdoğan, Kılıçdaroğlu'nun bunu sürdürdüğü müddetçe bıkmadan, usanmadan gerçekleri yüzüne çarpmaya devam edeceklerini belirtti.

Kılıçdaroğlu'nun, kendi ülkesini karalamak için kullandığı tutuklu ve hükümlü gazetecilerin dört tanesinin, ABD Büyükelçiliği'ne saldırı düzenleyen örgütün üyesi olduğuna dikkati çeken Erdoğan, ''CHP Genel Başkanı, 'Türkiye'de gazeteciler tutuklu' diyerek sadece kendi ülkesini karalamakla kalmıyor, işte o kanlı eylemleri yapan terör örgütü de adeta onlara hayat öpücüğü yolluyor. Herhalde sıkılmasa, bir müddet sonra, 'Bu terör örgütüne söyleyin gidip ona üye olayım' diyecek. Eğer DHKP-C'ye Kılıçdaroğlu'nun üye olduğunu duyarsanız hiç şaşışmayın. Bunu da yapar. Legal olmadığı için böyle bir sıkıntı yaşıyor olabilir'' diye konuştu.

Erdoğan, söz konusu örgüte yönelik operasyon yapıldığında, örgüt mensubu avukatlar için Kılıçdaroğlu'nun yaptığı açıklamaların ortada olduğunu belirterek, şöyle devam etti:

''Bunlar nasıl bir avukat ki çelik kapılarla güvence altına alınmış, güvenlik güçlerimiz içeriye girdiğinde, orada bütün bilgisayarları, disketleri ve orada alelacele hemen yakılmaya başlanan evrakları gördü. Kim vardı içeride? İşte bu avukatlar vardı. Adı avukat diye, mesleği bu diye bunlara söz söylenemeyecek mi? Bunlara herhangi bir cezai müeyyide olmayacak mı? Onlar da bunun bedelini, karşılığını görecekler. Suçluysa bedelini ödeyecekler. Biz CHP Genel Başkanı'nın sempatisinin kaynağını merak ediyoruz. Sözde gazeteciler üzerinden, sözde avukatlar üzerinden CHP Genel Başkanı neden bu terör örgütüne, bunun gibi diğer örgütlere avukatlık yapıyor, sözcülük yapıyor?  İnanın, bunun sebebini merak ediyoruz ve son derece haklı olarak da bu muhabbetin kaynağını öğrenmek istiyoruz.

CHP Genel Başkanı'nın özellikle kavramlar konusunda da kafasının karışık olduğunu ifade etmiştim. CHP Genel Başkanı millet, ulus, ırk, milliyetçilik, ulusçuluk gibi kavramlarda ciddi bir zihin karmaşası yaşıyor. Zihin karmaşası sadece bunlardan ibaret değil. CHP Genel Başkanı hükümet, devlet ve ülke gibi kavramlar arasında da çok ciddi bir bocalama yaşıyor.

Yurt dışında, 'hükümeti eleştireceğim' derken, kendi ülkesine haksızlık yapıyor. Kendi ülkesini yerden yere vurmak gibi bir gaflet sergiliyor. Geçtiğimiz Ağustos ayında Güney Afrika'da genel kurulu yapılan Sosyalist Enternasyonal'e gittiler, orada ibretlik bir bildiriye imza attılar. Bu bildiride, Türkiye'nin terörle mücadelesini, İsrail'in Filistinlilere yaptığı insanlık dışı saldırılarla bir tutan ifadeler var. İşte CHP bu bildiriye imza attı. Başka ne var bu bildiride? CHP'nin var gücüyle savunduğu Suriye diktatörü Beşar Esed'in artık gayri meşru olduğuna dair ifade var. İmzalıyorlar ama neyi imzaladıklarını, neye 'evet' dediklerini bilmiyorlar. Hatta toplantısına katıldıkları, yönetici seçildikleri örgütün üyelerinden bile haberleri yok. Beyefendi orada başkan yardımcısıymış. Orada herkes zaten başkan yardımcısı.''

-''Ağır bir saygısızlık ve hakarettir''- 

Hem CHP Genel Başkanı hem de yardımcısının, Çin Komünist Partisi ile Sosyalist Enternasyonal'de birlikte çalıştıklarını ifade ettiklerini belirten Erdoğan, ''Sosyalist Enternasyonal'in Başkanı Yorgo Papandreu İstanbul'da konferansa gelmişti. Beni aradı, 'Dolmabahçe'deyim, gel kahve içelim' dedim. Geldi. Dedim ki, 'Yanlış mı biliyorum, Çin Komünist Partisi, Sosyalist Enternasyonal'de var mı?' 'Yok' dedi. Ama 'Türkiye'nin Anamuhalefetinin Genel Başkanı, beraber çalıştığına dair açıklama yaptı' dedim. Gülmeye başladı. Üyesi, hatta başkan yardımcısı olduğunuz, onunla gururlandığınız bir örgütün üye listesine hiç bakmadınız mı?'' diye konuştu. Sosyalist Enternasyonal'in 4-5 Şubat tarihlerinde toplandığını ve CHP'nin, bildirideki Suriye ile ilgili ifadeyi değiştirdiğini anlatan Erdoğan, şöyle devam etti:

''Bildiride, Beşar Esed ile ilgili ifadeleri yumuşatmışlar. Köşeliydi, şimdi yuvarlak olmuş. Tebrikler... Suriye'nin eli kanlı diktatörü, 70 bine yakın masumun katili emenim ki CHP'ye minnettar olmuştur. Portekiz'de Suriye'nin zalimini kahramanca savunanlar, kendi ülkeleri için aynı kahramanlığı göstermiyorlar. Dedim ya hükümet ile ülke kavramını CHP Genel Başkanı birbirine karıştırıyor. Hükümeti eleştireceğim derken kendi ülkesini yerden yere vuruyor. Portekiz'de Sosyalist Enternasyonal toplantısında konuşan CHP Genel Başkanı, oradaki üyelerin, kendi değimiyle yoldaşların güzünün içine baka baka kendi ülkesini karalıyor. Siz uluslararası bir toplantıya gidiyorsunuz, orada söz alıyorsunuz kürsüye çıkıyor ve kendi ülkenizin ne kadar kötü durumda olduğunu doğru olmayan rakamlarla aktarıyorsunuz. Ardından da çıkıp Esed ile ilgili bilgileri nasıl değiştirdiğinizi övüne övüne kamuoyuna açıklıyorsunuz. Bu tavır 76 milyonun tamamına haksızlıktır, ağır bir saygısızlık ve hakarettir.

Biz CHP Genel Başkanı'nın, kendi ülkesini karaladığı için değil, bu ülkenin Anamuhalefet Partisi, uluslararası arenada bu hallere düştüğü için rahatsısız. Onu orada dinleyenler eminim ki 'Bir insan kendi ülkesine bu haksızlığı yapar mı' demişlerdir. Çünkü uluslararası siyaset terbiyesinde, bu anlayış var. Hiçbir ülke kalkıp da iktidar olmasa bile ülkesi için bu tür karalamaların içine girmez. İspanya'nın, Yunanistan'ın, Portekiz'in temsilcileri, küresel krizde çok büyük başarı kaydeden Türkiye'nin bu kadar karalanmasına, 'Bu yoldaşın kendi ülkesinden bile haberi yok' demişlerdir.
Avro bölgesinde 2012 yılının ilk üç döneminde büyüme oranları yüzde eksi 0.1, yüzde 0.5, yüzde eksi 0.6. Peki Türkiye'de yüzde 3.4, yüzde 3, yüzde 1,6. Ekim ayında avro bölgesinde işsizlik oranı yüzde 11,7. Türkiye'de ise 9,1. Avro bölgesinin ortalamasının altındayız. Kamu kesimi toplam borcunun milli gelire oranı Japonya'da yüzde 236, İtalya'da yüzde 126, ABD'de yüzde 107, Fransa'da yüzde 90, Almanya'da yüzde 83. Peki Türkiye'de, yüzde 38.''

-''Alay konusu olmasını içimize sindiremiyoruz''-

Başbakan Erdoğan, küresel kriz döneminde ülkelerin IMF önünde borç sırasına girerken, Türkiye'nin 10 yıl önce 23,5 milyar dolardan aldığı borcu 860 milyon dolara indirdiğini belirtti. Erdoğan, iki gün sonra bu borcu 460 milyon dolar seviyesine kadar düşüreceklerini, Mayıs ayında da sıfırlayacaklarını bildirdi. Erdoğan, 27,5 milyar dolardan devraldıkları Merkez Bankası Döviz rezervinin ise şu anda 125 milyar doları aştığını kaydetti.

Başbakan Erdoğan, Kılıçdaroğlu'nun bu tabloyla iftihar etmesi, ülkesi ve milleti adına bu tabloyu övünçle anlatması gerekirken, gittiği her yerde Türkiye'yi kötülemek gibi büyük bir talihsizlik ve gafletin içine girdiğini ifade ederek, 'Biz CHP Genel Başkanı'nın kendi ülkesini kötülemesine artık alışığız, buna üzülmüyoruz. Ama Türkiye'nin Anamuhalefet Partisi'nin, yurt içinde olduğu kadar yurt dışında da alay konusu olmasını içimize sindiremiyor, bundan rahatsız oluyoruz'' dedi.

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Engelli öğretmen olamaz'' diye bir düşünceyi tanımadıklarını belirterek, ''Engelli de bal gibi öğretmen olur. Hem de çok iyi öğretmen olur'' dedi.

Partisinin TBMM grup toplantısında konuşan Erdoğan, engelli vatandaşlara yönelik müjdeler verdi. Engellilerin istihdamını AK Parti olarak her zaman önemsediklerini, ayrı önem verdiklerini ifade eden Erdoğan, gerek işverenleri gerek engelli vatandaşları bu konuda her zaman desteklediklerini söyledi.

Kamuda 2002 yılında sadece 5 bin 777 engelli vatandaşın memur olarak istihdam edildiğini hatırlatan Erdoğan, kendilerinin bu sayıyı yaklaşık 5 kat artırdıklarını kaydetti. ''Bu ülkede engelli kardeşlerimizin yanında AK Parti iktidarı var. Onların böyle bir derdi var mıydı? Hayır'' diyen Erdoğan, kendilerinin ''İnsanı yaşat ki devlet yaşasın'' ilkesiyle yola devam ettiklerini kaydetti.

Halen kamuda 27 bin 224 engelli vatandaşın istihdam edildiğine işaret eden Erdoğan, 2011 yılında yasa değişikliği yaptıklarını, dünyada ilk kez engellileri merkezi sınava tabi tutarak kamuya almaya başladıklarını hatırlattı. 2002 yılında sınavın yapıldığını ve 7 bin 746  kadroya atama yapıldığına dikkati çeken Erdoğan, ''Şimdi 2013 yılında 8 bin 115 engelli kardeşimizi daha kamuda istihdam edeceğiz. 2012'de yapılan merkezi sınav esas alınarak ÖSYM aracılığıyla Mart ayında 8 bin 115 kardeşimizi inşallah işe yerleştireceğiz. Bu güzel gelişmenin, bu müjdeli haberin de engelli kardeşlerime, ailelerine hayırlı olmasını diliyorum'' diye konuştu.

-Engelli öğretmenlere müjde-

Müjdelerinin bitmediğini belirten Erdoğan, Milli Eğitim Bakanlığı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Devlet Personel Başkanlığı işbirliğiyle engelli öğretmenlerle ilgili bir çalışma başlattığını söyledi.

Öğretmen yetiştiren yüksek öğretim kurumlarından mezun olan ve 2012'deki engelli sınavına giren adaylar arasından engel durumları ve alanları uygun olanların, öğretmen olarak atamalarını gerçekleştireceklerini ifade eden Erdoğan, şöyle konuştu:

''Engelli öğretmen olamaz diye bir düşünceyi biz tanımıyoruz. Engelli de bal gibi öğretmen olur hem de çok iyi öğretmen olur. İnşallah bunun da ilk adımını böylece atıyoruz. Engelli kardeşlerimize 'Ne yapalım biz kader mahkumuyuz' ifadesini söyletme hakkına hiçkimse sahip değil. Çünkü bu insanlar şunun idraki ve iddiası içindedir; ' Ben bu ülkede tüm vatandaşlarımıza hizmete ortak olmak istiyorum.' Kendini yetiştirmiş, bu kabiliyeti var. Sen nasıl olur da 'kader mahkumu' diyerek onu bir kenara itersin. Öğretmenlik mesleğini icra edebilecek olan engelli kardeşlerimizi de biz milli eğitimde istihdam ediyoruz.

Bir başka güzel adımı da bugün atıyoruz. AK Parti hükümetleri döneminde engelli bireylerin eğitimine de özel önem verdik. Özel eğitim ve rehabilitasyon merkezleri tarafından her ay 245 bin engelli kardeşimize özel eğitim hizmeti sunuyoruz. Bu eğitimin aylık tutarı, 105 milyon liradır. Tamamı tarafımızdan karşılanıyor. Bu okullarımızda özel eğitim öğretmeni açığı yaşanıyordu. Şimdi ihtiyacı gidermek amacıyla MEB tarafından belirli branşlardaki öğretmenlere yönelik olarak sertifika programları başlatıyoruz. Böylece engelli kardeşlerimizin eğitiminde önemli bir engeli daha geride bırakıyoruz.''

-''Bu ayın sonuna kadar il içi atamaları yapacağız''- 
 
Erdoğan, okullarda eğitim öğretim yılının ikinci döneminin dün başladığına işaret ederek, Türkiye genelinde 17 milyon öğrenciye, 776 bin öğretmen ve yöneticiye yeni dönemde başarılar diledi.

Bu yıl Şubat ayında da eş durumu başta olmak üzere mazeret atamalarını yapacaklarını daha önce duyurduklarını, bu atamaların gerçekleştiğini belirten Erdoğan, 8 bin 286 öğretmenin başvurusunun değerlendirildiğini, 7 bin civarında  öğretmenin tercihlerine yerleştirildiğini söyledi. Erdoğan, dün itibarıyla il içi mazeret atamalarının başlatıldığını, bu ayın sonuna kadar il içi atamaların yapılacağını ifade etti.

Okullarda ''Okul Sütü Programı''nın bu yıl da kararlı şekilde devam edeceğini bildiren Erdoğan, geçen yıla göre rakamın daha yüksek olacağını, bu yıl 30 bin 885 okulda ana sınıfı dahil olmak üzere 6 milyon 291 bin öğrenciye, 14 Haziran'a kadar haftada 3 gün uzun ömürlü süt dağıtacaklarını söyledi. Erdoğan, geçen yıl 30 bin ton civarında olduğunu, bu yıl 14 Haziran'a kadar toplamda 60 bin ton sütün öğrencilere ulaşacağını kaydetti.
Erdoğan, ''Bunlar ithal süt tozu değil, taze süt....Bunun üzerinden de spekülasyon yapmaya başlarlar. Sayın Kılıçdaroğlu bu işleri çok sever biliyorsunuz. Hafta bir iki gün herhangi bir belediyesinde böyle dağıtım olunca, onu kalkar bununla mukayese eder'' dedi.

Televizyonla tanıştıkları andan itibaren tanıdıkları sanatçı Tekin Akmansoy'un vefat ettiğini belirten Erdoğan, kendisine Allah'tan rahmet, ailesi ve sevenlerine başsağlığı diledi.

Erdoğan, ülkeye, millete hizmet yoluna her gün yeni bir uygulama, reform, toplu açılış, yeni eser ve yeni yatırımlarla ilerlemeye devam ettiklerini belirterek, hafta sonunda 2 gün Mardin'de olacağını ifade etti. Erdoğan, ''Mardin'de de toplu açılışlarımızı yapıcağız, yeni adımlarımızı inşallah Mardin'de atacağız. 29 büyükşehrimizden biri olacak olan Mardin'i yeni sürece farklı hazırlamak için de 2 gün gerek merkezde ve gerek bazı ilçeleri dolaşarak bu adımları atıyoruz. Kim ne derse desin, kim ne yaparsa yapsın  milletle el ele gönül gönüle Türkiye'yi büyütmeye devam ediyoruz. Bu tarihi anlara şahit olduğu, tarih yazdığı için bu grubu bir kez daha tebrik ediyorum'' diyerek sözlerini tamamladı.

Konuşmasının sonunda TEKEV Vakfı, eğitime katkılarından ötürü Başbakan Erdoğan'a bir plaket sunarken, Sivas Suşehri Kadın Kolları üyeleri, annesi Tenzile Erdoğan'ın karakalem portresini ve annesi için hatim indirilen Kuran-ı Kerim'i, Diyarbakır'dan gelen bir grup ise restorasyonu yapılan türbenin eski ve yeni halini gösteren tabloyu sundu.